Paralel partiler
Mümtaz’er Türköne 01 Ocak 1970
Dönen dolabı ancak ‘kökten AK Partililer’ farkediyor. Yusuf Ziya Cömert, Erdoğan’ın 40 yıllık yol arkadaşı ve dün Karar’da “Devlet Bey, AK Parti’nin diliyle konuştu.” diye, havuz medyasına bir uyarıda bulunuyor. Havuz medyasından Devlet Bahçeli’ye gelen destek kimin işine yarıyor? Tersinden düşünmek, bu dönemde doğruyu bulmanın en sağlam yöntemi olduğuna göre şu soruyu soralım: “Havuz ağızbirliği etmişçesine topyekûn Bahçeli’ye değil, muhalefete destek verseydi, 8 Mayıs’ta kim kazanırdı?”
Paralele teslim etmeyiz, ama?
Film, gerçek bir II. Dünya Savaşı hikâyesinden alınmaydı. İtalyan birliği zorlama bir ciddiyetle Yunan adasına çıkıyor, Belediye Meclisi uzun bir toplantıdan sonra birliğin komutanına teslim olmayacaklarını söylüyor. Gerekçe, geçmişte bir defa çete harbinde İtalyanları yenmişler. Çareyi, İtalyan birliği ile birlikte karaya çıkan düşük rütbeli bir Alman irtibat subayına teslim olmakta buluyorlar.
Bahçeli’nin, “Bizim paralele teslim edilecek bir partimiz yoktur.” lafının muhatabı, herhalde MHP’nin kongre yolunu zorlayan rakip lider adayları olamaz. İçinden beş tane iddialı lider adayı, üstelik ‘hain’ çıkartmayı başarmış bir partiye de yönetimine de kimse güvenmez. Peki, kongre yaptırılmazsa ve Bahçeli iki sene daha koltuğunda kalmayı başarırsa, parti kime teslim edilmiş olacak?
‘Paralel balonu’ patlayınca
Tek bir kişi, iki buçuk yıldır partisini yolsuzluk batağından çıkartabilmek için her Allah’ın günü nefesini tüketerek paralel balonu şişirmeseydi, dün Bahçeli “Bizim paralele teslim edecek bir partimiz yoktur.” diyebilir miydi?
MHP’de kızışan liderlik rekabetine MHP’nin kendi ‘iç sorunu’ olarak bakmak yerine, tam da havuz medyasının üstlendiği şekilde bir ‘iktidar sorunu’ olarak ele almayı deneyin. İktidar partisi rakip partilerden birinden yakın gelecek için tehlike sinyali alıyor. Bu yakın gelecek içinde ilk seçimde % 30’a dayanmış veya, -daha acil bir durum- başkanlık referandumu için iktidara destek veremeyecek bir muhalefet partisi tehlikesi duruyor. O kadar kamu kaynağı, devlet gücü ve muhalif seslerin susturulmasıyla inşa edilmiş dev propaganda makinesi veya havuz medyası sadece bu tehlikeyi büyütmeye hizmet ediyor. Hani “Mahsus mu yapıyorlar?” diyeceğiniz kadar göstere göstere ve aptalca bu hata yapılır mı?
Çıkartacağınız sonuç şu: Saray’a hizmet eden iktidar üretme araçları muhalefete güç veriyor. Güç sarhoşluğu, beyinde kendi kendisini yiyip-bitiren kanser kütlesi oluşturmuş.
Lider-Teşkilat-Doktrin
AK Parti ve Erdoğan’ın liderliği uzun süre marjinal kalan bir siyasî hareketin, Millî Görüş’ün içinden çıktı. Bu hareketin marjinallikten sıyrıldığı kritik evre, 1991’de MHP ile seçim ittifakı yaparak Meclis’e girmesiydi. Bu tür doktrin partileri zirveyi zorlayan ve değişim talep eden elitlerin öncülüğünde kitle partisine dönüşebiliyor. MHP de bu dönüşümü 1999’da başardı. Demek ki MHP’de de, bugünün AK Partisi gibi Türkiye’yi taze bir kanla uzun süre taşıyacak iktidar seçkinlerini barındırıyor. İktidar ihtimali bir toplumsal taban sorunu değil, sadece devletin beka endişelerine Kürt sorunu üzerinden cevap vermekle alâkalı.
Erdoğan, Gezi tecrübesinden sonra MHP’nin gençlik tabanına gözlerini dikti. Bahçeli’nin başarıyla bastırdığı ve dizginlediği sokak şiddeti, paramiliter bir parti örgütü için boşta kalan elverişli bir birikim oluşturdu. Ülkücü gençliğin dayandığı sosyal-ideolojik dinamikleri Osmanlı Ocakları’na Erdoğan kültü ile dönüştürüp taşıyarak yeni bir kimlik inşası denendi. Pek başarılı olamadı.
MHP’nin zaafı
Liderlik tartışmalarında MHP’nin zaafı, Bahçeli’nin kişiliği ile sınırlı değil. Muhsin Yazıcıoğlu’nun şu meşhur 91 seçimlerinde milletvekili olduğu MHP’den ayrılıp Büyük Birlik Partisi’ni kurması da bugünküne benzeyen bir rekabetin eseriydi. Türkeş, potansiyel bir rakip olarak gördüğü Muhsin Başkan’ı, tacizlerle MHP’den ayrılmak zorunda bırakmıştı.
AK Parti ile MHP, Türkiye’nin yükselen seçkinlerinin 10-15 yıl arayla temsilini üstlenen paralel partiler. Bu yüzden AK Parti için tehlike çok büyük. İki parti arasında gerçekten paralel devreler var. Gelişmeleri çözmek için MHP’ye değil, AK Parti’nin paralel hesaplarına odaklanmak lâzım.