2007’nin ilk günlerinde Ahmet Yesevi Üniversitesi
Mütevelli Heyeti Başkanlığına Cumhurbaşkanınca yapılan
atamanın akisleri gündemdeydi. Yeni atanan başkan
üniversitenin kuruluşundan beri 13 yıldır bu görevi
yürüten N.Kemal Zeybek’i üniversiteyi tekke-zaviyeye
çevirmekle suçlamış ve başörtüsü yasağını bu
üniversitede de başlatmıştı.
Arkadaşımız İbrahim Dilmaç, Namık Kemal Zeybek’in
yerine atanan Çetin Doğan’ın 28 Şubat sürecinde
darbedar(!)Çevik Bir’in ekibinde yer almış, Batı
Çalışma Grubu’nu ihdas etmiş, Genelkurmay İstihbarat
Başkanı olarak o döneme damgasını vurmuş bir darbeci
olarak üniversiteyi hangi yöne sürükleyeceğini anlatan
bir yazı yazmıştı. Sitemizde yayınlanan yazıya atıfta
bulunarak, “perşembenin gelişi çarşambadan belli…
olacakları bekleyip görelim” demiştim. Çok da
beklemedik…
Yeni yılın ilk günlerinde Yesevi Üniversitesi,
bilhassa mütevelli heyeti başkanı Emekli Org. Çetin
Doğan’ın icra-i faaliyetleri gazete manşetlerine
taşındı. İlk önce Türk Ocakları’nın üniversitenin
durumuna dair hazırladığı rapor ve Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül’ün duruma müdahil olmasını talep eden
isteklerini duyduk. Hemen akabinde, mütevelli
heyetinde görev yapan Feyzullah Budak vasıtasıyla
matbuatta yer alan iddialar taşındı gündeme.
Emekli Org.Çetin Doğan göreve geldiği 2006 yılının
Temmuz ayında üniversitede Türkiye’den gelmiş öğretim
görevlisi ve idari personel sayısı 48’ken, bir ay
sonra 40 personel geri çekilmiş, kalan 8 personel ise
2007 Ağustosunda geri çekilmiş. Böylece sayın paşa
göreve gelir gelmez, bir yıl içinde Türkiye
Cumhuriyeti-Kazakistan ortak üniversitesinde hiç
Türkiye Cumhuriyeti personeli kalmamış.
Bu ortak Türk üniversitesinde okumak üzere 29 Türk
devlet ve topluluğundan burslu olarak, öğrenim için
gelen öğrencilere verilen burslar kesilmiş.
Ahmet Yesevi Üniversitesinde öğrenim görecek
öğrencilerin yetiştirilmesi maksadına matuf olarak
Türk ülkelerinde açılan, Türkçe eğitim veren, 4.500
öğrencinin tahsil gördüğü 54 Türk Lisesi kapatılmış.
Bazı üniversitelerde açılan Türk Dili Ve Edebiyatı
bölümleri kapatılmış.
Üniversitede okutulan Yesevîlik dersi kaldırılmış.
Ankaradaki temsilcilik binasına, kamusal alan
gerekçesiyle başörtülüler alınmazken, çeşitli
gerekçelerle içkili eğlenceler düzenlenip, Cuma
günleri sosyal etkinlik adı altında kokteyller
verilmiş.
Bütün bu olanlara bakıp sormaz mısınız, paşanın asıl
görevi ve asli maksadı bu muydu diye. Hayatı
rakı-şarap muhabbeti ve başörtüsü hezeyanları arasında
geçmiş bir cuntacı emekli generali, Türkistan’da
Türklüğü diliyle-diniyle-kültürüyle yeniden
diriltmeyi, Yesevi inancını yeniden yeşertmeyi gaye
edinen bir üniversitenin başına hangi akıl, hangi
mantık, hangi irade niçin seçer? Ömrünü Türklükten
bahsedenleri ırkçı-turancı diye yaftalayıp suçlamakla
geçirmiş birisi için bütün bu yaptıkları pek de
sürpriz sayılmamalı halbuki!
Bu üniversitenin ismini ve yerini Nursultan Nazarbayev
seçmiş. Yani Rus Komünist partisinde yükselmeye fırsat
bulmuş birisi. Kazakistan’daki Rus İmparatorluğu
bakiyelerinden bir yönetici. Ve o haliyle Türkistan
coğrafyasında Türklüğün ayağa kalkması gerektiğine
inanmış, bu inanç istikametinde Hoca Ahmet Yesevi
düşüncesini yeniden diriltmek için Yesi şehrinde ortak
bir üniversite projesine destek vermiş.
Bizim ülkemizde, gözbebeğimiz silahlı kuvvetlerde
görev yapmış bir orgeneralin yetişmesi, kurmay zekası,
stratejik düşüncesi, milli ideali ile Nazarbeyev’e
hedef göstermesini, ufuk çizmesini beklerdik. Ama,
verdiği zararlardan kurtulmak için Cumhurbaşkanından
himmet bekliyoruz.
Türk Ocakları Başkanı Nuri Gürgür, Çetin Doğan’ın
taşıdığı emekli general etiketine aldırmadan
“ehliyetsiz” olduğunu bildirerek görevden alınması
gerektiğini deklare etmiş. Çetin Doğan’ı atayan
Sezer’in cumhurbaşkanlığını desteklediği gibi Abdullah
Gül’ün seçilmesinin de önünü açan Devlet Bahçeli’nin
Türk Ocakları’na siyasi destek vermesi ve şayet
Abdullah Gül’ün bu minvalde yapmayı düşündüğü bir şey
varsa onun da önünü açmasını beklemek milliyetçi
birisi olarak hakkımız diye düşünüyorum.
Peki ya siz, Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Gül’ün, Çetin
Doğan’ın emekli generalliğini bir yana bırakıp bu
istikamette bir şeyler yapacaklarını umuyor musunuz?
Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.
