« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

26 Eyl

2007

Uzaylıların 11 Eylül saldırısı

ALİ BULAÇ 26 Eylül 2007

11 Eylül saldırısı sıradan Amerikalının bilincinde derin bir travmaya yol açtı. Sıradan bir Amerikalı, dünyanın diğer ülkelerine göre kendini korunmuş bir mevkide görür.

Kuzeyden Kanada'nın, güneyden Meksika'nın Amerika'ya saldırması zayıf bir ihtimaldir, kaldı ki, yaklaşık 2,5 milyon askeri olan ve kendisinden sonraki 20 ülkenin savunma harcamalarından daha çok savunma harcaması yapan Amerika, böyle bir saldırıyı anında püskürtür. Sovyetler'in çökmesinden sonra kıtalar arası füze tehdidi de azalmış bulunuyor. Bu durumda hiçbir ülke ordularını toplayıp Amerika'ya saldıramayacağına göre, Amerika tam güvenlikli bir alanda bulunuyordu.

Amerikalılar, yenilmez bir güce ve mutlak korunaklı bir alana sahip olduklarına ilişkin öylesine güçlü bir inanca sahiptiler ki, yeryüzünde onlara herhangi bir tehdidin yönelmesi söz konusu olamazdı. Öyle ki, artık biraz da fanteziler geliştirip ancak uzaydan saldırı bekler hale gelmişlerdi. Amerika'da uzay kültürünün bu ölçeklerde gelişmesinin birkaç sebebinden biri, Çin, Hind, Babil-Mezopotamya, Mısır, Yunan ve İslam gibi kadim tarihi ve medeniyet geçmişi olmayan bu ülkenin kendine bir tarih yerine bir gelecek inşa etme düşüncesidir.

Popüler kültür ve sinema endüstrisi Amerika'ya uzayın derinliklerinden ve hiç kendileri hakkında bilgi sahibi olamadığımız varlıklardan gelebilecek bir saldırıyı ele alır. Bu filmlerde Amerikalılar ya kendileri uzayın fethine çıkarlar veya dünya üzerinde hakimiyet kurmayı kafasına koymuş uzaylı varlıklar dünyaya saldırı düzenlerler. Bu varlıklar, "birer yaratık" olarak tasvir edilirler; gelişmiş silahları ve teknolojileri vardır; gelirler ve ABD'yi işgal etmeye yeltenirler. Aslında uzaylı yaratıkların işgal ettiği ABD, aynı zamanda 'dünya'dır. Dünya demek ABD demektir. Nihayetinde dünyayı uzaylı yaratıklara karşı sadece ABD koruyabilmektedir. ABD devlet başkanı aynı zamanda yerküresinin, yani bütün dünyanın kralı olarak hareket eder, danışmanları ve bürokratlarıyla tartışır, kararlar verir.

Uzaylıların saldırılarından başka dünyayı mutlak bir yok oluşa sürükleyecek kozmik felaketlere ve sarsıcı afetlere karşı da sadece Amerikalılar tedbir alabilmektedir. "Derin Darbe" filminde olduğu gibi, son anda dünyayı mutlak bir felaketten Amerikan dehası ve başarısı kurtarabilmektedir.

Bu senaryoların altını çizdiği husus şudur: Dünyanın patronajlığını kimseyle paylaşmayan Amerikalıların bakış açısından uzaylılar "öteki"dir, beşeriyetin kötülüğüne çalışırlar ve dünyayı hegemonyaları altına almak isterler. Hiçbir uzaylı yaratık 'iyi niyetli' veya 'insan dostu' değildir. Mademki dünya böylesine bir tehditle karşı karşıya bulunuyor ve mademki sadece Amerikalılar dünyayı bu kötülere karşı koruyabiliyor, öyleyse Amerikalılar önünde hiçbir güç duramaz, durmaya yeltenmemelidir. 11 Eylül saldırısı bu yargıyı yıktı. Her kim yaptıysa, sonuçta bir güç gelip Amerika'yı tam kalbinden vurdu.

Fakat 11 Eylül saldırılarının yol açtığı sonuç bundan ibaret değildir: Amerika, artık uzaydan saldırı bekler ve var gücüyle dünyanın koruyuculuğunu üstlenmişken, Amerika'ya dünyanın içinden bir saldırı geldi. Peki "dünyanın içinden gelip saldıranlar kimlerdi?" Saldırıdan hemen sonra Müslümanlar adres olarak gösterildi. Kısa süren bir şaşkınlığın ardından, Amerikalılar, bir anda yıllardan beri uzaylılara atfettikleri bütün kötülükleri, saldırı ve husumet beklentilerini, saldırgan olarak ilan ettikleri İslam'a ve Müslümanlara yükledi. Müslümanlar uzaylı yaratıklar gibi çirkin, sevimsiz ve düşmandırlar. Böylelikle kolayca popüler kültürde 'ötekileştirilen kötü uzaylılar'ın yerini 'Müslümanlar' almış oldu. Bu yüzden şimdi rahatlıkla kötülere ve dünyanın düşmanlarına atfedilen bilumum ötekileştirme işlemleri İslam'a çevrilmiş oldu. Uzaylılar üzerinden biriktirilen ve kurgulanan korku, şimdi İslam korkusuna (İslamafobia) dönüştürülmüş oldu, bu kurgusal bir korkudur; bütün Batı bir kurgu üzerinden korkutulmaktadır.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,80 M - Bugn : 29371

ulkucudunya@ulkucudunya.com