« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

12 Haz

2013

TAKSİM YİNE TOZ DUMAN

12 Haziran 2013

Objektif gözle bakıldığında tartışmalara konu olan yere ne topçu kışlası, ne otel, ne alışveriş merkezi, ne de sergi salonu yapılması uygun değildir. Oranın mevcut haliyle kalması, yeşil alanın daha da güzelleştirilmesi ve ıssızlıktan kurtularak hayatın içine daha fazla dahil edilmesi en doğrusudur. Topçu kışlasının hizmette kullanıldığı tarihlerde Taksim’den ötede yerleşim ve şehir hayatı bulunmuyordu. Alanın karşı tarafındaki Talimhane, adı üzerinde askerlerin talim yaptığı boş bir alandı. Bugün kışlanın yerine bir bina yapıldığında şehrin bütün trafiği, görünümü ve hava cereyanı tıkanır.

Belediyelik bir meseleye üstüne vazife değilken rant için el attığına inanılan iktidar tarafından henüz sakinleştirici bir çözüm vaadinde bulunulmaması meselenin uzayacağının işaretidir.

Ağaçların kesilmesiyle başlayan olayların büyümesi sonucunda eylemciler tarafından bir haftayı aşkın zamandır işgal edilen Taksim bölgesine dün sabah polis müdahalesi başladı. Yoğun biber gazından dolayı metro ve finüküler çalışmadı, insanlar zamanında işlerine gidemediler. Gümüşsuyu’ndan İnönü’ye kadar ellişer metre arayla arabalardan, taşlardan, demirlerden kurulan onaltı adet barikat dozerlerle temizlendi. AKM ve Atatürk heykelindeki yazı ve posterler kaldırıldı. Binlerce polis, meydanın tamamını kontrol altına almak için çevreyi devamlı biber gazı bombardımanına maruz bırakıyor ve tazyikli su sıkıyor. Müdahaleyi o kadar acemice ve dikkatsizce yapıyor ki göstericilerden çok sokaktaki vatandaş zarar görüyor.

On gündür müşahede edilen, çevreye ve vatandaşlara göstericilerden çok kolluk kuvvetlerinin zarar verdiği ve lüzumundan katı davrandığı yönündedir. Meydan temizlendiği halde halkın tekrar akın edeceği korkusuyla finüküler ve dolmuşları bugün de çalıştırmamak işine gücüne giden sade vatandaşları mağdur etmektedir. Vatandaş eylemlerden bizar olsa sevk edilen polis kuvvetlerini tezahüratla ve alkışla karşılardı. Böyle bir tavır görülmüyor. Eylemleri haklı bulsa da, şiddete başvurulmasından, aşırıya gidilmesinden ve çatışmadan tabii olarak şikâyetçi. Kitle hareketlerinde hasarın kaçınılmaz olacağını, çatışmaya hangi tarafın sebep olduğunu ve kimlerin tahrik ettiğini, katılanların tamamının şiddete başvurması halinde ortalığın savaş alanına döneceğini değerlendirmek asgari bir zihni faaliyet istiyor.

Polis madem muktedirdi, niçin bir hafta bekledi. Elbette iktidarın hadiseleri istismar ederek kendi lehine çevirmesi için. Güç tartıldı, analiz edildi, tehlikeli bulunmadı, beklendi, eylemlerin devam etmesi istendi, başbakan sert çıktı ve kendi kitlesi nezdinde kahramanlaştı. Tabii ki bu dakikadan sonra eylemlerin hemen sönmesi, eylemcilerin bir anda söküp atılması mümkün değil. Ama yine de göstericilerin potansiyel direnci harekete geçirdiği söylenemez. Bilhassa geçen haftaki kalabalıklar sevk ve idare edilseydi memlekette çok şey değişir, kahramanlık taslayanlar kaçacak delik arardı.

O yazıları görüp bir haftadır haysiyetsizce bekleyenlere şu kadarını söyleyelim, hiçbir iktidar, saltanat, zenginlik ve menfaat, bunca ağır küfür ve hakarete katlanmaya değmez. Tarihte hiçbir lidere bu kadar galiz hakaret edilmemiştir. Bunların yazılması edepsizliktir, fakat yazılmasına sebep olanların da tahrikten vazgeçerek, nasıl bu kadar öfkeye yol açtıklarının muhasebesini yapmaları gerekir.

Yarı milliyetçi yarı muhafazakâr antikomünistlere gelince, bakmayın şimdi vatankurtaran edasıyla esip gürleyip kahramanlık taslamalarına. Bir zamanlar komünistler toplanıp uğuldadığı zaman korkudan bacakları titrerdi. Değil karşı çıkmak, sol ellerini kaldırıp onlara eşik ederlerdi. Milliyetçiliğin bugünkü parti temsilcisi tipleri de kenardan usul usul sıvışırlardı. Hem zihnen, hem fikren, hem de fiziken üstün niteliklere sahip bozkurt ruhlu üç beş kahraman en ağır şartlarda kalabalıktan sıyrılıp canını dişine takarak Türklüğün bekasının mücadelesini vermiştir. Bugün siyasetin kirli tezgâhlarında çarklar tersine döndüğü için Ülkücü tavır konulamıyor, dost düşman önceliği tayin edilemediğinden Türk yurdunda Türklüğe bu kadar rahat ve kaygısız saldırılabiliyor. Şu an itibariyle hiçbir zararlı unsurun Türklükle meselesi, iktidarın Türklükle olan kavgasından daha büyük ve tehlikeli değildir.

Evet, sağ siyaset katılmama kararı aldığı için göstericiler tabii olarak sol mahreçlidir. Görüntüleri ve renkleri solun muhtelif tonlarıdır. Aralarında ayyaş lafına tepki göstermek için içki içenler de vardır. Fakat iktidar yandaşlarının yalanlarına kanmamak, başörtüsüne saldırıldığı gibi ajitasyonlara inanmamak lazımdır.

Ellerinde Atatürk resmi ve Türk Bayrağı ile günler boyunca gösterilere akın eden sade vatandaş sadece vatan endişesi taşımaktadır. Sahipsiz ve desteksiz bırakılan tepkili yüzbinleri, solun kucağına itmek sağın ayıbıdır.

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

15 Nis 2024

14 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Halim Kaya

11 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,78 M - Bugn : 17599

ulkucudunya@ulkucudunya.com