« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

03 Ara

2008

MİLLİYETÇİLİK MESELELERİ

03 Aralık 2008

Günümüzün gelişen şartları milliyetçilik akımlarına her zamankinden daha müsait zemin hazırlamış durumda. Her geçen gün menfur yüzü daha net ortaya çıkan küresel rüzgârların önünde cılız yapraklar gibi çaresiz savrulan beşeriyet tutunacak sağlam dallar arıyor, bütün değerleri alt üst edilerek yalnızlaştırılan ve tek başlarına sürüklendikleri baş döndürücü vahşi yarışta tükenen fertler sermayenin acımasızlığı karşısında sığınacak güçlü kimliklere ihtiyaç duyuyor. Kişilikleri yok edilen fertlerin kimlik arayışları, nereden gelip nereye gittiğini sorgulamaları milliyetçiliğe durduğu yerde talep doğuruyor. Bu büyük yönelişleri erken fark ederek iyi değerlendirenler, kontrol altında tutup gerektiğinde muhteva ve mahiyetini değiştirerek menfaatleri doğrultusunda yönlendirenler siyasette de ticarette de kazanıyor. Milliyetçilikle ilgisi bulunmayan siyasi partiler dahi sıkıştıklarında milliyetçiliğin işlerine gelen alt cüzlerini kullanmak mecburiyetinde kalıyorlar. Günlük hayatta eski araba tekerleklerinin, kilim motiflerinin, ebru desenlerinin, türkülerin, mahalli el sanatlarının, simit dükkânlarının, ev yemeklerinin, köy kasaba derneklerinin revaç bulması şuuraltının dışa vurmasıdır.

Milliyetçilik fikrinin geniş kitlelere yayılarak millete mal edilmesinin ulaşılması zor bir hedef olmaktan çıktığı rahatlıkla söylenebilir. Eskisi kadar uzun ve çileli yollar kat etmeye, zahmetler çekmeye, fedakârlıklara katlanmaya pek o kadar ihtiyaç kalmadı. Milliyetçilerin geçmişte verdikleri büyük mücadelelerin, çektikleri zahmetlerin belki gecikmiş bir neticesi ve armağanı bu. Ancak bilinen sözdür, tabiat boşluğu sevmez, hiç çaba sarf edilmediğinde, ters yönde hareket edildiğinde sular mutlaka akacak başka mecralar bulur.

Milli politikalar takib eden bazı ülkeler makûs talihlerini yenerek sınıf atlamayı başardılar. Yükselen değer milliyetçiliğin önündeki psikolojik dirençler kendiliğinden kalkarken bizde maalesef Türk Milliyetçiliğinin zayıf omuzlarda temsil edilmesi sağlanmak suretiyle gayrımilliğe geçit verilerek bu fırsatın yakalanmaması planlanmıştır. Ahbap kulüplerine dönüşen siyasi teşekküller ile dışa kapalı yaren teşkilâtlarını andıran sosyal ve kültürel cemiyetler aralarında işbirliği bulunmadığı gibi aksine rekabet ve çekişme içindeler. Hariçteki samimi gayretler milli gücü kuvveye çıkarmaya yetmiyor. Türk adı taşıyan onlarca teşkilâtın sadece yönetim kurulu, idare meclisi, hars divanı, disiplin kurulu, yayın kurulu, danışma kurulu üyeleri bir araya gelse Türklüğün sesi aşılmaz bir duvar halinde yükselir. Siyasete hobi gözüyle bakan, külfet tatmadan hareketin nimetlerinden istifade eden ithal seçkinler ile öncelikli hedefleri külfetlerine biçtikleri bedeli fazlasıyla geri almaktan veya psikolojik tatminden öte geçmeyen niteliksiz ve silik tipler milli meseleleri çözecek donanıma sahip değiller, bu sebeple milliyetçilik arayışlarının merkezi olmaktan hayli uzaktalar. Geçmişle bağı kesilerek ufku daraltılan, özünden uzaklaştırılarak muhakeme ve mukayese kabiliyeti azaltılan samimi taraftar enerjisini milliyetçi hareket engellenemez diyerek tüketiyor ve bu kadarıyla çok büyük ulvi hizmetler gördüğüne inandırılıyor. Seçim başarısına hasret kalan mensuplar oylardaki ilk yükselişi ve daha sonra sükût-u hayale uğrayan milletin öfkesini enine boyuna iyice tahlil edemeden sorumluluğu başkalarına yükleme yolunu seçiyor. Engeller elbette her zaman var olmaya devam edecektir, hazırı kim bulmuş, ancak asıl engel temsil kabiliyetini taşıyamayanlardır. Hareketi sırtlayacak güce sahip kadrolar için günümüz şartlarında milletin teveccühatını kazanarak engelleri aşmak sanıldığı kadar zor değildir. Alt tarafı bir avuç hain Türk Milliyetçiliğinin yükselmesinden korkuyor ve korkutuyor, ne gariptir ki milliyetçiliğin temsilcileri de bunlardan korkuyor.

Hal böyle olunca normal milliyetçilik tehdit ve baskılarla zayıflatılırken birçok ülkenin parçalanmasına ve mahvına sebep olan suni bölücülük yükseltiliyor. Uydurma etnik kimlikler üzerinde yazılıp çiziliyor, konuşuluyor, tartışılıyor ama bütünün kimliği yok sayılıyor. MHP siyasetini fikri çizgisinden büsbütün kopmadan fakat tam manasıyla kabullenerek gereğini yerine getirmeden sürdürdüğü için siyasi ağırlık merkezi olamıyor. Elini taşın altına sokmadan ara sıra göz kırptığı ulusalcılara ve laiklere maneviyat kazandırarak milli çizgiye çekemiyor, diğer yandan mesafeli durduğu ve bir kısmı kendi tabanından kayan muhafazakârlara yeniden itimat telkin ederek milli meseleler etrafında birleştiremiyor. Tanzim edici denge unsuru kalmayınca taraflar arasındaki gerginlik iyice artıyor. Ulusalcı laikler muhafazakârları vatana ihanetle, muhafazakârlar ise onları dinsizlikle itham ediyor. Neticede devlet de, din de, millet de zarar görüyor. Bölücülük ise fırsattan istifade ABD yanlılarının ve diyalogcuların desteğiyle rahatça almış başını gidiyor.

Seçmenlerini rahatsız etmek bahasına AKP'nin şarkıcı sanatçı taifesiyle vitrinini tanzim etmesi, buna mukabil CHP'nin bir kısım dindar görünüşlü insanlara kucak açması politikanın iyice ucuzladığının göstergesi. MHP ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için teklif götürdüğü kişilerin kabul etti, etmedi, henüz cevap vermedi, düşünüyor haberleriyle gündeme geliyor. Her işin usül erkânı, her makamın bir ağırlığı vardır. MHP adaylığa lâyık bir şahsiyete sahip değil midir, ortalığa düşmüş varlığını emanet edeceği eli ayağı düzgün damat arayan evhamlı kız babası tuhaflığıyla geziniyor. Adamın niyeti varsa gelir talip olur zaten. Diğer partilerin ne yaptıkları üzerinde fazla durmayan halkımız dikkatle izlediği ve özüne dönüş beklediği kesimdeki hafiflikleri ve kompleksleri hayret ve üzüntüyle seyrediyor.

Grup başkanvekilinin Türk halkının kardeşliğine ve birliğine zarar vermesi halinde gerekirse Diyarbakır'da aday çıkarmayız gafını Genel Sekreterin aynı gün tekzip ederek bütün il, ilçe ve beldelerde kendi adayları ile seçime katılacaklarını açıklaması kafaların karışık olduğunu gösteriyor.

Bütün bunların yanısıra MHP'nin sicil affı çıkarmadan faizsiz kredinin işe yaramayacağını ileri sürerek işletmelerin ve vatandaşların Merkez Bankası ve Kredi Kayıt Bürosu'ndaki sicillerinin silinmesi için kanun teklifi vermesi çok haklı ve yerinde bir düşüncedir. Çeklerin karşılıksız çıkması, senetlerin protesto edilmesi, kredi faiz ve taksitlerinin zamanında ödenememesi ekonomik bireylerin borcuna sadakatsizliği ve ticari ahlâksızlığından ziyade kriz dönemlerinde öngörülemeyen dalgalanmalar ve kendi kusurları dışında karşılaşılan darboğazlardan kaynaklanmaktadır. Daha sonra borçlar ödendiğinde olumsuz kayıtların silinmesi uzun mücadeleler gerektirmekte, çoğu zaman mümkün olmamaktadır. Merkezi sistemden silinse bile bankalar kendi istihbarat sistemlerinde saklı tuttukları için banka ilişkilerinde daima engel teşkil etmektedir.

Danışman, bürokrat, teknik adam ve seçmen yönünden güçlü ve zengin olan MHP'nin hayati konularda ciddi çözüm teklifleri getirmesi sevindirici. Sesi biraz daha gür çıksa derde deva olurdu.

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,14 M - Bugn : 31422

ulkucudunya@ulkucudunya.com