« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

26 Oca

2007

ASLINDA NE OLUYOR? (2)

26 Ocak 2007

Ermeni asıllı Türk vatandaşı Hrant Dink öldürüldü… Katili Ogün Samast ve azmettiricisi Yasin Hayal yakalandı… Hrant Dink’e her insanın gıpta edebileceği bir cenaze merasimi yapıldı. Törene neredeyse yüz bin kişi katıldı ve sekiz kilometre yürüdü… Hemen hemen herkes “Biz de Ermeni’yiz! Biz de Hrant’ız!” yazan pankartlar taşıdılar, diğerleri de bunu, slogan olarak bağırdılar.

Bunlar işin görünen yüzü, aslında ne oluyor?

Bu suale ne gerek var ki? Olmaz mı, akla zarar şeyler oluyor, çünkü… Meselâ PKK terörüne kurban olan şehit cenazeleri ancak yüzlerce kişi ile kaldırılabilirken, bu cenazeye on binlerce kişi iştirak etti… Şehit cenazelerinde “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” sloganını ancak birkaç yüz kişi atarken, bu törene katılan herkes hep bir ağızdan “Biz de Ermeni’yiz, biz de Hrant’ız” diye haykırarak, âdeta birilerine meydan okudu…

Hadi bunları bir yana bırakalım; 12 Ocak 1973 de California Başkonsolosu Mehmet Baydar’ın şehit edilmesi ile başlayan ve 12 Mart 1985 de Ottowa Büyükelçimiz Coşkun Kırca’nın yaralanmasıyla sona eren ASALA saldırıları esnasında, elli kadar Dışişleri mensubumuz şehit edildi… Ve bunların cenazeleri Türkiye’de kaldırıldı… Ancak hiç kimse özellikle de hiçbir Ermeni asıllı vatandaşımız çıkıp, “Biz de Türk’üz” diye pankart da açmadı, slogan da atmadı… Şimdi ne oluyor da “birileri” “Biz de Ermeni’yiz” diye pankart açıp, slogan atıyorlar?

Yoksa, cenaze merasimine sadece Ermeniler mi katıldı? Yok yok, böyle bir şey olamaz. Niye olmasın? Türkiye’deki Ermeni’lerin sayısı belli, çünkü… 1995 ile 2000 yılları arasında MGK’nın emri ile Erciyes Üniversitesi, Elazığ Fırat Üniversitesi, Malatya İnönü Üniversitesinin öğretim görevlilerinin katılımı ile yapılan ve sonuçları kamu oyundan saklanan “DEVLETİN GİZLİ ALT KİMLİK ARAŞTIRMASI”na göre Ermeniler: 60 bin, Rumlar: 15 bin, Yahudiler: 20 bin kişi kadardır. Hrant Dink’in cenaze törenine bunların hepsi; çoluk-çocuk, yaşlı-genç, kadın-erkek demeden tamamı katılmış olsa bile, cenazeye katılan o kitle açıklanmış olamaz. Öyle ise bunun başka bir açıklaması olmalı? Var mı? Var!

En son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim: Devlet’in rakamları doğru değil. Zira, söz konusu azınlıklar devleti yanıltıyorlar! Nasıl olur, bu araştırma örnekleme metoduyla değil, bire bir ve yüz yüze görüşmek suretiyle yapılmadı mı? Dediğiniz doğru ama, olsun… Gizli Yahudiler ve gizli Ermeniler bu rakamların dışında kaldılar… Nasıl? Gizli Yahudiler ve Ermeniler mi var? Elbet var… Demek bilmiyorsunuz… Tarihî olayları kısaca arz edeyim.

1492 yılında İspanya, ülkedeki 25 bin Yahudi’ye İspanya’yı terk etmeleri için 4 ay süre verdi… Avrupa bunları kabul etmeyince, Osmanlı Padişahı II. Beyazıt, gemiler göndererek bunların 15 bin kadarını Türkiye’ye getirtti… Diğerleri de karayolunu kullanarak, Rusya üzerinden kendi imkânları ile geldiler… Osmanlı bunları, Selânik, İzmir, İstanbul ve civarına yerleştirdi…

1666 yılına kadar buralarda yaşadılar, çoğaldılar zenginleştiler… Bu yıl, Sabatay Sevi kendisinin Mesih olduğunu ilân etti… Çoğu Yahudi bunu kabul edip, Sabatay Sevi’nin dinine girdiler… Sabatay Sevi, daha sonra can korkusuyla Müslüman olunca da, bunların gene çoğu onunla birlikte güya İman’a geldiler… Herkes bunları Müslüman sanırken, hepsi de gizli gizli kendi inançlarını sürdürdüler… Bunlara Sabataycılar deniyor. İşte bunlar bu Yahudi sayısının içinde görünmüyorlar.

Gizli Ermenilere gelince: Osmanlı vatandaşı Ermeniler, I. Dünya Savaşı esnasında, isyanlar çıkarıp, düşmanla işbirliği yapınca, Devlet-i Aliyye cephe gerisini emniyete alabilmek için, 14 Mayıs 1915 de “Tehcir Kanunu”nu çıkardı… Netice olarak, Osmanlı vatandaşı olan toplam 422 bin 758 Ermeni mecburî iskân edilmek üzere, gene bir Osmanlı toprağı olan Suriye ve Lübnan taraflarına götürüldü… Ancak bunların bir kısmı yolda, canı yanmış Kürt aşiretlerinin saldırılarıyla hastalıklardan vefat ettiler… Malûm, “Soykırım Hikâyesi”… Ama konumuz bu değil… Gelelim asıl mevzua.

Bu “Tehcir Kanunu” uygulanırken, bazı Ermeniler çevrelerindeki Türkleri de kendilerine şahit göstererek, kendilerinin aslında Müslüman olduklarını ileri sürdüler ve “mecburî iskândan” kurtuldular… Bunlar, daha sonra ikamet ettikleri yerlere göre, kendilerini ya Türk veya Kürt olarak lânse ettiler. Türk toplumu tarafından da böylece kabul gördüler… Ancak bunların da büyük çoğunluğu Ermeniliklerini gizli gizli sürdürdüler… Bunlar da bu devlet sayımında gözükmüyorlar… Türk veya Kürt rakamları içinde görünüyorlar. Bugün ortaya çıkan belgelere göre, bunların sayısı da, (o gün tehcir edilmeyenlerin sayısı) 400 bin ila 500 bin kişi arasındadır.

Bunları, kısaca da olsa niye anlattım? Şimdi oraya geliyorum… Gene, sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: Türk ve Kürt kimliği altında, bu gizli Ermeni ve gizli Yahudiler katıldı da Hrant Dink’in cenazesi onun için, o kadar kalabalıktı! Hepimizi rahatsız eden, âdeta isyan ettiren “Biz de Ermeni’yiz, biz de Hrant’ız” sloganını bu gizli ve açık Ermenilerle Yahudiler attılar! Bu, bir.

İkincisi, bütün dünyanın soykırıma uğradılar iddiasında bulundukları Ermeniler aslında soykırıma falan uğramadılar…“Biz de Müslüman’ız” diyerek, “tehcir”den kurtuldular…
Tehcir edilmedikleri için, Ermeni sayısı “diasporaya“ eksik göründü… Ermeni diasporası bunu, bütün dünyaya “Ermeniler soykırıma uğradılar” olarak yutturuyor… Bunu, bazı ülkeler bilerek, bazıları da bilmeyerek kabul ediyorlar.

Üçüncüsü, Türkiye’deki, Türklüğe ve Müslümanlığa düşman bütün hareketlerin başını ve gövdesini hep bu, herkesin Türk yahut Kürt zannettiği, gizli Ermenilerle gizli Yahudiler (Sabataycılar) teşkil ettiler. Ediyorlar.

Dördüncüsü, Türkiye’deki bütün Kürtçü isyanları ve son Kürtçü isyanını bu gizli Ermenilerle gizli Yahudiler, çeşitli emperyalist ülkelerin ve özellikle İngiltere, ABD, İsrail, Almanya ve Fransa’nın destek ve yardımlarıyla teşkilâtlandırıp, yürüttüler. Yürütüyorlar.

Beşincisi, Türkiye’de Türklükle İslâmiyet’e düşmanlık olarak fikrî veya fiilî, kanunî veya kanunsuz, her ne yapılıyorsa, bu gizli Ermenilerle gizli Yahudiler tarafından yapılıyor… Din ve devlet, devlet ve millet kavgalarını bunlar yaptırıyorlar… Çünkü bunlar, siyasetçi olarak, sivil ve resmî bürokrat olarak devletin tüm kilit noktalarını ele geçirmişler, - meselâ Mehmet Şevket Eygi’nin yazdığına göre, Dışişleri Bakanlığı’nın üst düzey 25 bürokratının 20’si Sabataycı’dır- devleti millete zulüm ettiriyorlar… Devleti, bu suretle zayıflatıp, yıkmaya çalışıyorlar.

Altıncısı, bu gizli Ermeni ve gizli Yahudiler Türk milletine düşman oldukları için… dönem dönem sağcı-solcu, ülkücü-devrimci, Sünnî- Alevî, Türk-Kürt kavgaları çıkararak Türkleri birbirlerine kırdırdılar… Türkiye’nin yerinde saymasına hatta geri kalmasına sebep oldular… Bunlar yetmiyormuş gibi, kendi çıkardıkları bu kavgaları gerekçe yaparak 27 Mayıs gibi, 12 Mart gibi, 12 Eylül gibi, 28 Şubat gibi askerî darbeler yaptırdılar… Bu suretle, kendileri daha da güçlendiler, geliştiler, büyüdüler, mevziler ve mevkiler kazandılar… Semirdiler, geliştiler, çoğaldılar…

Türkiye’de şimdi de ABD, İsrail ve AB’nin destek ve talimatıyla, Müslüman ve Hıristiyan kavgası çıkarmak ve nihaî gaye olarak, bunu bahane veya gerekçe göstererek Yugoslavya’ya yaptıkları gibi Türkiye’ye de bir “askerî müdahale”de bulunarak, Sevr’i uygulayabilmek için Hrant Dink’i öldürttüler.

Bunun için önce ve bilhassa, böyle bir “müdahale”ye, canlarını dişlerine takarak mutlaka direnecek olan milliyetçi, millîci ve Müslüman güçleri enterne etmeleri lâzım geldiğinden Hrant Dink cinayetini bunların içinden seçtikleri “maşaların eliyle” yaptılar… Bu cinayeti gerekçe göstererek, milliyetçi, millîci ve Müslümanlara karşı bir sürek avı başlattılar… Bunu, sürdürüyorlar… Bu suretle en azından, bunların Türk toplumundaki itibarlarını önce iyice yıpratacaklar, sonra da sıfırlayacaklar… İnanılmaz ve güvenilmez kişiler ve gruplar haline sokacaklar… Yalnız ve desteksiz bırakacaklar… Maksatları, bu!

Kim bu, gizli Ermeniler; kim bu gizli Yahudiler; derseniz? Televizyon kanallarının “televole” programlarına, gazetelerin magazin sayfalarına bakınız! Oralarda gazeteci-televizyoncu, iş adamı-sanayici, sanatçı-şarkıcı, yazar-çizer, entel-aydın, politikacı-devlet adamı, manken-artist “kisvesi altında” kimleri görüyorsanız, işte bu kişiler gizli Ermeni ve gizli Yahudi’dir! Allah ülkemizi, devletimizi, milletimizi ve dinimizi bu iki milyon gizli Ermeni ve gizli Yahudi’nin şerrinden korusun!

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,10 M - Bugn : 25648

ulkucudunya@ulkucudunya.com