MHP üzerine düşünmek
ESER KARAKAŞ 01 Ocak 1970
Yaşım ve çalışma alanım uygun olsalar MHP üzerine, özellikle son on beş senenin MHP’si üzerine kapsamlı bir siyasi araştırma yapmak isteyebilirdim.
Son senelerin MHP’si üzerinde kafa yormak lazım.
Türkiye’deki tüm siyasi oluşumlar arasında MHP kendimi en uzak gördüğüm yapı.
Ancak, yönetici kadroları arasında çok düzeyli bulduğum çok sayıda insan da var.
Ama, bu durumdan tamamen bağımsız olarak, son on beş senenin MHP’sinin çok özenli bir siyasal analize de konu olması gerektiği kanısındayım.
1999 seçimleri sonrası oluşan koalisyonun bir kanadı olan MHP’nin bu koalisyondaki tavrı da bu çalışmanın başlangıcı olabilir.
Ama, kanımca, ilginç sürecin esas başlangıcı, Sayın Devlet Bahçeli’nin 15 Temmuz 2002 tarihli erken seçim anonsu.
İlgilenen arkadaşların internetten bu deklarasyonu okumalarının yararlı olacağı kanısındayım.
Malum, bu erken seçim kararı sonrası gerçekleşen 3 Kasım 2002 seçimlerinde TBMM iki partili, AKP ağırlıklı olarak iktidarda, CHP muhalefette, iki partili bir kompozisyona sahip oluyor.
Ve arkasından da, o çok ilginç 2002 sonrası AKP dönemi başlıyor.
Bu süreçte, MHP’nin TBMM dışında kaldığını hatırlatmak muhtemelen ilgilenenlere gerekmiyor.
15 Temmuz MHP erken seçim deklarasyonu yapılırken bu sonucun öngörülüp, öngörülemediğini bilemeyiz ama perşembenin gelişinin çarşambadan belli olduğu da çok açık.
2002 genel seçimleri 1999 parlamentosunu tümüyle yeniliyor, yerlerine de 1999 Meclisinde olmayan bir yeni, AKP’yi, bir de eski partiyi ama 1999-2002 arası TBMM’de olmayan, CHP’yi Meclise sokuyor.
2002 yazında neler yaşandı, neden bir erken seçim kararı alındı, bu soruların doğru yanıtlarını öğrenmek için aradan geçen on beş senenin bile erken olduğunu düşünüyorum.
2002 yazı, üzerinde, ileride çok yazılacak, çizilecek bir dönem.
MHP’nin 7 Haziran 2015 seçimleri sonrası da aldığı pozisyon siyasi analizciler için muhtemelen doktora tezlerine aday bir pozisyon.
TBMM Başkanlığının AKP’ye altın tepsi içinde sunulması ile başlayan, somut yasal projeleri hedefleyecek bir koalisyondan ısrarla kaç(ın)mak ve böylece 1 Kasım 2015 seçimlerinin önünü açıp iktidarı yeniden AKP’ye ve yaklaşık on puanlık bir sıçrama yaratarak sunmayla devam eden yeni ve çok ilginç bir süreci daha çok yeni yaşadık.
2002 yazında yaşananlar unutulmuş olabilir ama 2016 yazı herkesin hafızasında çok taze yerini koruyorlar.
Bu süreç MHP’ye hem büyük oy ve Meclis temsil gücü, hem sembolik anlamda hem de oy ve sandalye anlamında HDP’nin gerisine düşerek prestij kaybettirdi.
MHP bunu neden yaptı, Temmuz 2015 sonrası yaşanan acılara neden yol ve olanak verdi, toplumun önemli bir bölümünün proje hedefli iktidar beklentisini neden elinin tersiyle itti doğrusu bugüne dek çok isabetli, tutarlı bir analize şahit olmadım.
Yeni anayasa sürecinde de MHP muhtemelen yine çok ilginç bir politika izleyecek.
Bugünden detayları konuşmak doğru olmaz ama şayet Sayın Bahçeli yönetimde kalabilir ise, perşembenin gelişi yine çarşambadan belli.
MHP neden böyle davranıyor, çok ilginç bir konu.
Meseleyi çok basite indirgeyip MHP’nin AKP’nin stepnesi olduğunu falan asla ima etmek istemiyorum.
Çok basit olur, üstelik muhtemelen de mevcut MHP yönetimine haksızlık.
Ortada bir partiye stepnelik yapmayı aşan hem konjonktürel hem de yapısal bir sorun mevcut büyük ihtimalle.
Bu konuyu çok net yanıtlayabilmek için MHP’yi çok yakından ve çok açık bir zihinle izleyebilmek lazım.
Ben bu işi yapmıyorum, yapamam da zaten ama ortada ilginç bir siyasal parti pozisyon alma refleksi var MHP’de.
Sıradan bir devlet partisi olma isteği refleksi midir, çok daha küresel bir iş bölümünün parçası olma durumu mudur, doğrusu çok net yanıtlayabilecek pozisyonda değilim.
Belki de MHP’nin siyasal, siyasal iktisat, global siyaset alanlarında ideolojik çizgi olarak söyleyecek çok sözü olamadığından ilginç bir pozisyon partisi olarak ayakta ve merkezde olmayı deniyorlar.
Önümüzdeki dönemde MHP’yi çok ilgi ve dikkatle izlemeye adayız kanısındayım.