« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

27 Kas

2023

Halden anlamak

Ahmet Selim 01 Ocak 1970

Anlamaya çalışmak çabasından uzak kalmamayı istemek gerekir. Kabul, bu tavır güzeldir, bir fazilettir. Hepimiz insanız. Çeşitli etkilerle karşılaşırız, bazen zaaf gösterdiğimiz de olur. Hepimiz insanız ama, özelliklerimiz de zaaflarımız da farklı. Ben onun yaptığını yapmam, ama benim de başka türlü zaaflarım olabilir. “Anlamaya çalışmak”, bizim de her zaman ihtiyaç duyabileceğimiz bir yaklaşım olgunluğudur.

Hem birbirimizi, hem de kendi kendimizi anlamaya çalışmalıyız. Anlamadan sevmek olur mu? Yahut ne kadar ve nasıl olur?

Dahası, anlamak ne demek? Önce onu anlamalıyız! Anlamak, insanın ruhuna bakabilmek demek; iç manaya, mananın içine bakabilmek, onun karşılığını içselleştirebilmek demek… Bir çocuk bile sizi anlayabilir de, kocaman bir muhatabınız, dostunuz anlamayabilir.

“Halden anlamak” ne güzel bir ifadedir. Birisi “benim halimden o anlar ancak” diyordu, bir hikâyede. Haller çeşit çeşit. Halden anlamak, ortalamayı işaretler. Mesela, benim bir halim vardır ki onu ancak annem anlardı. İnce ve derin bir hal. İçimde şu veya bu sebeple duygusal bir sarsıntı, etkilenme oluşmuş ise, bunu, uzaktan bakarak bile farkederdi. Bir şey söylememişim, karşı karşıya oturup konuşmamış, bakışmamışız. Görüntümden, siluetimden anlardı… Gerçek annelere vergi bir seziş. Gerçek eşin de sezgileri var olabilir, başka haller için. Sevgisi olanın sezgisi de olur. Hepsi kendi yerinde kendi manasıyla özel ve farklı; fakat birbiriyle tamamlanmaya, kendi bütünlüğünü koruyarak ve aşarak, hayatın bütünlük hakikatine doğru yolculuklarını sürdürmeye açık ve muhtaç.

Anlamak, sevgiye açık olmayı gerekli kılar. Sevgisizlik, içe öze bakış ışığının yokluğu demektir. Kalbiyle akletmek, o ışığı vurgulayan bir kavramdır.

Anlayışsız insan, sevgisiz insandır. Bir arıza vardır onda. Anormalleşmeye iten bir arıza… Oraya doğru, yavaş yavaş, adım adım kayar. Kendini öve öve, beğene beğene, aldata aldata kayar. Negatif bir tutarlılığı sağlamaya çalışır.

… Kavramlar yalnızlığı sevmez, yalnız yaşayamaz. Bir kavramda birçok kavramın payı vardır. Aralarındaki ilişkiler bu paylara doğru uzanır. Hiçbir kavramı izole ederek anlayamazsınız. Kavramları anlamak da insanları anlamaya benzer. Kendi içinizdeki ışıkla onun içine gireceksiniz, yapısındaki payları, ilişkileri, derinlikleri, genişlikleri şöyle bir seyredeceksiniz. Özünü doğru yorumlarla içselleştireceksiniz.

Anlayışsızlık, anlayış yetersizliği; insanların ve kavramların israfına yol açıyor. “Sevgiyle ve düşünerek” yaşamanın tam zıddı olan durum işte budur. İmkânlarımızı nasıl artırırız diye kafa patlatıp dururken, yeni imkânlar elde etmek için büyük tutkularla ve uğraşlarla çırpınıp dururken, çok yönlü bir israf bataklığının içinde kendimizi ve birbirimizi nasıl tükettiğimizin farkında bile değiliz. Nefse ağır gelen, ruha inşirah verir. Nefse hoş gelen ruhu karartır. Bu tahteravalli ancak aradaki çelişkileri doğal farklılık dengesine dönüştüren bütünlük dengesi içinde oluşacak kişilik yapısının özgürleşmiş aklıyla ve iradesiyle sükûnete kavuşur. İşte o zaman kavga ve israf biter, mutluluğa açılan üretim ve tekâmül yolları aydınlanır. Ama bu hakikatin bilimi sanatı estetiği okulu medyası analizleri, gündemi aktüalitesi yok.

Kavramların ve insanların israfı yanında maddenin israfı hiçbir şey değil.

Halden anlamıyoruz demek, hayatı anlamıyoruz demektir. Bazıları “biz hayatı anlamaya değil, yaşamaya geldik” diyor. Laf işte! Hayatı anlamayan yaşamaktan ne anlar? Biyolojik olarak böcekler de yaşıyor. Onların dahi bir hal dili var ve halden anlamamak daha gerilere düşmektir.

Küçükken okula giden çocuklar “Allah zihin açıklığı versin” duasıyla uğurlanırdı. Ne güzel duadır o. Bütünlüğü olanın az bilgisi çok bereketli ve büyük, bütünlüğü olmayanın çok bilgisi ise verimsiz ve ağır bir yük.

Düşüncenin kalbî, sevginin fikrî bir yönü vardır. Bu benim, referanslı sözüm ve tezim. Allah zihin açıklığı ve gönül aydınlığı versin. Halden anlayanlardan eylesin.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,22 M - Bugn : 9208

ulkucudunya@ulkucudunya.com