Türk usulü Rus ruleti...
İsmail KÜÇÜKKAYA 09 Temmuz 2008
Ortada bir tabanca, içinde tek bir mermi var. Hepimiz tedirginlik içinde “kurşunun kime isabet edeceğini” bekliyoruz. Çaresiz ve umutsuzca “masadaki ikiliyi uyarmaya çalışıyor” ama dinletemiyoruz. Söylüyoruz, “bu oyunda siz kazanamayacaksınız”, zira bahse para yatıran siz değilsiniz, tabancayı oraya koyanlar ve kurşunun kime isabet edeceği üzerine bahse girenler başkaları. Muhtemelen bu ruletten sağ çıkanın da kafasına bir kurşun sıkmakta tereddüt etmeyecek üçüncü kişiler pusuda bekliyorlar. Bahse giren için kimin öldüğünün önemi yok. Çünkü parasını “taraflardan en az birisinin öleceği” üzerine yatırmış. “Kazanma garantili bir oyun” yani.
Namludaki kurşuna yakalanma riski her geçen denemeden sonra daha da artıyor.
“Kırmızı Pazartesi” sendromu gibi, herkes olacakları biliyor, hissediyor lakin senaryo hâlâ işliyor.
Nitekim dün yine, “bir şok sabaha” uyandık...
Üst düzey emekli generaller, işadamları, siyasetçiler, akademisyenler ve gazeteciler gözaltında. Dikkat edin, hepsi “sembol isimler.”
Bu olayın, çeşitli kurumsal ve toplumsal katmanlar üzerinde komplikasyon yaratacağı kesin.
Giderek, “toplumun vicdanını daha fazla rahatsız etmeye başlayan Ergenekon davası” bir yıldır gündemde ama ortada henüz iddianame yok. Oysa gazeteciler bu hafta içinde iddianamenin tamamlanacağını bekliyordu. Son gözaltılar iddianamenin hazırlanma süresini yine uzatacak gibi gözüküyor. Yeni haber, “hafta sonuna kadar iddianame hazır” şeklinde. Gözaltına alınanların kaçının ne zaman serbest kalacağı ya da tutuklanıp tutuklanmayacakları belli değil. Bu süreç artık uzamasın, neyse kanıtları görelim, hâkim karar versin.
Gözaltıların “zamanlaması çok ilginç.” Olağanüstü bir psikolojik baskı altına girdik. Türkiye’nin bu haberi aldığı ve televizyonların canlı yayına geçtiği sabah saatlerinde tam da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yalçınkaya, Anayasa Mahkemesi’nde sözlü açıklamasına başlamıştı.
Başsavcı “kapatma istemli iddianamesini” bir kez de sözlü olarak anlattı. Sorumuz şu: “Sizce dünkü olaylar Mahkeme heyeti üzerinde nasıl bir etki yaratmıştır, kapatma davası dünden itibaren yeni bir sürece mi girer yoksa hiçbir şey olmamış gibi eski mecrasında devam mı eder?”
Her zaman söylediğim gibi ayrıntılarda kaybolmak yerine büyük resme bakmak gerekiyor. Böyle bir gidiş siyaseten kime yarar? Kim bundan zarar görür? Uluslararası boyutları nerelere kadar uzanır? Gözaltıların ve kapatma davasının paralel gelişiminin ne gibi anlamı var? Sizce bu oyunu kim tezgâhlıyor?
Yumuşamaya geçit yok...
Dikkat edin, Ankara’daki kurumsal ilişkiler ve siyasal iklim ne zaman birazcık yumuşamaya doğru gitse hemen sert bir müdahale ortaya çıkıyor. Başbakan Erdoğan ile Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Başbuğ arasındaki görüşmenin üzerinden çok az bir zaman geçti. Kapatma davasına ilişkin, “Başbakan’ın tasfiye edilmek istendiğine dair yorumlar” artmaya başlamıştı. Başbakan’ın “milli kişiliğine” vurgu yapılır olmuştu. İşte böylesine bir dönemdeydik.
Dahası var: Anayasa Mahkemesi’nden önümüzdeki iki ay içinde Adalet ve Kalkınma Partisi ile ilgili karar çıkacak. Yani artık Türk siyasetinin yeniden şekilleneceği kararın verilmesine ramak kaldı.
Ben dünden itibaren yaşananları ve bugünden sonra karşılaşacaklarımızı Başbakan Erdoğan’ı tasfiye etmek isteyenlerin işini kolaylaştıracak bir oyun olarak görüyorum. Başbakan Erdoğan bile bunun farkında olmayabilir. Yaşadıklarımızı, “darbe teşebbüsünün soruşturması” olarak algılıyordur belki de. Olup bitenleri durduramıyor da olabilir. Başbakan neredeyse rulet masasından kalkmak üzereydi. Karşı taraf da ikna olmaya hazırdı. Şimdi yeniden masaya oturtuldular. Büyük oyun tezgâhlanıyor.
Ama yaratacağı etkiler göz önüne alınırsa, Ergenekon soruşturmasının çok daha yaygın siyasi ve hukuki sonuçlar doğuracağı kesindir. Bu dava, “bizim daha önce hiç görmediğimiz bir siyasi iklim” oluşturdu. Gerilimi bu kadar tırmandırmanın kime, ne faydası var?
Dava kendi çerçevesinin çok ötesine taşan bir içerik edindi ve Türkiye’nin şekillenmesine ilişkin bir misyon kazandı.
Ruletin en son hamlelerine geldik. Daha öncekiler heyecan yarattı ama sonuç vermedi. Kurşun artık namluda, tetiği çeken kurşunu yiyecek. Geriye dönüşü olmayan oyunu bitirmek için son şans. Pusudakileri sevindirmeyin, unutmayın ki; “hepsi yaralar, sonuncusu öldürür.”