Arada gelin, kahve içelim...
Adnan İSLAMOĞULLARI 01 Ocak 1970
Kasım seçimlerinden sonra hemen hemen tüm tartışma programlarında MHP konuşuluyordu... MHP'nin televizyon ekranlarında bu denli tartışılıyor olması şüphesiz ki ilk bakışta MHP adına, Genel Başkanı adına, yöneticileri adına teorik olarak başarı sayılabilirdi fakat, ekranları parselleyen MHP merkezli tartışmaların konusu 'Ne olacak bu MHP'nin hâli?' sorusu üzerinde yoğunlaşıyordu...
"AKP karşısında 12 kez seçim yenilgisi aldı" deniyor, "Türkiye'de 81 ilin hiç birinde, bir tanesinde bile birinci parti olamadı, Osmaniye dahil" deniyor, "Türkiye'de 81 ilin yalnızca birinde evet evet yalnızca bir tanesinde yalnızca Ardahan'da oyunu artırdı ülkenin 80 vilâyetinde oyu azaldı" deniyor, "Türkiye'de 81 ilinin 57 tanesinde milletvekili çıkaramadı" deniyor, "İki milyon oy kaybetti" deniyor, "Sıfır siyâsî zeka" diyor bir katılımcı, bir diğeri "Meclis Başkanlığı'nı AKP'ye neden verdiğini kimse açıklayamaz, Cumhurbaşkanlığı'na aday gösterdiği birisini neden Meclis Başkanlığı'na aday göstermedi" diyordu bir başkası...
Yani MHP kasım seçimlerinden sonra ekranları ve köşe yazılarını 'başarısızlığı' ile parselliyordu...
Bugün de benzeri bir durum söz konusu...
Yine özellikle 'havuz medyası' ekranlarında MHP konuşuluyor, 'havuz medyası' gazetelerinde MHP yazılıyor...
547 imza ile olağanüstü kongre talep eden parti içi muhalefete 'mahkeme yolunu' gösteren Devlet Bahçeli'ye, "Kongre demokrasinin vazgeçilmez unsurudur, tıpkı seçimler gibi" demeyen 'havuz medyası' şimdi, mahkemenin kongre kararı vermesinin ardından MHP ile birlikte ağıtlar yakıyor ve Yargıtay'dan, seçim kurullarından medet umuyorlar. Sanırsınız ki, 'havuz medyası'nın her bir yorumcusu ve yazarı MHP üst kurul delegesi...
Doğru dürüst Fatiha okumasını bilmeyenler, ağzından salyalar akanlar, kandan beslenenler, bir ânda "ülkenin tek millî muhalefeti' oluyor. Böyle diyor bir havuz medyası programcısı, "İçim acıyor vallahi, ülkenin tek millî muhalefeti olan MHP'nin yargı darbesine mâruz kalmasına içim acıyor" diyor...
Acınacak ve utanılacak bir durum...
MHP Genel Merkezi, başta Devlet Bahçeli olmak üzere, koro hâlinde aynı türküyü tutturmuşlar...
"Hukuk yolu henüz tükenmedi..." diyor bizzat Devlet Bahçeli, "Üst mahkemeye gideceğiz..."
Sanıyorsunuz ki söz konusu dâvâ bir iflâs dâvâsı, bir miras paylaşımı dâvâsı... Babalarının tarlalarını üvey kardeşlerine yedirmek istemeyen bir aile dramı söz konusu sanki...
Yani, "Herhangi bir mahkeme ya da kurul bizim lehimizde karar alana kadar mahkeme veya kurul yollarındayız" diyorlar...
Bir de anahtar metaforları var...
Anahtar teslim edilecek parti değilmiş MHP!..
Hangi anahtarı teslim etmeyeceksiniz?
Babalarınızın mâlikhânesinden mi bahsediyorsunuz, babalarınızın miras terekesinden mi çıktı MHP size!..
O hiç ama hiç saygı duymadığınız ve sizi de seçen delegeyi dâvet ettiğiniz mahkeme 'kongre kararı' verdi...
'Bunu da saymıyorum' diyorsunuz şimdi... Peki... Yargıtay'a gidin, İlçe Seçim Kurulu'na gidin, İl Seçim Kurulu'na gidin, Yüksek Seçim Kurulu'na kadar yolunuz var... Netice değişmeyecek ve hiç utanmadan 'olağanüstü kurultaylarda Genel Başkan değişikliği yapılmaz' şeklindeki o 'ayıplı madde'yi eklediğiniz Tüzük Kurultayı yapılacak ve tüzük değişecek...
Elin açılımcı hukukçusunun mütâlaasıyla mahkemeye girdiniz olmadı...
Şimdi başka medetler umuyorsunuz...
Anahtarınızdan olmak istemiyorsunuz ya, en iyisi mi, gelin size yedek anahtar yaptıralım, arada gelir gidersiniz kahve içmeye...