« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Nurullah KAPLAN

25 Ağu

2017

HAREKETİN LİDERİ!...

25 Ağustos 2017

Uğultuyu andıran sesler duyunca gayri ihtiyari dönüp baktım… Karşı kaldırımdan hızlı adımlarla yürüyen ve yürürken bağıran bir grup köşeyi henüz dönmüştü; besbelli “bizim çocuklar”dı…Adımları ağırdan alınca kısa süre sonra yanımdan geçip gittiler… Uğultu netleşmişti; “Hareketin lideri…”

Muhtemelen, okuldan çıkmış, grup halinde teşkilata gidiyorlardı; “teşkilat” olduklarını çevreye izhar etmenin en kolay yolu, sıralı yürümek ve slogan atmaktı. Eh, liseli yaşlar için pek garipsenemez.. De, niye bu slogan? Teşkilatı, gençliği, heyecanı daha iyi aksettirecek, ziyadesiyle coşkulu bir slogan daha iyi olmaz mıydı? Olurdu tabii ki!.. Lâkin, müktesebatlarında bundan başkası var mıydı acaba? Kezâ, son on yıldır bizim cenahta başkaca bir slogan duyulmaz oldu! Önceki on yıl ise futbol taraftarlarından aparılan “Türkiye seninle gurur duyuyor” ve “devletin başına Devlet gelecek”le geçmişti. Son yirmi yıllık slogan haznemiz hepi topu bu üçünden ibaret…

Sloganlar önemli midir? Evet, önemlidir! Slogan “biz”i tarif eder..”biz”i resmeder. “Biz” kimdir, necidir, ne ister; neyi talep, neyi ihtar eder; en net, açık, sade, köşeli bir çerçeve ile sloganda belirir. Slogan bir “fikrin” çekirdeğidir, özüdür, özetidir. Kolayca anlaşılır, çabukça ezberlenir, rahatça söylenir. Kısık sesle yahut gür bir sedâ ile, metin ya da şiir okur gibi okunup, söylenebilir. Slogan, bir fikrin kitap sayfalarından sokaklara, meydanlara inmesidir. Slogan, ideolojinin kitlelerle buluşmasıdır. Slogan, bir inancın maşeri vicdanda yer bulmasıdır. Slogan, bir dünya görüşünün “ilm-i hâl”idir.

Rahminde yoğrulduğu fikirden daha uzun ömürlü sloganlar vardır. Keskin bir zekânın, derin bir idrâkin, coşkun bir hissiyatın mahsulü olan sloganlar. Bir fikri en ince ayrıntısına kadar bilen, bildiğine kâmilen inanan, inandığı ile dosdoğru yaşayan “öncü”lerin akıl-gönül-aksiyon tezgâhında yoğurup, pişirdiği fikirden süzülen sloganlar… Kalabalıklar, idrâkiyle değilse bile, bedâhetiyle bunları hissedip, hemen sahiplenirler ve dalga dalga yayılır.

İmanın kavi, heyecanın yüksek, coşkunun güçlü olduğu dönemlerde hem fikir hem de slogan üretimi yüksek seviyelerde seyreder. İnanç zayıflayıp, iman soğuyunca fikir imâli inkıtaa uğrar… Yaklaşık otuz yıldır bu minvalde giderek irtifa kaybediyoruz. Öyle ki, bırakın fikir imâlini, slogan bile üretemiyoruz. Fanatik takım taraftarları bile bizden daha üretken. Onların sloganlarında bile bir “kalite” var; samimiyetin kalitesi. “Hareketin lideri…” sloganında o kalitenin esamisi bile okunmuyor.

Hareket, Ülkücülüğün mümeyyiz vasfıdır. Milliyetçi Hareket, Ülkücü Hareket sade bir isim tamlaması yahut basit bir tavsif değil, fikrin karakteridir. Ve ferdî mizaçları hareketçi olan, fıtraten aksiyoner olan pek çok kişi başkaca bir sebep olmaksızın sırf bu hususiyetlerine binaen “Hareket’e” katılmışlardır. Ülkücülük varlığını bu hareketçi karakterine borçludur; bu karakterden uzaklaştıkça da varlığına kastetmektedir.

Hareketçi karakterimiz “Hareket’in”varlık teminatı olmasına rağmen son yirmi yıldır her türlü hareket bizzat “hareketin lideri” tarafından yasaklanıp, prangaya vurulmuştur. Milliyetçi Hareket’te hareket men edilmiştir. Aksiyon temayülü olanlar dışlanmış, hareket kimden sadır olmuşsa derhal ajan-provokatör ilan edilmiş, harekete meyleden kim olursa olsun gâhi “töreyle” gâhi disiplin kurullarıyla cezalandırılmış; hiçbir hareket cezasız bırakılmamıştır.

Sünepeliklerine,“dövene elsiz, sövene dilsiz gerek” diye kılıf uyduran cemaat ehli bile aşka gelip, hareket üstüne hareket çekerken bizzat “hareketin lideri” bizi atalete mahkûm etti. Burulmuş boğalara, sünnet olmuş bebelere döndük ama, olsun… Hareketin lideri, Devlet Bahçeli!

Yönetici olmak başka bir şeydir, lider olmak başka bir şey… Oturduğu koltuğun, taşıdığı etiketin, atandığı mevkiin yetkileriyle iş yapabilmek yöneticinin harcıdır. Lider ise koltuksuz, mevkisiz, yetkisiz olsa dâhi iş başarabilme kabiliyetidir. Her partinin genel başkanı vardır ama, bunların pek azı için liderlik mevzubahis edilebilir. Çok başarılı olmuş, genel başkan ya da yöneticiler vardır ki, liderlikle uzaktan yakından alâkadar değildirler. Genel başkanlığı bile yüzüne gözüne bulaştırmış bir kişiden lider diye bahsetmekse akıl kârı değildir.

Liderin en temel özelliği başka insanları etrafında toplayıp, onları bir gaye doğrultusunda harekete geçirebilmektir. Bırakın harekete geçirmeyi, harekete teşebbüs istidâdı olan herkesi bir şekilde refüze eden bir “lider” tahayyül edecekseniz şayet “hareketin lideri” size ilham kaynağı olabilir. Atalarımız bir kişiye kırk gün deli dersen deli olur buyurmuşlardı ya, bizimkisine yirmi yıldır lider muamelesi çekiliyor, adam kendisini lider zannetmesin de ne yapsın!...

Lider ile genel başkanı birbirinden ayırt edemeyen liseli çocukların “hareketin lideri, Devlet Bahçeli” diye tempo tutmasına eyvallah da, ömrünü teşkilatlarda geçirmiş, saçlarını harekette ağartmış bunca insanın bu sloganı hançeresini yırtarcasına bağırmasını nasıl anlamak gerekir?

Koskoca bir hareketi kötürüme çeviren birini, hareketin lideri diye tazim etmek dram mı, komedi mi; yoksa ikisi bir arada mı?

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,42 M - Bugn : 33019

ulkucudunya@ulkucudunya.com