PKK ile mücadele ve korucular
Nihat Ali Özcan 01 Ocak 1970
PKK gibi uzun süreli askeri-politik strateji izleyen bir örgütle mücadele ediyorsanız, bunun bir yönüyle “otorite olma” yarışı olduğunu bilmeniz gerekir. Bu çerçevede PKK ile devletin yarışı coğrafi alanların kontrolünden çok insanlar üzerinde sosyal kontrol sağlamak için yapılır. Başka bir ifadeyle, halkın kimi “meşru otorite” olarak gördüğü önemlidir.
Mücadele “zihinlerin” şekillenmesi üzerinden yürür. Özellikle de medyada, akademi dünyasında, bürokraside, sanal âlemde ve yüz yüze. PKK’nın hedefi, halka meşru otorite olduğunu göstermek ve kitlelerin kendisine itaat etmesini sağlamaktır.
Bunun yolu şiddet ve terörün yanı sıra, vaatten geçer. PKK’nın otorite olma isteğine aktif olarak karşı koyabilen, onu “suçlu gören” ve yerel halkın içinden gelen korucuların rolü bu nedenle stratejik öneme sahiptir. PKK, korcuların çözülmesini, görevini bırakmasını, toplumdan tecrit edilmesini sağlamak için sistematik olarak çalışır. Sadece terörle “cezalandırmaz”, aynı zamanda kesif bir propaganda savaşı yürütür.
PKK korucuların işlerini terk etmeleri için üç alana odaklanmıştır. Terör ve baskıyla korucuları yıldırmak. Yaptıkları işin önem, meşruiyet ve gerekliliğini propagandayla büyük kitlelere sorgulatmak. Bu taktiklerle başarılı olamayınca da görevlerini bırakmaları için ödüller vaat etmek. Koruculara yönelik sık sık “af ilanı” ve hedef olmadıklarının dile getirilmesi bundandır.
Korucuları yıldırmanın yolunun “cezalandırma” olduğunu düşünen örgüt bu yaklaşımını sürdürüyor. Geçen hafta Nusaybin’in Tepealtı köyünden geçici köy korucusu Adnan Durak’ın pusuya düşürülerek şehit edilmesi hadisesinde olduğu gibi.
Propaganda savaşının diğer cephesinde ise korucuları “toptan suçlu” ilan ederek meşruiyetleri sorgulatılıyor. Bunun için “adli istatistikleri”, bir kısmı uydurulmuş hikâye ve raporları kullanıyor.
Koruculuk, PKK ile mücadelenin stratejik bir ayağıdır. Örgütün amacı, halk üzerinde sosyal ve siyasal kontrol sağlamaktır. Halkı aktif destekçi yapmayı başaramıyorsa onu en azından tarafsız hale getirmelidir. Bu sayede lojistik, yeni üye ve istihbarat sağlayabilir. Devletin meşru otoritesini erozyona uğratabilir.
Örgütün kontrolü dışında kalan, meşru otoriteye yakın gruplara asla tahammül edilemez. Hele örgütü meşru otorite olarak görmeyen, yasal silahlı mücadelenin etkili bir parçası olan koruculuk her daim PKK’nın öncelikli ve stratejik hedefi olacaktır.
Ayrıca, korucular mücadeleye sadece silahlı katkı sunmazlar. Daha önemlisi, onlar devletin bölge halkı içindeki sinir uçlarıdırlar. Devletle otorite olma yarışına giren PKK’nın tek amacı ise bu sinir uçlarını kesmek ve böylece meşru otoriteyi kör ve sağır etmektir.