« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

10 Eki

2006

SİYASÎ FAHİŞE

10 Ekim 2006

Yok, yok bu tâbir bana ait değil… Ben o kadar da kaba değilim… Bunun sahibi, önce Genç Ülkücüler Teşkilâtı’nın sonra da JİTEM’in kurucularından olan ve 1993 yılında CİA taşeronları tarafından Ankara’da şehit edilen Binbaşı Ahmet Cem Ersever’dir.

Evet, evet yanlış okumadınız… Yok hayır, ben de yanlış yazmadım… Doğru, Ahmet Cem Ersever, Genç Ülkücüler Teşkilâtı’nın genel merkez kurucularından biriydi… 1969 yılında Harp Okulu’na girmeden evvel, bir yıl Ankara Basın Yayın Yüksek Okulu’nda okumuştu ve bu arada GÜT’e de kurucu olmuştu… Ama konumuz o değil.

İşte bu A. Cem Ersever, gerek yazdığı kitaplar da, -KÜRTLER PKK VE A. ÖCALAN ve ÜÇGENDEKİ TEZGÂH başlıklı iki kitabı yayınlanmıştır- gerekse verdiği mülâkatlarda, rahmetli Eşref Bitlis Paşa’nın emrinde K. Irak’ta çok uzun yıllar görev yaptığı için, yakından tanıdığı Celâl Talabani’ye “siyasî fahişe” derdi… “Siyasî fahişe” tâbirini ilk okuduğum vakit, “bu büyük kabalık, hiç şık değil, bu, Binbaşı’nın ağzına hiç de yakışmamış” demiştim. Ancak yanılmışım! A. Cem Ersever’in âlem-i berzâhtaki ruhundan özür diliyorum… Haklıymış, hem de çok haklıymış. Bu, bugün bir kere daha ortaya çıktı.

Celal Talabani’nin radyoda yaptığı mülâkatla ilgili olarak gazetelerde yayınlanan haberi birlikte okuyalım: “Irak Devlet Başkanı Celal Talabani, ABD'nin kamu radyosu NPR'a verdiği röportajda, bazı komşu ülkeleri Irak'ın içişlerine karışmakla suçlayarak, bundan vazgeçilmesi çağrısında bulundu.”

“Sunucunun, ‘Bu ülkeler İran ve Suriye mi?’ sorusuna karşılık Talabani, ‘Suriye, İran, Türkiye...Ortadoğu'daki herkes var. Belki Kuveyt hariç’ dedikten sonra, ‘Biz, bu ülkelerden içişlerimize karışmamalarını, Irak'ın egemenliğine ve bağımsızlığına saygı göstermelerini istiyoruz’ dedi.”

“Talabani, sunucunun, ‘aksi halde ne yaparsınız?’ şeklindeki sorusuna ise ‘Irak halkı, o zaman aynı şekilde karşılık verir, o ülkelerdeki 'muhalefeti' destekler. O ülkelerin bize yaptığı gibi, o ülkeler için sorun çıkarmaya çalışır’ yanıtını verdi.”

“Sunucunun, yeniden, ‘yani İran ve diğer ülkelerdeki muhalif güçleri mi desteklersiniz?’ diye sorması üzerine Talabani, ‘Irak komşu ülkelerdeki muhalif güçleri destekleyebilir, her yerde, İran'da, Suriye'de, Türkiye'de, ama biz bunu yapmıyoruz. Eğer biz onların içişlerine karışırsak onlar bizim içişlerimize karışırsa, o zaman Ortadoğu'da kaos çıkar. Biz bunu istemiyoruz. Biz, İran, Suriye, Türkiye ve Arap ülkeleriyle iyi ilişkiler istiyoruz’ diye konuştu.”

Bakın hele, şu densizin söylediklerine… Halbuki aynı adam (!) birkaç gün önce de, PKK’yı ikna ettiklerini ve PKK’nın çok yakında ateşkes ilân edeceğini söylemişti.

A.Cem Ersever’in tâbiriyle bu “siyasî fahişe” bu cüreti nereden alıyor? Bu hezeyânları hangi cesaretle böyle rahatlıkla ifade edebiliyor? “Siyasî fahişe”nin güç ve kuvvet aldığı iki kaynak var. Bunlar olmasa, bu sözleri sarf edecek adam değil, o: Birincisi, ABD ve Başkanı Bush… İkincisi ise, AKP ve Genel Başkanı Recep Tayyip.

ABD ile Bush’un Barzani ile Talabani’yi kayıtsız şartsız desteklediğini zaten biliyoruz. Bu, doğru fakat AKP ile Recep Tayyip’e haksızlık ediyorsun, dediğinizi biliyorum. Kulaklarım çınlıyor, çünkü. Ancak, emin olun ki, bu da doğru… Bakın, nasıl oldu, bu... Gene bir gazete haberini okuyalım, beraberce.

“Talabani'ye 'bölgesel ortaklık' teklifi.”

“K.Irak'a giden Türk heyeti, Talabani'yi ziyaret etti. Devlet Başkanlığı'na aday olacağı belirtilen Talabani heyeti görkemli bir şekilde ağırladı... Talabani ile Türk heyeti arasındaki yemek ‘Irak'ın toprak bütünlüğü ve tüm kesimlerin temsili’ yolunda bir dönüm noktası oldu.”

“Türkiye, Irak politikasında yeni bir sayfa açıyor. Irak Özel Temsilcisi Büyükelçi Osman Korutürk başkanlığındaki heyet, Cumhurbaşkanı olmasına kesin gözüyle bakılan Celal Talabani'yi, Dokan gölüne hâkim bir tepedeki yazlık evinde ziyaret etti. Türk heyeti, Talabani'ye, ‘Toprak bütünlüğünün korunduğu, demokratik ve laik bir Irak ile bölgesel ortaklığın temelini atmaya hazırız’ mesajı verdi. Talabani'nin yumuşak mesajları karşısında Türk heyeti, Kürt yetkililerin Bağdat'ta devlet başkanlığı gibi kritik görevlere gelmesine itiraz etmediğini hissettirdi.”

"BİR KUŞ SÜTÜ EKSİKTİ"

“Talabani, Başbakan Erdoğan'ın mektubunu iletmek için kendisini ziyaret eden Türk heyetini, Dokan gölü kıyısındaki evinde ‘bir kuş sütü eksikti’ dedirtecek şekilde ağırladı. Türk heyeti yassı tepside içli köfte, mumbar dolması, Dokan gölünden tutulan balık, tavuk, et ve sebze yemekleri, meze ve salata çeşitleriyle donatılmış sofrayla karşılandı.Talabani kendi eliyle tabakları doldururken, oğulları da servis yaptı. Irak'ta seçimlerden Şiilerin ön sırada çıkması nedeniyle ülkede şeriat devleti kurulabileceği endişesi taşıyan Türkiye, ikinci olan Kürtlerle ‘bu konuda ortak paydada’ buluşuyor. Bu çerçevede Talabani'nin Cumhurbaşkanı olmasına itiraz edilmiyor. Başbakan Erdoğan mektubunda Talabani'ye ‘desteğimiz ve işbirliğimiz sürecek’ mesajının yanı sıra Türkiye'nin hassasiyetlerini ve endişelerini iletti.”

Bir “siyasî fahişe”yle bu kadar işbirliği yapılırsa, bir “siyasî fahişe”ye bu kadar destek verilirse, neler yapmaz, o? Nitekim yapıyor! Bir taraftan ABD ve Bush’tan, diğer taraftan da AKP’den ve Recep Tayyip’ten aldığı güç ve kuvvetle dönüp, Türkiye’yi tehdit ediyor!

Ne yapacakmış, “siyasî fahişe”? Türkiye’deki muhalifleri destekleyecekmiş… Yani, PKK ile Kürtçülüğü destekleyecekmiş… Hah! Sanki yıllardır, bunu yapmıyor da, bundan sonra yapacakmış. Aman, ne kadar da korktuk… Bizi aptal sanıyor, galiba? Aptal mıyız, biz? 1975 yılında, Mehdi Zana’nın Diyarbakır Belediye Başkanlığını nasıl kazandığını, bilmiyoruz, sanki… Son olarak Şemdinli olaylarında, CİA ve MOSSAD ajanlarıyla kimlerin işbirliği yaptığını sanki, bilmiyoruz… En önemlisi de bugün itibariyle, Barzani ve Talabani’nin Türkiye için APO’dan daha zararlı ve tehlikeli olduğunu bilmiyoruz, sanki.

“Siyasî fahişe” bırak bu işleri, bırak… Sen bilmezsin ama, “senin iş tuttuğun yerde, biz cenâbet geziyorduk!” Haberin olsun… Başımızda adam gibi adamlar olsa, sen değil böyle konuşmak, bunları düşünmekten bile korkardın ama, ne yapalım? Baht utansın! AKP’ye oy verenlere de mübârek olsun!

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,10 M - Bugn : 18436

ulkucudunya@ulkucudunya.com