« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

02 Mar

2015

Git ve patronun kim olduğunu göster!

Mümtaz’er Türköne 01 Ocak 1970

İktidar uzun süreli olunca, siyaset tıpkı Amerikan filmlerinde olduğu gibi klişelere dönüşüyor.

O kadar yuları iki elle tutmak çok zor. Arada bir güç gösterisi lâzım. İktidar gücünü makul olmasından ve hukuktan almıyorsa, devreye çobanın sürüyü yönetme becerileri giriyor. Yağıp gürleyecek, korku salacak, insanlar karşısında titreyecek, korku muhatapların iliklerine kadar işleyecek. Özendirerek, ikna ederek dediğinizi yaptıramıyorsanız korkutarak, haddini bildirerek istediğiniz kıvama getirecek ve hükmünüzü yürüteceksiniz.

Konuşuyor, efeleniyor, hakaret ediyor, ekonomi türbülansa giriyor; acaba ne yapmaya çalışıyor? Herkeste bir endişe ve telaş. Liderliğin psikolojisinde elbette pek de rasyonel olmayan karanlık bölgeler var; ancak bizim aradığımız cevap yukardaki basit klişede saklı: Patronun kim olduğunu gösteriyor. “Öfke bir hitabet sanatıdır” düsturuna göre otoriteyi en şedit haliyle hatırlatmak gerekiyor. Cebinizdeki paraları basan ve üzerine imzasını koyan Merkez Bankası Başkanı’nın Cumhurbaşkanı tarafından vatan toprağını satmakla muadil bir ihanetle itham edilmesini, bu durumda “patronun kim olduğunun vurucu bir dille hatırlatılması” olarak anlamalıyız. Yoksa cüzdanınızdaki ihanete bulaşmış Merkez Bankası banknotlarına nasıl güveneceksiniz? Vatan haininin bastığı paranın değeri mi olur?

“Her gün yeni bir başlangıçtır” lafını siyasetçiler, özellikle liderler uydurmuş olmalı. Her uzun günün sonunda dünyalar yıkılıyor, yeni birçok sorun önüne geliyor, darmadağın oluyorlar ve takatlerini tüketiyorlar. Sabah kalktıklarında yepyeni bir başlangıca ihtiyaçları var. Etrafa nizam vermek, çevresindekilerin bozulan ayarlarını düzeltmek veya yeni ihtiyaçlara uyumlu hale getirmek, sonuçta siyasetçinin ekmeği “güç” olduğuna göre iktidar oyununu hamle üstünlüğü ile sürdürmek gerekiyor. Hukuk yok, kimse ne yapması gerektiğini kurallara bakarak kestiremiyor, o zaman kutup yıldızı gibi yol gösteren kişinin bulutların arasından sıyrılıp ışıldaması, güneş olduğu iddiasıyla ortalığı aydınlatması lâzım. En önde, protokolde kendisine ayrılan koltuktan kalkacak, şöyle bir yaylanacak, emin adımlarla kürsüye yürüyecek, sinek sürüsü görmüş gibi karşısındaki kalabalığı ve kameraları aşağılayıcı nazarlarla süzecek ve sonra yağıp gürlemeye başlayacak. Derin bir nefes alıp içinden “patronun kim olduğunu göster onlara” dedikten sonra mağrur ve mütehakkim söze başlayacak.

Söz bıraktığı tesir nispetinde terazide tartılır. Konuyu, ana fikri bir silah gibi seçmeli ve barutu ona göre doldurmalısınız. Herkese korku salmanız lazım. En çok da parası olanlar hop oturup hop kalkmalı. Söz mermi gibi hedefe saplanıp gürültülü şekilde patlamalı. Bu heybet, bu şevket, bu mehabet memleketin her yerinde hissedilmeli. Yer sarsılmalı, gök gürlemeli, fırtına her şeyi önüne katıp sürüklemeli, kendinizi selin üzerinde kâğıttan bir geminin içinde hissetmelisiniz.

Koskoca cumhurbaşkanı değil mi? Bıraktığı tesirin bir şube şefinin üç beş kişiyi karşısına dizip, fırça atıp azarlayıp hizaya sokmasından bir farkı olmalı. Laflar ancak memleketin tek hakimine yakışmalı, karşısındaki de en az Merkez Başkanı düzeyinde olmalı.

Hepsi ne için? Demek ki “patronun kim olduğunu göstermek” bir siyaset sanatı imiş. Bir tek kişinin sözü ile dolar da faiz de yükseliyorsa, o tek kişide yıkıcı büyük bir güç olmalı. “Yakarım ulan bu memleketi” kerametini anlayıp geri adım atmanız, “yaparsın, kıyma bize” diye boyun eğmeniz lazım ki arıza düzelsin.

Merkez Başkanı’nın “vatan toprağı satar gibi ihanet ettiği”ni cumhurbaşkanının söyleyebildiği bir ülkede akıl ve mantığı ancak o tek kişinin güç ve iktidar hesaplarında arayabilirsiniz.

Nisan başına kadar partiler aday listelerini belirleyecek. AK Parti’de milletvekilliği kimin iki dudağının arasında olacak? Döviz’i fırlatıp, hükümeti ve sermaye çevrelerini diken üstünde tutacak ve dediğini yaptıracak birine teslim olurlar mı acaba? Sadece tek sorun var: Hakaret düzeyi bu kadar yükseldiğine göre demek ki iddia sahibi çok güçsüz durumda.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,92 M - Bugn : 13181

ulkucudunya@ulkucudunya.com