Akar’dan Darbe Girişimi Araştırma Komisyonu’na Yanıt
Yıldız Yazıcıoğlu 01 Ocak 1970
ANKARA —
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar, 15 Temmuz Darbe Girişimi akşamı yaşananlara ilişkin MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ifadesini teyit ederek, Kara Pilot Binbaşı’nın MİT’e yaptığı ihbara ilişkin “faaliyet”, “uçuş” ifadelerini kullandı, darbe değil “kaçırma” eylemine işaret etti.
TBMM 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’nun AKP’li Başkanı Reşat Petek, 26 Mayıs Cuma günü taslak raporu kamuoyuna açıklamıştı. Petek, 5 Haziran günü TBMM Başkanlığı’na nihai raporu teslim edeceklerini belirtirken, Meclis’e gelerek beyan vermeyi reddeden Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın Komisyon’un yazılı sorularını da yanıtlamadığını duyurmuştu. Ancak bugün Akar, Komisyon’a 8 sayfalık yazılı yanıt gönderdi.
Akar, yazılı yanıtında, MİT Müsteşarlığı’nın 24 Mayıs tarihli yani taslak rapor açıklanmadan sadece iki gün önce Komisyon’a ilettiği rapordaki ifadeleri teyit etti. Akar, MİT Müsteşarlığı raporunda belirtildiği üzere ilk önce MİT Müsteşar Yardımcısı’nın telefonla aradığı Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ile görüşmek üzere Genelkurmay karargahına gittiğini kaydetti. Sonrasında MİT Müsteşarı Fidan’ı kendi makamına görüşmeye davet ettiğini söyleyen Akar, o gün gündüz MİT’e ihbarda bulunduğu açıklanan Kara Pilot Binbaşı’nın neyi ihbar ettiğine ilişkin ise yazılı yanıtında farklı ifadelere yer verdi. Akar, Orgeneral Güler’in kendisine, “MİT Müsteşar Yardımcısı’nın kendilerine bilgi vermek için müracaat eden Kara Pilot Binbaşı’nın ‘O gece bir faaliyet olacağını ve MİT Müsteşarı’nın alınacağını’ bildirdiğini söylediğini” ifade etti. Akar, Hakan Fidan ile makamındaki görüşmesini anlatırken; Binbaşı’nın MİT’e yaptığı ihbar konusunda, “Bu gece bir uçuşumuz olacak ve sonunda da Hakan Fidan'ı alacağız” dediğini söyledi. Dolayısıyla Akar, yazılı yanıtında Kara Pilot Binbaşı’nın 15 Temmuz günü gündüz saatleri MİT’e yaptığı ihbar konusunda, “faaliyet”, “uçuş” ifadelerini kullandı ve açıkça “darbe” ihbarı yapılmadığını anlattı. Akar, sadece Fidan’ın kaçırılmasıyla ilgili planlama yapıldığını tekrarladı. Böylelikle Orgeneral Akar, MİT Müsteşarı Fidan’ın Komisyon’a gönderilen rapordaki 15 Temmuz günü neler yaşandığına dair açıklamalarını teyit etmiş oldu.
Akar’ın, Fidan’ı teyit ettiği yazılı yanıtına rağmen Türkiye’de, O.K. adlı Kara Pilot Binbaşı’nın MİT’e gündüz saatlerinde yaptığı ihbarında “Darbe faaliyeti olabilir, çok kan akacak” şeklinde kendisine iletilen ifadeleri aktarıp-aktarmadığı merak konusu. O.K.’nın, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndaki soruşturma dosyası için 11 Ağustos 2016’da verdiği ilk ifadede, MİT’e yaptığı ihbarda darbeden şüphe ettiğini söylediği tartışılıyor.Binbaşı O.K.’nın, olağanüstü hal sürecinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ihraç edildiği ve ardından MİT’te göreve başladığı bilgileri de aydınlatılmadı.
Askeri uçuş yasağı Başbakanlık’a gitmiş ama
Orgeneral Akar, Fidan henüz yanında Genelkurmay Karargahı’ndayken saat 18.30’da hava sahasında kesinlikle herhangi bir askeri uçuş olmaması talimatı verdiğini ve bunun tüm ilgili birimlere saat 19.06 itibariyle ulaştığını doğruladığını da söyledi. Akar, “Ankara hava sahası ile birlikte tedbiren tüm Türkiye hava sahasında bulunan askeri helikopter ve uçakları da kapsayacak şekilde ‘Havada bulunan askeri uçak ve helikopterlerin üslerine dönmesi, yeni kalkışlara da izin verilmemesi’ direktifini verdim” dedi.
Akar’ın yazılı yanıtına göre ülke genelinde askeri uçuş yasağını uygulamaya başladığı bilgisi 15 Temmuz saat 19.06’da Başbakanlık Koordinasyon Merkezi ile Devlet Bilgi Koordinasyon Merkezi’ne de ulaşmıştı. Bu noktada, Başbakan Binali Yıldırım’ın, kendisine bağlı birimlere askeri uçuş yasağı bilgisi gitmiş olmasına rağmen neden Türkiye genelindeki bu olağanüstü durum konusunda bilgilendirilmediği merak konusu.
Yıldırım, 15 Temmuz günü Fidan’ın kendisini aramadığını belirterek, “MİT Başkanı’na (Fidan) sordum. ‘Yani bu nasıl olur’ dedim? ‘Başbakan’ın haberi yok, Cumhurbaşkanı’nın haberi yok. Tamam, Genelkurmay Başkanı’nın bilgisinin olması gayet doğal ama aynı zamanda Başbakan’a da söylemeniz gerekiyor çünkü siz Başbakan’a karşı sorumlusunuz, bağlısınız.’ Tabii (Fidan) onun cevabını veremedi” demişti. Yıldırım, 22 Temmuz günü, darbe girişimi için “Başladığını hemen hemen bir 15 dakika sonra öğrendik. Kimden öğrendik yakın korumalarımızdan ve vatandaşlardan, eşimiz dostumuzdan öğrendik” açıklaması yapmıştı.
Genelkurmay Başkanı Akar, ayrıca uçuş yasağını uygulama koyarken “Bu esnada MİT Müsteşarı, Sayın Cumhurbaşkanını bilgilendirmek istediğini söyledi. Müteakiben Cumhurbaşkanı Koruma Müdürü ile bir telefon görüşmesi yaptı” bilgisini de aktardı. Bu ifadesiyle Akar, Hakan Fidan’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı bilgilendirmeye çalıştığı yönündeki ifadesini de doğruladı. Ancak Akar, Fidan’ın Cumhurbaşkanı Koruma Müdürü ile görüşmesine dair içerik vermedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da, darbe girişimini nasıl öğrendiği konusunda, 20 Temmuz günü “Bana eniştem söyledi ama başta inanmak istemedim” demişti.
Akar’a göre FETÖ “en üst seviyede riskmiş”
Akar, ayrıca darbe girişimiyle ilgili kamuoyundaki “istihbarat zaafiyeti” eleştirisiyle ilgili hiçbir tespit ya da değerlendirmede bulunmadı. Buna karşılık Akar, Komisyon’un Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak da tanımlanan “Fethullah Gülen Terör Örgütü (FETÖ)” ile mücadele ve TSK’ya sızmasıyla ilgili sorusunu yanıtladı. Akar, FETÖ’nün, TSK’ya sızmasıyla ilgili özetle şunları dile getirdi:
“FETÖ/PDY'nin tarafımızdan fark edilmemesi söz konusu değildir, tabii ki fark edilmiş ve hatta en üst seviyede risk olarak tanımlanmıştır. Ayrıca yakın geçmişe kadar bu yapılanma (FETÖ) ve dini motifli hareketin tüm kamuoyunca malum olduğu bir gerçektir. Bu yapılanmanın devletin sivil, asker ve polis tüm kurumlarına uzunca bir süredir yavaş ve sistematik bir şekilde kendisini gizlemek suretiyle sızarak, işi bir darbe ile seçilmiş hükümeti devirmeye, TSK’yı ve Türkiye’yi kontrol altına alma noktasına getirmeye cüret etmesi, devletin diğer kurumlan da dâhil pek çok kimsenin beklemediği bir durumdu.Ancak yakın geçmişte yaşanan gelişmelerin (07 Şubat, MİT tırları ve 17-25 Aralık vb.) böyle bir hainliğin varlığının somut bir şekilde ortaya çıkmasını sağlamasıyla birlikte, tedbir ve çalışmalarımız tereddütsüz olarak alınmış ve uygulanmış ve TSK’nın kendi içerisindeki hainleri temizleme gayretleri en üst seviyeye çıkarılmıştır. Genelkurmay Başkanlığı görevine başladığım günden itibaren etkili ve süratli kararlar alınmasına çalışılmıştır. Bu konuda Kuvvet Komutanlarına ve ilgili personele müteaddit emirler tarafımdan verilmiştir.”
Akar, ayrıca son döneme değin AKP üst yöneticisi konumunda olan Milletvekili Şaban Dişli’nin darbeci olmakla suçlanan kardeşi Tümgeneral Mehmet Dişli konusuna da değindi. Akar, alıkonulduğu Akıncı Üssü’nde yaşananlarla ilgili “Kelepçe özellikle sol bileğimi aşırı sıktı ve yaraladı. Bu arada tekrar bağırmaya başladım ve kelepçeyi açmalarını istedim. Bunun üzerine tahminen Mehmet Dişli'nin onayıyla ağzı kör bir komando bıçağı ile kelepçeyi kesmeye çalıştılar, fakat kesemediler. Tekrar bağırmam üzerine epey uğraştıktan sonra kesmeyi başardılar” dedi. Akar, dolayısıyla “tahminen” ifadesiyle Dişli’nin darbeci askerleri komutan konumunda emir verebildiğini anlattı. Akar, yazılı yanıtında, Başbakanlık’a ulaştığında kendisiyle birlikte helikopterde olan Dişli’nin gözaltına alınmasını istediğini de söyledi.
CHP: “Akar ve Fidan neden görevde?”
Bu arada CHP’li Komisyon üyeleri Aykut Erdoğdu, Aytun Çıray, Zeynel Emre ve Sezgin Tanrıkulu, “AKP’nin hazırladığı rapor” dedikleri Komisyon’un taslak raporunu yazılı açıklama ile eleştirdi.
CHP’lilerce yapılan yazılı açıklamada, “Siyasi yapılanma başlığı altında bu iki cümle dışında 2002-2013 yılları arası AKP tarafından devletin Cemaate teslim edilmesi ile ilgili tek bir tespite yer verilmemiştir. Cemaat Operasyonları başlığı altında yer verilen kumpas davaları sadece Cemaat operasyonu olarak sunulmuş, bu operasyonların siyasi ayağı olarak faaliyet gösteren AKP’nin faaliyetleriyle ilgili hiçbir bilgiye raporda yer verilmemiştir” denildi. Açıklamada, “darbeyle ilgili karanlıkta kalan sorular” olarak şunlar da sıralandı:
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti Fethullah Gülen Cemaatine nasıl teslim edildi?
Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı darbe ile ilgili bilgileri Cumhurbaşkanı ve Başbakandan sakladı mı? Eğer bu bilgi saklandıysa Hulusi Akar ve Hakan Fidan neden hala görevde tutuluyor?
Darbe gecesi düğün gecesine nasıl dönüştü? Derdest edilen Kuvvet Komutanlarından Genel Kurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı bilgi sakladı mı?
Darbe öncesinden biliniyor muydu? Darbe gecesi can veren ve yaralanan insanlarımız kontrollü bir darbeye mi kurban edildi?
15 Temmuz öğle saatlerinde MİT’e yapılan ihbarla darbe biliniyor olmasına rağmen gerekli önlemler neden alınmadı? Adil Öksüz kimdi? Neden ve Nasıl serbest bırakıldı? Darbenin siyasi ayağı kimlerden oluşuyor? Darbe başarılı olsaydı Cumhurbaşkanı kim olacaktı?”
OHAL’in 10 aylık bilançosu
Darbe Komisyonu’nun raporuyla ilgili tartışmalar sürecek gibi görünürken; Anadolu Ajansı ise, OHAL dönemine ilişkin Adalet Bakanlığı verilerini yayınladı.
Söz konusu AA haberine göre; 154 bin 694 şüpheli hakkında işlem yapıldı. Şüphelilerden 2 bin 763'ü hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. Gözaltına alınanlardan 45 bin 708'i adli kontrol kararıyla, 12 bin 753'ü ise kolluk kuvvetleri ve adliyedeki işlemler sonrasında serbest bırakıldı.
Gözaltına alınanlardan 50 bin 136 kişi tutuklandı. Tutuklananlar arasında 2 bin 431 adli ve idari yargıda görevli hakim ve savcı, 104 Yargıtay, 41 Danıştay, iki Anayasa Mahkemesi, üç Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyesi, 167'si general olmak üzere 6 bin 982 asker, 8 bin 816 polis, 23 vali, 72 vali yardımcısı, 112 kaymakam ve 31 bin 550 sivil ile memur da bulunuyor.