« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

21 Ağu

2007

Melamilik ve Nietzsche

01 Ocak 1970

Neysen o ol


Pindar, Nietzsche ve pek cok Islam Alimi

Ey gönül bir derde dus kim anda derman gizlidir,

Gel eris bir katreye kim anda umman gizlidir.

Terkedüp namu nisanı giy melamet hırkasin,

Bu melamet hırkasında nice sultan gizlidir.



Oğlan Şeyh İsmail Maşuki


Melamilik ve Nietzsche


Melamilik ile Nietzsche arasinda bir baglanti noktasi aramak ve boyle bir geciskenligin olup-olmadigini arastirmak kuskusuzdurki uzun bir arastirmanin konusudur. Nietzsce’nin dusunceleri ile Melamilik, tarihsellikleri itibariylada birbirleriyle iliskilendirilmesi dusunuldugunde oldukca problemli bir alana el atildigi kanisini uyandiran iki dusuncedirler. Her iki dusunce icin ilk bakista gorulebilecek sey : bir “yasamak” biciminin ifade edilmesine vurguyu temel onemde addeden ve varligin hallerine, ne’ligine ve ne olmasi gerektigine dair dusunceler içeriyor olmalaridir. İddiamiz iki dusunce biciminin ayni oldugu uzerine kurulu degildir kuskusuz.



Nietzshe de Sistematik felsefelerin o zamana kadar gelen soguk duvarlarini yikan ve bizzat yasamin icinde, sokakta, insanin bizzat ic dunyasinin derinliklerinde, sanat’in dogasinda ve kendi kendisini varkilan tum sahteliklerde arinmis, otantik bir kendisinde bahsettigini gormek kabildir. Ve yazilarinda herhangi bir indirgemeye mahal gormeden bizzat politika alaninin icerisinde “anti politika” yapan ve konusan bir “felsefe” edislede karsi karsiya kaldigimizi anlamak mumkundur. Bu manada o bir yasam icinde bir felsefe edistir. Ve oyle bir politik karsi durusa sahiptirki tum sistemler, tum guncel olanlar onun, karsilarinda bir duvar gibi durdugunu gormek durumundadirlar. O insan varliginin su gunku durusunda ve varoldugu gunden bu yana kendini kilmis oldugu her halinde rahatsiz durmaktadir. O’nun felsefesi bir “deli” felsefesidir. Ve baglilarini ve ilgililerini her daim “deli”lige suruklemeye muktedir bir felsefedir. Orada hep ve hep insan ve insan olustan bahsedilmektedir.

Nietzsce’ci dusunce ile Melamilik tamda bu anlattigim minvalde birbirleriyle uyusmaktadir.



Melamilere dair derinlikli bir calismayi “kim bunlar” sorusunun cerceveleri icerisinde ve bir nebze de olsa dusunceleriniç ancak Abdulkadir Golpinarli’nin “Melamiler ve Melamilik” adli kitabinda ve bir nebzede Tahsin yazici nin Islam Ansikloedisi’de Melamilik maddesine dair yazdigi kisa bilgilerden ogrenmekteyiz. Bu bilgilerden hareketle Melamilikte:



İbadet ettigini gostermek sirk, Hal’(olus, bulunus) i gostermek din degistirmek, tum ahvalde kisinin nefsine dair kuskusu ve kisinin yaptiklarindan guzel basarilar bulmasi ve bununla ovunmesine karsi savasmasi zorunludur. İlahi odul ve onaylanma icin insanlar tarafindan yapilan ovguler ve bunun insanlar tarafindan bilinmesine karsi melamet erbabi kendi arzularina karsi ozellikle savasmalidir.



Tum bunlar su anlama gelmektedir: zor sartlar altinda bulunmak haric dua etmemek; diger insanlardan farkli giyinmemek ve kendini diger insanlardan izole etmemek, herkes gibi giyinip toplumun gerektirdigi sartlarin konforuyla normal bir yasam surmek ve fakirsen fakirligini gizlemek ve kendi yasamini devam ettirecek kadar kazanmaya calismaktir. Ve Melami daima hatayi kendine arayandir. Melamati davranisin Islamdan da eski oldugunu ve hatta siniklere kadar dayandirilabilecegini yaziyor R. Reitzensteim. Melametiligin nereden baslayip nereden bittigini bilmemekle beraber, kayitlarda ilk olarak Nisabur Melamilerinin ileri geleni Hamdun-i Kassar’in Melametilerin ileri geleni olarak gorunur. ve Kassar’in Abu Hafs-i Haddad ile beraber Futuvvet’e dair ilginc aciklamalari vardir. Osmanli toplumsal yapisinin onemli nuvelerinden ve kardeslik-dayanisma orgutleri olan Ahiler bu futuvvet orgutlerine ve ilkelerine dayannarak kurulmustur.1 10.yy dan sonra bir cok tarikatin varolusunda en azindan dusunsel seyir itibariyla kendisini hissettiren Melamilik bir tarikat degil , Abdulbaki Golpinarli’ya gore, tarikatlere karsi bir reaksiyondur:

“...Melameti, ululuktan, davadan, kendini gostermekten, halkin sevgi ve saygisini kazanmak kaygisindan gecen, kerameti, insanlara benlik verdigi icin erkeklerin hayiz gormesi sayan, kendini herkesten asagi, herkesi kendinden ustun goren, giyim-kusam ozelligiyle, tekkeyle, vakiftan hazir yemekle, zikirle, vecde gelip bagirip cagirmayla kendisini gostermeye calismayan,halktan hicbir suretle ayrilmayan, kazanciyla gecinen, ic yuzden hak’la, dis yuzden halkla beraber olan, hatta halkin saygisini , sevgisini bir kayit bildiginden, nafile ibadetlerini bile gizleyen, buna karsilik onlarin kinamasindan urkmeyen, hatta hatta, bu yuzden de halk’a kendisini kotu gosteren kisidir...”( “Turkiye’de Mezhepler ve Tarikatlar” s.248, Melamilik ve Melamiler’den M.Bardakci nin girisinden)



Anlasilacagi gibi Melamet bir kendini terbiye etme yoludur. Uhrevi alem bir yana Dunyevi alem’de varligin kendini derin bir ethik kurulus icerisinde nasil kuracagina ve nasil kendi-olacagina, Nietzsche’nin tabiriyle kendisinin-ustesinden nasil gelecegine dair pratik bir yol onermektedir. Bu yuzdendirki konu uzerine calisan bir kisim alim, Malametiligi ilk existansiyalistler olarak da tanimlama yoluna gitmislerdir.( Diger baska bir iddia ise Melamilerin Budist cilecilikten etkilendikleri yonundedir*)



Daha sonraki donemlerde belki bu gune kadar cesitli tarikatlarin icerisinde Melamilik fikirlerinin etkileri Kalenderi, Hayderi, Cavlaklar, Torlaklar dan Mevlevilik, Bektasilik, Bayramilik vs.vs a kadar cesitlilik gosterir.



Ayrica Melamiler devlet ile ve devlet isleriyle olabildigince uzak kacmislar ve dınsel yada degıl hic bir rituele sahip olmak istememiş ve olmamislardir.



Kisacasi, anlasilacagi gibi Melamilik en sade ifadeyle bir Nefs terbiyesinin adıdir ve toplumsal yasamda herturlusunden gosteriden ve boburlenmeden ve “guc isteminden” kacmayi onerir.



Nietzsche bir cok istemin yanlis anlamlandirilmalara tabi tutuldugunu ve her seyin ardindan insanin “guc istemi”nin oldugunu soyler.



Meseleye bakista mihenk tasi olarak “ozgurluk” alindiginda “guc istemi” kavramina “pozitif” mana verilemez ve goruldugu kadariyla Nietzsche’de de negatif olmasa dahi-simdilik- pozitif manaya sahip degildir.



Trajedya’nin Dogusunda “guc daima kotu olandir” demektedir ve “guc yalnizca daha fazla guc olarak mutlu olur” diyede ekler bir yerlerde.



“gercegi “var olma istemi” ile vurmak isteyen vuramamistir elbette: oyle bir istem yokturda ondan”

...

“ancak hayat olan yerde, istem de olur: Hayat istemi degil –bak ne diyorum- guc istemi!-



ve “ ama nerede canli gorduysem, orada soz dinlerlikten konusuldugunu isittim. Her yasayan soz dinleyendir.”



“İkinci noktada sudur: kendi sozunu dinlemeyen, buyruk altina girer. Canlilar boyledirler.

İsittigim ucuncu sey de: buyurmanin, soz dinlemeden daha guc oldugudur. Buyuran butun soz dinleyenlerin yukunu tasidigi ve bu yukun altinda kolayca ezilebilecegi icin degil yalniz: her buyurma bir deneme,bir goze alma gibi gorundu bana: canli buyurdugu zaman kendini tehlikeye atar.

Evet, kendine buyurdugu zaman dahi, buyurmasini odemek zorundadir. Kendi yasasinin yargici, oc alani ve kurbani olmak zorundadir o”(bbz. s.110-111 “kendini altetme ustune”)



“nerde ozveri, hizmet ve sevgi bakislari varsa orada efendi olma istemi de vardir.”(a.y) anlatılanları tekrar tarif etmeye gerk yoktur sanırım. son paragraf ıse Melamiligin bir tarikat ve kurum karsiti durusunu ifade etmektedir adeta..



Gorulecegi gibi “guc istemi” kavraminin desilip kavrami sadece Nietzsceci anlamda degi,l her boyutuylada desmekte yarar vardir. “Guc Istemi” kavramiyla kisi, yasama dair cok onemli bir referans noktasi yakalar. N.’ye gore “yasam ozellikle canli kalabilmek icin bir mucadele degil fakat guc istemidir”. Bu kavrama negatif bir anlam yuklemeyip insan varliginin olmazsa olmaz bir hali olarak aldigimda, kavrama yukledigim tum olumsuz anlamlar insan varliginin aslinda bu minval uzre “kotu olan guc” ce kosullandirildigi sonucuna varmaktayim ki bu noktadan sonra Melamiler ve Melamatiye devreye girmektedir. Burdaki kavrama noktasi ise Nefs ve nefs terbiyesidir. Her iki dusuncenin temel aldigi onemli kavramlardan biri “aşma” kavramidir. Varligin kendini, icinde bulunmus oldugu hal’den (baska bir ben olarak) “benligini” bulmasidir. Der ki Nietzsche: ”Evvela kül olmamissan, nasil yeni olabilirsin. Kendi alevinde yanmaya hazir olmalisin”der biryerlerde..



“Kendinizden, komsunuza kacarsiniz ve bundan erdem yapmak istersiniz: ama ben bu “bencilliginizi” anliyorum.

“sen”, “ben”den daha eskidir, “sen” kutsanmistir, ama “ben” henuz kutsanmamistir. Bu yuzden kisi, komsusuna dogru sokulur.

...komsunuzdan kacmayi ve en uzaktakini sevmey salik veririm size.



Kendinize katlanamazsiniz, kendinizi yeterince sevmezsiniz:simdi komsunuzu sevgiye ayartmak ve onun yanlisiyla kendinizi suslemek istersiniz.



Kendiniz icin iyi seyler soylemek istedinizmi, tanik cagirirsiniz; ve onu, sizin icin iyi seyler dusunmeye ayarttinizmi, siz dahi kendiniz icin iyi seyler dusunursunuz.”(thus spoke Zarathustra,s.86-87. penguin, BBZ, s.62. C. A.turhan Oflazoglu). Bu alintinda anlatilmak istenenle, Melamilerin toplum ve fert uzerine ve diger taraftan da ferdin kendine iliskin kendine dair dusunmesi gerekenlere dair dusunceler arasinda baglanti kurmak zor olmasa gerektir.



Gorulen o ki, Nietzsce’deki erdem, Melamilerdeki erdemle hemen hemen ayni durmaktadir. Ve her iki dusuncenin varmak istedigi insan, Ust-insan ya da insan-i Kamildir.



Nietzsche’nin ve Melamilerin temel vurgulari erdem ve ethik uzerinedir. Nietzsche yazilarinda “biz immoralistler” nidasiyla toplumun tum geleneksel yargilarina ve tabularina saldirida bulunulurken, Melamiler’in dusunceleri ve onun devami olarak mevcudiyet bulmus tum tarikatlar “immoralist” olduklarini deneyimlemislerdir.(Kalenderiler, Haydariler, Babailer, Torlaklar ve bir nebzede olsa Bektasiler ve Mevleviler vs.)



Baska onemli soru ise Nietsche’de din mevzusudur. Genel bir kavram olarak

Melamiler’ce din ve dindarlik acik(nasil bir din sorusu? mevzumuzun disindadir) ken uzerine konusacagimiz sadece Nietzsce’dir.



Nietzsce nin Hiristiyanliga karsi durusu tam bir cepheden saldiridir. Ve “kilisenin isa ya inanmadigini” ve isa’nin, insanlarin gunahlari yuzunden “oldugunu” “Guc Istemi” adli oldukten sonra yayinlanmis notlarindan soyler. Anti-christ(deccal) da “hiristiyanligin eski caglarin kulturunun ve sonra da islam kulturunun mahsulleri uzerinde herkesi aldattigini” ve “ ispanya’nin Moorish[islam] kulturunun dunyasinin roma ve yunan kulturune nazaran duygu ve testlerine daha uygun oldugunu” soyler.



The Will to Power da yine “Tanriya inanmak immoraldir” der “fakat boyle bir inanmanin hakli nedenleri” oldugunu belirtir ve ayni kitapta baska bir yerde “hic bir suphe yokturki, cesit cesit tanri vardir”diye devam eder.2



Tekrar bir degerlendirmede bulunursak, din Nietzsce nin dusuncesinde yabana atilmayacak kadar onemli bir yer tutar ve felsefesi’ni din disi bir alan uzerinde degil, bizzat icinde dusunmekte yarar vardir.

Zerdust’te “Emekli”baslikli kisimda, yasli bir papazi konusturarak ve bu konusmaya Zerdustu sasirtarak devam eden bolumde Nietzsche’yi biraz daha iyi anlamak mumkundur



“Neler duyuyorum! Ey Zerdust bu inancsizlikla sen sandigindanda dini butun bir kisisin! Seni bu tanrisizliga, icindeki bir tanri dondurmus olsa gerek.

Seni artik herhangibir tanriya inanmaktan alikoyan, dinibutunlugun degilmi? Ve asiri durustlugun daha seni iyi ile kotunun otesine de yoneltecektir.



Gerci sen, en tanrisiz kisi olmak istiyorsun ya, yanindan yorenden, uzun kutsamalarin, gizli, kutsal, tatli kokusu geliyor burnuma.: bu beni hem sevindiriyor, hem aci veriyor.”(Turkcesi s.248)



İslam ile Nietzsche arasindaki dusunce itibariyla bu benzerligin, bu gun turkiyeli bizlere yeni dunyalar ve yeni heyecanlara vesile (Anarsizm bu iki dusuncenin uzerine rahatlikla oturabilecegi baska bir alan saglar kanimca) umalim.





Derindir dunya,

Daha derin, gunduzun dusundugunden.

Acisi derindir asil-,

Sevinc, yurek agrisindan da derin:

Aci der: Yikil!

Oysa sonrasizliktir istedigi tum sevinclerin-,

Derin sonrasizliktir istedigi, derin!

Nietzsche



KAYNAKLAR


Melamılık ve Melamiler Abdulbaki Golpinarli. Gri yay. Ekim 1992 tipki basim
Boyle Buyurdu Zerdust F. Nietzsche Cem yay. Cev. A.Turan Oflazoglu 1991
Thus Spoke Zarahustra F. Nietzsche Penguin Cev. R.J.Hollingdale 1969

Nietzsche: Philosopher, Psychologist, Antichrist Walter Kaufman, Meridian book, 1966
The Will to Power(Guc Istemi), F.Nietzsche, cev. Walter Kaufman and R.J.Hollingdale, Vintage giant, eylul 1968
Escape from the Nineteenth Century and Other Essays(19.yy dan Kacis ve Diger Denemeler), Peter Lamborn Wilson, Autonomedia, 1998
The Encyclopedia of Islam





1 Bu kardeslik ve dayanisma orgutleri varolduktan, 14.yy in sonlarinda devlet tarafindan absorbe edilinceye kadar bagimsiz birer otonom olarak anadoludaki toplumsal yasamin en belirleyici elemani olmuslardir

* Ozellikle heterodoks islam mezhepleri uzerine calismalar yapmakta olan A.Yasar Ocak, Kalenderiler isimli kitabinda en azinsdan Kalenderiler’e iliskin boyle bir gorusun dogru olabilecegini iddia etmistir.

2 Ve konumuzla baglantili olarak bir tarihi vakadan bahsetmek yerinde olacaktir sanirim: 1918-1920 arsinda Dobruca-Cumantsa( Bu bolge ayni zamanda buyuk orandaki musluman nufus itibariyla Melametiye’yi[Bektasi] benimseyen tarikatlarin etkisi altinda olmus uzun sureler.) da kurulmus olan eski Dobruca sancagi beylerinin son kusaginin temsilcisi, prens, Nietzsche’ci ve Gustav Landauer’ci Georghiu Mavrocordato ve bir grup Anarsist kendilerinin “Gecici Hukumet” adi verdikleri bir deneyimi yasamislar. Bu “hukumet” anayasasini tamamen Nietzscheci bir formda hazirlamis ve burada senlikli bir toplum kurmuslardir. Gecici Hukumet Istanbul da surgun olarak bulundugu sure de Mavrocordato’nun Melametiye ye iltihak ettigi sanilmaktadir.

Peter Lamborn Wilson’un “******* from 19th century” isimli kitabindaki “Nietzchean Coup D’etat” isimli denemesi konuya iliskin daha detayli bilgiler icermektedir. Wilson burada Melametiye’yi anlatiminda; onlarin Melameti isminin anlamininin “kinanmayi, ayiplanmayi hak eden” anlamina geldigini vurgulayarak tum Melametiye erbabinin “sarap ve esrar icip bunuda kendi sohretlerini bizzat zedelemek icin” yaptiklari tezini iceren dusunceleri, tarihteki tum Melameti erbabinin durumuna bakilirsa, butunuyle onaylanmak mumkun olmayan bir tezdir. Fakat acik olan bir sey varki Seyh Suleymani Turkmani gibi aciktan oruc yiyen ve sikayetlere maruz kalmis ve Seyh Aliyyi Kurdi gibi halka avdet yerini gosterenlere rastlanacagi gibi bu gelenek arasinda Kalanderi ve cavlaklar arasinda bugun bile tabu olan homoseksuel iliskilerdeki rahatlik ve deliler gibi eglenerek, kupeler ve cesit cesit takilarla, dilenerek ve cumbus yaparak sehirden sehire garip kiyafetlerle dolasanlara da rastlanmakta (bunlar melamiligin avam yorumu olarak tanimlanmaktadir kimilerince)mumkundur.

M. Metin KAPLAN

15 Nis 2024

14 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Halim Kaya

11 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,81 M - Bugn : 15567

ulkucudunya@ulkucudunya.com