« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

05 Eyl

2008

ZİYARET

05 Eylül 2008

Kandıra Cezaevi'nde yatan Emekli Orgeneraller Hurşit Tolon ve Şener Eruygur'un, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un talimatıyla Türk Silahlı Kuvvetleri adına Kocaeli Garnizon Komutanı Korgeneral Galip Mendi tarafından ziyaret edilmeleri ve Genelkurmay Sitesi'nde ziyarete sahip çıkılması son derece önemli bir gelişmedir. O kadar önemlidir ki; Türk Devletinin yıkılmadığının, Türk Milletinin yok edilmediğinin bariz bir göstergesidir. Ondokuz Mayıs kadar, Sakarya Zaferi kadar, Kıbrıs Harekâtı kadar önemlidir.

Bilindiği gibi Paşalara Adalet Bakanlığı'nın emriyle aileleri ve avukatlarının dışında ziyaret yasağı konulmuş ve görüşmeye gelen milletvekillerine engel olunmuştu. Askerlik aynı zamanda ahde vefa mesleğidir. Ve mesleğin gereği yapılmıştır. Daha yapılması gereken çok şey vardır. Besleme takımın baskılarına katiyyen boyun eğilmemeli, bu cesur adımın devamı daha cesur ve kararlı adımlarla getirilmelidir. Mahkeme oradadır, muhakeme eder, suçlu varsa cezalandırır, ona kimsenin bir şey dediği yok.

Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aydoğan Babaoğlu'nun 'Ergenekon'un ne olduğu belli değil' sözleri Türk Milletinin hislerine tercüman olmuştur.

Milli değerleri tahrip ederek ezber bozmakla övünen mütareke medyasının bu defa, o sevimsiz tabirle, kendi ezberleri fena bozuldu. Meydanı boş bulmaya alıştıkları için gemi azıya almış dörtnala gidiyorlardı. İlk şaşkınlıkları geçince pervasızlıklarını yine sürdürerek bu insani ziyaretten rahatsızlıklarını edepsiz üsluplarla dile getiriyorlar. Bu cüreti nereden buluyorlar anlamak mümkün değil. Kararlı ve cesur adımlarla gidilirse biraz daha ciyaklarlar, sonra sesleri kesilir, muma dönerler. O bakımdan milli kuvvetler asla bu kuru gürültülere pabuç bırakmamalıdır.

İsmi Türk olan milli devlette en önemli tarihi destanlardan birinin adı olan Ergenekon'un kasten basit bir operasyona adının verilerek bu isim etrafında dehşet senaryoları üretilmesi ve fırsattan istifade bütün milli değerlere her yönden taarruza geçilmesi aklın alamayacağı kadar büyük bir gaflettir. Hatta ihanete varan derecede gaflettir. Maalesef köşe başlarını tutmuş hainlerin fütursuz saldırıları Türk Vatanında bir ölü sessizliğiyle seyredilmektedir. Gazete köşelerinde, açıkoturumlarda, haber programlarında her akşam aynı satılmış simalar arzı endam ederek suret-i haktan sözlerle kafaları karıştırmaktadırlar.

İşin üzücü tarafı Ergenekon Destanıyla büyüyen, ülkenin en şuurlu, en büyük ve en müessir kesimi olması beklenen koca bir milliyetçi camiadan vicdan, izan ve yürek sahibi üç beş münevverin haricinde ses çıkmamasıdır. Siyasilerin teslimiyetçi tavırlarının neticesiyle hassasiyetler kaybolmakta, saldırılar düşmanı haklı ve kuvvetli çıkaran ürkek bir sükûtla karşılanmakta ve bu anlaşılmaz suskunluk, etliye sütlüye karışmama politikası bir meziyetmiş gibi takdim edilmektedir. Böylece karşısında ciddi hiçbir engel görmeyen hain güruh sözde demokratik, özde Türk'ün sesinin boğulduğu işgal vasatında istediği gibi at oynatmaktadır.

Türk düşmanlarının muhtevasından ziyade ismine sarılıp sahiplenmesine mukabil bu ülkede Türklük şuuru taşıyan herkesin insiyaki bir refleksle Ergenekon ismine vaki bir taarruza karşı maşeri bir kıyama kalkması, mütecavizleri tükürüğüyle boğması gerekirdi. Ki, bir daha böyle densizliklere niyet ve cüret edilemesin. Fakat heyhat! Durun bakalım, biraz ağır olun, ne oluyoruz, nereye gidiyoruz, nedir bu yaygara diye sorgulayacağımız yerde, taş kesilmiş gibi seyrediyoruz. Anlatılan masallara inanan safdillerimiz bile çıkıyor.

Kaleminin hakkını vermeye çalışan ortalama bir yazar aklı başında bir paragrafı tamamlayabilmek için kılı kırk yarıp saatlerce düşünürken, bir kitap yazabilmek için üç beş sene emek verip araştırırken, Ergenekon adı altında ipe sapa gelmez bir sürü kitap neşrediliyor. Muhtevasının boş olduğunu yazan da yayınlayan da gayet iyi biliyor fakat maksat dikkat çekici başlıklarla kamuoyunu aleyhte şartlandırmak. Okumak gerekmiyor, ismine bakmak bile kâfi geliyor.

Türk Devleti ve Türk Ordusu binlerce yıllık gelenekleri olan müesseselerdir. Türk Devleti mümeyyizdir, neyin ne olduğunu tefrik edebilecek tecrübeye sahiptir. Bu ülkede Rüştü Erdelhun Kışlası yoktur ama General Mustafa Muğlalı Kışlası vardır. Kosova'daki Türk ordugâhının adı Yıldırım Beyazıt Kışlası'dır. Ve her sene Türk Ordusu Sarıkamış'ta bütün ordu komutanlarının katılımıyla büyük tatbikat yapmaktadır. Bütün bunlar tesadüf değildir. Bakalım ileride Hilmi Özkök veya Yaşar Büyükanıt Kışlası olacak mı?

Ergenekon, zekâyı, feraseti, vatanseverliği ayırt eden bir nevi turnusol kâğıdı hükmündedir. Bugüne kadar Türk düşmanları yazdı, çizdi, söyledi, konuştu, alkışladı. Hâlâ zehir kusmaya devam ediyorlar.

İlk ışıklarını görür gibiyiz. Türk yurdunda Türklerin de son sözü söyleceği günler elbet gelecektir.





Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,14 M - Bugn : 33440

ulkucudunya@ulkucudunya.com