Dün Başbuğ Alparslan Türkeş’in heybeti, celadeti, cesareti, inancı, kararlılığı, ciddiyeti ve gücü karşısında korkudan rengi uçarak, eli ayağına dolaşarak, sesi titreyerek, –Sayın Türkeş- diye kekeleyen hain taife, geçen zaman içerisinde şımarmış, pervasızlaşmış ve bozkurt otağındaki zata, “Elinde iple dolaşıp Öcalan’ı as diyen Bahçeli. Sen bu saatten sonra assan assan sayın Öcalan’ın paltosunu vestiyere asarsın.” diyebilmek cüretini göstermiştir.
Bu yürek dağlayıcı sözler şahsı muhatap alsa o kadar gam değil. Türk Milletini hedef almaktadır. Otuzbin Türk’ün kanını akıtmış, asker, polis, bebek katilinin yardakçıları elele vererek bu eli kanlı caniyi Türk Milletine siyasi bir aktör olarak kabul ettirmeye çalışmaktadır. Ve gökkubbede onbeş gündür hiçbir şey olmamış gibi yine her gün güneş doğmakta ve batmaktadır. Haysiyetli Ülkücülerin yürekleri sızlarken, sosyal paylaşım sitelerinde miting fotoğraflarını paylaşan parti yöneticisi arkadaşların yüzlerinde keder ifadesi okunmamakta, bir sonraki seçimde nereden ne kaparım endişesinin bulutları dolaşmaktadır.
Kayıkçı kavgası üstadı parti sözcüsünün verdiği çocukça cevabın anlaşılabilir kısımlarından çıkan netice, bu hesabın görüleceği zamanın, Nasrettin Hoca’nın evinin önünden geçen koyunların yünlerini toplayıp satarak borcunu ödeyeceği meçhul vadeden daha yakın olmadığı yönündedir.
“Biz sayın Genel Başkanımız, bu milletimiz, milleti yönetme iradesini kendilerine verdikleri zaman neyi, kimin neresine asacağını çok iyi bilir. Biz o vestiyerlik malzemeyi paltosu ile birlikte vestiyere koymasını ve dipnot olarak tarihe gömülmesini yapmasını bilenlerdeniz. Niceleri geldi geçti, Kandil yerle bir olduğu zaman görürsünüz gününüzü.”
Milletimiz milleti yönetme iradesini kendilerine verdikleri zaman asacaklarmış. Kandil yerle bir olduğu zaman günlerini göreceklermiş. Yani o zamana kadar hakaret yemeğe devam edilecek. Allah vere de ellerine kolonya tutuşturup peşkircilik yaptırmasalar.
Siz aciz, akılsız ve korkak olmasanız Türk Milleti şimdiye kadar elli defa milleti yönetme iradesini verirdi. Türk Ordusu tasfiye edilirken sessiz kalan, seçilmiş milletvekilini sahiplenip cezaevinden çıkaramayan, Kerkük’e gideceğim diye ortalığı ayağa kaldırıp oradaki mazlum soydaşlarımıza ümit verdikten sonra vize alamayan, vize alamayınca ihaneti cebren yarıp geçemeyen bir kadro Kandil’i nasıl yerle bir edecek.
Milliyetçi bir parti için yüzde onbeş civarındaki nominal oy oranı reel olarak yüzde altmış yetmişe tekabül eder ve millet iradesini temsil eder. Küçük bir silkinişle yüzde elliden fazla oy almak mümkündür. Esasen pervasızlaşan ihanet, siyaseten değerlendirmesini ve millete anlatmasını bilene her an iktidar fırsatı vermektedir.
Siyaset haricinde hayatın bütün sahalarında milliyetçilik halen çok güçlüdür ve yenilmezdir. Yüreği temiz, fikri hür, mazisinden kopmamış her Ülkücü bulunduğu satıhta zıt görüşlü muhataplarına galebe çalmaktadır. Sade vatandaş Türk Milliyetçiliği istikametindeki duruşu ve söyleyişi büyük bir özleyişle ve hak vererek kabul etmektedir.
Boyunları büken milliyetçi siyasetin aciz, akılsız ve korkak efendileridir. Mevcut yapıya alternatif çıkan sözde muhaliflerin de bunlardan hiç farkı bulunmamaktadır. Hepsi aynı tezgâhtan geçmişlerdir.
Yegâne kurtuluş ümidi, Bağbuğ Alparslan Türkeş’in tedrisatının dışında bir kaynaktan beslenmemiş yüzde yüz Ülkücü, çok cesur ve yüksek haysiyetli kadroların işbaşına gelmesindedir.
Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.
