« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

03 Ağu

2015

Samimi olsaydınız böyle olmazdı

Nuh Gönültaş 01 Ocak 1970

Ülkede hava nasıl da değişti birden!

Bütün bunlar sadece bir siyasi karar ile oldu.

Bir kişinin iki dudağı arasından çıkan sözlerle oldu.

Bir kişinin kendi siyasi geleceği adına kendince daha uygun gördüğü bir taktiği stratejiyi uygulamaya geçilmesi ile oldu.

Barış ortamının kendi siyasi geleceği için zararlı olduğu anlaşılıncasüreci bitirip, masayı tekmelemesiyle oldu, oluyor.

Oysa ne de güzel oluyordu, analar ağlamıyor, bayrağa sarılı şehit cenazeleri izlemiyorduk televizyonlarda…

O ağızdan çıkan bir iki söz ile aniden değişti hava.

Birden çok sıcak olmaya başladı. Boğucu bir sıcak eşliğinde ölüm haberleri gelmeye başladı.

- Terhisine iki ay kalmıştı.

- Daha yeni evlenmişti.

- Karısı hamileydi.

- Geride üç yetim yavru bıraktı; sözlerini duymaya başladık yeniden.

Fakir, fukara, yıkık dökük, sıvasız gecekondulardaki analar ağlamaya başladı.

Ülkemin illerine ilçelerine köylerine tabutlar gelmeye başladı.

Şimdilerde beş vakit namazlara ilave olarak şehitlerin cenaze namazları da kılınıyor camilerde.

Şehitlerin yakınları ağlarken, cenazeye katılan devlet yetkililerine sitem ediyorlar “Neden, neden, neden” diyorlar.

Bazıları “Neden hep bizim çocuklarımız ölüyor” diyor, bazıları da “Vatan sağ olsun” diyorlar, söylemek istediklerini söyleyemeden acılarını yüreklerine gömerek.

Az da olsa “Vatan sağ olmasın, yeter başka canlar, yarım kalmışlıklar olmasın” diyenler de çıkıyor, bütün bu olup bitenlerin gerçekte vatanın sağ olması ile ilgisi olmadığını düşünerek.

Madem sonunda böyle olacaktı…

Ve madem masa devrilecek, süreç bitti denilecekti…

Peki neden girişildi bu işe?

Sakın “Analar ağlamasın diye” demeyin. Kimse inanmaz size.

Savaş da, barış da politikacılar için birer araç olduğu için böyle oldu.

Bu konuda samimi olmadığınız için, barışa şans tanımak için değil, insanlar acı çekmesin, analar ağlamasın diye düşünmediğiniz için…

O zaman, o gün, siyasetinizi öyle kurguladığınız, kendinize öyle fayda sağlayacağınızı düşündüğünüz için, böyle daha fazla oy kazanabileceğinizi kurduğunuz için böyle oldu.

Yani…

Samimi olsaydınız böyle olmazdı…

Cumhurbaşkanımız Çin’i fena halde uyardı…

Çin gibi bir ülke ile dans ederken onun arzu ve isteklerine, onun vücut hareketlerine karşılık vermemek mümkün mü?

Tabii ki değil.

Nitekim Cumhurbaşkanımız da Çin’e gitti ve beklenildiği gibi “Uygur Türkleri’ne uygulandığı söylenen zulümleri dile getirmedi”. Bilakis Doğu Türkistan’da Çin’in egemenliğine ve toprak bütünlüğüne yönelen terör faaliyetlerine karşı duruşu nedeniyle memnuniyetini dile getirdi.

Şimdi…

Çin ile dans edecekseniz böyle şeyler söylemek zorundasınız.

Çünkü Çin devleti Doğu Türkistan’daki Uygurlar’ın faaliyetlerini Türkiye’nin PKK’nın faaliyetlerini gördüğü gibi görüyor.

Böyle olduğu halde…

Yandaş medyanın Erdoğan’ı Çin’e yollarken “Erdoğan Çin’i uyarmaya gidiyor” başlıkları atması okuyucularını kandırmaktan başka bir şey ifade etmiyor.

Çünkü Erdoğan Çinli yöneticilere “Uygur Türkleri” falan demeye kalkışsa daha cümlesini bile bitirmeden Çin tarafı “İyi ama PKK” diyeceklerdi…
Eyvah!

Başbakan Ahmet Davutoğlu yine “Bizim sabrımızı test etmesinler” demiş. Hatırlayın en son bu sözü ettiğinde neler neler olmuştu!

Davutoğlu yine “Bir vatandaşımızın canına kasteden olursa dünyayı başlarına yıkarız” demiş.

Siyasetçiler böyle konuşurlar, böyle konuştuklarında bize de “Eyvah” demek düşer. Rahmetli Demirel de kararlılığını ifade için “Gökkubbeyi başlarına yıkarız” derdi.
Politikacılar ne kadar da birbirlerine benziyorlar değil mi?

Vatansever vekil ne zaman uyur?

“Büyük lokma ye büyük konuşma” denilir. İnsanoğlu genellikle iddialı olduğu şeylerle sınanır. Gerçi, Uğur Işılak Genel Kurul’da uyuyan ilk milletvekili değil. Ama seçilmeden önce “Meclis’e uyumak için gitmiyorum” dediği için medyaya uyurken yakalanınca olay oldu. Uyanınca da “Vatanseverin uykusu hainin uyanıklığından evladır” demiş. Böylece vatanseverlik yeni bir tanıma daha kavuşmuş oldu: Terör görüşmelerinde Meclis’te uyuyan milletvekili vatanseverdir.”

Günün anlam ve önemine binaen

“Zaman gelir sessizlik ihanet olur...”

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,06 M - Bugn : 11747

ulkucudunya@ulkucudunya.com