Ekonomi, insan içindir
Barış Doster 01 Ocak 1970
Ekonomi dün yine hareketliydi. Merkez Bankası; önceki gün faiz indirimlerini sürdürüp, politika faizini 100 baz puan indirip, yüzde 14’e çekince, ABD Doları bir kez daha fırlamıştı. Dün 17 lirayı geçti. Merkezi Bankası da müdahale ederek 17 TL’nin altına inmesini sağladı. Fakat müdahale çok da kalıcı olmadı. Avro ise 19 lirayı geçti. Önceki gün 4 bin 253 lira olarak açıklanan asgari ücret ile ilgili tartışmalar da devam etti dün. İktidar, asgari ücrete yaptığı zammı öne çıkardı. Muhalefet, alım gücüne dikkat çekti.
Haftalardır bu sütunda yazdığımız üzere Türkiye, ekonomik tartışmayı maalesef yanlış yerde durarak yapıyor. Yapısal sorunları ve bunların sebeplerini, çözüm yollarını konuşmuyor. Örneğin enerji, hammadde ve ara mal tedarikinde dışarıya olan bağımlılığı azaltmadıkça ekonomik sorunları çözmenin mümkün olmadığını görmüyor. Örneğin cari açığın en büyük nedeninin enerji ithalatı olduğunu, bu sebeple yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının daha çok öne çıkarılması gerektiğini gündemine almıyor. Örneğin ekonominin insan ve toplumdan, sınıf ilişkilerinden bağımsız ele alınamayacağını, salt piyasaları, finans merkezlerini, döviz kurunu, faiz oranlarını konuşarak sorunları çözemeyeceğimizi kavramıyor.
Yinelemek pahasına, vurgulamakta yarar var: Türkiye üretimden koptu. Tüketici oldu. Sanayileşme hedefini unuttu. Milli karakterli ağır sanayi altyapısını önemli ölçüde yitirdi. Karma ekonomiden, planlı ekonomiden, ithal ikamesinden, sanayi ve tarımı planlamaktan vazgeçti. İthalatı öne çıkardı. Neo-liberal ekonomi politikalarını benimsedi. Bugün yaşadıklarımız, bu yanlış tercihin sonuçları.
Şunu da biliyoruz. Asgari ücretteki artış, alım gücüne yansımayacak. Enflasyon daha da artacak. Alım gücü daha da düşecek. Bu da kaçınılmaz olarak istihdam kaybını artıracak, yani işsizlik daha da artacak.
YABANCI SERMAYENİN NİTELİĞİ
Türkiye; maalesef yabancı sermayeye olan yüksek gereksinimi nedeniyle ve çaresizlikten dolayı, yabancı sermayenin niteliğini de tartışmıyor. Eğer yabancı sermaye Türkiye’de yatırım yapacaksa, üretim yapacaksa, istihdam yaratacaksa, vergi verecekse, yüksek teknoloji üretecekse, buna kimse itiraz etmez. Türkiye’nin bağımsızlığı ve egemenliğine gölge düşürmemek ve yasalara uymak kaydıyla, yabancı sermayenin gelmesine karşı çıkan olmaz. Fakat eğer yabancı sermaye gelip paradan para kazanacaksa, borsada vurgun yapacaksa, ev, arsa alacaksa, bunun Türkiye’ye yararı olmaz. Yani gelen yabancı sermayenin niteliği de önemlidir.
Sözün özü Türkiye; döviz - faiz tartışmasını bırakıp, kendi üretim modelini, sanayileşme politikalarını, planlı kalkınma stratejilerini tartışmadıkça, dışarıdan gelen parayı denetlemeyip, onu üretim ve yatırıma yönlendirmedikçe ekonomik sorunlarını aşamaz.