« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

23 Oca

2007

İHLÂS VE İTİRAF

23 Ocak 2007

Ben Türküm ve adım Mahmut Metin… Bazı kendini bilmez kimseler, ne demekse, “Hepimiz Ermeni’yiz, hepimiz Hrant!” diyerek, afişler açtıkları ve sloganlar attıkları için, yazıya milliyetimle ismimi zikrederek başlamak mecburiyetinde kaldım… Özür dilerim… Demem o ki, bir suikastı lânetlemek için illâ milliyeti Ermeni ve adı Hrant mı olmak lâzım? Müslüman Türk ve Mahmut Metin olunca, yaptığınız kınama kabul olmuyor mu? “Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.”

Toprağı bol olsun… Hrant Dink’i ben de ancak herkes kadar tanırdım; yani televizyonlardaki konuşmaları ile gazetelerdeki beyanatları ve yazılarından… Her vesile ile ince ince Türklüğe hakaret ederdi. Ermenilere soykırım uygulandığını anlatmaya çalışırdı. Bununla da yetinmez, Türklerin Ermenilere soykırım yaptıklarını kabul etmelerini isterdi… Bizleri, yani Türkleri buna ikna etmeye çalışırdı… En azından ben de bıraktığı intiba buydu.

Ben de bıraktığı intiba buydu, diyorum… Anlayın işte, belki maksadı bu değildi fakat ya meramını tam olarak anlatamadığı için yahut gerçekten de bunları yapmak istediğinden, bende böyle bir izlenim uyandırmıştı… Emin olun, böyle düşünmem için hiçbir peşin hükmün, en ufak bir payı yok… Hepsi, Hrant Dink’in tutumundan, tavrından ve davranışları ile üslubundan kaynaklandı… Bu yüzden de Hrant Dink’e, zaman zaman çok hiddetlendim, kızdım, öfkelendim… Hatta bazen “Yahu, şuna bir mantar tabancası patlatacak bir babayiğit yok mu” diye, hayıflandığım bile oldu.

Ama bir de baktım ki, Türkiye’de Türklere yaptığının aynını, Ermenistan’da da Ermenilere yapmış… Ermenileri kızdırmış… Fransa’da, soykırımı inkâr edenlere ceza uygulanmasına dair kanun çıkınca da, ortaya çıkmış ve “Fransa’ya gidip, soykırımı ilk ben inkâr edeceğim. Bana da ceza versinler de göreyim” diyerek, babalanmış… Fransızları öfkelendirmiş… O zaman da, bu adam dava adamı falan değil, kendince meşhur olmaya çalışan sıradan bir Ermeni diye düşündüm… Hollanda “Pen Award” 2006 yılı ödülünü Hrant Dink’e verince de, “Hah, işte hedefine ulaştı, şimdi artık ünlü de oldu, insanlığa mübarek olsun” demiştim kendi kendime…

Sözü daha fazla uzatmayayım, Hrant Dink vurulup öldürülünce, doğrusu -bu sebeplerden dolayı- hiç üzülmedim, sadece ailesinin çektiği acıdan ötürü hüzünlendim… “Su testisi su yolunda kırılır!” diyerek, bu cinayeti bütün yaptıkları ile kazandığı şöhretin bedeli saydım… “Sohbet şöhret, şöhret felâket getirir”, derler… Hatta bizlere, Türklere yaptığı hakaretleri hatırlayınca biraz sevindim dersem, bir gerçeği itiraf etmiş olurum…

Ancak ertesi gün, gazetelerde yerde üzeri gazete kağıdı ile örtülü cesedinin fotoğrafını ve bu resimde de iki ayakkabısının da delik olduğunu görünce, içim acıdı… Âdeta ciğerim yandı… Düşündüklerim için utandım.. Demek bütün yaptıklarıyla söylediklerinde kendince samimî imiş diyerek, ruhundan özür diledim. Ayakkabısı delik bir insan samimiyetsiz olamaz! Hain olamaz. Ekmeğini yediği, suyunu içtiği ülkeye ihanet etmez. Edemez, çünkü… Hrant Dink’in toprağı bol olsun.

Gelelim diğer tarafa!

Hrant Dink’i vuran tabancanın tetiğini çeken Ogün Samast, Türkiye’ye ASALA’nın verdiği zarardan daha fazla hasar verdi, bunu herkes kabul eder herhalde…Tam da Rum Ortodoks Patriği’nin Avrupa Konseyi’nde konuştuğu ve ABD Meclisi’nde Ermeni Soykırım Yasası’nın görüşüleceği şu günlerde patlayan bu tabanca, Ermeni diasporasına beklemediği (!) kadar büyük bir destek sağladı.

Türk milletinin, Kerkük Meselesi’nden dolayı tam da istim üstünde olduğu şu günlerde ve bu sebeple TBMM’nin de Kerkük Meselesi’ni gizli oturumda konuşmak zorunda kaldığı bir zamanda, Hrant Dink’in öldürülmesi milletin dikkatini Kerkük Meselesi’nden uzaklaştırıp, terör konusuna çekti… Kerkük Meselesi, bu sebeple, nerede ise unutuldu gitti… CIA ve MOSSAD yapsaydı (!), ancak böyle bir eylem yapardı.

Başta ABD ve İsrail olmak üzere bütün dünya, tüm güçleriyle Barzani-Talabani ikilisini desteklediği için, tamamen tecrit edilmiş olan PKK ve Apo, Hrant Dink’in öldürülmesiyle birlikte, Ermeni diasporasına verdiği ve buna karşılık diasporadan aldığı destekle kısmen de olsa bu yalnızlıktan kurtulmuş oldu… Apo ve PKK yapsaydı (!), ancak böyle bir eylem yapardı.

Hiçbir Parti yahut teşkilât güçlenmesi için çalışmadığı halde, sırf kapitalist (Amerika ve AB) ve Siyonist (İsrail) emperyalizmlerinin Türk ve İslâm dünyasına yaptıkları saldırılardan dolayı kendiliğinden yükselen Türk Milliyetçiliği, Hrant Dink’in öldürülmesiyle birlikte müthiş bir baskıya, hatta yıkıma maruz kaldı… Kalmaktadır... Kalacaktır… ABD ve İsrail yapsaydı (!), ancak böyle bir eylem yapardı.

Bunları biliyorum, bu sebeplerden ötürü, Hrant Dink’i vurduğu için, Ogün Samast’a öyle bir kızdım ve öfkelendim ki, gıyabında ağzıma geleni söyledim… Küfürler ettim… Lânetler savurdum… Beddualar okudum… Lâkin, Ogün Samast Samsun Otogarı’nda yakalandı… Üstünden de bir yapma tabanca ile BİR YTL PARA ÇIKTI ya, işte o zaman, utancımdan âdeta yerin dibine girdim… Ben ne yaptım diyerek, bütün küfürlerimi, lânetlerimi ve beddualarımı geri aldım.

Ben ne tetikçiler gördüm… (Lâfın gelişi canım, yoksa nereden ve nasıl göreceğim… Ben kimim ki? Roman yazmaya çalışan bir amatör yazarım ya, o yüzden bazı tetikçilerin hayatlarını okudum…) Hepsinin üzerlerinde milyonlar çıktı, banka hesaplarında ise başka milyonlar bulundu… Demek Ogün Samast, o tetikçiler gibi değildi… Cinayeti para için işlememişti… Tetiği, öyle ya da böyle bir inanç ve dava için, çekmişti… Ve bunda samimî idi.

Ne garip bir tecelli! Türkiye için ne kadar acınası bir hal! Öldürülen Hrant Dink de, öldüren Ogün Samast da kendince samimî… Maktul de katil de davasında kendine göre ihlâslı… Ya arkalarında ki gizli örgütler? Onlar da inançları ile davalarına, Hrant Dink ve Ogün Samast kadar sevgiyle bağlılar mı?

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,07 M - Bugn : 23254

ulkucudunya@ulkucudunya.com