« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

06 May

2009

3 MAYIS TÜRKÇÜLER GÜNÜ

06 Mayıs 2009

Çoğu geri dönemeyecek binlerce atlının çocuklar gibi şen şakrak akınlara çıktığı fütuhat devirlerine yetişemediğimize esef etmeli mi? Eskiden her bahar kışa kadar sürecek Anadolu'ya çıkma vakti geldiğinde işin zorluğundan bahsedenlerin aksine dostum Servet Somuncuoğlu gıptayla iç geçirir, halinden hiç şikâyet etme, akıncı beyleri gibi hür, yine serhadlere gidiyorsun, derdi. Son on senedir nöbeti devraldı, yörüklerin yerleşiklere küçümseyerek dediği gibi biz yatuk kaldık, o Türk coğrafyasında yürük gezdi.

3 Mayıs Türkçülük Günü münasebetiyle Türk Ocakları Kırıkkale Şubesi, Sibirya'dan Anadolu'ya Taştaki Türkler konulu konferansa davet etmiş. Müsait olursak birlikte gitmeyi kararlaştırmıştık.

Bir mayısın cumaya rast gelmesinden istifade sabah altıda buluşup, aman bir son dakika maniası çıkmasın düşüncesiyle gişelerden çıkarak çocuklar gibi şen, hızla hürriyete atıldık. Şenlik, ne zaman bizi birlikte görse 'vayy reislerim gelmiş' diye sevinç çığlığı atarak tezgâhın arkasından fırlayıp boynumuza atılmak istercesine izzet ve hürmet gösteren mahalle bakkalımız Murat'tan gazete alırken başladı. Bu temiz, pırıl pırıl genç ülkücünün samimi tavırları karşısında Servet, 'Bunca zamandan sonra, bunca reis arasında bizi reis ilan eden bir ferasetli adam bulduk, kıymetini bilelim' diye takılır, camiada pek sevilen reislik kavramı üzerine hoş bir yazı yazmamı isterdi. Bunda, elinden gelse kırk yıllık ülkücünün bile yüreğine ürperti salmak istercesine insanın üstüne üstüne yürüyen dik bakışlı tiplerin de tesiri vardır. Bir tarafta ömrünü vakfederek teşekkül ettiren, dosta mütevazi, düşmana kavi, seferde en önde, hazerde hep bir adım geride duran sahici reisler, bir tarafta ise tefessüh ettiren reis bozuntuları.

Önce refik, sonra tarik. Güzergâhı yolda tayin ederiz diye konuşmuştuk. Bolu tünelinden çıkınca bir çorba içimi mola ve Gerede yol ayrımında nihai karar. Karabük, Safranbolu, Kastamonu, Çankırı üzerinden gidilecek.

Bir ay önce yine birlikte daha geniş vakitli uğradığımız ata toprağı Kastamonu bu yıl daha fazla ehemmiyet kesbetti. Arifiye Öğretmen Lisesinden sevgili reisimiz Cengiz Albayrak, ülkücü olmak suçundan yedi yıldır iktidarın hışmına uğraya uğraya en nihayet beşinci veya altıncı seferde Kastamonu'ya gönderildi.

Kastamonu'ya milli kimlik kazandıran efsane adam Mehmet ağabeyle tanışmış, kaynaşmışlar. Önceki gelişimizde üçümüz birlikte gidip Serender Konağında ziyaret ederek çayını içmiştik. Çilekeş fakat gayet ümit veren asil simasında, Metin ağabeyin tevazu ve saygıyla bu en yakın arkadaşlarının gıyabında başkanlarım diyerek bahsettiği zaman gözlerinde beliren sevgi ışıltılarının esbabını okumak kabildi.

İşte biz de aynı hamurdan yoğrulmuş ve aynı itimadı telkin eden reisimizi böyle sarsılmaz bir sevgiyle, hesapsız kitapsız, kayıtsız şartsız severiz, her daim görmek isteriz. Arasıra saygıda kusur etsek de o pek aldırmaz. En son iki sene evvelki mezunlar toplantısında cebinden adı duyulmadık bir paket çıkardığında patavatsız Servet, yahu sen nasıl reissin, reis dediğin böyle kıytırık marka sigara içer mi, elin reisleri tebasını ihya ediyor, sen ise arabana tüp taktırıyorsun, bu ne haldir diye çıkışmış, reisin, ne yapalım bu sigara bu daha ucuz, sürgünlerde canımız çıktı mazeretini kabul etmemişti.

Bu defa da Araç yaylalarında, ağaç denizini andıran ulu ormanlarda biraz gezinip, Cengiz reisle buluştuk, hasret giderdik. Yolcu yolunda gerek, ziyareti kısa tutup uzaktan karlı zirveleriyle Tanrı Dağları gibi heybetli duran Ilgaz Dağlarına doğru yürüdük. Rakım arttıkça karla karışık yağan yağmur Himalayalardaki Karakurum Geçidini andırıyordu.

Akşam vasıl olduğumuz Kırıkkale'de sevgili arkadaşımız Muzaffer Demirbaş ve Türk Ocağı Başkanı genç arkadaşımızın sıcak misafirperverliğiyle ağırlandık.

Sabah, Servet'in reisliği az görerek enerjisine binaen kurucu genel başkan sıfatını uygun gördüğü Fatih, beraberinde sevgili Ünal ile birlikte zuhur etti. Öğleden sonra kısa konuşmalarla başlayan iki saatlik konferans ve slayt gösterisi yüksek alâka ve dikkatle seyredildi. Konuşmacılardan biri Atsız ve Başbuğ Alparslan Türkeş'i zikrederek 3 Mayıs 1944 olayları ile Türkçüler Günü hakkında güzel bilgiler verdi. Dinleyiciler arasında yetmiş yaşındaki bir emekli öğretmenin köyünde çektiği balbal şeklindeki mezar taşlarına ait resimler de ilgi çekiciydi. Yörede bilahare Türkiyat tetkikatlarında bulunmak üzere akşam dönüş yoluna revan olduk.

Adapazarı'na yaklaşınca kadim ülküdaşlarımız Alirıza reis ve Erol'u yokladık, üzücü bir haber verdiler. Bir devre büyüğümüz Veysel Yiğit reisin annesi geçen hafta vefat etmiş. Akyazı'ya gitmeyi düşünüyorlarmış, birlikte ziyarette mutabık kaldık. Buluşup geç sayılacak bir vakitte haneye vardığımızda yiğit ailenin bütün yiğitleri bir aradaydı. Bu vatana altı yiğit Türk evladı veren melek annemizin mekânı cennet olur inşallah. Yaktığı ocak tütüyor, avluda ocak başında pişirilen gözlemeler, demli çay, vatan muhabbeti canına değmiştir.

Velhasıl, 3 Mayıs Türkçüler Günü, kadim dostlarımızı görerek, Başbuğ Alparslan Türkeş'in tekâmül ettirdiği Ülkücü çizgide sapmadan yürüyen Türkçülerle buluşup hasret gidererek geçti, ümitvar olduk, güzeldi.


Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,14 M - Bugn : 28617

ulkucudunya@ulkucudunya.com