« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

18 Mar

2009

NAMERT POLİTİKA

18 Mart 2009

Hangi akılsızın fikriydi, nasıl kabul görmüştü, siyaseti futbol amigoluğu ve arabesk kültürüne indirenler ne getirip ne götürdüğünü hesaplamış mıdır; geçen seçimlerde kürsüden meydanlara yalandan ip atılmıştı. Hainin boynuna takılamayan yağlı urgan, üstelik idam cezası kaldırıldıktan sonra meydanlarda seçim malzemesi yapılmış, uzun süre asardın asamazdın mügalatası yaşanmıştı. İş çoktan terse döndü, atı alan Üsküdar'ı geçmek üzere. İp artık, ipleri başkalarının parmaklarına bağlı kuklalar tarafından eli kolu bağlı milletin boğazına geçirilmeye çalışılıyor. Bölücülük ve ihanet aldı yürüdü.

Söğüt'te yaşanan küçük ve politik arbede sayılmazsa, meydanlara ip atanların Türk'ü yok sayanlara demokrasi adına verdiği sınırsız, hesapsız ve karşılıksız siyasi destekle hainler aklanmaya, vatanseverler suçlanmaya başlandı. Sayımız yetersizdi gibi sudan bahanelerle ipi hainin boynuna takmakta aciz kaldıktan sonra hiç olmazsa susulup unutulması temenni edilecek yerde milletin hafızasıyla alay edercesine meydanlara ip atanlar, seçimden sonra hainlerin galebesini balkondan sessizce seyretmeyi tercih etti. Her tarafı sakat Ergenekon davasında otuzbin faili meçhulden bahsedilirken seferber edilen onlarca iş makinesiyle, insana ait olup olmadığı bile belli olmayan üç beş kemik parçası bulundu. Bütün memleketin gözü bu sahteliklerle boyanırken sahte demokrasi kahramanları vatanseverliği eziyor, ip atanlarda ise bu konuda en ufak ses seda yok. Bir müddet sonra, bu işler boştu, bir şey çıkmadı deyip genel af çıkararak bölücübaşını salıverirlerse, o hain de başımıza siyasi lider kesilirse şaşmamalı. Vatanseverlerin üzerine şiddetle gidildiğine, hainlik himaye edildiğine göre muhtemelen tezgâhlanan plan bu.

Şimdi de seçim meydanlarında namert naraları gürlüyor.

Kürsülerde semirmiş, meselesiz, mutlu ve heyecanlı adaylar. Yüzlerinden güçlüye muvakkat sadakat akan sağlı sollu dalkavuklar, vecd içerisinde ellerini kavuşturmuş, dudaklarında ciddi görüntüyü bozmama endişesi taşıyan zoraki ve belirsiz tebessüm, mest vaziyette kulak kesilmiş, kafalarını hafifçe kımıldatarak yarı kısık gözlerle gökkubbedeki en muhteşem nidaları tasdik ediyorlar.

Bahçeli, AKP'nin nasıl kurulduğunu, siyasi yasak getirilen bir kişinin yüzonaltı gün içerisinde hangi kirli odakların yardımı ve hangi kirli ilişkiyle Siirt'ten milletvekili seçildiğini sordu.

Erdoğan, 'açıkla yoksa namertsin' diyerek cevap verdi.

Ardından Bahçeli, 'iktidar olursam o günü araştırıp ortaya koymazsam namerdim' deyip, resti gördü.

Erdoğan, 'seçim öncesi açıkla da oylarını arttırırsın' diye hem akıl akıl verdi hem dalgasını geçti ve açıklamazsan namertsin sözünü daha yüksek sesle tekrar sarf etti.

Namert meselesinde dün itibariyle son durum bu.

Aslında Bahçeli, bam telini buldu bulmasına. Basmak için yedi sene niçin durdu, orası meçhul. Milletin yedi senesi çalınmış ne gam, oniki senedir Türk Milliyetçiliğini inkıtaya uğratanların çok da umurundaydı. Zaman Türk Milliyetçiliği aleyhine dondurulurken, su akar Türk bakar diyenleri haklı çıkarırcasına sular hızla köprülerin altından geri dönüşü zor mecralara akıp gidiyor.

Her geçen gün menfaat kaybeden, zarara uğrayan Türk Milleti, iktidardakilerin iktidara gelmek için kimlerle görüştüğünü, ne pazarlıklar döndüğünü, hangi tavizler verildiğini Bahçeli'nin akıldânelerinden çok önce biliyor ve seziyor. Ortada ne döndüğünü bilip anlamak için danışman, uzman veya stratejist olmak gerekmez. Gizlisi saklısı yok, ağababaları Hoca yıllardır Amerika'da yaşıyor zaten. Amerikan aksanlı, coni suratlı danışmanlar ve bakanlar cabası. Muhalefetin kabiliyetsizliği ve iktidara gelme isteksizliği sebebiyle, halk her şeyi bildiği halde ucuz politikayı iyi becerdikleri için çaresiz yine bunlara oy veriyor. Öbür liderlerde hiçbir şey bulamıyor çünkü. Beyefendilikse, o tuhafiyeci Emin efendide herkesten fazlasıyla mevcut. O yüzden işine bakıyor, liderliğe soyunmuyor.

Namert, nâmerd: Sözünün eri olmayan, insanlıktan mahrum, güvenilmeyen, korkak, alçak, mert olmayan.

Kavgada bile söylenmez derler ya, namert aslında öyle bir sözdür. Mert adamın, haysiyetli adamın rastgele kimseye söylemeyeceği ve asla kendisine söyletmeyeceği türden. Azılı düşmanlar hakkımızda her şeyi söyledi, fakat Ülkücülere namert denilebildiğini tarih kaydetmemiştir. Bunu da görecekmişiz. Söyleyenler kadar söyletenler utansın. Seçim arefesinde daha fazlasını yazmaya gönül elvermiyor. Vakt-i merhununda namert sözü söyleyenlere ve söyletenlere yedirilmezse, hak edilmiş demektir.

Bunların iktidara nasıl geldiğini, kapalı kapılar ardında ne görüşüldüğünü tartışmaya açmak kaybolan yedi seneden sonra nedense bugün akıllarına geldi. Yedi senedir aklınız nerede? Bir de şartı var, iktidara gelirse açıklayacakmış. Gelemezse ne olacak? Bu durumda siyasi desteğe devam edileceği sonucu çıkıyor. İktidara gelmek için ne gibi hazırlığınız, taliminiz ve idmanınız var? Başarısızlık ve beceriksizliklerin sebeplerini araştırıp tedbir alındı mı? Seçimden seçime eften püften biri iki meydan sloganı uydurmakla milli meseleler çözülemez.

Hem en yükseğe talip olup hem mazeret uydurmak çelişkidir. Milli meselelerde başarısızlığın mazereti olmaz. Cazib vaadlerle, müsbet intibalarla itimat telkin edip, türlü oyunlarla önce rakibini ve sonra ortaklarını saf dışı ettikten sonra talip oldukları mevki ve makamlara nail olanlar vazifelerini en mükemmel surette yapmak mecburiyetindedir. Emele ulaştıktan sonra icabını yapmamak, orada öylece oturmak, koltuğa sımsıkı yapışmak zulüm ve haksızlıktır. İster siyasi, askeri, bürokratik en yüksek makamlar için, isterse çaycılık için ortaya soyunan, rekabete ve mücadeleye girişen iddia sahipleri işlerini en iyi şekilde yapmalıdır.

Ülkücüler bu seçimde de oy vererek harekete karşı vicdani görevlerini ifa ettikten sonra seçim sonucu ne olursa olsun asli görevini hatırlamalı, en kısa zamanda başlarına hem seyf, hem ilim sahibi bir Ülkücü getirmelidir. Mertlik nasıl olurmuş dost düşman o zaman görür.

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,14 M - Bugn : 29930

ulkucudunya@ulkucudunya.com