Utanç veren iki rapor!
Erhan Başyurt 01 Ocak 1970
İki yılı aşkın süredir iktidarı, sistematik ve planlı insan hakları ihlalleri konusunda uyarıyoruz.
Hukuksuzluğun ‘proje mahkemeler' üzerinden uygulandığını ve devlet gücü kullanılarak‘cadı avı' yapıldığını yazıyoruz.
Gerçekleri yazdığımız için her defasında ‘küfürbaz' troller ve ‘Küçük tetikçilerin' hedefi haline geliyoruz...
Temel'in mezar taşına yazdırdığı gibi: ‘Hastayım, hastayım' dedim inanmadınız. Bak ne oldi sonunda!
***
Dünyanın her tarafından bağımsız medya kuruluşlarının eleştirilerine, insan hakları derneklerinin uyarılarına kulak tıkayan iktidarı, çok önemli iki rapor umarım uyandırır.
Birincisi, Avrupa Parlamentosu'nun (AP) Türkiye Raporu. Türkiye, halen AB üyelik sürecinde olduğu için rapor önemli.
Ancak bu yılki raporu daha da önemli kılan, AB liderleri mülteci krizi nedeniyle Türkiye'ye‘insan hakları tavizleri' verirken, AP vekillerinin son yılların en sert raporunu yayınlamış olması.
***
İkincisi, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın İnsan Hakları Raporu. Bu rapor da her yıl düzenli olarak yayınlanıyor.
Ancak bu yılki rapor, geçen yıla göre iki kat daha kapsamlı. Daha doğrusu, iki kat insan hakları ihlali içeriyor.
Her iki raporda da, yargı üzerinden yürütülen hukuksuz operasyonlar eleştiriliyor, ifade ve medya özgürlüğü ihlallerinden duyulan endişe dile getiriliyor.
Güneydoğu'da operasyonlar yürütülürken sivil halka verilen zarara dikkat çekiliyor.
İktidarın otoriterleşmesine, seçimlerde adil rekabet imkanının ortadan kalktığına vurgu yapılıyor.
Türkiye'nin Avrupa ve evrensel ortak değerlerinden uzaklaştığına işaret ediliyor.
Muhaliflerin tamamen susturulmaya çalışıldığı dile getiriliyor...
***
Esasen her iki raporda yazılanların çok daha fazlasına toplum olarak vakıf durumdayız...
Ancak bu raporlar, Türkiye'nin insan hakları ihlallerinin artık tüm dünyadan açık olarak görüldüğünü ortaya koyuyor.
İktidarın algı operasyonları ve yoğun baskıları belki halkın önemli bir kısmının gerçekleri görmesini ve duymasını engelliyor, ama dünyayı aldatmaya yetmiyor.
‘Mızrak artık çuvala sığmıyor…'
Hukuksuzluk ve insan hakları ihlalleri sürdükçe, iktidar, uluslararası alanda giderek artan bir demokrasi ve hukuk baskısı ile karşı karşıya kalacak.