« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

25 Mar

2009

IRAK ZİYARETİ

25 Mart 2009

Bundan otuzüç yıl önce 6. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'ün 27 Nisan 1976 tarihinde Irak'ı ziyaretinde Türk şehri Kerkük'e gittiği gün yer yerinden oynamıştı. Sokağa dökülen halk eşi benzeri görülmemiş bir karşılama töreni düzenlemiş, çoluk çocuk, kadın erkek, yaşlı genç onbinlerce Irak Türk'ü gözyaşları içinde büyük tezahüratla Türk heyetine sevgi gösterilerinde bulunmuştu. Yarım asırdır öksüz kalan, hürriyet hasretiyle yanıp tutuşan Türk yurdunun anavatandan beklediği ümit coşkun bir sel halinde taşmıştı. Baas rejimi zamanla asil ve varlıklı Türk ailelerini fakirleştirdi, topraklarını ve haklarını aldı, milliyetçi Türk liderleri idam edildi, güzelim Türk yurtlarına Arap dolduruldu. İşgal sonrasında ise Türk şehirleri peşmergeye peşkeş çekiliyor.

Gelen son bağımsız Türk Devletinin, Türkiye Cumhuriyetinin başkanıydı. Şahsının akmaz kokmaz olmasının o kadar önemi yoktu, teveccüh Türk Devletine idi. Askerliğin kazandırdığı iyi kötü bir milli şuurla, şahlanmış milli coşkuya hitab etmeye çalıştı. Başbuğ Türkeş sloganlarıyla karşılanan Türk heyeti de şaşırmış, ne olduğunu anlayamamıştı. Evet, Irak Türkleri Cumhurbaşkanını Başbuğ Türkeş diye karşılamışlardı, çünkü oradaki halk Alparslan Türkeş'i devlet başkanı zannediyordu. Bir de Atatürk'ün adını duymuşlardı. Bütün Türk ellerinde durum aynıydı.

Çünkü aynı dönemde Türkiye'de Başbuğ Alparslan Türkeş'in liderliğinde Ülkü Ocakları'nda yetişen Ülkücü, Turancı, Bozkurtçu, Türk Milliyetçisi gençler, bütün Türklere hürriyet istiyor, Türklük şuuru dalga dalga yayılıyordu. Evet, bir zamanlar Türk Milliyetçilerin Dış Türkler diye bir meselesi vardı, oniki sene öncesine kadar da böyleydi. Dış Türkler Ülkücü Hareketin öncelikli bir cüzü idi, Turancılık harekete teveccühün ve husumetin başlıca sebebiydi. Başbuğ Alparslan Türkeş bütün Türk Dünyasını isim isim sayar, önde gelenlerinin hepsini yakinen tanır, bizzat görüşür, yol gösterir, koordine ederdi. Amerikan güdümlü Özal'dan, Bush'lardan çok evvel Türk Ordusunun elini çabuk tutarak Irak'a girmesini diler, başta büyük düşünen adam yok diye hayıflanırdı.

Otuzüç yıllık aradan sonra Irak'a ilk resmi ziyareti gerçekleştiren Cumhurbaşkanı uçakta ilk kez Kuzey Irak yerine Kürdistan Bölgesel Yönetimi ifadesini kullandı. Türklüğün tabii sınırlarını tehdit eden, Türk devlet başkanının ve vatan haini olmayan herkesin mutlaka şiddetle karşı olması gereken suni oluşum gayrıresmi olarak tanınmış oldu. Medyadaki hain koronun uzun süredir dillendirdiği hülya gerçekleşti. Erbil'deki Abant toplantısı, satılmış aydınların psikolojik harekâttaki öncü kuvvet çıkarmasıydı. Kanında bozukluk arayan ve devletin en tepesinde ihanet yollarını ilk açan Özal'ın ruhu da şad olmuştur.

Cumhurbaşkanının bu ziyaretinde Kerkük, Erbil, Musul gibi Türk şehirleri güvenlik sebebiyle yer almıyormuş. Programda Türk adı yok, Türk meselesi yok. Türk'ün boynu yine bükük. Önce Atatürk'e, sonra Türkeş'e umut bağlamışlardı, talih yaver gitmedi. Atatürk erken öldü, Başbuğ Amerika'nın talimatıyla beş sene tutuklu kaldı, başka Türk Milliyetçisi lider çıkmadığı için şimdi hiç kimseleri yok. Gül, sanki Türk Cumhurbaşkanı değil peşmerge hamisi. Kürdistan'ı tanımaya, meşrulaştırmaya gidiyor, Türk düşmanı kalleş, kaypak, hain ve kukla Talabani'yle kucaklaşmaya, can ciğer kuzu sarması dostluğunu pekiştirmeye gidiyor. PKK ile mücadele konuları işin Türk kamuoyunu aldatmaya dönük göstermelik kısmı, Türkiye'ye kedi bile vermeyiz diyen Talabani değil miydi? Apo'nun idam edilmemek şartıyla teslimi Türkiye'nin hayrı düşünüldüğünden değil, Kuzey Iraktaki peşmerge oluşumunun Türk faktöründen arî ve rahat şekilde tanzim edilebilmesi için düşünülmüş bir plandır. Türk askerini istemedikleri gibi Türk'ün hainini de ayak altında istemiyorlar. Kendileri kontrol altına alıp zararlarından ve taleplerinden korunuyorlar ancak mesele Türkiye'nin menfaatlerine gelince rahatlamaması için yok da etmiyorlar. PKK karargâhı usta bir manevrayla ve çok daha ehven şartlarla İmralı'ya taşınmış oldu sadece. Plan içinde plan, oyun içinde oyun. Yandaşlara Osmanlı canlanıyor hayalleri kurdurup Türk'e kefen biçiyorlar. Bu planları değil bozacak, okuyup anlayacak çapta devlet adamı ve lider yok ki.

Bu hain planları bozacak olan Ülkücülerdir. Bütün benliğini günlük siyasete vakfetmiş, nefeslerini tutup partinin oy oranı bir iki puan artınca deliler gibi sevinen, azalınca dövünen, iki üç belediyenin seçimlerde beş altı vilayete çıkması ihtimalini varlık yokluk meselesi sayan, işe yaramaz bir grup milletvekilini meclise göndermeyi dünyayı fethetmekle eşdeğer tutan, başları hiç öne eğilmediği halde haklı tenkitleri başı önde dinleyen samimi Ülkücü arkadaşlarımız, yetmiş milyonun korku imparatorlunda dikenli tellere hapsedilmesini boş gözlerle seyreden, vatanseverliğin çete suçlamasıyla ezildiğini idrak edemeyen Ülkücü geçinen demokrat arkadaşlarımız, hacıyatmaz kıvraklığıyla her yanlış icraata hikmetli bir bahane uydurmakta mahir, siyasete endeksli beklentileri olan ve Ülkücülükten geçinen ılımlı arkadaşlarımız ile başka mihraklara ram olan eski Ülkücü arkadaşlarımız bu tarihi tabloya ibretle bakmalı, meseleleri iyi tahlil etmelidir. Ülke olarak, zihniyet olarak, hareket olarak nereden nereye gerilemişiz, bunun ızdırabını duymalıdır. Lider faktörünün hiçbir zaman ehemmiyetinin azalmadığı, basiretsiz liderlerin ne kayıplara mal olduğu iyi anlaşılmalıdır. Bir de, sebebiyet verdikleri alacakaranlık iktidarını siyaset icabı sorgular gözükenler, önce Türkeş ismini silmeye matuf kendi alacakaranlıklarını açıklamalıdır.

Türklük böylesine mevzi kaybederken gözlerinden riya, fitne, fesat, fücur, yalan, iftira, namertlik ve kalleşlik akan taife, hezeyanlarına adam gibi karşılık verilmeyince gemi azı alıyor. Cami duvarına pisleyenlerin ecelinin gelmediği, çarpılmadan meydanlarda başıboş gezmeye devam ettikleri görüldükçe ucuz kahramanlığın heveslisi artıyor. Dış güdümlü sivil istibdatın, muhalif güçleri terör bahanesiyle sindirip, kalabalıkları ve yarı aydınları demokrasi hipnozuna tutarak açtığı elverişli vasatta hain koro gittikçe sesini yükseltiyor.

Bunlardan Menemen hadisesinin baş aktörü Derviş Mehmet'in torunu olduğu söylenen biri, emekli orgeneraller için, 'Türkiye iyi ki bunların zamanında savaşa girmemiş. Yoksa bunların savaşacak halleri yok. Askerlikten başka her şeyi yapmışlar. Siyasetle uğraşmışlar, darbelerle uğraşmışlar.' dedi. Genelkurmay her zamanki gibi sert denilen yumuşak tepki gösterdi. Öyle yumuşak ki, kabadayı politikacı kimsenin emir eri olmadığını söyleyip son noktayı koymaktan, daha doğrusu posta koymaktan geri durmadı. Şeyh Said'in torunu geri kalır mı, derhal korodaki sesini yükselterek PKK'lı teröristler için genel af çıkarılmasını istedi.

Bütün Türk tarihinin en yüz kızartıcı hezimeti çuval vakasıdır. Kıbrıs'ta Türk bayrağına el sürmeye yelteneni tek kurşunla bayrak direğinden kaydırıveren Mehmetçik o çuvalı da coninin kafasına geçirirdi, siyasi engelleme olmasa. Bu talihsiz hadisenin müsebbibi bugün çete bahanesiyle kahraman askerlere saldıranlar sivil iktidardır. O menfur vaka meydana geldiğinde iktidarda bunlar vardı, karşılık verilmedi. Neredeyse ayağına basılan korkak adamın özür dilemesi gibi kafamızı çuvala soktuğumuz için biz özür dileyecektik. Ucuz kabadayı da o zaman meclis başkanıydı. Şimdi bir düşünelim bakalım Allah korusun Türkiye bunların zamanında bir savaşa girseydi ne olurdu. Hoş, bunların Türk menfaatleri için en ufak bir endişeleri yok ki savaş kararı alınsın. Türk menfaatleri barış ve demokrasi ortamında haraç mezat satılıyor, savaşa ne hacet.

Türkiye bir an önce bunlardan kurtulmalıdır.

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,14 M - Bugn : 29437

ulkucudunya@ulkucudunya.com