600 yıllık bir örgüt mü?
HASAN ÜNAL 16 Temmuz 2008
Ümranİye soruşturmasında beklenen iddianame nihayet tamamlanarak mahkemeye havale edildi. Gerçi iddianamenin hala eksik tarafları olduğu anlaşılıyor. Mesela 1 Temmuz’da gözaltına alınarak tutuklanan iki emekli orgeneral ve diğerleri hakkında ek iddianame hazırlanacağı bilgisi verildi basına.
Yaklaşık olarak 2500 sayfadan ve bu sayfalara yansıyan iddiaları destekleyen delilerin de 455 klasör oluşturduğu ifade edilen iddianame dünya hukuk ve yargı tarihinin en ilginç davalarından birisi olmaya aday. Sadece iddianamenin uzunluğu bile bunu söylemek için yeterli olsa gerek. Mahkemeye havale edilen iddianamenin 15 gün içerisinde kabul veya ret edilmesi gerekiyor. Mahkeme tarafından kabul veya ret edilmesinin ardından iddianamenin kamuoyunun bilgisine sunulması söz konusu olacak ve bütün ayrıntılarını okuma şansını elde edeceğiz. O zamana kadar ‘sızan’ veya ‘sızdırılan’ bilgilere göre görüş oluşturmak gerekecek.
Sis Perdesi
En önemli soru bu iddianame ile kamuoyunda oluşan sis perdesinin tamamen dağılıp dağılmayacağı. İlk bilgilere göre, Eski Deniz Kuvvetleri Özden Örnek’e ait olduğu iddia edilen günlükler konusu iddianameye yansımamış. O konunun iddianamede yer almaması acaba söz konusu günlüklerin sahih olduğuna dair yeterince kanıt olmaması mıdır? Yoksa konu Genelkurmay Askeri Savcılığının görev alanına girdiğinden dolayı Genelkurmay’a mı havale edilecektir? Bu soruların cevabı henüz bilinmiyor.
Bu satırlar kaleme alınırken, Genelkurmay Askeri Savcılığının İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak, söz konusu iki orgenerali şüpheli veya zanlı durumuna sokan belgeleri Başsavcılıktan istediğine dair haberler gazetelerin internet sitelerine düşmeye başlamıştı.
Danıştay Saldırısı
İddianamede Danıştay saldırısına ayrıntılı bir şekilde yer verildiği bütün gazetelerin internet sitelerinde yer almıştı. Bu haberin ortaya çıkmasının ardından hukukçular arasında yeni bir tartışma başladığını da yazıyordu gazeteler. Çünkü Danıştay saldırısına bakan Ankara’daki 11. Ağır Ceza Mahkemesi Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesi’ne yönelik bombalı eylemle Ümraniye (Ergenekon) soruşturması arasında bir bağlantı bulamadığını açıklamış, Hürriyet’ten Metehan Demir’in haberine göre...
Bu durumda Ümraniye soruşturmasını yürüten savcılığın ne tür yeni bilgi ve belgelere ulaştığı veya ulaşıp ulaşmadığı sorusu önem kazanıyor. Eğer çok önemli bilgi ve belgeler ortaya çıkmamışsa mahkemesi tamamlanmış ve saldırganın cezalandırılmış olduğu bir davanın iddianamede yer alması çok tuhaf bir yeni durum ortaya çıkaracak.
48’i tutuklu 38’i tutuksuz olan 86 şüpheli hakkında isnat edilen suçlar oldukça ağır. Silahlı terör örgütüne üye olmak, silahlı terör örgütüne yardım etmek, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmak veya görev yapmasını engellemeye teşebbüs, Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı halkı silahlı isyana tahrik, patlayıcı madde bulundurmak, atmak ve bu suçları azmettirmek, Danıştay saldırısına ve Cumhuriyet gazetesine patlayıcı madde atmak suçlarına azmettirmek, devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etmek, kişisel verileri kaydetmek, askeri itaatsizliğe teşvik ve halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik ve benzeri suçlardan yargılanacaklar.
Ancak sanıkların tümü aynı suçlardan yargılanmayacaklarmış. Bütün bu suç isnatlarına ilişkin belgeler ve bilgiler ise mahkeme aşamasında açıklanacakmış. Yani bu aşamada delillerle ilgili fazla bilgi verilmeyecekmiş. Başsavcının verdiği bilgilerden, bugüne kadar soruşturmaya dair ‘o da varmış, bu da varmış’ ‘şok bilgiler’ gibi başlıklarla basın ve televizyonlarda verilen haberler (!) doğru değilmiş.
Tarikat Gibi
Sabah saatlerinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan teknik nitelikteki açıklamanın ardından, öğleden sonra iddianame ilgili olarak ‘ilk bilgiler’ başlığıyla bazı haberler gazete ve televizyonların internet sitelerine düşmeye başladı.
Buna göre var olduğu iddia edilen örgüt yaklaşık olarak 600 yıllık bir geçmişe dayanıyormuş. Adı da Agarta veya Ergenekon imiş. Departmanlardan oluşuyormuş. Her departmanın başkanı, telefon irtibat ağı vs. iddianamede yer alıyormuş. Çete reislerini kendi kirli işlerini yapmak amacıyla kullanıyorlarmış. Ayrıca Kemalizmi ve Atatürkçülüğü arkalarına alıyorlarmış. Örgütün eylemlerinden bahsedilerek Gazi olaylarına kadar gitmek mümkünmüş...
Umarım gazetelerin internet sitelerine ‘iddianameden ilk bilgiler’ şeklinde geç öğleden sonra saatlerinde düşen bu haberler doğru değildir. Çünkü kökü 600 yıl gerilere giden bir örgüt olmaz. Yani 1408’lere gidilir ki, henüz İstanbul bile fethedilmemiştir. Şemdinli iddianamesi özü itibariyle teröre karşı mücadele edenleri itham eden unsurlar taşımaktaydı. Bu soruşturmaya bazı gazete ve televizyonlar ısrarla ‘Ergenekon’ demek suretiyle Türklerin varoluş destanına karşı saygısızlık yaptılar. Ama inşallah bu haberler doğru değildir. Aksi takdirde, dağ fare doğurmuş olacak ki, konuyu yakından takip eden CHP sözcüleri bu atasözünü söylemeye başladılar bile.. Bakalım ne çıkacak???