« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

04 Mar

2009

YARIM AKILLA NEREYE ?

04 Mart 2009

Yarım hoca dinden, yarım doktor candan edermiş.

Korkulur ki; yarım milliyetçi milliyetten, yarım asker de vatandan etmesin.

Türk Milliyetçiliği fikriyatından, kırk küsur yıllık dava kültüründen bula bula çök kalk talimini tevarüs edebilmiş nasipsiz politikacı marifetiyle mizah malzemesi olmak çok hazin. Başbuğ'un, dönemin şartlarında, gevşek gördüğü Ülkücü gençlere uyanık ve canlı olmanın önemini kavratmak için ara sıra başvurduğu tevatür edilen askeri disiplin metodunu yeni bir Başbuğ edasıyla seçim meydanlarına taşıyıp halka tatbik etmek hangi akla hizmettir.

Ülkücü Hareketin banisi, bütün Ülkücülerin fikir babası Başbuğ'un her Ülkücü üzerinde hakkı vardır. Baba şefkatiyle disiplini, emri, talimatı, kızması, paylaması, azarlaması iltifat gibidir. O'nun sertliği öyle sertliktir ki Türk düşmanlarını sindirmiştir. Yeni yeni kafalarını kaldırabiliyorlar, bakıyorlar ki meydan boş, rahatça zehir kusuyorlar. Mücadele adamı yönünü unutturup bilgeliğinden dem vuranlar fikirlerinden pek nasiplenmiş sayılmaz.

Bahçeli, Ahmet Türk'ün grup toplantısında Kürtçe konuşmasına 'sert' çıkmış. Bunca vakit adına mülayim dedirtmeye uğraştıktan sonra, sert olsan ne yazar diye sorarlar adama.

Genelkurmay İletişim Daire Başkanı, Ahmet Türk'ün grup toplantısında Kürtçe konuşmasına olumsuz tepki verirken, TRT'nin Kürtçe yayınına olumlu yaklaşmış. Konuşmayla ilgili yargının harekete geçmesi gerektiğini, herkesin anayasa ve yasalara uygun hareket etmesi gerektiğini söylemiş. Buna karşılık TRT'nin Kürtçe yayın yapmasıyla ilgili soruya, üniter devlet ve ulus devlet yapısına zarar vermeyecek tedbirleri de göz önüne almak kaydıyla devlet kültürel alanda bazı açılımlarda bulunabilir cevabını vermiş. Buradan Genelkurmay'ın TMBB çatısı altında Kürtçe konuşmaya karşı olduğu, TRT'nin Kürtçe yayın yapmasını ise kültürel açılım olarak gördüğü ve desteklediği sonucu çıkartılmış.

İkibinikiyüzonsekiz yıllık maziye sahip, dünyanın en eski ve en köklü ordusu olan Türk Silahlı Kuvvetlerinden böylesine sığ bir görüşün sadır olmasına inanmak mümkün değil. Üniter devlet ve ulus devlet yapısına zarar vermeyecek tedbirleri de göz önüne almak kaydıyla kültürel alanda açılım yapmak ne demektir? Lâf kalabalığından ve anayasaya aykırı fiili duruma icazet vermekten başka manası yok. Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletinin resmi kurumlarında Türkçe'den başka dil konuşulması anayasaya alenen aykırıdır, devletin varlığını ve bütünlüğünü tehdit eden bu aykırılık giderilmezse silahlı kuvvetler gereken tedbiri düşünür. Milletin beklediği budur, denilmesi ve yapılması gereken budur.

Kuru ve teorik kelimelerle basite irca edilerek üniter devlet, ulus devlet tabirleriyle geçiştirilen ve demokrasi safsatalarıyla tartışmaya açılan kavram, Türk Milletinin varını yoğunu ortaya koyduğu, kanını canını sebil gibi akıtarak kurduğu son bağımsız Türk Devletidir. Devletin bekasını koruma görevi tevdi edilen makamlar milli meseleleri hafife almak, günlük gidişe ayak uydurmak hakkına sahip değildir. Başbuğ'un siyasi mirası MHP'nin de en küçük bir zaaf gösterme hakkı bulunmamaktadır.

Devlette bir ileri bir geri adım atılmaz. Bir fiil televizyonda iyi, mecliste kötü olmaz. Genelkurmay ya bu işlere hiç karışmamalı, suskunluğunu korumalı, düşüncesini belli etmemelidir, ya da doğru konuşmalı, Türk Milletinin menfaatleri istikametinde son sözü söyleyerek sözünün üstüne söz söyletmemelidir. Kenan Evren'in Kürtçe'yi yasaklamasının, ara dönemde üç beş görevlinin muhtelif yerlerde bir kısım halka kötü davranmasının vebali el çabukluğuyla, hainlerin koro halindeki gürültüsüyle Türk Milletinin üzerine yıkılarak suçluluk duygusuna itiliyor. Türk Milletinin eli kolu bağlı vatanının bölünmesine, devletinin yıkılmasına seyirci kalması sağlanmaya çalışılıyor. Yanlış yaptık diye nedamet getirip üstüne utanmadan devlete akıl vermeye kalkan vebal sahipleri kime ne yanlış yaptılarsa giderler özür mü dilerler, helallik mi dilerler orası onların bileceği konu, Türk Milletini ve Türk Devletini alâkadar etmez, kimseye özür borcumuz yok. Ergenekon tutuklularının mağduriyetine el çırpan, insanlıktan mahrum, bahaneyle Türklüğe vuran demokrasi kahramanı sahtekârlar da samimi iseler giderler faillerin yakasına yapışırlar. Mağduriyet edebiyatıyla, oniki eylül, yirmisekizşubat bahaneleriyle Türk Milletinin istikbali ipotek altına alınamaz. Bu ülkede Diyarbakır Cezaevi varsa Mamak Cezaevi de vardı. Üç beş gafilin ceremesi milyonla katlanıp bütün millete mal edilemeyeceği gibi milletin temsilcileri de bu faturayı kabul edemez. Milli meseleleri çözmekte aciz kalanlar yerlerini muktedir olanlara bırakırsa çözülmedik hiçbir mesele kalmaz, milli bir hizmet de görmüş olurlar.

Ahmet Türk tabiatının ve vazifesinin gereğini yapıyor, yadırganacak bir yönü yok. Ona o cesareti verenler utansın. TRT ise eşyanın tabiatına aykırı davranıyor. Milli kültürü güçlendirecek, milli birliği arttıracak yayın politikasını bırakıp bölücü, ayrıştırıcı ve zararlı yayın yapıyor. Mızrak çuvala sığmıyor, garabet her an ekranlardan taşıyor. Kürtçe kanalda hep aynı kadın, kanal sanki kişiye özel kurulmuş, ona tahsisli. Programcı, sunucu, prodüktör, şarkıcı, dansçı, her şey o. Tek başına konuşuyor, gülüyor, dönüyor, oynuyor, zıplıyor, yırtınıyor, çırpınıyor, oturuyor, kalkıyor, eğiliyor bükülüyor, kılıktan kılığa, şekilden şekle girip şirinlik ediyor. Zavallı konuklar ise donuk, şaşkın ve anlamaz gözlerle seyrediyor. Devamı yok, hepsi bu kadar. Elden gelen budur, olmayan bir şey var edilmeye çalışılırsa ancak bu kadar olur. Hafta sonu Urfa'da çekilen bir program vardı. Köy, çocuklar, koyunlar, vs. Arkada bir çoban saz çalıyor ve Türkçe türkü söylüyor. Türkçe konuşan, Türkçe türkü söyleyen insanlara Kürtçe program yapmak, Kürtçe kanal açmak millete ihanet ve halka işkence değil de nedir.

Ahmet Türk'ün konuşması önemlidir ancak son tahlilde nihayet kendisini ve partisini bağlar. Fakat TRT'den Kürtçe yayın yapılması Türk Milletinin birliğine kast edilmesidir, Türk Devletinin temeline dinamit atılmasıdır. Türkçe'den başka dilin resmi dil kabul edilmesi üniter devleti ve ulus devleti karpuz gibi bir anda ortadan ikiye ayırmayabilir. Bunu böyle bekleyenlerin ve olmadığını görünce, bakın gördünüz mü bir zararı yok işte, diye sunan ahmakların ve bunlara inananların akıl sağlığından şüphe edilir. Yarını görmekten aciz küçük adamlar maalesef bürokrasinin, siyasetin ve talihin garip tecellileriyle geldikleri makamlarda milletin mukadderatıyla oynamaktadırlar. Devlet eliyle başka bir suni millet meydana getirmek kültürel açılım değil, Türk Milletine ihanettir. Kültürel açılım yapılacaksa Türk Kültürü istikametinde açılım yapılmalıdır.

Türkçe konusunda en hassas olması gereken kurum Türk Ordusudur. Türk Kağanı Tanrıkut Mete'nin milattan önce ikiyüzsekiz yılında kurduğu ve verilen buyruğa kayıtsız şartsız itaatin esas olduğu ilk teşkilatlı ordu o günden bugüne geleneği yaşatmaktadır. Onluk, yüzlük, binlik birlik sistemi halen devam etmektedir. Subay (sü-subaşı), er, onbaşı, yüzbaşı, binbaşı, paşa (başağa), bölük, tabur, tümen, ordu, ordugâh, kışla, çadır, bayrak, yurt, savaş, ok, yay, demir, kılıç, tuğ, kargı kelimeleri Türkçe'nin ve Türk Ordusunun en eski kelimeleridir.

Subaylığa hevesli onbinlerce Türk gencinin gözü şaşı, boyu kısa, düztaban bahanesiyle mahzun geri çevrildiği, aralarından beden ve ruh sağlığı en gelişmiş, en zeki ve en kabiliyetlilerinin seçildiği askeri okullarda eksik olan nedir? Aziz Türk Milleti gözbebeği ordusu için bütün imkânlarını seferber ediyor, hiçbir nimeti esirgemiyor. Yüksek Türk Milliyetçisi yetiştirilecek yerde Atatürk Milliyetçiliği denilen belirsiz kavramdan da geri adım atılarak belki teknik yönden iyi ama fikir bakımından zayıf subaylar yetişmesi tehlikeli bir gidiştir. Askeri okullarda Türk Milliyetçiliği fikrine sahip hocalar var diye biliniyor ama yeterli gelmiyor demek ki.

Büyük Türk Milliyetçisi, büyük asker, büyük devlet ve fikir adamı Dündar Taşer'in orduyla ilgili mükemmel sözlerini hatırlatmak isteriz.

"Ordu, büyük, tarihi ve manevi bir varlıktır. Nutuk söylemez, makale yazmaz, demeç vermez. Dilsizdir, fakat akılsız değildir. Düşünür, tedbir alır ve yapar. Her subay memleketin emniyet ve selametinden kendini mesul sayar. O konuşursa herkes susar. Politikacılar taraftarlarının tasvibini kazanabilirler; fakat garnizonlarda, manevra meydanlarında çok ciddi şekilde vatan savunması meselesiyle uğraşan, 1870'de dünyanın dördüncü büyük devleti iken, yüz yılda yetmişinci devleti haline düşmenin ıstırabını duyanların tasvibini kazanmak kolay değildir.

Ordu bir menfaat müessesesi değildir. Bir istirahat müessesesi değildir. Bir cefa mihrakıdır, bir vefa abidesidir. Şeref ve haysiyet temelleri üzerine dikilir. İtaat, şecaat, vekar ve vefa ocağı mensuplarını kârlıya değil, iyiye ve güzele müştak olarak yetiştirir.

Ordu'ya Peygamber Ocağı diyen Türk Milleti, bu hükmü boşuna vermiş değildir. Kumandanlık makamına Peygamber Döşeği diyen halk inancı, bu gerçeği ifade etmektedir. Türk Milleti'nin içinde büyümüş, Türkiye sahalarında yürümüş olan her akl-ı selim sahibi, bu kıymet hükümlerini bilir."

Yazının devamına bakılırsa ordunun şeref ve haysiyetine vaki tecavüzler karşısında nasıl davrandığı öğrenilebilir. Yandaş matbuatın hemen her gün hakaretine maruz kalan silahlı kuvvetlerin sessizliği, kararsızlığı ve şaşkınlığı Türk Milletinin vicdanını yaralamaktadır. Neden korkulmaktadır, bu karanlık planlar niçin bozulmamaktadır, kapalı kapılar ardında neler oluyor? Türk Milleti bunları merak etmektedir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Başbuğ Alparslan Türkeş ve Dündar Taşer'den her kademedeki herkesin öğreneceği çok şey var.

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,14 M - Bugn : 691

ulkucudunya@ulkucudunya.com