19 yıllık Lale Devri Sülale Devri bitiyor
Orhan uğurluoğlu 01 Ocak 1970
Ok yaydan, macun tüpten çıktı… AKP ve yandaşı MHP Türkiye'yi o hale getirdi ki, öyle kutuplaştırdı ki, saraydakiler zevki sefa içinde yaşarlarken millet fakru zaruret içinde yaşam mücadelesinde.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan milletin seçtiği vekillerin yüzlerine bakarak bütçesini savunamadı. Haklı da bütçenin 278 milyar lira faiz ödemesi ile 240 milyar dolar açığını nasıl savunsun ki?
Erdoğan 2022 bütçesinin kapanış konuşmasını, sunuş da olduğu gibi sarayın atadığı memur olan yardımcısına yaptırdı.
Fuat Oktay dedi ki;
- "Artık milletin mutluluğuna ortak olmayı öğrenin…"
TBMM KİT Komisyonu üyesi ve CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, bütçe görüşmelerinde dedi ki;
- "Beştepe'ye tanesi 474 bin 950 Euro olan 3 Mercedes S-600 Guard marka araç toplam 1 milyon 793 bin Euro'ya yani tam 34 milyon liraya alındı…"
Sarayda Lale Devri işte böyle yaşanmaktadır.
AKP'liler de MHP'liler de,
Erdoğan da Devlet Bahçeli de bilsinler ki;
- 19 yıllık Lale Devri de sülale devri de bitecek.
Çağrımdır;
- Tüm muhalefet partileri; Millet İttifakına katılın…
AKP ve MHP'nin milleti bölme, kutuplaştırma, parçalama oyununu bozmanın tam zamanıdır.
Seçimlere 1,5 yıl kaldı.
Muhalefet partileri hem siz güç birliği yapın hem de sivil toplum kuruluşları ile milletle tek yumruk olun…
AKP ve MHP iktidarının millete vereceği tek şey kaldı;
- Hesap vermek…
Değerli okurlarım,
"Tokat'ın Güneşli Bağları" adlı WhatsApp grubundan okurum Salih Özeren mesajında diyor ki;
"Sayın Orhan Bey;
Bilinçli yazılarınızla aydınlatıyor güzellikler katıyorsunuz.
Keşke biz haksız çıksa idik, iktidar haklı olsa idi müreffeh topluma karışsak idik…
Her zaman olduğu gibi biz haklı çıktık muhalefet olarak...
- Onlar hem kandırıldı, hem de haksız çıktılar.
Hemen yalana sığınırlar; Kandırıldık…
'Hata bizim özür dileriz' deyip, istifa etmezler.
Sorumluluk almazlar, ceza görmezler.
Kandırılmanın cezai müeyyidesi de yok, cezai sorumluluğu da yok…
Ta ki, iktidarı kaybedene kadar oluşacak faturayı toplu ödeyecekler.
Malı külliyen toptan götürdükleri için taksit taksit ödemeyi sevmiyorlar ama ileride mahsup edilir.
Bunlar "babalar gibi satarım" deyip, tekerlekli sandalyede giden, rüya tabircisi hanımın gaipten gelen sesleri ile ülkeyi pazarlamaya başladılar.
Tüccarlığın ilk kitabı öyle yazıldı.
Ardından bunu klasik hale getirip profesyonelleştirdiler.
Nasıl mı?
- Hastanesi olan Sağlık Bakanı,
- Okulu olan Milli Eğitim Bakanı,
- Şirketi olan Ticaret Bakanı,
- Sigortacı İçişleri Bakanı,
- Tekstil ticareti olan Hazine Ve Maliye Bakanı
- Çorapçı Bakan yardımcısı,
- Otelleri olan Turizm Bakanı,
- Vakıfları olan Erdoğan ailesi,
Söylemek gerek, böyle bir durumda;
- Patron olan bunlar fakir fukaranın halinden anlar mı?
İşçiler için sendikalı ve sözleşmeli yaşamı düşünür mü?
- Emeklilerin hali nicedir farkında olur mu?
Yoksulluk, açlık sınırını bilmez ama kar, zarar, çıkar, menfaat üstüne kurar yaşamını.
- Şirketlerini düşünen patron bakanlar milleti düşünür mü?
Ne demiş bir filozof?
- "Silah satan savaşın bitmesini, ilaç satan hastanın iyileşmesini, dincilerde cemaat ve tarikatların bitmesini istemez…"
Devleti şirket olarak yöneten iktidarın tüccar bakanlarından bir medet beklemek;
- Af buyurun ama tekeden süt beklemeye benzer…
İşleyen devlet sistemini kendilerine uyumlu hale getirdiler…
"Hep bana Rab bana" diyorlar…
Garip gureba, fakir fukara kimin umurunda?
- Herkes ağa olursa, sen ağa ben ağa, bu ineği kim sağa?