12 Eylül’cülerin yargılanıp yargılanamayacağını cevaplamayı müsaadenizle azıcık tehir edeyim. Konuya bir şekilde açıklık getirmesini umduğum başka bir sualle devam edeyim.
TBMM oybirliği ile bir Anayasa değişikliği yapsa ve idam cezasını ihdas etse APO idam edilebilir mi?
Edilemez!
Neden?
Çünkü bir hukukî değişiklik, ancak sanığın lehine ise uygulanabilir değilse uygulanamaz da ondan! Bu konuyla ilgili olarak, 5237 sayılı TCK şöyle diyor; MADDE 7. - [1] İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanunî neticeleri kendiliğinden kalkar.
[2] Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.
İşte bu yüzden, TBMM oybirliği ile bir Anayasa değişikliği yapsa ve idam cezasını ihdas etse dahi APO idam edilemez! Bu, kesin! Bunu, tartışmak abesle iştigaldir!
Muhtevası aynı kalmak üzere, biraz değiştirerek başlıktaki suale döneyim; Anayasa’nın Geçici 15. Maddesi yürürlükten kaldırılırsa 12 Eylül darbecileri yargılanabilir mi?
Yargılanamazlar!
Neden?
Bunun iki sebebi var:
Birincisi, yukarıda verdiğim TCK Madde 7 buna engeldir! İsterseniz, 2. Fıkrasını tekrar okuyun. Bu madde, yürürlükte olduğu sürece 12 Eylül darbecilerinin yargılanmaları mümkün değildir!
Anayasa’nın Geçici 15. Maddesi’ni kaldırmayı düşünenlerin böyle bir niyetleri yok, ama bunların, TCK’nın 7. Maddesi’ni de kaldıracaklarını farz etsek bile gene de bu mümkün değildir!
Neden?
Bu sualin cevabı, Anayasa’nın Geçici 15. Maddesi’nde gizlidir!
Söz konusu madde aynen şöyle diyor: GEÇİCİ MADDE 15.– 12 Eylül 1980 tarihinden, ilk genel seçimler sonucu toplanacak Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanlık Divanını oluşturuncaya kadar geçecek süre içinde, yasama ve yürütme yetkilerini Türk milleti adına kullanan, 2356 sayılı Kanunla kurulu Millî Güvenlik Konseyinin, bu Konseyin yönetimi döneminde kurulmuş hükümetlerin, 2485 sayılı Kurucu Meclis Hakkında Kanunla görev ifa eden Danışma Meclisinin her türlü karar ve tasarruflarından dolayı haklarında cezaî, malî veya hukukî sorumluluk iddiası ileri sürülemez ve bu maksatla herhangi bir yargı merciine başvurulamaz.
Geçici 15. Madde’den anlaşıldığına göre, bu maddenin kaldırılmasıyla birlikte sadece MGK’yı teşkil eden beş general değil, bunlarla beraber Hükümet Üyelerinin ve Danışma Meclisi üyelerinin de yargılanmalarının önü açılmış olacaktır. Yani en az 200 kişi… Bu kadar kişinin yargılanması mümkün müdür? Bence değildir!
Burada daha önemli başka bir şey var! Bunların hepsi de suçlu iseler –ki bence suçludurlar- bunların yaptığı Anayasa’nın, kanunların ve uygulamaların durumu ne olacaktır? Bunların hepsi de yok mu sayılacaktır? Yok sayılırsa bu devlet de deprem sonucu doğurmaz mı? Bunu, nasıl telafi edecekler? Yok sayılmayacaksa bunların yargılanmalarının ne anlamı kalacaktır?
Hal böyleyken Recep Tayyip, bu maddeyi Anayasa Değişikliği Paketi’ne neden koydu?
Neden olacak, referandumda daha fazla oy alabilmek için!
Anayasa’nın Geçici 15. Maddesi’nin Anayasa Değişikliği Paketi’ne konulmasının başka pratik hiçbir sebebi yoktur!
M. Metin KAPLAN
Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.
