« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

10 Ara

2013

ALIN SİZE AÇILIM (8)

10 Aralık 2013

YORUMSUZ İKİ KÖŞE YAZISI

BİR.
Güneydoğu’da ‘devletsizliğin’ portresi / Emre Uslu



Normalde bu köşede okur yorumlarına yer vermiyorum. Ancak Diyarbakır’dan yazan bir okurum Güneydoğu’daki devletsizliğin fotoğrafını o kadar iyi çekmiş ki bunu sizinle paylaşmak istedim.
Hemen belirteyim, okurum çözüm sürecini olumlu bulan, destekleyen biri. Kendisiyle uzun sayılabilecek bir telefon konuşması da yaptım. Anlaşılır gerekçelerle ismini yazmayacağım. İşte o görüler:
“Ben Diyarbakır'ın Bismil ilçesindenim. Annesi Türk, babası Kürt olan bir ailenin evladıyım. Burası çok mühim değil tabii.. Mühim olan bu bölgede devlet ağırlığının giderek azalması ve asayiş ve güveni sağlamakla görevli olanların bir vurdumduymazlık içinde olması.

Buralarda her şeyin kaçağı var, bunlar biliniyor fakat devletin organları kesinlikle karışmıyor. Bakınız; elektriğin yüzde 90'ına yakını kaçak. Geçen gün gördüğüm elektrik faturası ne kadar biliyor musunuz? Sadece 7,65 TL. Zaten ortalama faturalar bu miktarda. Kaçak sigara diz boyu. Vergisiz yurda giren sigaralar Emniyet’in karşısında seyyar satıcıların tezgâhında satışta. Tabii ses yok.

Su bile kaçak kullanılıyor. Tabii belediyeye ait olduğu için kaçak oranı birazcık düşüyor. İlçede yüzde 50'lere varan bir su kaçağı var. Devletten ses yok...

Kaçak telefonlar. Son model telefonların kaçağını ilk buralarda görüyorsunuz. Gelin beraber telefoncuları dolaşalım. Kaçak telefon gayet normal bir durum.

Kaçak mazot veya benzin. Petrol ofislerine gidince faturalı mı yoksa faturasız mı tarzında bir soru rahatlıkla sorabilirsiniz. Peki, devlet neden ses çıkarmıyor?

Çözüm sürecinden önce de bu durumlar mevcuttu. Neden ama?

Gelgelelim sizin <[B>Kanunsuz Kürdistan’a Hoş geldiniz yazınızda] anlattıklarınızın hepsine katılıyorum. O gün bir polis arkadaşıma sordum (kendisi Bingöl'de görevli), çözüm süreci nasıl gidiyor diye?

Emniyet şöyle buyurmuş; ‘Haklı bile olsanız çözüm sürecinin vahamete uğramaması için karışmayacaksınız.’ Bu, tahminimce bütün doğu ve güneydoğu illerinde böyle!

Geçenlerde Bismil’de Çevik Kuvvet binasının karşısında hükümet binası var. İşte orda çocuklar esrar içiyordu. Şikâyet ettik telefonla ve oraya gittik. Çevik Kuvvet ve hemen yanındaki Emniyet oradaki toplanan 10-15 çocuğun esrar içtiğini bilmiyor mu? Tabii ki biliyor fakat karışmıyor. ...Ben ilçede asayişi ve güvenliği sağlamakla görevli bir polis memuruna nasıl güveneceğim?

Bizim burada gün geçmiyor ki hırsızlık olayları yaşanmasın. Gün geçmiyor ki insanlar sudan sebeplerle ölmesin. Ben her zaman devletime güvenmişimdir fakat artık güvenmiyorum. Ne kaymakamın ve ne de Emniyet müdürünün halkla bir irtibatı bulunmuyor. Sadece bazı zamanlar göstermelik çıkıyorlar evlerinden dışarıya. Peki, ben ne yapayım böyle bir devlet varlığını?

Artık ben de buralarda özerkliğin olmasını savunur hale geldim. Artık devlet hiçbir şeyiyle yok buralarda. Sadece temsili olarak var gibi bir görüntü çiziyor. Madem böyle hiç uğraşmasın bence. Halkın sorunlarına çözüm üretebilen hırsızlığı, kaçağı, kan davalarını anlayıp bunları engelleyebilecek bir özerk yönetim olsun. İnanın ki bunu tüm samimiyetimle ifade ediyorum.

Gelin burada sadece bir hafta kalın, bu yazdıklarımı yakinen görmüş olacaksınız...”
Okurumun gözünden anlatılan bu manzara KCK’nın temel stratejisi olan “bölgede devleti işlevsiz kılma” stratejisinin çok net sonuç verdiğini gösteriyor. Bu yazıyı yazan okurum gibi yüzbinlerce yöre insanı sırf devlet otoritesinin olmaması nedeniyle PKK’nın otoritesine razı olmak zorunda kalıyor.

PKK sorunu devletin şiddetinden ve adaletsizlikten doğdu buralara geldi. Şimdi ise devletsizlikten dolayı başka yöne evriliyor.
Çözüm süreci devlet adına otorite boşluğunu derinlemesine genişletiyor. Böyle bir süreçte boşluğu hâliyle PKK dolduruyor. Bu insanları PKK’ya mecbur etmek en başta bu insanlara zulümdür. Çözüm sürecini yürütecekseniz yürütün buna itiraz etmiyoruz. Ancak süreci yürütürken, Kürtlerin haklarını sürecin rehinesi yapmayın. Kürtleri de PKK’ya rehine etmeyin...
Tabii Oslo projesi kapsamında bölgeyi PKK’ya bırakacağınıza dair birilerine söz vermediyseniz...

İKİ.
Açılım, bölgede devlet otoritesini bitirdi / Saygı Öztürk
Güneydoğu illerinin valileri ‘Çözüm Süreci’ toplantısında isyan etti:
Valiler, kent merkezlerinin dışında konuşlanan teröristlere, “süreci olumsuz etkiler” endişesiyle müdahale edemediklerini söylediler
Güneydoğu’da neler olup bittiğinden çoğumuzun haberi yoktur. Devletin resmi belgelerine göre olup bitenler, Güneydoğu illerimizde ülkemizin farklı bir yöne doğru çekildiğini gösteriyor. Türkiye, nere-deyse şehitlerini unuttu. Ancak, Güneydoğu’da teröristler için “şehitlik-
ler” oluşturuldu. Başlarında silahlı teröristler nöbet tutuyor. Yüce devletimiz de bunun seyircisi…
Başbakan Diyarbakır’a gidiyor, Türkiye üzerinde emelleri olan, haritasında 21 ili topraklarında göste-ren Barzani ile buluşması “tarihi buluşma” diye yansıtılıyor. Buluştunuz da ne oldu? Güneydoğu ille-rinde terör daha arttı.
O toplantıda neler konuşuldu?
Ankara-Gölbaşı’nda bulunan Vilayetler Evi’nde 15 ilin valisi ile “çözüm süreci” ve “seçim güvenliği” konusu ele alındı. İçişleri Bakanı Muammer Güler, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, jandarma, emniyet ve MİT’in üst düzey yetkilileri de bu toplantıya katıldı. Saat 09.30’da başlayan bu önemli toplantı gece yarısına doğru ancak tamamlandı.
Hakkari Valisi Necmettin Kalkan ve Şırnak Valisi Hasan İpek alabildiğine dertliydi. Çünkü, bu iki il ve bağlı ilçelerinde hemen her gün olaylar meydana geliyor. Kentin giriş-çıkışlarında gündüzleri yüzleri kapalı, geceleri açık olan kişiler kimlik kontrolleri yapıyor. “Aman çözüm sürecine zarar vermeyin” tali-matları nedeniyle güvenlik güçleri bu kişilere müdahale edemez hale geldi.
Keşke bu kadar olsa. İki vali de, şehir ve ilçe merkezlerinin 2-3 kilometre dışında silahlı terörist grup-ların bulunduğunu, “süreci olumsuz etkiler” endişesiyle müdahale edilemediğini yana-yakıla anlattılar. Orada devletin varlığının tartışmalı hale geldiğini de belirttiler. Açıkçası gelinen bu durumu valiler “ili-mizde Devlet otoritesini tesis edemez hale geldik” diye özetlediler. Bu sözleri bakanlar duydu… Her halde, valilerden duyduklarını Başbakan’a götüreceklerdir…
Teröristlerin 11 yerde şehitliği var
Bu kadar olsa “buna da şükür” dersiniz. Jandarmayı temsilen toplantıya katılan komutan şunları anla-tıyordu: “Daha önce internette yayımlanan bir PKK şehitliği için ‘Türkiye’de değil, Kuzey Irak’ta’ diye açıklama yapılmıştı. Türkiye’de olmadığı öne sürülen PKK’nın sözde şehitliği, üzülerek söylüyorum ülkemizde. Dahası, Güneydoğu kırsalında PKK’nın bir değil, bildiğimiz tam 11 sözde şehitliği bulunu-yor. Şehitliklerde silahlı teröristler nöbet tutuyor. İzin verirseniz bu şehitlikleri yerle bir edelim. Ancak, böyle bir emir verilmiyor.” O komutan, bunları söylerken, valiler de, komutanın söylediklerini başlarıy-la onaylıyorlardı. Askerin son sözü “Bölge kaynıyor. Olup bitenlere bir şey yapamıyoruz” oldu.
Her gün ama her gün olay
PKK/KCK’lı gruplar tarafından ülke genelinde düzenlenen bombalı saldırılar ile sabotajların son üç aylık bilançosu özellikle Güneydoğu’da güvenlik güçlerimizin nasıl sindirildiğini, devletin yanında olan vatandaşların bile bu durumu gördüğü için artık terör örgütünün saflarında kendilerini göstermeye başladığını öğreniyoruz.
1 Eylül ile 30 Kasım 2013 tarihleri arasında 172 bombalama olayı meydana geldi. 23 ilde gündeme gelen bombalı eylemlerin çoğunda el yapımı patlayıcı ile askeri malzemenin kullanılması dikkat çekti.
Bakanlık verilerine göre, 19 olayda bomba yapım malzemesi yakalandı. Askeri mühimmat kapsamına giren, MK-2 ve MOD 44 el bombaları, roket kuyruğu ile topçu mühimmatı başlığı kullanıldığı anlaşıl-dı. 3 bin 326 alanda bomba araması yapıldı, 912 şüpheli pakete müdahale edildi.
Güneydoğu’da terör örgütü mensuplarının yol kontrolüymüş, kimlik kontrolüymüş ya da teröristlerin kentin hemen yanında toplanmasıymış, belediyeden sıcak yemekler götürülmesiymiş, bunlara kesin-likle müdahale yok. Her yıl, bu ayda teröristlerin önemli bir bölümü Türkiye’den ayrılır, “daha güvenli” diye Kuzey Irak’a giderdi. Artık buna da gerek kalmadı. Teröristleri şimdi dağda değil, “daha güvenli” diye köylerinde, ilçelerinde bulunuyorlar.
Nereden nereye…

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

15 Nis 2024

14 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Halim Kaya

11 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,76 M - Bugn : 5956

ulkucudunya@ulkucudunya.com