« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 Tem

2017

OZAN SÖZÜ

13 Temmuz 2017

Ozan sözü kutludur. Dertlidir. Yürekten gelir Davası vardır. Dertli olmasa, yüreği olmasa, davası olmasa destan yazamaz, ozan olamaz. Davası millidir, sözü maşeri vicdanın sesidir. Ümit vardır, azim verir, güç verir, harekete geçirir. Bazen isyankârdır, öfkelidir, kahırlıdır. Derdine derman da aramaz, derdi ona dermandır. Derde derman bulmak devletlûların vazifesidir, boyunlarına borç, makamlarına vecibedir. Devletlûlar tebasından yüz çevirmişse, baba ocağını kapatıp yanaşmalığı seçmişse, rakibin sözcülüğünü üstlenmişse, muhabbetini zalime, öfkesini de aklını, fikrini, vicdanını satılık etmeyen ülkücülere yöneltmişse dert daha da derinleşir.

Bozkurtlar’da Atsız Hoca düşüncelerini zaman zaman Kara Ozan’ın ağzından çalıp söyletir.

Açlık eş oldu gitmez;
Yoksulluğumuz bitmez
Ahımız göğe çıktı
Kara Kağan işitmez…

Bizim dönmelerden biri,küfürbaz bir ozan demişti,geçmişe burun kıvıran fi tarihli bir yazısında. En mümtazı ve en müptezeli değil, bu biraz daha mülayim, daha sanatlı ve edebiyatlıydı. Soyundukları sahibinin sesi vazifesinde kılıçları çok keskindi. Devran döndü, şimdi müebbetle yargılanıyorlar. Müstehak mıydılar; bu kadarına değil, daha mücrimleri ortalıkta arz-ı endam ediyor. Devranların daha çok dönmesi lazım. İhanette çok daha azgın cürüm ortakları ve azmettiricileri suçu kurnazca bunların üstüne atıp sıyrılmaya çalışıyor. O dönek yarı aydınlardan okuduklarıyla kendini entel zümresine dahil eden bir iki yeni yetme de oradan aldığı küfürbaz tabirini cümle içinde kullanmıştı. Başka da rastlamadık bunca zaman, ozanın söylediklerinden rahatsız olana. Ha, bir de Marmaris’teki it sözünün muhatabı vardı.

Bazen söze değil, söyletene bakmak lazım gelir. Bir kısmının ancak cenazesine feveran etme kahramanlığını gösterebildiği diktatörün muktedir döneminde it diye haykırmak küfür cümlesinden sayılmayacağı gibi, bilakis gayet isabetli, gayet faziletli, üstelik mangal gibi yürek isteyen bir iştir. Astırdığı masumların, söndürdüğü ocakların, yaktığı canların öfkesidir bu. Mahkemeye filan da vermişti galiba. İtliğini isbat edebilmiş miydi, bilemiyoruz.

Herkes, bitti derken, ozan çıkar; “Ölmez bu hareket, ölmez bu dava…” diye haykırır. Birileri milliyetçilikten irtidat ederken ozan çıkar; “Aslımız Oğuz aslı, ülkücü derler bize…” diyerek ülkücülük dersi verir. Birileri Türkeş yaşlandı, bıraksın bu işleri derken ozan çıkar; “Arif’in ömründen al, Başbuğuma ekle sen…” diye Allah’a dua eder. Mamak’ta namaz kılan ülkücü şehid edilir, destanını ozan yazar. Yusufiye’de, Türkistan evladı, yiğitler yiğidi Veli Can katledilir, destanını ozan yazar. Eloğlu böyle kudretli bir ozana sahip olsa baş tacı eder, omzunda gezdirirdi.

Hiddet, şiddet, öfke tavsiye edilen şeyler değil muhakkak. Ama bu daha ziyade günlük hayatta, kişiler arasındaki münasebetler için caridir. Milli davalar celadet ister, millete taalluk eden hususlarda mülayim davranmak ve sessiz kalmak ihanettir. Milli davaları şahsi davaya çevirmek, günlük halet-i ruhiyeye göre şuursuzca sağa sola saldırmak tedaviye muhtaç ayrı bir marazi haldir. Bu zihniyete destek vermek de ihanete ortak olmaktır.

Mensup olduğu milletin adını söyleyemeyen soysuzlardan sahte kahramanlar türer. Davası yoktur, mukaddesatı yoktur, inancı yoktur, din alır satar. Menfaatlerinden dava tevlit ettirir. Destanı yoktur, düzmece destan uydurur. Şehidi yoktur, kendileri saklanır, göz göre göre cana kıyarlar, şehit edebiyatı yaparlar. Artık her şeyleri vardır; servetleri, kudretleri, korumaları, yancıları, yalakaları ve hatta yine bizden dönme şarkıcıları bile. Ancak destancıları yoktur, destan yazamazlar. Ozanın sahtesi olmaz çünkü.

Ozanın canına tak demiş, ülkücünün sesi olmuş, yeni bir şiir yazmış. Doğru yazmış, güzel yazmış, az bile söylemiş. Okuyan yanlış demiyor, yalan hiç diyemiyor. Her kelimesi doğru çünkü. Biraz aşırı olmuş diyorlar en fazla. Korkunun dağları sardığı yerde o kadarı normaldir. Ağzına sağlık, gönlüne sağlık, büyük ozan. Adam olsalardı da şereflerine destan yazdırsalardı. Sahibinin sesi olmaya soyunanlar her devirde tükenmez. Acaba bizde şeref ve haysiyet kalmış mı diye aynaya bakmazlar, doğruyu söyleyene saldırırlar. Tüketilmeye çalışıldığı dönemde bu kutlu hareketi ayağa kaldıran önemli unsurlardan birinin ozan olduğunu unuturlar. Allah uğursuzun, çakalın, itin köpeğin şerrinden saklasın. Başbuğa feda etmeyi dilediği ömrü gibi Allah bizim ömrümüzden alsın, başta Ozan Arif olmak üzere bu gidişe dur diyecek Başbuğ, ülkü ve üç hilal sevdalısı kahraman bozkurtlara eklesin.

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

15 Nis 2024

14 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Halim Kaya

11 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 102,69 M - Bugn : 30018

ulkucudunya@ulkucudunya.com