« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

22 Eyl

2006

PAPA ŞAŞTI KALDI!

22 Eylül 2006

Papa 16. Benedict`in 12 Eylül’de Regensburg Üniversitesi`nde ki konferansı sırasında sarf ettiği saçma sapan sözler, İslâm dünyasında büyük infiale yol açtı… Tepkilere bakmadan önce, Papa ne demişti, onu bir hatırlayalım… Yankılara sonra bakarız.

Papa, "Hıristiyanlık'ta Tanrı ve akıl arasında ayrılmaz bir bağ var. İslâm'da Tanrı o kadar soyut ki akıl ile Tanrı arasında bu bağ yok. İslâmî cihad akla ve Tanrı'ya karşıdır" demiş… 'İslâm ve şiddet'le ilgili konuşan Papa, Bizans İmparatoru Manuel ll Paleologos'un sözlerinden şu alıntıyı yapmıştı: "Bana Muhammed'in getirdiği yenilikleri göster... Sadece kötü ve insanlık dışı şeyler bulacaksın. Tıpkı vaaz ettiği dinin kılıç gücü ile yayılması emrini verdiği gibi..."

Dünyadaki hemen hemen bütün Müslümanlar, Papa’nın bu sözleri üzerine ayağa kalktı ve haklı protestolarını çeşitli şekillerde ortaya koydular… Özetle bazı Müslümanlar “Papa, bütün Müslümanlardan özür dilemelidir” derken, bazıları da “Hıristiyanlar kendi tarihlerine baksın, Haçlı Seferleri ile Engizisyon Mahkemeleri’ni unuttuğumuzu mu sanıyorlar” dediler, bazıları ise “İslâm ülkeleri Vatikan’la tüm ilişkileri derhal kesmelidir” diyerek, daha radikal tekliflerde bulundular. Türkiye’den Recep Tayip ise, bu açıklamaları bir din adamı, aynı zamanda bir devletin başkanının yaptığı açıklamalar olarak değerlendirmek durumunda olduğunu belirterek, şunları söyledi:

"Dünyada dinler arası diyaloğun, değerler arası diyaloğun, medeniyetler arası diyaloğun başlatıldığı böyle bir dönemde, anlamı barış olan İslâm dinine karşı ve onun sevgili Peygamberine karşı yapmış olduğu değerlendirme, yaklaşım çok ciddi bir talihsizliktir. Bunu bizlerin kabul etmesi mümkün değildir. İslâm dünyasının bunu kabullenmesi mümkün değildir... Papa’nın, bu yapmış olduğu yanlış açıklamalardan, çirkin, talihsiz açıklamalardan geri adım atması, gerek İslam dünyasından gerekse Müslümanlardan özür dilemesi şarttır diye inanıyorum."

Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’ysa, Papa 16. Benediktus'un, Hz. Muhammed'e yönelik açıklamalarına daha sert bir tepki göstererek, "Papa'nın sözleri tam bir yobazlık örneği. Papa çatışmayı körüklüyor" dedi. Radikal Gazetesi’ne konuşan Bardakoğlu, şu mesajları verdi: Papa'nın sözleri tam bir yobazlık örneği. İçinde önleyemediği düşmanlığı, kini ve nefreti dışa vuruyor. Sorumlu kimselerin duygularına hâkim olması gerekir. Papa'nın açıklamaları sağduyuyla ve evrensel ahlâk ilkeleriyle bağdaşmıyor. Dini ne olursa olsun veya dinsiz olsun, bütün insanların kutsalına saygı göstermelisiniz… Bu, barış çabalarına ciddi bir darbedir. Diyalog çağrılarının göstermelik olduğunu gösteriyor. Papa karikatür krizinde olduğu gibi yeni bir çatışmaya meydan vermemek için özür dilemeli.”

“Papa, din üzerinden, kavgadan medet umuyor. Kilisenin uğradığı teolojik zafiyeti gerilimle örtbas edip, insanları etrafında toplamaya çalışıyor. Kilise geçmişte de yalan yanlış yaygaralarla İslâm'a karşı Haçlı Seferleri'ni düzenlemiş, İstanbul'u da işgal ederek binlerce insanı katletmişti. Katolik kilisesinin aynı zulmü Ortodokslara, Protestanlara, Yahudilere ve Müslümanlara da revâ gördüğünü unutmamalı. Hıristiyan teologlar Hıristiyanlar dışındaki insanlarla savaşmayı kutsal bir görev olarak gördüler. Onun için, Batılı kilise adamlarının beyin arkalarında hep, Haçlı zihniyeti ve kutsal savaş anlayışı var. Papa'nın sözleri de aynı düşüncenin ürünü.”

Biliyorsunuz, Papa’nın iki görevi var, yani Papa iki şapka birden taşıyor; birincisi Katolik dünyasının dinî liderliği, diğeri ise sembolik Vatikan Devleti’nin Devlet Başkanlığı… Papa, o anda bu şapkalarından hangisini takıyor bulunursa bulunsun, eminim ki her sabah, günlük faaliyetlerine başlamadan önce kendisine dünyada olup bitenler hakkında bir özet rapor sunuluyordur… Ve Papa, güne, bu raporu okuduktan sonra başlıyordur.

Bahis konusu konuşmayı yaptıktan sonraki gününün sabahında, Papa, önüne konan ve genellikle konuşmasının yankılarıyla dolu olan günlük raporu okuduğunda, inanıyorum ki, bütün tepkileri normal karşıladığı halde, iki kişinin tepkilerine müthiş hayret etmiştir… Hatta “Bu nasıl olur” diye, şaşa kalmıştır! Çünkü Papa, bu konuşmayı yapmadan önce kimlerin ne ve nasıl tepki göstereceğini üç aşağı beş yukarı hesaplamıştır ve tepkiler geleceğini bile bile, tepkileri göğüsleyebileceğini hesaplayarak söylemiştir, tüm söylediklerini… Ama iki Türk kendisini şaşırtmayı başardı.

Bunlardan biri Recep Tayip, diğeri de Ali Bardakoğlu’dur… Emin olun ki Papa, bu iki muhterem zâtın konuşmasına tepki vermesini, hele de sert tepkiler vermesini bir türlü anlayamamıştır… İtiraf etmeliyim ki, ben de anlayamadım. Allah aşkınıza, söyleyin bana. Söyleyin bana da ben de anlayayım, bu adamlar hangi yüzle ve hangi hakla Papa’ya tepki gösteriyorlar?

“Fanatizmi bırak… Bu bir dinî mesele, hiç olmazsa böyle konularda fanatik Recep Tayyip ve AKP karşıtlığını bir tarafa bırak”, demeyin bana. Sakın, böyle bir şey demeyin bana. Zira ben zaten dinî gerekçelerle, bu adamlar hangi yüzle ve hangi hakla Papa’ya tepki gösteriyorlar, diye soruyorum.

Şimdi soruyorum size; AB istiyor diyerek her bir apartmanın altında bir kilise açılmasına izin veren, bu konuda yasal düzenlemeler yaptıran kişi, bu Recep Tayip değil miydi? Şimdi hangi yüzle karşı çıkıyor, Papa’nın konuşmasına? Bu kadar taviz verirseniz, ne demeye hakkınız kalır?

Hadi, bunu geçelim... Öyle değil ama.. bu, din ve vicdan hürriyeti ile ilgili bir konu diyelim. Hatta bu, o kadar da önemli değil, diyelim… Ya, AB istediği için hüviyet cüzdanlarından “din hânesi”nin çıkarılmasına ne demeli? Bu da mı, din ve vicdan hürriyeti ile alâkalı bir mevzu? Öyle olmadığını bildiğimiz halde, hadi bunu da kabul edelim… Ya bu, “Hutbe Meselesi”ne ne demeli? Eğer böyle bir tavizi verirseniz, başka bir şeye itiraz etmeye hakkınız kalır mı?

“Hutbe Meselesi”ni tam olarak hatırlayamadınız galiba… Üzülmeyin gayet normal, zaten, o zaman da medyada pek yer de bulmamış ve “gargaraya” getirilip, Müslümanların gözünden kaçırılmıştı, bu. Ama ben unutmadım. Unutmayacağım… Elhamdülillâh ben Müslüman’ım diyen hiç kimsenin de unutmaması lâzım. Bu, kelimenin tam manâsıyla bir skandal, çünkü.

Madem konuyu hatırlayamadınız, hafızanızı tazelemenize yardımcı olayım… Cuma namazı kılan herkes bilir… Cuma Hutbelerinde bin beş yüz yıldan beri gelen bir âdet var, Al-i İmran Sûresi’nin 19. âyeti okunur(du). “Hak din, Allah indinde İslâm’dır.” AB ve ABD, işte bu âyetin, Cuma Hutbelerinde okunmasından rahatsız olduğunu bildirdi. İktidar da, bu âyetin Cuma Hutbelerinde okunmamasını Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan istedi... Ve söz konusu âyet, Cuma Hutbelerine konulmaktan vazgeçildi.

Olay şöyle olmuştu: Zamanın ABD Büyükelçisi Eric Edelman, Diyanetten Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Aydın’a bir mektup yazmış ve söz konusu âyetin Hıristiyanlara tehdit olarak algılandığını belirterek, Al-i İmran Sûresinin 19. âyetinin hutbelere konulmamasını istemişti. AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Kretschmer ise bizzat müracaat ederek meâlen, “Hak din Allah indinde İslâm’dır” şeklindeki âyetin, diğer dinlere baskı olduğunu, keza bu âyetin Cuma Hutbelerinde okunmasının laikliğe de aykırı olduğunu ileri sürerek, hutbelere konulmamasını istemişti… Sonuç ne oldu?

Ne olacak, AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Kretschmer’in bizzat, ABD Büyükelçisi Edelman’ın ise mektup yazarak rahatsızlığını dile getirdiği âyet-i kerime, AKP Hükümeti’nin gayretleriyle hutbelerden çıkartılarak yerine “Tövbe eden, hiç günâh işlememiş gibidir” anlamındaki Hadis-i Şerif konuldu.

Durum vaziyeti böyleyken, yani ABD ve AB namazlarımızda/ibadetlerimizde hangi âyetleri okuyup okumayacağımıza bile karışırken, bunu “kuzu kuzu” kabullenen, gıkları çıkmayan Başbakan ve Diyanet İşleri Başkanı, Papa’nın saçmaladığı konuşmaya, tepki gösterirlerse, siz Papa olsanız buna şaşırmaz mısınız? Papa, bu işe, şaştı kaldı!

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,10 M - Bugn : 19212

ulkucudunya@ulkucudunya.com