GELİŞMECİLİK VE HALKÇILIK
Milli Doktrin Dokuz Işık'ın sekizinci ilkesi "Gelişmecilik ve Halkçılık" tır. Gelişmecilik şu demektir: Daima daha iyiyi, daha gelişmiş bir durumu el de etmek için araştırma yapmak; daha iyiye, daha mükemmele varmak arzusu taşımak ve bunun için çareler aramaktır. Gelişmecilikte içinde bulunulan durum düzeltilerek, o durum basamak yapılarak bir merdiven basamağın önüne daha yüksek basamaklar kurarak, bu basamaklara basarak daha iyiye yükselmek, daha güzele yükselmek, daha olgunu bulmak, elde etmek demektir. Gelişmecilikte içinde bulunulan durumu yıkmak, devirmek söz konusu değildir. İçinde bulunulan durumu düzeltmek, yeniden durumu düzeltmek, yeniden düzenlemek, geliştirmek bahis konusudur. Yeni devrimcilik, gelişmeciliğin zıddı bir düşüncedir; görüştür. Gelişmecilikte devrimciliği milletimizin kalkınması için bir yol olarak görmediğimizi, benimsemediğimizi anlatmak istemekteyiz. Neden devrimciliği bir yol olarak kabul etmiyoruz? Çünkü devrimcilik geçmişe ait her şeyi yıkmak, geçmişe ait her çeşit değerlerimizden vazgeçmek ve bizimle, tarihimizle ilgisi olmayan, nereye varılacağı kestirilemeyen bir başka durum meydana getirmek anlamını taşımaktadır. Milletler de ulu ağaçlar gibidir. Ulu bir çınarın toprağın üzerinde gövdesi ne kadar yükselmişse toprağın altında da o kadar derinliğe inmiş, geniş kökleri vardır. Ulu bir ağacın köklerini kesecek olursak o ağacı yaşatmak, toprağın üstünde dik olarak tutmak mümkün olmaz. Bunun için milletin kökleri de kendi milli tarihidir. Kendi binlerce yıllık yaşayışı içinde meydana getirdiği kültür hazineleri, manevi değerleridir. Milli gelenekleridir. Onun için bunlarla bağlantıyı kesmek, her şeyi yıkmak, devirmek bizim kabul etmediğimiz bir görüştür, bir yoldur. Bunun için devrimcilik değil, eylemciliğe dayanan gelişmecilik ilkesini benimsemiş bulunmaktayız. Gelişmecilik ilkesiyle düşündüğümüz anlam şudur : İnsanlar yaratıldıkları günden beri daima içinde bulundukları durumla yetinmemişler daha iyi yaşamak, daha güzel bir durum elde etmek, daha olgun sonuçlara varmak için çırpınmışlardır. Bu insanların yaratılışlarında, insanların tabiatında bulunan, yeryüzünde medeniyetlerin doğmasını, medeniyetlerin gelişmesini, insanlığın ilerlemesini temin etmek insanın tabiatına en uygun sonuçlara varmak için çırpınmışlardır. Bunun için biz bu duygu ve zihniyeti bir ülke olarak doktrinimize koymuş bulunmaktayız. İnsanlar tabiat kuvvetlerinin tutsaklığından kurtulmak, tabiat kuvvetlerinin kendileri için yararlı olacak şekilde kullanılmasını sağlamak ihtiyacını, düşüncesini yeryüzünde, yaratıldıkları ilk günden beri düşünmüşler, bunu sağlamaya çalışmışlar, bunun için çare aramışlardır. İşte bu da, gelişmeciliğin bir diğer önemli faktörüdür. Yâni tabiat olaylarının, tabiat güçlerinin insanlara, insan toplumlarına zarar vermesini önlemek, buna karşılık tabiat güçlerinden tabiat olaylarından insanların, insan toplumlarının mümkün olduğu kadar büyük ölçüde yararlanmasını sağlamak gelişmecilik ruhunun, gelişmecilik düşüncesinin güç aldığı önemli bir kaynaktır. Bu sayededir ki yeryüzünde insan medeniyetleri meydana gelmiştir ve bu medeniyetler gelişmiştir. Bugün, yirminci yüzyılın son çeyreğinde insanlık, övündüğümüz büyük medeni hamleleri sağlamak imkânını bulmuştur. İşte bütün gençlerimize, bütün memleketimizin insanlarına gerek kendi şahsi yaşayışlarında ve şahsi işlerinde, mesleklerinde daima daha iyiye varmak, daha mükemmele ulaşmak, daha güzeli elde etmek aynı zamanda milletimiz için, vatanımız için, devletimiz için daha yükseğe çıkmak daha kalkınmış, daha ileri bir duruma gelmek isteğiyle, ihtirasıyla yol aramak, çare aramak, çalışmak gerektiğini ortaya koymak istemekteyiz. Bunun içindir ki, gelişmecilik ilkesini Millî Doktrinin içine koymuş bulunmaktayız. Bu duygu, bu ihtiras çok olumlu bir duygudur; olumlu bir ihtirastır. İnsan enerjisinin, gençlik enerjisinin kanalize edilmesini gerektiren en meşru, en yararlı bir ihtirastır. İçinde bulunduğumuz durum ve şartları düzeltmek, daha iyi yapmak, daha ileriye götürmek, daha olgun hale getirmek, daima bunu düşünmek, bunun yollarını araştırmak, bunun için çalışmak, bunun için çırpınmak insanlığı yükselten en kutlu duygu ve düşünceyi teşkil etmektedir. Böyle bir düşünce, böyle bir istek ve görüşten yoksun alan kişiler ve toplumlar sürünmeye mahkum varlıklardan başka bir şey kabul edilemezler. Bunun için, bütün Türk milleti daima daha iyiyi arayacağız. Daha olguna varmak için tedbirler düşünceğiz, çalışmalar yapacağız, gece demeden, gündüz demeden her şeyin en güzelini, en iyisini, en olgununu elde etmek için uğraşacağız. Bunu hem kendi yaşayışımızda, kendi mesleğimizde, işimizde sağlamak için çırpınacağız. Hem de milletimizin vatanımızın, devletimizin hızla, bir an önce en yüksek seviyeye çıkarılması, en ileri bir duruma gelmesi için uğraşacağız. Eğer insanlar elde ettikleriyle yetinseler ve "bu bize yetiyor" deselerdi medeniyetler olduğu gibi kalır, gelişmezdi. Halbuki görüyoruz, bundan 40 yıl öncesi durum bugün yoktur. Bundan 5 yıl önceki durum da yoktur. Bundan 5 yıl sonra da daima bugünkü durumdan daha ileri gidilmiş, daha birçok yenî şeyler bulunmuş olacak. Çünkü insanlar daima daha iyiyi araştırıyorlar, daha mükemmeli istiyorlar. O halde kalkınmamızın ve yaşamamızın dayanacağı temel ilkelerden birisi de daima elde ettiğimizle yetinmemek, daha iyiyi, daha güzeli, daha mükemmeli araştırmak duygusu olacaktır. İş gelişmeciliğimizin dayandığı ilke budur.