İstanbul Ülkü Ocakları tarafından düzenlenen II. Türk Dünyası Hizmet Ödülleri’nin en önemlisi olan Türk Dünyası Yılın Onur Ödülü’ne Servet Somuncuoğlu layık görüldü. Ödüllerin kimlere verileceği yüzellibine yakın oy neticesinde tesbit edilmiş.
Bu münasebetle 8 Şubat 2016 Pazar akşamı Beşiktaş Fulya Sanat Merkezi’ndeki törene iştirak ettik. Müthiş kalabalıktı. Coşkuluydu. Organizasyon mükemmeldi. Emeği geçenler tebrike ve teşekküre şayandır.
İlk ödül rahmetli arkadaşımız gazeteci Kemal Çapraz’a takdim edildi. Son sırada da Servet Somuncuoğlu. Bizim açımızdan hüzünle başlayıp, hüzünle bitmiş oldu. Kapanışta gösterilen Servet’le ilgili video hüznü daha da arttırdı. Doğu Türkistan’lı mazlum çocukların ağırbaşlı folklor gösterisi de harikaydı.
Gecede çok sayıda ödül dağıtıldı. Hepsi de isabetle seçilmiş. Kırım’dan Kerkük’e, Mustafa Cemil Kırımoğlu’ndan Erşat Salihi’ye, camiamızın ve Türk dünyasının mümtaz şahsiyetleri. Katılamayıp temsilcileri vasıtasıyla alanların duygulu teşekkür konuşmaları yayınlandı. Karabekir’in kızı kendi yuvasını bulmuş gibiydi. İlham Gencer herkesten dinçti.
Ödül veren ve alanlardan bir kısmı hazır mikrofon ve naklen yayın yapan televizyon kanalı bulunca konuşmalarını lüzumsuz yere uzattılar. Maalesef böyle bencil bir merak gittikçe yaygınlaşıyor. Geneli itibarı ile güzeldi, heyecan yüksekti. Gençlerin pırıl pırıl, tertemiz simaları, politikanın karattığı az sayıdaki suretlere tahammülü arttırdı.
Ancak terk edilen kadim sloganların yerine yenileri konulamamış. Fikir geliştirilmeyince onun özeti olan slogan da üretilemiyor demek ki. Buna rağmen ruhsuz, şuursuz, fikirsiz, idealsiz, ideolojisiz, sadece menfaat peşinde koşan ak gençlerden fersah fersah ilerideler.
Biz Başbuğ vaktinin ülkücüleriyiz. Bazı değişikliklere intibak edememişiz galiba. Eskiden hitaplarda sadece bozkurtlar denirken şimdi asenalara da ayrıca yer veriliyor. Bilimadamını, bilim insanı yapmak gibi. Bağbuğ, bozkurtlarım diye kükreyince yer gök inlerdi. Bozkurtlar deyince cinsiyet ayırmadan kız erkek birlikte bütün ülkücüler kast ediliyordu. Bir de yolbaşçı çıktı. Bizim için Başbuğ vardır. Türk dünyasında onun izini takip eden liderler vardır. Başbuğun hatırasını yaşatan ağabeyler vardır. Başka lider, başçı, reis, vesiare yoktur.
Ayrıca, bu kadar çok ülkücü varken, bunca ihanetin nasıl sergilendiğini anlamak mümkün değildir. Türk Milleti’nin ülkücülere ihtiyacı olduğu apaçık ortadadır. İhanetin önünde set olacak ülkücülerden başka bir kadro bulunmamaktadır. Ülkücü gençlik hâlâ vatan hainlerini sindirecek, susturacak, gerekirse ezip geçecek güce sahiptir.
Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz. Türk dünyasının asıl ihtiyacı olan günlük yardımlardan ziyade Türk Milliyetçilerinin Türkiye’de siyasi müessiriyet kazanarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin siyaseten yanlarında yer almasının sağlanmasıdır. Ülkü Ocakları inşallah bu istikamette yürüyerek büyük bir güç olduğunu dosta düşmana gösterir.
En sade, en vakur, en manalı ve ülkücülük kokan konuşmalardan birini Servet Somuncuoğlu’nun eşi hanımefendi dile getirdi.
“Değerli gençler, değerli konuklar. Hepinizi en içten saygılarımla selamlıyorum. Bu değerli ödül için İstanbul Ülkü Ocakları’na ve Servet Somuncuoğlu’nu öneren gönüldaşlarına çok teşekkür ediyorum.
Ülkü Ocakları’nın Türk Dünyası’na yaptığı önemli hizmetler Türk Milleti tarafından takdirle izlenmektedir.
Eşim Servet Somuncuoğlu da bu kutlu ocağın bağrından çıkmıştır. Kırk yıl önce oniki yaşından itibaren feyz aldığı bu ocakta kazandığı milli şuur, Türk Milleti’ne aşkla, şevkle hizmet etmesini sağlamıştır. Muhakkak ki bu ödül vesilesiyle ruhu da şad olacaktır.
Sevgili gençler;
Hepiniz birer Türk Bayrağısınız. Hepiniz birer Servet Somuncuoğlu, Nihal Atsız, Mustafa Kemal Atatürk, Başbuğ Alparslan Türkeş’siniz. Hepinizi saygıyla selamlıyorum…”
Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.
