Devletinin sadık ve korkak muhalefeti
Yavuz Baydar 01 Ocak 1970
Türkiye henüz dibi görmedi, diyenler yanılmıyor.
Koca ülke bir maden ocağı asansörü misali, zemini geçtik, yerin en alt katlarına doğru iniyor.
Asansörde daha aşağıyı gösteren düğmeye basanlar sadece AKP'nin panikten gözü dönmüş, kurnazlıkta birbiriyle yarışan üst erkanı değil. Maşallah, anamuhalefet ve milliyetçi cenahtaki sözüm ona muhalefetin karar vericileri de en dip katlara sürükleyen düğmelere basma konusunda birbiriyle yarışmakta.
Biliyorduk çoğumuz, ama ülkenin makus talihi bozuk plak iğnesine döndüğü için tekrarlayalım:
Bugün eğer topyekun tıkanmışsak, bunu muhalefete borçluyuz!
MHP malum. AKP serüveni boyunca, pastadan pay beklentisi ve milliyetçilik ezberi üzerinden 'devlete sadık yedek güç' olarak durdu, değişmedi, anakronik söylemle bir kitleyi hipnozu da tuttu.
Şimdi kullanım zamanı geldi.
Ana muhalefete gelince...
Hiçbir stratejisi yok değildi CHP'nin; AKP iktidarı alalıberi, nehir kıyısında batağa yatmış timsah misali, 'kuşun suya kendiliğinden düşmesini(!) uykulu gözlerle, miskin miskin bekledi durdu.
Kurulan 'armut piş ağzıma düş' stratejisi, eskiden de anti demokratik (yarı) müdahalelere açık, müsamahalı bir tavrı içeriyor, giderek bunalan seçmene hiçbir umut alternatifi sunmuyor, herşeyi iktidardaki rakibin kendiliğinden zayıf düşüp çökmesine endeksliyordu.
Bir ucu her zaman 'devlet-i alinin' ta İttihatçılık döneminden beri var olmuş, sonuç da almış olan tavrına açık kalmıştı.
Değişen tek şey, ülkenin parlak geleceği için hayati olan 'Kürt kördüğümü' konusunda CHP karar vericilerinin tercihi üzerinden iyice su yüzüne vuran devletçi tavır.
Dokunulmazlıklarla ilgili absürdite noktasına varan, aymazlık örneği olarak tarihe geçecek kargaşa, 7 Haziran sonrasına bizzat tanık olduğumuz 'kireçlenmiş kimliklere kilitli' muhalefetin aczinin yeni bir perdesi olmaktan ibaret.
Timsah metaforunu kullanma sebebim basit: Uyuşuk yaratık 'yem'inin hata olasılığını ahmaklık üzerine kurmuştu.
Oysa CHP'nin karşısında, onu fersah fersah aşan kurnazlıkta bir 'AKP ortak aklı' var ve hata ile açık verme olasılığı çok düşük.
CHP eğer 'devlet-i ali'den geriye kalan yapıdan medet umuyorsa, şunu görmüyor olabilir: Hızla yutulan, satın alınan, ürkütülen, tasfiye edilen bu yapıdan geriye fazla bir şey kalmamış durumda. Ve pek yakında, karşısında kendisini de ham yapacak bir heyula bulacak.
Dokunulmazlık tartışmasında CHP'de görülen bariz optik yanılgı, üzerinde oturduğu cılız dalı kestiğini farketmeyi dahi anlamayan, eğer akıl devlet-i ali'den geliyorsa, ülkeyi fena halde ters köşeye yatıracak bir yanılgı.
Gelinen noktanın özeti bellidir.
AKP, sonuç veren '7 Haziran sonrası akıl' ile, bir taşla iki kuş vurmayı planlamaktadır:
-Önceliği 43 HDP'li olmak ve ardından hemen CHP'yi sarıp sarmalamak üzere düzenlenen dokunulmazlık teklifi, sivil siyaseti 'kriminalize' etmeyi, meşruiyetine hasar vermeyi ve AKP'ye tam hegemoni kurmayı öngörmektedir.
-Teklifin süreç ve yöntemi, çok açıktır, başkanlık diktasına açılan yolda bir kostümlü prova olacaktır. MHP liderinin başkanlık sistemi direncinin kırılması, CHP'nin tarihsel aymazlığı, bundan sonraki referandum veya erken seçim için çok net işaretler sunmaktadır.
Fabrika ayarlarına geri dönüldü ve anamuhalefetin devletçi reflekleri yüzünden, Kürt kördüğümü ülkeyi hızla bir kabusa doğru sürüklüyor.
Meclis'te üçüncü partiye düzenlenen bu kumpasa alet olmak, ilerde bir demokrasi suçu olarak yazılacaktır, şüpheniz olmasın.
Aynen Tarhan Erdem'in dün yazdığı gibidir durum:
''Bu kanun teklifinin hedefi bana göre, HDP'nin tüzel kişiliğidir! Bu kanun HDP milletvekillerini hapishaneye atmak için çıkarılmak istenmektedir... HDP; on dört milyon Kürt de dahil, 79 milyonun insan haklarını ve demokrasiyi savunduğu için hedef olarak seçilmiştir!''
''Yıllardan beri Kürt milletine ve onun haklarını vermemek için bize, Türk milletine eziyet edilmektedir.''
Hadise budur.