Filistin'de çoluk çocuk binlerce sivilin katledildiği vahşet tablosundan herkes ibret almalı, ders çıkarmalıdır. Küreselleşme, barış, diyalog, hoşgörü hülyalarının boş olduğu, dünyayı kana bulayanların devşirmeleri eliyle zulmü saklayarak tozpembe bir tablo sunmak istediği, haksız güçlünün haklı zayıfı nasıl ezdiği, demokratik olsun olmasın devleti ve ordusu güçsüz toplumların başına neler gelebileceği iyi anlaşılmadır. Milliyetçi olmayanların bölge liderliğine soyunmaya heveslenirken nasıl adam yerine konulmadığı gözden kaçırılmamalıdır. Devleti korumakla vazifeli organların kahraman subayların cenazesine katılması çözüm değildir. Ergenekon yaygarası koparan hain güruhun devleti yıpratmasına engel olunmalı, sonunda eriyen demir dağ üzerlerine göçerek hepsi birden altında helâk olmadan bir an önce akıllarını başlarına toplamaları kesin ve anlayacakları bir dille ihtar edilmelidir.
Hal böyle iken Filistinlilerin çektiği acılara samimi olarak üzüldüklerinden şüphe duyulmayacak bazı yarı okuryazar takımında Türklüğe ilgi uyanması, yüzyıllarca hükümranlık sürdüğü topraklarda Türk Milletine yeniden duyulan ihtiyacın dile getirilmesi yerine hâlâ milliyetçiliğe karşı tavır sergileniyor. Aşırı Arap düşmanlığını azaltmak adına Arap hayranlığı telkin edilerek Arap milliyetçiliği propagandası yapılıyor. Türk kelimesinden nedense öcü gibi kaçılıyor.
İsrail'in saldırganlığını milliyetçiliğe bağlayan veya Yahudi düşmanlığının uyanmasını tehlikeli bularak en büyük tehlikenin milliyetçilik olduğunu iddia eden beyinsiz takımına söylenecek fazla söz yok. Milletler mücadelesine sahne olan dünyada en büyük tehlike milliyetsizlik ve devletsizliktir. Milli şuur kazanamayan, mevcut milli birliğini koruyamayan milletler, güçlü milli şuura sahip emperyalist milletlerin önünde yem haline gelmektedir. İsrail'in tabiatı gereği uyguladığı vahşet milliyetçilik düşmanlığıyla değil karşısında dimdik duran daha güçlü bir milliyetçilikle, geçmişteki gibi milliyetçilik yoluyla yükselen Türk Milleti eliyle önlenebilir.
Aşağılık kompleksli, gönüllerinde başka milletlere bağlılık ve hayranlık duyan, zihinleri köleleşmiş kalemler İslam'da milliyetçilik olmadığını yazıp çiziyor. Yalanın bu kadarına dili varmayan bazıları da sırf bir şey söylemiş olmak için müsbet milliyetçilik menfi milliyetçilik ayırımına gidiyor.
Kürt kökenli saygıdeğer bir din âliminin geçen yüzyılda yazdığı eserlerin bir yerinde müsbet milliyetçilik tabiri geçer. Menfi milliyetçilikten bahsolunmaz. Muhterem zat gayet açıkça Türk Milletinin kahramanlıklarını, İslam Dinine hizmetlerini hatırlatmakta, Türk Milletini takdir etmekte, Türk Milliyetçiliğinin mahzurlu olmadığını vurgulayarak bölücülüğe karşı çıkmakta, müsbet Türk Milliyetçiliğini teşvik etmektedir. Bunun yanı sıra haklı olarak İslam'dan uzak batı taklitçisi bir milliyetçilik anlayışına karşı olduğunu, müsbet milliyetçiliğin İslam'a uygun olduğunu belirtmektedir.
O günün şartlarında iki paragraf ayrılan konu, kafasını kuma sokarak öncesinde ve sonrasında başka referans kabul etmeyen, cemaatin menfaatleri uğruna milleti gözden çıkaran bazı takipçileri tarafından özellikle çarpıtılmakta, doğru aktarılmamaktadır. Neşriyat organlarında Kürt etnikçiliği, Ermeni ve Amerikan hayranlığı hakim kılınmaktadır. Diğer samimi takipçilerin bu tehlikeli sapmalara itiraz etmesi ve çözüm bulması gerekmektedir.
Milliyetçilik yüzyıl öncesinden bugüne tekamül etmiştir. Başbuğ Alparslan Türkeş'in liderliğinde, Ülkücülük marifetiyle büyük din âlimlerinin, değerli fikir adamlarının, dava adamlarının elinde yoğrularak şekillenmiş, tam manasıyla İslam'ın emrettiği kıvama getirilmiştir. Bu sebeple Türk Milliyetçiliğini şarta bağlayan, tereddüt uyandıran, engel çıkaran müsbet menfi ayırımı zararlı ve lüzumsuzdur. Teoride böyle bir tasnifin zararı yoksa da lüzumlu lüzumsuz gündeme getirip sadece Türk Milliyetçiliğinin önüne sürmek haksızlıktır. Ermeni milliyetçiliği, Arap ırkçılığı, Kürt boyculuğu, uydurma kavimlerin ilkel kavmiyetçiliği serbest, dünyanın en medeni, en eski, en büyük milleti Türklere Türk Milliyetçiliği yasak. Üstüne üstlük içerisinden boy devşirilip ayrı bir millet diye ortaya çıkarılıyor.
Türk Milliyetçiliğinin menfisi olmaz. Türkler tarih boyunca müsbet özellikleri haiz, yüksek karakterli temiz bir millettir. Millet olarak menfi özelliği yoktur ki milliyetçiliğinin menfiliği sözkonusu edilsin. Bazı menfi hususlar içeren ırkçılık ve ulusalcılık ile Türk Milliyetçiliğini ezen oniki eylül rejiminin dâhiyane uydurması Atatürk Milliyetçiliği kavramları ilmi temellere oturmadığı, milli bünyeye tam uyum sağlamadığı için dar çevrede kalmış, toplumda kabul görmemiştir. Bu bakımdan müsbet menfi ayırımının muhatabı ve hedefi dini değerleri çok fazla önemsemeyen ırkçılık veya ulusalcılık değil doğrudan doğruya İslam'a uygun ve İslam'ın emrindeki Türk Milliyetçiliği olmaktadır.
Dine hürmetinden dolayı din adına söylenenleri fazla sorgulamadan çabuk inanan Türk'e gelince menfi müsbet ayırımına giderek kafa karıştıran misyonerler İsrail'de, Amerika'da, Almanya'da, İtalya'da, Ermenistan'da, Sırbistan'da, Çin'de, Arabistan'da, Kuzey Irak'ta faaliyet gösterebilirler. Dinleyen bulup menfi milliyetçilikten vazgeçmeleri için ikna edebilirlerse çok faydalı olur, oraların imanını kurtarabilirlerse daha çok sevap kazanırlar. Müslüman mahallesinde, Türk yurdunda buna hiç ihtiyaç yok. Sureti- haktan görünüp Türklere Türk Milliyetçiliğini caiz görmemek, Türk'ün elini kolunu bağlayarak zulme yol vermektir.
Türk Milliyetçiliği boy, soy, mezhep farklılıklarını bir potada kaynaştırarak Türk Milletinin birlik ve beraberlik içerisinde istikbale emin adımlarla yürümesini sağlayacak yegâne fikir sistemidir ve bu vadide hayli yol almıştır. Bu sebeple Amerikan icazetli oniki eylülün en büyük hedefi olmuştur. Bugün de Amerikan icazetlilerin başlıca hedefi milliyetçiliktir.
Millet insanların bir arada yaşayabileceği en büyük sosyolojik topluluktur. Devlet milletin en büyük siyasi teşkilatıdır. Mensup olunan millete sevgi duymak, en temel, en meşru, en tabii duygudur. Milletini sevmek şuurlu hale geldiğinde milliyetçilik adını alır. Devletlerin varlık sebebi milletini korumak, kollamak, yüceltmek, huzur ve refahını sağlamaktır. Dünyada sömürge devletlerin dışındaki bütün büyük ve ciddi devletler bu gayeye hizmet etmek için faaliyet gösterir. Türk Devletinin ana görevi Türk Milletine hizmet etmektir. Türk Milletine maddi manevi hizmetin yolu Türk Milliyetçiliğinden geçer. Bunun için eğitimden kültüre, silahlı kuvvetlerden emniyete, istihbarat teşkilatından diyanet teşkilatına, adliyeden üniversiteye, içişlerinden dışişlerine, sağlıktan ekonomiye, spordan sanata kadar devletin bütün müesseseleri en alt seviyeden en üst seviyeye Türk Milletine hizmet aşkı taşıyan Türk Milliyetçisi kadroların elinde olmalıdır. Normal olan budur. Bu da yetmez, Türk toplumunu meydana getiren bütün alt unsurlar, sivil toplum kuruluşları, cemaatler Türk Milletine hizmet etmeli ve sonuçta milletin her ferdinin istisnasız Türk Milliyetçisi olması sağlanmalıdır.
Milli devletteki gayrımilli eğitim sistemi, gayrımilli neşriyat ve diğer etkin gayrımilli odaklar Türk Milliyetçiliğinden habersiz nesiller yetiştiriyor. Türk Milliyetçiliği öncelikle kendisini kuşatan pasiflik, acizlik, yetersizlik gibi menfi özelliklerin üzerine tuz biber eken gülünç iktidar hesabı ciddiyetsizliğinden sıyrılıp kurtularak hızla dahili ve harici bütün engelleri aşmalı ve asıl vazifesini ifa etmelidir.
Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.
