« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

21 Tem

2008

AYAKKABI

21 Temmuz 2008

Güneş ışığına tutarak dikkatle baktığım yazı, Bozkurtlar kitabındaki Göktürk Devletinin kuruluş zamanlarında ulu bir kam'ın yaptığı ve Kürşad'a atalarından kalan, Türklerin kutu yükseldiği zaman ışıl ışıl parlayan, zayıfladığında ise silikleşerek ancak güneş doğarken ve batarken görülebilen tılsımlı bıçağın üzerine kazılı Bumun Kağan damgası değildi.

Evin önüne bırakılmış bir çift ayakkabının deri astarındaki silinmeye yüz tutmuş damgayı okumaya çalışıyordum. Tahminimde yanılmamışım. Sümerbank. Onca zaman memurluk yapmış adam Yeni Cami önlerinde bir paket sigara fiyatına satılan, bir haftada dağılıp giden deri görünüşlü mukavvadan mamul ayakkabılara düşmeyeceği gibi üç aylık emekli maaşını tek kalemde vererek ithal ayakkabı da giyemezdi.

Asil bir eski ahbaba, gözden düşerek unutulmuş vaktinde kıymetli bir eşyaya rastlamışçasına buruk bir sevinçle bir an götürüp saklamayı aklımdan geçirdiğim formunu pek kaybetmemiş koyu kahverengi ayakkabıları hüzünle yerine bıraktım. Sahibi tarafından son on senedir pek sık giyilememiş olmalılar, nereden bakılsa onbeş senelik mazisi vardır. Birazdan belki hiç tanınmayan muhtaç birinin eline geçerek yabancı bir ayakta iyice eskiyene kadar gezecek, belki bir eskici tezgâhına düşüp üç beş kuruşa alıcı bekleyecek.

Cumhuriyetle akran seksen küsur yaşındaki akrabamın mukadder ölümüne mi üzüldüm, yoksa geçip giden seksen yılda kaybolanlara mı emin değilim. Şimdilerde binaları fotoğrafçılara, filmcilere eşi bulunmaz bir malzeme teşkil eden boğaz kıyısındaki arazisi kim bilir kime peşkeş çekilmek üzere sessizliğe terk edilen Sümerbank Beykoz Deri ve Kundura fabrikası kapanalı kaç sene oldu. Merinos kumaş fabrikasında makineler çalışmayalı kaç sene geçti. Devlet parasız yatılı okullarında talebeye bütün kış yağmuru, karı, çamuru göğüsleyen sağlam Beykoz kunduraları, yüzde yüz yün Sümerbank kumaşları dağıtılır, askerin bot ihtiyacı buradan görülür, mağazalarında mamulleri uygun fiyata satılırdı bir zamanlar.

Milli olmayan ama şair olan, bunca milliyetsizin hayat bulduğu bu vasatta, bu saatten sonra milliliğinin aranması pek de lüzum etmeyen şairin şiiri aklıma düştü.
Memleketim, memleketim, memleketim,
ne kasketim kaldı senin ora işi
ne yollarını taşımış ayakkabım,
son mintanın da sırtımda paralandı çoktan,
Şile bezindendi.
Sen şimdi yalnız saçımın akında,
enfarktında yüreğimin,
alnımın çizgilerindesin memleketim,
memleketim,
memleketim...
Şairin kendi iradesi ve ihanetiyle hasret düştüğü memleket mamullerinden şimdi hepimiz mahrumuz. Ne Sümerbank ayakkabısı kaldı, ne sekiz köşe kasket, ne de Şile bezi mintan. Bütün kumsala boydan boya serilerek güneşte kurutulan el dokuması Şile bezi Şile'den başka her yerde fabrikalarda üretiliyor. Şairin alnında çizgiler belirmiş. Bizi memleketten mahrum edenlerin silikondan ya da gergedan derisinden yüzlerinde hiç çizgi belirmiyor, yıllar geçiyor saçlarına ak da düşmüyor. Biz acaba neye ihanet ediyoruz?
Zatileştirme ihtiyacı duymadan hızla tüketiyoruz her şeyi. Cep telefonları, kıyafetler, arabalar, evler. Hiç birine insan kokusu ve ruhu sinmeden değiştiriveriyoruz.
Bursa ipeklisi de kalmadı. Dut ağaçlarının yerinde kibrit kutusu benzeri kooperatif binaları, kişiliksiz villalar yükseliyor. Renkleri uyumsuz, desenleri zevksiz suni ipek şallar, eşarplar Hindistan, Çin menşeli. Sümerbank kumaşından günlerce göz nuru döküp kalıp gibi elbise diken usta terziler nerede? İlik açmayı bilmeyen terzi çırakları gözden ırak işhanı köşelerinde hazır elbiselerin ufak tefek tadilatlarıyla ekmek parasını çıkarmaya çalışıyor.
Her şey sahteleşiyor. En başta insan.
Adamakıllı yoğurt gibi yoğurt, turşu gibi turşu, pekmez gibi pekmez yemeyeli kaç sene oluyor? Ekşimeyen yoğurt olur mu? Hele o bol sulu bol çekirdekli domates kokusunu en son ne zaman duyduğunu hatırlayan var mı? Amasya elması, kehribar renkli çavuş üzümü, mustabey armudu, hepsi kayboldu gitti. Çeliğinin suyu alın teri ile verilen söğüt yaprağı Bursa bıçağı, manda boynuzu saplı Tosya çakısı, işlemeli Sürmene çiftli kaması da kalmadı.
Mütevazı bir ömür süren yaşlı adam kürselleşmeye karşı bir kahraman olduğunun farkında bile değildi. Ürettiğinden çok daha azını tüketerek tasarruf eden, arttırdığını ülkesine ve çocuklarına bırakan bir kahraman o. Cüzdanına kredi kartı girmemiş, çek karnesi görmemiş, tüketici kredisi kullanmamış, otomobil sahibi olmamış, tatile çıkmamış, dışarıda mükellef bir yemek yememiş. Sahteleşmeye ihtiyaç duymadan mütemadiyen çalışmış, evine ekmek getirmiş, çocuklarını okutmuş ve kendi ölçüleri dahilindeki mutlu hayatı noktalanmış. Ve biz okumuş çocuklar, torunlarımızın torunlarına yüzmilyarlarca dolar borç bırakıyoruz. Sümerbank kapanmış, son ayakkabısındaki Sümerbank damgası birazdan silinip gidecekmiş, kimin umurunda.
Seksen yıl namusuyla yaşamış, devlete hizmet etmiş, çoluk çocuk okutmuş adama bir karış toprak, düzgünce mezar yeri bile çok görülüyor bu ülkede. Hekimbaşı denilen acaip bir yer. Dağ taş görmemiş değiliz ama arazi eğiminin de bir tatlı meyli olur. Keçilerin çıkamayacağı kadar dik, yangın yeri gibi taşlık bir yer. Utanmadan burayı mezar yeri diye tahsis etmiş Büyükşehir Belediyesi. Kazılan mezarın ayak ucu baş ucundan daha derin. Sağ yanı sol yanından daha sığ. İnsanın başı dönüyor. Sanki tepesi üstü gömüyorlarmış gibi. Yok mudur Ömerli taraflarında geniş, düz güzel bir mezarlık arazisi. Beşyüzsene evvel Karacaahmet'i tahsis eden devlet nerede, şimdi neredeyiz.

Başımızı döndürüyorlar sürekli, göremeyelim, anlayamayalım, düşünemeyelim diye.



Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,14 M - Bugn : 30138

ulkucudunya@ulkucudunya.com