AKPM de aynı görüşte: Ne meşru, ne de yasal!
Emre Kongar 01 Ocak 1970
Avrupa Konseyi’ni, Avrupa Birliği ile karıştırmayın: Türkiye’nin de kurucu üyeleri arasında bulunduğu Avrupa Konseyi’nin amacı, Dışişleri Bakanlığımıza göre:
“İnsan hakları, hukukun üstünlüğü ve çoğulcu demokrasi ilkelerini korumak ve güçlendirmek; Azınlıklar, ırkçılık, hoşgörüsüzlük ve yabancı düşmanlığı, sosyal dışlanma, uyuşturucu madde ve çevre konularındaki sorunlara çözüm aramak; Avrupa kültürel benliğinin oluşmasına ve gelişmesine katkıda bulunmaktır.”
Konsey, bu amaçları gerçekleştirmek için bir de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, AİHM kurmuştur. Türkiye Cumhuriyeti, bu mahkeme kararlarının bağlayıcı olduğunu kabul etmiştir. İşte bu Konsey’in Parlamenterler Meclisi, AKPM, 16 Nisan Halkoylaması hakkında, NİHAİ raporunu yayımladı. Rapor ekleriyle birlikte 12 sayfadan oluşuyor.
Ben aşağıdaki özeti, 58 maddelik 7 Bölüm ve 3 Ek’ten oluşan bu İngilizce tam metinden çıkardım.
İngilizce tam metin için tıklayınız
1) Halkoylamasına sunulan öneriler, kamuoyunda ve Meclis’te yeterince tartışılmadan ve HDP milletvekillerinin bir bölümü hapisteyken oluşturuldu.
2) Öneriler, kuvvetler ayrılığını ortadan kaldıran ve yargı bağımsızlığını güvenceye almayan, otoriterliği önlenemeyen bir başkanlık rejimi öngörüyordu.
3) 15 Temmuz kalkışmasından sonra ilan edilen ve uzatılan OHAL bağlamında 100.000’den fazla insan gözaltına alınmış, 40.000’den fazlası tutuklanmış, 150.000 memur işten atılmıştır. Güneydoğu bölgesindeki güvenlik operasyonlarından dolayı yüz binlerce insan evlerini terk etmiştir. Bu OHAL koşulları anayasal bir halkoylamasına uygun değildir.
4) Anayasa değişikliği Meclis’te üçte iki çoğunluk gerektirirken, halkoylamasında basit çoğunlukla kabul edilmiştir. Ayrıca 72 Anayasa maddesini değiştiren 18 önerinin birlikte oya sunulması, bunların ayrı ayrı değerlendirilmesini olanaksız kılmıştır.
5) OHAL bağlamında Halkoylaması koşullarını etkileyen KHK’ler çıkarılmış ve bunların denetlenmesi Anayasa Mahkemesi tarafından reddedilmiştir.
6) Zaten mevcut durumda kısıtlanmış olan (circumscribed) temel ifade, toplantı ve gösteri hakları, OHAL koşullarında, yerel yöneticilerin de yetkilendirilmesiyle, demokratik bir halkoylamasını engelleyecek biçimde sınırlanmıştır.
7) İçlerinde 5 HSYK üyesi ve çok sayıda yüksek yargı mensubu olan, yargının üçte biri kadar, 3.979 yargıç ve savcının görevden alınmış olması, buna ek olarak 21 gazeteciyi salıveren 3 yargıç ve savcının açığa alınıp soruşturulmaya başlanması, halkoylaması dönemindeki yargı bağımsızlığını etkilemiştir.
8) Seçim kurullarında çok kişi halkoylaması öncesinde görevden alınmış ve yerlerine yenileri atanmıştır.
9) Sandık kurullarının oluşturulmasında temsilde adalet ilkesine uyulmamıştır.
10) 570.000 vatandaş oy hakkından mahrum edilmiş, 355.000 ile 500.000 arasında seçmen, güvenlik bölgelerinde yaşadıkları için OHAL’den etkilenmişlerdir.
11) Bazı illerde mahalli yöneticiler, siyasal partiler dışındaki örgütlerin kampanya yapmalarını engellemiştir.
12) Oylanan maddeler hakkında seçmenler, resmi makamlar tarafından yeterince bilgilendirilmemişlerdir.
13) Evet kampanyası, tarafsız olmaları gereken Cumhurbaşkanı, Başbakan ve başka görevliler tarafından desteklenmiştir.
14) Kamu olanakları, açılış törenleri, memurlar ve öğrencilerin bedava taşınması gibi olaylarla kötüye kullanılmıştır.
15) Hayır kampanyasını yürüten HDP’nin iki eşbaşkanı da dahil olmak üzere sayısız taraftarı ve 83 belediye başkanı hapistedir.
16) Hayır kampanyasını yürütenler fiziksel saldırılara uğramış ve tutuklanmışlardır. HDP’nin Kürtçe afiş ve şarkısı yasaklanmıştır.
17) Darbe teşebbüsünden sonra 60 televizyon ve radyo istasyonu, 19 gazete, 29 yayınevi ve 5 haber ajansı kapatılmıştır. Hapisteki 150 gazetecinin çoğu darbe teşebbüsünden sonra tutuklanmıştır ve tutuklamalar devam etmektedir. Bu durum büyük ölçüde otosansüre yol açmıştır.
18) “Evet” kampanyası televizyonda yüzde 76, basında yüzde 77.5 oranında yer almıştır. AKP’ye yüzde 33.5, CHP’ye 19, MHP’ye 2.3 ve HDP’ye 0.6 zaman verilmiştir.
19) YSK oy verme günü, bazı yerlerde oy sayımı başladıktan sonra, mühürsüz oyların da geçerli sayılacağına ilişkin, yasaya açıkça aykırı olan bir karar almış ve oy güvenliğinin altını oymuştur.
20) YSK, 23.25’te ilk sonuçların “Evet” olduğunu ilan etmiş ama herhangi bir sayı vermemiştir.
25) Sonuç olarak 16 Nisan halkoylaması tarafların eşit koşullara sahip olduğu bir ortamda yapılmamıştır.
26) Türkiye Cumhurbaşkanı’nın ve Dışişleri Bakanı’nın, halkoylaması gözlem görevini açıkça eleştirmesinden üzüntü duyulmuştur. Görevin, Parlamenterler Meclisi’nin seçimlerin gözlenmesi ilkelerine kesinlikle uyularak yerine getirildiğini anımsatmak isteriz.
27) Parlamenterler Meclisi, seçimler konusunda ve genel olarak demokratik kurumların güçlendirilmesi için Türk yetkililerle birlikte çalışmayı sürdürecektir.
***
Değerli okurlarım, bu özetin eksiği var, fazlası yok; orijinal metin çok daha ayrıntılı. Sonuç olarak, Avrupa Konseyi’nin de aynen burada daha önce yazdığım gibi, bu halkoylamasının Demokrasiyi tahrip eden maddeler içerdiğini ve üstelik de hem eşit olmayan, hem de yasalara aykırı koşullarda yapıldığını saptadığı görülüyor...
DEMOKRASİ İÇİN DİRENECEĞİZ!