3 MAYIS TÜRKÇÜLER GÜNÜ
M. Metin Kaplan 01 Ocak 1970
Yıl 1944. Dünyada 2. Cihan Harbi, Türkiye’de tek adam ve tek parti dönemi hüküm sürüyor. Sovyetler Birliği ve müttefikleri savaşta başarı kazanmaya başlamış. Harbi kazanacak gibi görünüyorlar… Bu, iç politikamızı da etkilemeye başlamış. Türkiye’de zaten biraz da cihan harbi bahane gösterilerek, tek adam, tek parti diktatörlüğü kurulmuş, bütün şiddetiyle yürütülüyor.
Tam bu günlerde, 3 Mayıs 1944’te bir çarşamba günü, birkaç bin kişilik bir milliyetçi genç grubu, Ankara’da komünizmi, komünistleri ve onları himaye edenleri tel’in eden anlamlı bir gösteri ve yürüyüş yapıyor. Nümayişte hiçbir hadise olmuyor… Ancak, diktatörlük biraz koltuklarının sarsılmakta olduğundan korkarak, biraz da Sovyetler Birliği’ne şirin görünmek maksadıyla, henüz polis soruşturması bile başlamadan, radyolarla, nutuklarla, gazete ve dergilerle, tebliğ ve genelgelerle kamuoyu velveleye verilip dehşete düşürülerek, imanlı Türk milliyetçileri olmaktan başka kabahatleri bulunmayan Türkçüler aleyhine bir kampanya başlatıyor… Türkiye’nin belli başlı Türk milliyetçileri, Türkçüleri, başta H. Nihal Atsız ve Alparslan Türkeş olmak üzere, her tarafta hemen tutuklanıyor… Muhakemeler başlıyor.
Netice ne oluyor?
Aylarca aleyhlerinde atılıp tutulan Türkçüler; isimleri darağaçlarında “vatan hainleri”, “darbe-i hükümet yapacak ihtilalciler”, “Almanya ile işbirliği yapan satılmışlar” olarak sallandırılan Türkçüler; özlü bir vatan ve millet anlayışına, Türklüğe istiklal, Türk’e hürriyet, sosyal ve iktisadi refah ve adalet ülküsüne dayanan şuurlu milliyetçilikleri, imansız telkinlerle Irkçılık Turancılık şekline sokturulan Türkçüler; haklarında, komünizm sanıklarına ve hatta mahpuslarına yapılmamış olan en ağır işkenceler ve bayağı muameleler reva görülen Türkçüler; aleyhlerinde mütemadiyen sövülüp sayılırken, tek kelime ile müdafaa hakkı verilmeyerek izzetinefisleriyle oynanmak istenen Türkçüler; Türk ordusunun kahraman temsilcilerinden kurulu Askeri Sıkıyönetim Mahkemesi tarafından, aleyhlerindeki iddiaların ve suçlamaların hiçbiri varit görülmeyerek, toptan beraat ettirildiler.
Peki, 3 Mayıs neden önemlidir?
3 Mayıs Türkçülük tarihinde bir dönüm noktasıdır… O zamana kadar yalnız duygu ve düşünce olan, edebi ilmi sınırları pek de aşmayan Türkçülük, 1944 yılının 3 Mayıs’ında birdenbire bir hareket haline geldi.
Mehmet Eminler, Ziya Gökalpler yalnız duygu, düşünce, iş Türkçüsü idi. Hareket Türkçüsü olamamışlardı. Türkçülükte ilk hareketi 3 Mayıs günü Ankara’daki birkaç bin meçhul Türk genci yaptı. Bu bakımdan Türkçülük tarihinde 3 Mayıs’ın özel bir yeri ve şerefi vardır.
3 Mayıs gösterileri komünizme karşı milletin gözünü açan bir milli harekettir… Dikta idaresi altında yaşayarak, o diktanın hiç umursamadığı komünizm propagandasının çökertmeye çalıştığı toplumu, 3 Mayıs’ta yapılan gençlik gösterileri uyarmış, tehlikeyi gördükleri halde ses çıkaramayanlara cesaret ve ümit vermiş, Türkiye’yi bir içten vurulma tehlikesinden kurtarmıştır… 3 Mayıs bir uyarmadır. Yürüyüşü yapan birkaç bin Türkçü gencin Türkiye’yi uyarması…
3 Mayıs aynı zamanda bir uyanıştır. O gençlerin haykırışlarıyla milletin uyanması… 3 Mayıs, sol sempatizanı bir devlet başkanıyla çevresindeki solcudan, komünistten, gafilden çıkarcıya ve dalkavuğa kadar varan devşirmeler güruhunca afyonlanmış milletin gerçekleri görerek uyanması ve öfkelenmesidir.
Memleketin sinsice hazırlanmış planlarla, sosyal adalet ve kurtuluş adı altında komünist yapılmak istenmesi bu gösteri ve yürüyüşle önlenmiş, vatan, millet, devlet ve din düşmanları bozguncu planlarından ister istemez vazgeçmeye mecbur kalmışlardır… Yoksa memleketin Romanya, Çekoslovakya, Macaristan gibi bir oldu bitti ile komünist olması kısa bir zaman meselesiydi…
Bu sebeple 3 Mayıs önemli bir Türkçülük günüdür ve yıllar geçtikçe ehemmiyeti daha iyi anlaşılmaktadır… İnanıyorum ki, önümüzdeki yüzyılın tarafsız tarihçileri, 3 Mayıs’ın Türk milleti ve Türkçüler için bir dönüm günü olduğunu, ayrıca yine Türkçüler için ise önemli bir dava günü olduğunu tespit edeceklerdir.
3 Mayıs nedir? Bir bayram mıdır? Yoksa, bir matem midir?
Bu suale Atsız Hoca şöyle cevap veriyor:
“Bundan sonra 3 Mayıs Türkçülerin günüdür. Ona bir bayram diyemeyeceğiz. Çünkü yıllarla süren büyük ıstırabımız o gün başlamıştır. Ona bir matem demek de kabil değildir. Çünkü, bunca sıkıntıların arasında bize büyük bir imtihan vermek, yürekliyle yüreksizi er meydanında denemek, yahşı ile yamanı ayırmak fırsatını vermiştir. O güne kadar tehlikelerden gafil bir çocuk toyluğu ile yürüyen Türkçülük 3 Mayıs’ta gafletten ayrılmış, maskelerin arkasındaki iğrenç yüzleri görmüş, can düşmanlarını tanımış, dost sandığı hainleri ayırt etmiş, hayalin yumuşak bulutlarından gerçeğin sert topraklarına düşmüştür.”
“Böyle sağlam bir sonuca varmak için çekilen bunca sıkıntılar boşa gitmiş sayılmaz. Bundan dolayı biz 3 Mayıs’a Türkçüler Günü deyip çıkıyoruz.”
“Hoşlanmayanlar onu benimsemesin… Türk’e benzemeyenler onu yadırgasın. Biz 3 Mayıs’ı sevmekte devam edeceğiz.”
3 Mayıs Türkçüler Günüdür…
İlk önce 3 Mayıs 1945’te Tophane’deki Askeri Cezaevinde, bir masa başında çay içilerek kutlanmış, ondan sonra kırlarda ve salonlarda yapılan törenler halini almıştır… Türkçüler yıllardır toplu veya yalnız, her yerde 3 Mayıs’ı anmaktadır… Biz de analım, bu güzel geleneği sürdürelim. Kürşad’ın hatırasını yüceltelim…
Teşkilatlara bu konuda büyük görev düşmektedir… 3 Mayıs Türkçüler Günü’nü anmak için bütün teşkilatlar hazırlık yapmalı ve bu yıl 3 Mayıs Türkçüler Günü her zamankinden daha muhteşem bir şekilde anılmalıdır… Ülküdaşlarım! Haydi görev başına.
Türkçüler Günü bütün Türk milliyetçilerine kutlu olsun!
Ortadoğu 2.5.1993
