« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

06 Ağu

2008

KARAR

06 Ağustos 2008

Anayasa Mahkemesi'nin aldığı AKP'yi kapatmama kararında hukuki mülahazalarla birlikte bir takım psikolojik, siyasi ve ekonomik amillerin müessir olduğu anlaşılıyor. Batı himayesindeki bir partiye devletin en yüksek yargı organının dahi gücünün yetmeyeceği tescillenmiş oldu. Borsa düşmedi, döviz çıkmadı, dengeler bozulmadı. Yüzde yetmişinden fazlası yabancıların elinde bulunan borsanın inip çıkması sade vatandaşı ilgilendirmiyor. Böylece bu raundu da küresel sermaye kazandı. Amerika'nın, iktidarı süpürüp atmaya henüz karar vermediği, kullanmaya devam edeceği anlaşıldı. New York Times gazetesi kararın ABD için bir zafer olduğunu açıkça yazmış. Bu arada gürültüye geldi pek üzerinde durulmadı, Ermeni tezlerine gerçeklerden yola çıkarak Türk bakış açısıyla cevap veren Yusuf Halaçoğlu'nun görevden alınması ABD zaferi olarak manşet oldu mu ona da bir bakmak lâzım.

Bilindiği kadarı ile muhakemede failin kimliği değil fiil esas alınır, suç sabit ise kamuoyu desteği, gücü kuvveti verilecek cezanın özünü değiştiremez. Aksi takdirde bir partinin oy oranı yükseldikçe hukuk dışına çıkma hakkı tanındığı sonucu doğar. Söz konusu partinin gayrımilli karakteri arttıkça dış desteğin artacağı tabiidir. Kapatılan Erbakan partilerinin günahı neydi? Yetiştirmeleri derecesinde Amerikan yanlısı olmaması mı?

Milli menfaatlere aykırı ve hukuk dışı icraatlara temas edilmeden irticanın temel alınması iddianamenin zayıf kalmasına ve kamuoyunda yeterli desteği bulamamasına yol açmıştır. İç ve dış güç merkezlerinin laiklik konusundaki bilinen hassasiyetlerine hitab ederek kapatma kararı yönünde oluşacak direnci kırmak ve desteği arttırmak için bu yol tercih edilmiş olmalı. Oysa değişim çok hızlı. Kamuoyu dini değerlerin siyasete alet edilmesine pek aldırmıyor, laikliği korumak adına dini inançların üzerinde baskı kurulmasına ters tepki veriyor. Uzun zamandır rencide edildiğini düşünen dindar kesim ile dünyada kavuştukları en âlâ nimetlere ahrette de sadece kendilerinin konacağını düşleyen kolaycı ve çilesiz zümre sahte olduklarını bildikleri halde dindar gözükenlere meylediyor. Amerika ise rakip milli kimlikleri mikro ulusçuklar türeterek yok etmek için elinden ne geliyorsa onu yapıyor. Laiklik, demokrasi, saltanat umurunda değil, yeter ki kendine rakip güç kalmasın. Laiklik batı nezdinde mutlak bir değer olmaktan çıkalı çok zaman oldu. Yandaş ve yandaş olmayanlar var. Kukla Arap ülkeleri çok mu laik oralara demokrasi götürülmüyor. Dolayısıyla içteki güç merkezlerinin de laik devleti korumak adı altında tezahür eden ve bugüne kadar dünyayla örtüştüğü için fazla sıkıntı doğurmayan milli hassasiyetleri batının tavrına ve menfaatlerine paralel olarak giderek azalıyor. Sonuçta halkın iradesine saygıdan başka her türlü faktörden etkilenen ve her yönüyle tartışmaya açık bir karar ortaya çıktı. Kafalar o kadar karışık ki, bu davanın baştan itibaren AKP'yi güçlendirmek için açıldığını düşünenler var.

Kapatma davası işinde gücündeki vatandaşı hiç ilgilendirmedi. Vaad edilen hiç bir mesele çözülmediği için hüsrana uğrayan ve partileri tarafından aldatılmaktan muzdarip samimi AKP seçmeni kayıtsız. Kapatılmama kararını en çok alkışlayanlar bulundukları her yerin ahlakını bozan ve seviyesini düşüren eski Anap'lı yeni AKP'li fırsatçı takım. İşin ilginç tarafı ılımanlaştırılan milliyetçi kesimden de sevinenler çıkıyor. Bunlar ulusalcı-ümmetçi düzeyinin biraz üstü, milliyetçi-ülkücü seviyesinin epeyce altı tipler. Sütten ağızları yandıkları için yoğurdu üfleyerek yiyorlar. Kapatılsaydı daha güçlü gelirlerdi, hiç baş edilemezdi, sandıkta cezasını bulmalı diyorlar. MHP yetkilileri de kararı memnuniyetle karşıladı. Parti kapatılmasına karşıymışlar, şahsi suç işleyenler cezalandırılmalı imiş. MHP Genel Sekreteri, nitelikli çoğunluk şartını kendi dönemlerinde getirdiklerini, ancak şahsi sorumluluk kısmında bir boşluk kaldığını, bunun giderilmesi gerektiği mealinde bir şeyler söyledi.

AKP doğumunu Fazilet Partisi'nin kapatılmasına borçlu ise, vaktinden önce aşırı büyümesini, serpilip kök budak salmasını aristokrat CHP'ye ve tabanını gözden çıkararak kaybeden MHP'ye borçludur. Fakat hiç ders almışa benzemiyorlar. Bu kafayla devam edilirse AKP sandığa her gidildiğinde daha güçlü çıkar. Hazine yardımının yarısı kesilse ne gam, besleme işadamları ile CHP ve MHP sağ olsun. Zaten Bahçeli deyince uyanık AKP'lilerin gözleri ışıldıyor, ağızları kulaklarına varıyor, genel başkanınızın kıymetini bilin tavsiyesinde bulunuyorlar. Oldu olacak ivazsız bunca siyasi destekten sonra, hazır hayran kitlesi de teşekkül etmişken MHP yöneticileri AKP'ye iltica ediversin. Hiç olmazsa seçimlerde onbeş yirmi şehir gezmek zorunda kalıp nefes tüketerek boşu boşuna yorgun düşmezler. Milliyetçiler partilerine sahip çıkar, seçim zamanlarında üst yöneticilerin göstermelik çekişmesini sahici zannederek hasımlaştığı AKP tabanını şahsi ilişkileriyle ve yerli duruşuyla büyük ölçüde kendine çeker. Ayrıca taban parti politikalarını savunmak için kızarıp bozarmak, şekilden şekile, kılıktan kılığa girmek zorunda kalmaz.

Onca milli mesele çözüm beklerken parti kapatılmasının zorlaştırılması ne münasebetle MHP'nin öncelikli konusudur? Elin DTP'si, AKP'si MHP'yi ne ilgilendirir? Bunlar siyasi rakip değil midir? Suçluysa kapatılır, değilse açılır, bundan MHP'ye ne? Şu an itibariyle hiç bir fiili olmadığı için kapatılma tehlikesi yok nasılsa, kendi işine bakmalı, milliyetçi hareketi özünü zedelemeden iktidara getirmelidir. Zaman gazetesinde iki gündür tam sayfa röportajı yayınlanan MHP danışmanı bir akademisyen dokuz ışık'taki sloganlardan kalkarak bugünkü dünyaya bakmanın zor olduğunu söylüyor. Dokuz Işık Doktrinini slogan zannediyor, Türkiye'nin meselelerine çözüm teklifleri olduğunu, bu meselelerin büyük çoğunluğunun aynen devam ettiğini bile bilmiyor. Sokaklardan kurtarıp bilgisayar başına oturttuğu yeni partililer dokuz ışık doktrinini fersah fersah aşan büyük projeler geliştiriyorlardır muhakkak. Değişirim, dağdan şehre inerim, Tüsiad'a kendimi beğendiririmin dışında bir ses duyulmuyor şimdilik, ama ses etmeyelim, belki gizli projelerdir.

Doğrudur; AKP sandıkta kapanmalıdır, ancak on sene sonra değil. Bir şeyin aslı varken taklidine itibar edilmez. Ecevit'in arkasında laik, AKP'nin arkasında dindar ve demokrat görünmeye çalışmakla alınacak yol bir yere kadardır. Esasen milliyetçilik taklide ihtiyaç duymaksızın başlı başına ve kâfi derecede dindarlık ve demokrasi içermektedir.

Çatışmada taraf olmamak endişesi tamamen ortadan kaybolmayı gerektirmez. Aksine Türk menfaatleri doğrultusunda olaylara her yönüyle hakim olmak, kontrol altına almak gerekir. Ülkücüler Türk Milletini ilimde, teknikte, fende, siyasette dünyanın en ileri milleti yapmak için Ülkücü oldular. Türk Milleti değişmek için sürekli değişenleri değil, fikrinde ve sözünde sabit duran, cesur, kabiliyetli ve kapasiteli milliyetçi kadroları özlüyor.

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,15 M - Bugn : 4641

ulkucudunya@ulkucudunya.com