« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

20 Ara

2021

Etrafımızdaki sinsi tezgahlara dikkat!..

Ahmet Takan 01 Ocak 1970

Kendi derdimize düştük!.. Tencereyi kaynatmak zorlaştıkça daha da içimize kapanıyoruz… Dövizin ateşi gözlerimizi kör ediyor…

F-35’lerin Yunanistan’a verileceğini kaç yıl önce yazdığımı hatırlamıyorum… Dün, değerli dostum, Stratejist emekli Deniz Kurmay Albay Cahit Armağan Dilek’in sosyal medya paylaşımında görünce kafayı kumdan çıkarayım dedim!.. Dilek’in paylaşımı şöyleydi;

“ABD ORDUSUNDAN SONRA ABD SAHİL GÜVENLİK GÜÇLERİ DE EGE VE D.AKDENİZ’DE GÖREV YAPMAK ÜZERE YUNANİSTAN’A KONUŞLANIYOR.

Amerikan ve Yunan SG komutanlıkları arasında işbirliği (ortak deniz güvenliği harekatı, MEB sahası denetimi, eğitim, bilgi transferi vs) mutabakatı imzalandı.

İmza töreninde yapılan konuşmalara bakılırsa işbirliğinin hemen hemen hepsinin Yunanistan’da icra edileceği görülüyor.

ABD SG Komutanlığı aynı Amerikan ordusu gibi küresel ölçekte teşkilatlandırılıp önemli noktalarda tesis edilen komutanlıklarla (Basra Körfezi, Akdeniz, Pasifik) konuşlanmış durumda.

ABD-Yunanistan arasında imzalan SG mutabakatı aslında iki ülke arasında önceki aylarda imzalanan Savunma Güvenlik ittifak anlaşmasının uygulanma maddelerinden biri.

Dediğimiz gibi, SG anlaşmasının uygulanma biçimi nedeniyle ABD ordusundan sonra SG güçleri de Yunanistan’da varlık gösterecek.

Anlaşılan o ki, Amerikan SG gemilerini Ege ve D.Akdeniz’de Yunan gemileriyle yan yana göreceğiz. Bu bazen karasuyu ihlallerine karşı bazen MEB sahalarının güvenliğinin korunması bazen terör veya kaçakçılık operasyonlarına karşı ortak operasyon yürütürlerken olacaktır. Bu olaya Ege ve D.Akdeniz’de karşımızda ABD sahil güvenlik gemileriyle özellikle MEB sahalarının belirlenmesi sorununda sık sık karşı karşıya geleceğimize işaret ediyor.”

Biz, tencereyi kaynatmanın derdine düşmüşken arkamızdan çevrilen tezgâhlara bakalım:

-ABD Kongresi, 2022 ABD savunma harcamaları yasa tasarısını onayladı. Yasada ABD-Yunanistan Savunma Ortaklık Anlaşması’nın uygulanması da var. Bunun yanında yasada ABD’nin Yunanistan’a olan desteğinin devam etmesi ve Yunanistan’a F-35 uçaklarının da satılması gerektiği ifade edildi.


-Yunanistan’ın ABD ve Fransa’dan askeri alandaki stratejik seviyedeki yardım ve projelerinden sonra AB’nin Yunanistan’a verilecek büyük bir kredi destek paketi AB Merkez Bankası tarafından açıklandı. AB Merkez Bankası, kredi derecelendirmesi yeterli olmamasına rağmen Yunanistan’a Korona destekleme kredileri yanı sıra hiç bir ülkeye tanınmayan ilave imtiyazlı kredi imkanlarını açtı.

-Körfez ülkeleri ve Mısır, İsrail ile birlikte Doğu Akdeniz’e büyük yatırım yapıyor. Hedefleri Basra’dan Doğu Akdeniz üzerinden Avrupa’ya ulaşmak. Bir koridor oluşturmak. Bunda da büyük ilerleme kat ettiler.

-Fransa Senatosu Başkanı Larcher, Doğu Akdeniz’in bir ‘Türk denizi olmadığını’ söyledi ve Kıbrıs meselesinin, AB sınırları meselesi olduğunu ifade etti.

-Mısır’ın Kızıldeniz’deki petrol ve gaz sahalarının yüzde 17’sini işletme hakkına sahip Shell, bu hisselerini Katar Enerji’ye sattı… Katar Enerji’nin Rumlarla da anlaşma imzaladığını hatırlayalım.

-Katar, Kıbrıs Rum kesiminde yeni büyükelçilik binasını şaşalı bir törenle açtı. Törene Rum lider de katıldı. Kardeşlik-dostluk mesajı verdiler. Katar büyükelçilik binasının bulunduğu caddeye Katar caddesi adı verildi. Yanındaki parka da Doha Parkı adı verildi… Yani, Katar biz sadece finans yatırımı yapılacak bir pazar olarak görüyor. Esas dostu, kardeşi Rumlar…

-Yunanistan, Kanada’dan ilk ikisi kısa süre içinde olmak üzere 7 adet yangın söndürme uçağı alıyor.

-Alman telekomünikasyon firması 2027’ye kadar Yunan iletişim alt yapısına 3 milyar avroluk yatırım yapacak. Yunan telekomünikasyon alt yapısını fiber optik kablolarla donatacak.

-Bu arada AB konseyinin ve AB liderlerinin hafta içinde Türkiye-AB müzakerelerini dondurma kararı aldığını hatırlayalım.

–Bütün bunların özeti:

ABD-AB bilinçli ve planlı bir şekilde Yunan-Rum ikilisine yatırım yapıyor, destek sağlıyor.

Rum-Yunan ikilisinin her alanda önü açılıyor.

Peş peşe dizdiğimiz özet gelişmeler sonucunda Cahit Armağan Dilek’in öngörüsünü sordum. Dilek, “Türkiye Batı’nın sınırları dışında bırakılıyor. Tabiri yerindeyse Türkiye izlediği iç ve dış politikayla buna ortam hazırlıyor” dedi. Dilek’in sorularıma verdiği yanıtlar şöyle:

“Yabancı asker işgaline uğrar mıyız? Yakın dönemde hayır. Askeri işgaller dönemi sona erdi. Sığınmacı işgali yeter. Batı’nın dışında kalmış yani AB üyesi olamayan, önümüzdeki yıl yeni NATO Stratejik konsepti kapsamındaki NATO’daki yapılanmalar çerçevesinde veto hakkının sınırlanacağını Türkiye Macaristan gibi demokrasiden uzaklaşmakla suçlanan ülkelerin veto hakkındaki bu sınırlandırmayla kağıttan bir NATO üyesine dönüştüğü ortamda, Türkiye artık fiilen ve resmen bir depo veya tampon coğrafyaya dönüşeceğini göreceğiz maalesef.

Türkiye’nin Ortadoğu ülkeleri arasına iteklenip sorunlarını çözemeyen, krizler derinleştiğinde dış yardıma muhtaç bir ülke konumuna dönüştürüleceğini göreceğiz.

Basra-Ortadoğu-D.Akdeniz-Avrupa koridoruyla ve Yunanistan (Dedeağaç)- Bulgaristan/Romanya-Karadeniz- Güneydoğu/Orta Avrupa koridoruyla bu dışlanmışlığının somutlaşmakta olduğunu herkes görmeli. Bu dışlanmışlık son aylarda Balkanlarda yeniden kaynayan kazan dikkate alındığında Türkiye’nin Balkanlarla da irtibatının kesilmekte olduğunu gösteriyor.

Daha önce de söyledik; içinde bulunduğumuz yüzyılın en önemli kuvvet çarpanlarından yani sahip olana önemli bir itici güç sağlayan ana unsurlardan biri ittifak/ortaklık oluşturabilme yeteneğidir. Yunanın Basra’dan hatta Hindistan’dan Ortadoğu’ya Kuzey Afrika’dan Avrupa’ya adar olan bölgedeki ilişki ağına baktığınızda ve Türkiye’nin değerli yalnızlığına baktığınızda bütün bu gelişmeler daha anlamlı hale geliyor.

Vallahi çok dertliyim. Daha çok söylerdim ama yerimiz dar!..

Ziyaret -> Toplam : 123,12 M - Bugn : 26319

ulkucudunya@ulkucudunya.com