« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

09 Mar

2007

RECEP TAYYİP CUMHURBAŞKANLIĞINA ADAY OLMALI MI?

09 Mart 2007

2 Mayıs 2006’dan buyana, saydım, tam yetmiş adet yazı yazmışım… Bu kadar yazıdan sonra, herhalde, Recep Tayyip için ne düşündüğümü anlatabilmişimdir… Ben Recep Tayyip’i hiç sevmem, Türkiye’ye ve Türkiye’de yaptıklarını da doğru bulmuyorum… Bunu, her zaman yazıyorum, her zeminde söylüyorum… Ancak yanlış anlaşılmak da istemem; benim Recep Tayyip ile şahsî hiç bir meselem yok… Olamaz da… Hatta belki bilmezsiniz, Recep Tayyip ceza aldığında, bütün köşe yazarları, “Recep Tayyip’in siyasî hayatı bitti” diye yazarlarken, ben, Ortadoğu Gazetesi’ndeki köşemde “hayır böyle bir şey yok, olamaz” diye gerekçesiyle birlikte yazmıştım da, Recep Tayyip Gazete’yi arayıp, yazdıklarımdan habersiz olan avukatlarından sitem ederek, teşekkür etmişti… Yani Recep Tayyip bir haksızlığa maruz kalırsa hiç çekinmem, savunurum da! Çünkü esas olan da mülkü ayakta tutan da adalettir.

Ne ise… Bunları söylemek durumundayım, aksi halde, az sonra okuyacaklarınızdan ötürü şaşırabilirsiniz ki, ben bunu asla istemem.

Biliyorsunuz, yakında bir cumhurbaşkanlığı seçimi var ve bu, Türkiye’de hiç gerekmediği halde, müthiş bir gerilim meydana getiriyor… Ama bu, sırf bu seçime has bir durum değil, ne yazık ki, bundan önceki bütün cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de böyle olmuş…Hatta dikkat edilirse, bütün askerî darbelerin cumhurbaşkanlığı seçiminden önceye tesadüf ettiği(!) görülür… 27 Mayıs da, 12 Mart da, 12 Eylül de hep cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce yapıldı.

Bu, acaba niye böyle oluyor?

Türkiye’de gizli bir oligarşi var ve bu oligarşi, cumhurbaşkanlığı makamını kendilerinin sayıyor… Bunu, her yol ve yöntemi deneyerek, ne pahasına olursa olsun, ellerinde tutmaya çalışıyor… Ne yazık ki, bunu çoğu zaman da başarıyorlar…Üstelik, Türkiye’de bugüne kadar yapılmış askerî darbelerin en önemli sebeplerinden biri de cumhurbaşkanlığı meselesidir.

Bütün cumhurbaşkanları bu oligarşiye mi mensup? Hiç istisnası yok mu, bunun?

Kim bilir, belki vardır, belki de yoktur… Olsa bile, sayıları emin olun çok fazla değildir… Bir veya en çok iki, gerisi hep aynı oligarşiye mensup.

Bu oligarşinin bir adı yok mu? Bunlar kimlerden oluşuyor?

Bunu bilmeyecek ne var; tabii ki Sabetaycı’lardan! Sabetay Sevi’nin dininden olanlardan…

Türkiye’deki mevcut gerginlik de Sabetaycı oligarşinin cumhurbaşkanı ne olursa olsun, nasıl olursa olsun, mutlaka bizden biri olmalıdır, ısrarından kaynaklanıyor… Gerisi hep hikaye!

Yoksa, TC Anayasası kimlerin, nasıl cumhurbaşkanı seçilebileceğini 101. maddesinde açık olarak ortaya koymuştur… Anayasa aynen şöyle diyor: “MADDE 101. – Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisince kırk yaşını doldurmuş ve yükseköğrenim yapmış kendi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları arasından yedi yıllık bir süre için seçilir.”

“Cumhurbaşkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri dışından aday gösterilebilmesi, Meclis üye tamsayısının en az beşte birinin yazılı önerisiyle mümkündür.”

“Bir kimse, iki defa Cumhurbaşkanı seçilemez.”

“Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyeliği sona erer.”

Demek ki, Recep Tayyip cumhurbaşkanı olabilir mi olamaz mı diye boşu boşuna tartışmak yerine, yapılması gereken tek şey, Recep Tayyip Anayasa’nın 101. maddesindeki şartları taşıyor mu, taşımıyor mu diye TC Anayasası’na bakmak… Yani Recep Tayyip; kırk yaşını geçmişse, yüksek öğrenim yapmışsa, milletvekili seçilme yeterliliğine sahipse ve TBMM de Anayasa’nın 102. maddesinde belirtildiği kadar rey alabilirse cumhurbaşkanı seçilebilir, değilse seçilemez… Mesele bu kadar basit!

Anayasa bu kadar açık ve netken, Recep Tayyip’in eşi başörtülü diye, Recep Tayyip cumhurbaşkanı seçilemez demek ve bunda ısrar etmek, hatta bu yüzden çeşitli komplo senaryoları düzmek ve şöyle ya da böyle bunları uygulamaya kalkışmak, tek kelimeyle haksızlıktır. Adaletsizliktir!

Neymiş efendim? Böyle bir şey, Anayasa’ya uygun olsa bile teamülleri aykırı imiş, çünkü; bugüne kadar hiçbir cumhurbaşkanının eşi başörtülü değilmiş… Bu, bir defa en büyük palavra… Gazi Mustafa Kemal Atatürk cumhurbaşkanı değil miydi? Cumhurbaşkanı ise, eşi Latife hanım başörtülü değil miydi? Atatürk’ün eşine serbest olan başörtüsü, Recep Tayyip’in eşine nasıl yasaklanır? Bu mümkün mü? Ve yasal mı? Değil, elbet… Mümkün de değil, yasal da değil! Kaldı ki, Latife hanım örneği olmasa bile, gene de böyle bir şey ileri sürülemez. Çünkü Anayasa hükmünün üstünde veya Anayasa’ya aykırı teamüllerin geçerliği olamaz.
Üstelik, bu Anayasa’yı Recep Tayyip ve Partisi değil, 12 Eylül’ün darbecileri hazırlamışlardı, eğer böyle düşünüyorlardı ise, şartların arasına niye “eşi başörtülü olanlar cumhurbaşkanı seçilemezler” diye bir fıkra daha eklemediler? Böyle bir düzenleme yapılmış olsaydı, bugün bu tartışmalar ve gerginlikler olmazdı… Ama bunlar, bu Sabetaycı oligarşi hem en demokratik insanlar olarak görünürler, hem de en anti demokratik şeyleri baskıyla insanların kendilerine yaptırırlar… Bunların özelliğidir, bu.

Yani Sabetaycılar ile bunların devşirmeleri olan Masonlar her türlü baskı, şantaj ve hatta şiddet uygulayarak, Recep Tayyip’in cumhurbaşkanlığına aday olmasını engellemeye çalışıyorlar… Biliyorlar ki, aday olursa mutlaka seçilir! Bütün bu gerilimin gerçek sebebi budur.

Peki Recep Tayyip cumhurbaşkanlığına aday olmalı mı? Bence, eğer o da Sabetaycı değilse, mutlaka aday olmalı ve muhakkak seçilmelidir! Kaldı ki, Recep Tayyip eğer Sabetaycı değilse, zaten, ya aday olamaz yahut seçilemez… Şu son yazdığım cümleden de açıkça anlaşıldığı gibi, bu cumhurbaşkanlığı seçiminin benim için başka bir önemi daha var; ben bu cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucuna bakarak, Recep Tayyip’in Sabetaycı olup olmadığını anlayacağım. Bu yüzden, cumhurbaşkanlığı seçiminin neticesini büyük bir merakla bekliyorum.

Gele gele geldik, en son ve fakat en mühim soruya; Recep Tayyip iyi bir cumhurbaşkanı olur mu? Bence olmaz… Çünkü ben, Türkiye’ye Cumhurbaşkanı olacak kişinin, her yerde ve her zaman göğsünü gere gere “ben Türk’üm ve bununla iftihar ediyorum” diyebilmesini isterim… Bunu, Recep Tayyip nedense yapmıyor, yahut yapamıyor… Ancak, Recep Tayyip eğer Sabetaycı değilse, bunu dese de demese de, her hal ve şart da bir Sabetaycı’dan daha iyi bir cumhurbaşkanı olur! Bunu da, şeksiz ve şüphesiz biliyorum… Ve bu hakkı da teslim ediyorum!

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,73 M - Bugn : 33089

ulkucudunya@ulkucudunya.com