« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

22 Nis

2009

SEL GİDER KUM KALIR

22 Nisan 2009


Görünen o ki, miadını tamamlayan her fani şey gibi bunlar da gidici.

Var olmaları için sebep yoktu, oluşturuldu. Küresel güçler evvela milliyetçiliği pasifize etmek için tedbir aldı. Mümkün olabilecek en yetersiz kadro işbaşına getirildi. Tezahür eden milli hissiyat oylara yansıyarak zirve yakalanmışken siyasette milli icraat ortaya konulamayınca dinamizmin yerini hâlâ devam eden yorgunluk ve moral bozukluğu aldı. Milliyetçilik özgüvenini yitirdi. Milliyetçi direncin çözülmesinde planlananın fevkinde başarı ve isabet kaydedilince gerisi çorap söküğü gibi geldi. Vesayetle kurulan iyi kötü milli bir koalisyon hükümeti, ayakta durmakta zorlanırken dışarıdan kontrol edilerek şiddeti arttırılan ekonomik krizle yıkıldı. Postmodern darbe, emuhtıra ve daha bir sürü suni sebep birtakım mağduriyetlerle birleşerek en başta liderlerine ihanet eden, ihanet üzerine bina edilen, küresel güçlerin emrinde suni bir hareketin iktidar olmasına yol açtı. Fütursuz politikacılar, yandaş medya ve şımarık zenginler türedi. Ayaklar baş oldu. Aslanlar kedilere boğduruldu. Fareler cirit attı. Millet hayatından çalınan bunca yıl heba olup gitti.

Vatan bölünmeye çalışılırken, milli değerler horlanırken, eğilip bükülmeyen milliyetçiler itilip kakılırken, haksızlığa ortak olmayanlar haksızlığa uğrarken, milliyetçiliğin temsilcilerinin halden pek şikâyeti ve rahatsızlığı görülmüyor. Tencere kapak misali, aynı memnun ve umursamaz tavrı vasati dünyevi hedeflerine ulaşmış, belli periyodlarla toplanıp yemek yiyen, havadan sudan konuşmalara seçim zamanı biraz siyasi heyecan ekleyerek vicdanen rahatlayan eski idealistlerde de görmek mümkün. Mevcudu muhafazayı kâr sayıp, memleket meselelerine fazla kafa yormak istemeyen yorgun bir zihniyet.

İktidarın küçük dağları ben yarattım havası mahalli seçim sonuçları açıklandığında yerini endişeye bırakmıştı. Seçim akşamı yüzlerinde oylarındaki düşüş oranından kat kat daha fazla karamsarlık havası hakimdi. Yolun sonunun göründüğü belli oluyordu.

Akıllı olsalar gitmeleri için sebep yok, çünkü ortada muhalefet yok. İşsizlik ve küçülme cihetiyle had safhaya varan ekonomik kriz, tatlı kârını sürdüren sıcak para dolayısıyla deprem etkisi göstermediği için siyaseti şimdilik çok fazla etkilemiyor. Kolayca elde ettikleri iktidarı millete hizmet için kullanmak yerine iktidar sarhoşluğuyla halkı canından bezdirip gitme sebeplerini kendileri oluşturuyorlar. Üst üste bu kadar hatayı belki de devirlerinin tabii ömrünü tamamladığını anladıkları için, kazasız belasız, siyaseten gidebilmek için özellikle yapıyorlar. Bilhassa bir türlü vazgeçmedikleri ayrı etnik kimlikler meydana getirmek suretiyle ülkeyi bölme rolü üst üste hata yaptırıyor.

Faniliği hatırlamanın tevazuu kalıcı olmadı. Süt dökmüş kedi pozları uzun sürmedi. Çarçabuk silkinip asıllarına rücu ettiler.

Toplumda öfke ve infial uyandıran, gerginlik ve kamplaşmaya yol açan Ergenekon davasının dalgaları devam ediyor. Artık herkeste bu davanın tamamen siyasi olduğu ve baştan sona çürük temellere dayandığı kanaati iyice yerleşmiş durumda. İktidardan duyduğu rahatsızlığı yüksek sesle dile getirme makamındaki herkesi kelepçeleyip hapse tıkmanın adının demokrasi değil diktatörlük olduğunu herkes biliyor. Yanlışa başka yanlışlarla devam ediliyor. DTP'yi hedef alan göstermelik operasyonlar Ergenekon'dan doğan tepkileri dengelemeyi hedefliyor ve bu yüzden rahatsızlık veriyor.

Milli bütünlüğün bozulmasına yönelik faaliyetler çok yönlü sürüyor. Etnik kimlik oluşturulmasının yanında laik muhafazakâr zıtlaşması arttırılıyor. Farklı kesimlerin birbirlerini anlayarak yakınlaşması gayet mümkün ve lüzumlu iken, muhafazakârlar cumhuriyetin temel değerlerine düşman ediliyor, laikler ise sahtekârlar yüzünden maneviyattan iyice uzaklaşıyor. Geçmişte benzer gerilimi kendilerini rejimin sahibi zannedenler çıkarıyordu, değişen bir şey yok, şimdi ise iktidardaki rejim muhalifleri aynı tezgâhı sürdürüyor. Sığ kalemleriyle Kemer'deki o acaip heykelin kaldırılmasına tepki gösteren, alemi sersem, herkesi kör sanan Bekir Coşkun gibi millete yabancı tipler heykelin uzaylıları çağrıştırdığı açıklamasıyla milletin zekâsıyla dalga geçerek ayrışmaya tuz biber ekiyor. Hafta sonunda Anıtkabir'e yürüyen ve içlerinde hiç muhafazakâr bulunmayan laik kesim kutuplaşmanın fotoğrafıdır. Dış ilişkilerde de durum farklı değil. Satılmış kalemler Ermenistan'a yaklaşılması karşısında tavır alan Azerbaycan'ı suçluyor. Kıbrıs'taki seçim sonuçları gayrımilli politikalara karşı milli uyanışın habercisidir.

Türk Milletinin en önemli milli destanının muhayyel bir terör örgütüyle birlikte zikredilmesi baştan beri Türk insanında derin şüpheler uyandırmıştı. Ergenekon adı gerçekten Türklük şuuru taşıyan, Türkçülük gayesi güden ciddi bir yapı tarafından sahiplenilmiş olsa, yanlışlığı doğruluğu ayrı konu, iddialar bir dereceye kadar inandırıcı olabilirdi. Ancak, Türk destanlarıyla, Türk mitolojisiyle pek de alâkadar olmayacak ulusalcı ve solcu ağırlıklı bir oluşuma Ergenekon yakıştırması iğreti durmaktadır. Dava kapsamındakilerin çoğu sırf Ülkücülere benzememek için tarihi Türk isimlerinden uzak duracak tipler. Operasyonlara inatla Ergenekon adının konulması Türk düşmanlığının alâmetidir.

Önemli bir destanın yanında, inek adını andıran sarıkız, ayışığı gibi sıradan isimlerin telaffuz edilmesi diğer bir sürü mantıksızlıkla birlikte hadisenin inanılırlığını bozmaktadır. Ergenekon adını kendisine yakıştıran şuurlu bir örgüt, darbesine de pekâlâ adam gibi bir isim bulabilir ve ne yapacağını çocuk gibi günlüğe yazmaz, adam gibi darbe yapardı. Ayrıntı bombardımanıyla işin özü gözden kaçırılmaktadır. Darbe günlüğü, plan, kroki gibi kavramlar ortaya atılarak propaganda yoluyla dehşetengiz ve esrarengiz hava katılmaktadır. Darbe yapacak adam niye günlük tutar, yakalatıp mahkemelerde sürünmek için mi? Bunlar darbeci kurmay subay mıdır, yoksa düşünür, filozof, şair, edebiyatçı, roman yazarı veya başında kavak yelleri esen liseli genç midir? Darbeci adam yürekli olur, ucunda ip de olsa Talat Aydemir gibi, Fethi Gürcan gibi darbe üstüne darbe yapar, gizli tasavvurlarını ne diye teferruatıyla yazılı hale getirsin?

Darbe teşebbüsçüsü varsa yargılanır, mesele biter. Türk Milletiyle alay edercesine birbiriyle ilgisiz olayları dizi filme dönüştürüp seyrettirmek kabak tadı veriyor. Mesele darbe değildir. Devletin tahribatı için alan açılmakta, devletin bekasını temin eden müesseseler yıpratılmakta, ülkenin bütünlüğünün korunmasında zafiyet oluşturulmaktadır.

Her fani gider. Esas olan devlet-i ebed müddettir. Kasıntı bir müddei, bir güneş gözlüğü, ve haksızlığı alkışlayan bir avuç hain koro, bu devleti yıkmaya güç yetiremez. Bir düdük sesi duyulsa, iki tank yürüse birçoğu hazırola geçip selâm duracak karaktersizlerin demokrasi kahramanı kesilmesine kimse kanmasın. Yarın devir değişir, bunlar yeni efendilerine kul köle olurlar.

Suların temiz olduğu zamanlarda selin getirdiği mil de temiz imiş ki, sel gider kum kalır demişler. Bunların kirliliğinden geriye kalacak pis çamurun nasıl temizleneceği ayrı bir mesele.


Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,14 M - Bugn : 28823

ulkucudunya@ulkucudunya.com