Adini sikca duydugum; fakat icerigini iyi bilmedigim Kore Savasi bana her zaman ilginc gelmistir. Yerini bile pek cogumuzun tam olarak soyleyemeyecegi kadar "bize uzak" bir ulke olan Kore'ye askerlerimizi neden gondermistik ve ne gibi sonuclar almistik. Guney Koreli arkadasim Taksu ulkesinde Turklere duyulan saygiyi dile getirdiginde cok sasirmistim; fakat Kore Savasi tarihini arastirinca benim kendi insanima ve tarihime olan saygim bir kat daha artti. İncelememde daha cok Kore Savasi'ni doguran ortam ve Savas'in ardindan NATO ve Turkiye'nin NATO'ya girisi uzerine yogunlastim. Okumaktan buyuk zevk aldigim "Kunuri Destani" ve "Kumyongjang-ni Zaferi" gibi bazi askeri basarilar cok onemli olsalar da cephenin kanli saflarina pek deginmek istemedim. Sonucta Kore Savasi cok keyif aldigim bir calisma oldu.
Ikinci Dunya Savasi'ndan Sonra Olusan Uluslararasi Ortam
Galip muttefikler arasinda İkinci Dunya Savasi'nin son yillarinda tohumlari atilan rekabet sonucu, dunya politikasinin "iki kutuplu" bir cehreye burunmesi uzun surmedi. Bir yerde Rus milli gucuyle evrensel olma iddiasindaki bir ideolojinin-Marksizim/Leninizm- bilesiminden olusan Komunizm ile karsisinda Amerika'nin basini cektigi ve kendisini "Hur Dunya" olarak takdim eden bir koalisyon. İste uzmanlarin Soguk Savas diye adlandirdiklari oyunun aktorleri…
Dogu Avrupa, Kremlin'e gore, kendi toprak butunlugune yonelik butun saldirgan harekatlarin "gecis yolu"ydu. Bu bolgede guvenlik kusagi olusturmak, Rus lideri Stalin'in zihninde, Dogu Avrupa'da Moskova'ya sadakat ve itaati ilke haline getirecek rejimlerin olusmasi ile mumkundu. Kapitalizm, kendilerinin dogal dusmani oldugu icin bu bolgeyi Bati nufuzuna birakamazdi. İste, bu dusunceden hareketle Sovyet Rusya, Dogu Avrupa'yi Hitler hegemonyasindan kurtatrirken, kendi ulkesinin gecirmis oldugu sosyo-ekonomik tecrubeyi de adeta bir kopya karbonundan gecirir gibi, bolgeye Kizil ordu'nun gudumuyle, ihrac etti, ya da tekrarlatti. Dogu Almanya'dan Polonya'ya halk cumhuriyetleri- Yugoslavya ila Arnavutluk disinda- enternasyonal sosyalizm zincirinin birer halkasini olusturdular. Stalin, bu halkalari "oncu" Moskova'nin siyasi, askeri ve ekonomik denetimi altina almayi da tabi ihmal etmeyecektir. Kuzeyde Finlandiya'yi da yaptigi antlasmalarla nufuz bolgesi haline getiren Sovyet Rusya ile Bati arasinda Berlin'den baslayan bir Demir Perde cekilmistir artik.
Ote yanda, Komunizm, bir baska liderin ihtilali ile Cin'de de mevzilenecekti. Japonya'nin 1945'te cokmesi ile Cin milliyetcileri ile komunistleri yol ayrimina gelmislerdi. Ic savas kacinilmazdi. Sovyetler'in destekledigi Mao, Can Kay Sek'in milliyetcilerini yendikten sonra, 1 Temmuz 1949'da "Demokratik halk Diktatorlugu"nu ilan etti.14 Subat 1950'de Sovyet Rusya ile Kizil Cin arasinda bir ittifak ve karsilikli yardim antlasmasi imzalandi.
Ikinci Dunya Savasi'nin uluslararsi arenada yarattigi diger Super Guc, Amerika Birlesik Devletleri'ydi. Washington, gelenekleri kaygiyla izlemis ve geleneksel "yalnizcilik" siyasetine siginamayacagini anlamisti. Bu ulkenin dis politika karar vericilerine gore komunizm, "yeni ve daha guclu bir emperyalizm" turuydu. Baskan Truman bu ideoloji icin demokrasi icin neye inaniyorsak, hepsinin "anti-tezi" diyordu. Saldirgan Komunizm, milletleri parcalamak, zayiflatmak ve bolmek- arkasindan da yutmak- amacindaydi. Bu tehdide karsi ABD kabuguna cekilemezdi; tam tersine o kutsal bir savasin lideri olmaliydi. Amerika inandigi degerlerden taviz veremez, bu degerlere inananlari da yalniz birakamazdi. Savasin hemen ertesinden itibaren ABD dort "kapisma noktasi"nda Sovyetler ile karsi karsiya gelmisti: Iran, Yunanistan, Berlin ve Turkiye.
"Soguk Savas"in menziline giren noktalardan biri de Turkiye'ydi. 1939'da Ingiltere ve Fransa ile bir deklarasyon imzalanmasina ragmen Turkiye'nin Ikinci Dunya Savasi'na Muttefiler safinda girmemesi, "tarafsiz" kalmasi, Balkanlar'da ikinci bir cephenin acilmasini engellemis ve boylece Sovyetler'e gore, Nazi istilasinin kahrini ve onlardan kurtulusun esas kulfetini de Ruslar cekmislerdi. Sanki Turkiye'nin bu tutumunun "intikami"ni alircasina, savas bitince Ankara'dan Bogazlar'da us ve Dogu Anadolu'dan toprak- Kars ve Ardahan- talebinde bulundular. Bu taleplere T.C. hukumetinin disinda ABD ve Ingiltere tarafindan da karsi cikildi.
Sonucta komunizm yayilmaciliginda israr edememis; atom bombasi tekelini elinde bulunduran ABD ile kafa kafaya gelmekten cekinmisti. ABD, demokrasiyi benimseyen rejimlerin karsilasacagi ekonomik darbogazlar sonucu komunizmin yikiciligina teslim olmasini engellemek uzere baskanin adiyla anilan bir devlet felsefesi gelistirdi. "Truman Doktrini", "hur dunya"ya yardimi hedefliyordu. 12 Mart 1947'de baskan, kongreye bu dusunce cercevesi icerisinde Turkiye ve Yunanistan'a yardim paketlerini sundu.
Tarihi Perspektif Isiginda Kore Sorunu
Kore 1910-1945 yillari arasinda Japon boyundurugunun altinda yasadi. Birinci Dunya Savasi'nda Japonlar, İtilaf Devletleri tarafinda olduklari icin Koreliler Wilson prensiplerinin isiginda "self-determinasyon" talebinde bulunamadilar. Bununla beraber, Kore topraklari disinda iki gecici hukumet kurdular. 1919'da Kore istiklalinin ilani, Japonlarca kanli bir sekilde bertaraf edildi.1922'de Sovyet Rusya kendi politikasini guden Kore Komunist partisini tanimisti. 1924'ten !935'e kadar, milliyetciler Marks ideolojisinin ve Cin ihtilalinin etkisiyle sola kaydigindan, Kore Komunist partisi bu devirde onem kazanmisti. 1936'da milliyetcilerle komunistler birleserek Kore'nin kurtulmasi icin "Milli Cephe"yi kurdular.
8 Agustos 1945 gunu Ruslar, Postdam bildirisine uygun olarak, Uzakdogu'da savasa girdiklerini ilan ettiler. Dort gun sonra, Avrupa'dan getirdigi takviyelerle Rus ordulari Mancurya istikametinde Kore'ye dogru harekata basladilar. 38. Paralele kadar onlar inerken ABD birlikleri de bir ay sonra bu hatta kadar ilerleyerek Japonlari teslim aldi. Kuzeyde Sovyetler, Moskova'ya sadik bir komunist rejimin alt yapisini kurarken; guneyde de Amerikalilar Komunistler aleyhine kampanya acarak, askeri idarenin gudumunde demokratik bir hukumet olusturulmasini temin ettiler.
Aralik 1948'de Paris'te toplanan BM genel kurulu ulkeden butun yabanci guclerin cekilmesini istedi. 1949'dan itibaren ABD kitalarini gemilere yuklemeye basladi. 1949 yazinda, asagi yukari yarim yuzyildir ilk defa Koreliler ulkelerinde-bolunmus dahi olsa- yalniz baslarina kaldilar. Kuzey lideri Kim il Sung'a gore, BM Kore halkinin egemenligini kullanmasina set ceken ve emperyalistlerin oyuncagi bir kurulustu. Kuzey Kore, guneye yonelttigi propagandada halki BM'e ve ABD kuklasi Rhee yonetimine karsi ihtilale davet etmekteydi.
25 Haziran 1950 sabahi Kuzey Kore ordulari 38.paralel boyunca toplu bir taarruza giriseceklerdir.
BM Genel Sekreteri, 27 ve 28 Haziran tarihli iki telgrafla Kore'deki durumu Turkiye Cumhuriyeti'ne iletti. O siralarda Turkiye'de bulunan ABD senatoru Cain de hukumeti, ABD'nin bu taarruz karsisindaki tepkisinden haberdar etti. Ayrica, Hukumet, BM'deki bas delegesi Selim Sarper ile Washington buyukelcisi Feridun Cemal Erkin'i baskente cagirdi ve kendileriyle gorustu. Neticede, Kuzey Kore'nin saldirisindan tam bir ay sonra TC, Pasifik'teki BM Gucu'ne bir tugay gonderme kararini aldi. Turkiye, ABD'den sonra Kore'ye asker gonderen ilk devlet oldu.
Turk Amerikan Iliskilerinin Genel Cizgileri
17 Mart 1948'de Ingiltere, Fransa, Belcika, Hollanda ve Luksemburg arasinda "Bruksel Antlasmasi" imzalanir. Amac; muhtemel bir saldiriya karsi kuvvetlerin birlestirilmesidir. Ancak, bu bes devletin ortak dusmana-SSCB- karsi ABD'siz basetmesi mumkun degildir. Kuzey Atlantik Antlasmasi, 4 Nisan 1949 gunu bu gercegin anlasilmasi uzerine imzalanir. Turkiye icin, guvenligini Batili devletlerle birlestirmak istiyorsa onunde tek yol vardir: NATO'ya girmek… Ve CHP iktidari NATO'ya katilmak icin ilk muracatini 1950 mayisinda yapar. Ayni ay, Turkiye'de secim yapilacak ve is basina Demokrat Parti gelecektir.
Demokrat Parti Ve Tc'nin Kore Olayina Katilimi
14 Mayis 1950, Turk demokrasi tarihinde bir donum noktasidir. Yapilan genel secimler Demokrat Parti'nin zaferiyle sonuclandi. Bu secimlerde Ataturk'un partisi olarak bilinen ve 1930'lu yillarda "Tek Sef, Tek Parti, Tek Devlet" sistemi ile Ismet Pasa liderliginde Turk Siyasi hayatina egemen olan Cumhuriyet Halk Partisi 27 yillik iktidarini kaybediyordu. Ikinci Dunya Savasi'ndan sonra diktatoryal rejimlere duyulan uluslararasi antipatinin tesiriyle Turkiye'deki tek partili devlet yapisi cozulmeye basladi.
BM Genel Sekreteri'nin TC'ne Kore Olayi ile ilgili muracati geldi ve konu TBMM'nin 30 Haziran 1950 tarihli oturumunda gundemi olusturdu. Disisleri Bakani Koprulu Kore'deki saldiriyi ve BM'nin aldigi karari acikladi, bu baglamda Genel Sekreter'den, BM'e bagli butun uye ulkelere gonderilen telgraflar okundu. Koprulu, Lie'ye cevaben TC'nin BM'in bir uyesi sifatiyla uzerine dusen taahhutleri "azami samimiyetle yerine getirmeye amade oldugunu" bildirdiklerini de soyledi. Bu sozler uzerine Dr.Ekrem Hayri Ustundag ve bes arkadasinin verdigi ve Hukumet'in BM ilkeleri etrafinda sulh anlayisini tasvip ettiklerine dair takrirleri oylanarak, TBMM'nce kabul edildi.
TC'nin BM catisi altinda Guney Kore'ye yapacagi yardimin "niteligi" ve "boyutu" DP ile CHP'ye yakin basin organlari arasinda munakasaya neden oldu. 18 Temmuz gunu Yalova'da, Cumhurbaskani Celal Bayar'in baskanliginda dikkat ceken bir toplanti yapildi. Katilanlar arasinda Basbakan Adnan Menderes, yardimcisi Samet Agaoglu, Disisleri Bakani Koprulu, Milli Savunma Bakani Refik İnce, Genelkurmay Baskani Nuri Yamut ve yuksek komutanlar vardi. Gorusmeler dort saat surdu. Kore'ye asker gonderme konusunda herhangi bir kararin alindigina dair ipucu verilmese de basin konunun gorusuldugune emindi.
25 Temmuz aksami Bakanlar Kurulu, Ankara'da Bayar'in baskanliginda toplandi. Kurula TBMM Baskani Refik Koraltan ile Genelkurmay Baskani da katildilar. Gundemde BM Genel Sekreteri'nin Kore Savasi'na silahli yardim icin TC'ne basvurusuna verilecek cevap vardi. Alinan karar geregince derhal su telgraf cekildi: "Birlesmis Milletler paktindan dogan taahhutlerine ve Guvenlik Konseyi'nin kararlarina uymayi vecibe bilen Turkiye Cumhuriyeti Hukumeti Kore hakkinda yardim talebini iceren 15 Temmuz tarihli telgrafinizi bu zihniyet icinde ve dikkatle tetkik etmistir. Cumhuriyet Hukumeti bu inceleme sonucunda bu kararlari dunyanin simdiki sartlari icinde genel baris hizmetinde etkili ve fiili sekilde uygulamaya koymadaki gerek ve onemin bilinci icinde Kore'de hizmet etmek uzere 4500 mevcutlu, silahli bir Turk savas birligini Birlesmis Milletler emrine vermeyi karar altina almistir."
Turkiye artik Kore Olayi'na katilmisti.
Turkiye'nin Kararinin Ulke Icindeki Yankilari
Turk basdelegesi Sarper, Lake Success'de TC'nin Kore Olayi'ndaki tutumunu aciklarken Pasifik'e asker gonderilecegi haberi Turk kamuoyunda bir "bomba" gibi patladi. Turkiye'nin Kore'ye asker gondermesine en siddetle karsi cikan asiri sol orgutler oldu. Behice Boran'in baskani oldugu Turk Barisseverler Cemiyeti, karari protesto etti, iptali icin meclise basvurdu.
Mecliste gurubu bulunan iki muhalefet partisi-CHP ve MP- de birer bildiri yayinladilar. CHP adina genel sekreter Kasim Gulek ve MP adina da genel baskan Hikmet Bayur'un imzasiyla cikan bildirilerde, hukumetin, karari kendilerine danismaksizin, ya da TBMM'den gecirmeksizin almasi elestiriliyordu. Anlasilan, muhalefet, Kore'ye asker gonderme kararinda "tuzunun bulunmasini" istemisti. Dolayisiyla ileride TC'nin elde edecegi seref ve itibari paylasmak arzusundaydi.
Muhalefet ne derse desin, karar, ulke capinda olumlu bir hava yaratmisti. Kore'ye yardim, ozellikle irtica ve komunizme karsi fevkalade duyarli olan genclik kesiminde derin bir heyecan uyandirmisti. En buyuk ogrenci orgutu olan Turkiye Milli Talebe Federasyonu, "Hak ve hurriyet yolunda girisilmis olan butun taahhutleri yerine getirmeyi kendisine gorev sayan bir milletin evlatlari olmaktan duydugumuz gurur sonsuzdur." diyordu. Bu atesli bildirinin altinda genel baskan Can Kirac'in imzasi vardi. Komunizmi, İslamiyet de katiyetle reddetmekteydi. 25 Agustos'ta bir basin toplantisinda Diyanet İsleri Baskani Ahmet Hamdi Akseki, " Komunistlige karsi gelebilecek en kudretli silah, iman ve ruh kuvvetidir. Hakiki bir muminin komunistlik fikirleriyle ve icraatiyla bagdasabilmesine imkan yoktur." diyordu. Daha sonra Diyanet, Kore harekatina istirakin "cihad" sayilabilecegi ve Kore'de vefat edenlerin "sehit" olacagi fetvasini verecekti.
Basina gelince, DP'ye fazla yakinligi olmayan gazeteler bile karari muspet yonde degerlendireceklerdi. Nadir Nadi, hukumetin bu karari "suphesiz sirf hurriyet ve baris dunyasina karsi besledigi baglilik duygusundan" aldigini yaziyor ve BM'nin canli bir teskilat olarak var olup olmadigini ispat edecegini de kaydediyordu. Cunmuriyet'i takiben Yeni Sabah da benzer bir tavir sergileyecekti. Basmakalenin yazarina bakilirsa, CHP "sokak politikaciligina" soyunmustu.
Kore'de Savas, Turk Tugayinin Teskili Ve Pasifik'e Intikali
25 Haziran'da Rusya'nin genis capta takviye ettigi dusunulen Kuzey Kore ordusu 38.paraleli gecmisti. Bu taarruza Kuzey Kore'nin dayanamayacagi gorulmustu. Nitekim, harp basladiktan bes gun sonra Seul dustu. Artik dusman Han nehrini de gecerek, Guney Kore hatlarini yarmaktadir. ABD Baskani Truman, Tokyo'da bulunan Uzak Dogu Kuvvetleri Baskomutani Gen.Mac Arthur'u BM gucu gelmeden savunmayi orgutlemekle gorevlendirmisti. Mac Arthur, bizzat cepheyi gezerek Guney Kore ordusunun, tutunamayacagini gormus ve guneyde Pusan civarinin saglamlastirilmasini emretmisti. Temmuz basindan itibaren Pusan Kiyibasi mevziine Japonya'dan gelen Amerikan tumenleri yerlesecekti. Guney Kore'deki butun askeri kuvvetler, VIII. Amerikan ordusunun komutasina girdiler. İki ay boyunca siddetli carpismalar olacak, fakat gelen yardim ile Kuzey Kore ordusunun inatci taarruzunun gucu kirilacakti. 28 Eylul'de Seul geri alindi. Bu arada VIII. Amerikan ordusu da Pusan Kiyibasi mevziilerinden taarruza gecmis ve dusmani 38.paralele kadar genis bir araziyi birakmaya zorlamisti.
1 Ekim'de Komunist Cin Basbakani Cu En-Lai, Pekin radyosunda "Komsu istilaya ugrarken Cin ulusu kayitsiz kalamaz. Kore'yi kurtarmak icin onlari destekleyecegiz" dedigi zaman, Washington'daki karar vericiler Pekin'in blof yaptigini sanmislardi. Washington'in ikna kabiliyeti ile BM, 7 Ekim'de Mac Arthur'un Kuzey Kore topraklarina girmesini onayladi. BM'de hakim olan dusunce bu yolla Kuzey Kore'nin cokertilebilecegini ve ulkenin tek ve demokratik bir yonetim altinda birlesebilecegiydi.
9 Ekim'de VIII. Amerikan ordusu, 1 Ekim'de 38.paralelin kuzeyine gecen Guney Kore ordusuna katilmak uzere harekete gecti. Bunun uzerine Komunist Cin ordulari da gonullu birlikleri adi altinda Kore Savasi'na istirak ettiler. Kore Savasi'nda esas guc, komunist Cin ordusu olacakti.
TC Genelkurmay Baskanligi'nin 3 Agustos tarihli emri uyarinca Kore'ye gonderilecek TSK birliginin Ankara'da kurulmasi ve hazirliklarini tamamlamasi ongoruluyordu. Yurdun cesitli yorelerinde gorev yapan birliklerden olusturulan I.Turk Tugayi'nin komutanligina Tuggeneral Tahsin Yazici, kurmay baskanligina Yarbay Selahattin Tokay atandilar. 259 subay, 18 askeri memur, 4 sivil memur, 395 astsubay ve 4414 erden tesekkul eden toplam mevcudu 5090 kisiden olusan Tugay 19-21 Eylul arasinda tren yoluyla Iskenderun'a, oradan da Amerika tarafindan saglanan gemilerle 21 gunde Kore'nin guneydogusunda bulunan Pusan limanina vardi. Turk Tugayi'na ilk gorevi 7 Kasim'da bildirildi.
Kore Savasinin TBMM'de Sorgulanmasi
Kore Savasi'nin butun dunyada yarattigi guvensizlik havasi icinde DP hukumeti, bir yandan BM'i takviye icin bir tugayini Pasifik'e gonderirken, diger yandan da kendi guvenlik sistemini gelistirebilmek amaciyla 11 Agustos 1950'de NATO'ya muracaat etti. Bu TC'nin Atlantik Antlasmasi'na ikinci basvurusuydu. İlki CHP iktidarinda yapilmis ve red ile cevaplandirilmisti. Ayni sekilde, bu muracaat da NATO Bakanlar Konseyi tarafindan kabul edilmemis; buna karsilik Konsey, Turkiye ve Yunanistan'i "Akdeniz'in savunulmasi icin gerekli planlama isleri"ne katilmaya cagirmak kararini vermisti. NATO'ya basvurunun geri cevrilmesi DP hukumeti ve Turk basininca "esefle" karsilandi.
Kasim 1950 sonlarina dogru Kore'deki Turk tugayinin onemli bir Cin saldirisini durdurduguna dair haberler basinda cikar. Halk Kunuri Destani konusmaktadir. Bu ortamda CHP, hukumete, Kore karari ile ilgili elestiri ve saldirilarini yumusatmak zorunda kalir. Ne var ki, muhalefet Kore Olayi'ni meclise getirmeye azimlidir. Hukumetin meclisten izin almadan asker gonderme karari uzerine CHP genel baskani Ismet Inonu ve Kirsehir MP milletvekili Osman Bolukbasi imzasiyla iki gensoru onergesi verilir.
Kore konusunda halkin tavri olumluydu, ozellikle Mehmetcik'in kahramanliklari ulkeye ulastikca, kamuoyunun heyacani artiyordu. CHP ve muhalefetin israrli ithamlari, kamuoyunun canini sikiyor, partilere devamli puan kaybettiriyordu. Cumhuriyet, meclisteki tatsiz tartismalardan sonra sunu yaziyordu: "Boyle anlarda memleketin en muhtac olduklari milli birligin bizde de saglanmasi icin demokrasi rejiminin butun icaplarina sadik kalmakla beraber, islerimizde bir el ve isbirligi temin edecek karsilikli bir anlayis zihniyetinin iktidar ve muhalefet mahfillerinde belirlenmesini temenni etmek ve hadisatin bizim taraf lehine inkisafina dua etmekten baska yapacak yoktur."
Turkiye'nin Kuzey Atlantik Ittifaki'na Girisi
DP'nin 1950'de NATO'ya girme istegi geri cevrildikten sonra hukumet; Mart 1951'de Birlesik Amerika'nin, 1939 tarihli Turk-İngiliz-Fransiz ittifak antlasmasina katilmasi teklifinde bulundu. Bu teklif Washington tarafindan kabul edildi; cunku ABD artik Turkiye'nin -ve Yunanistan'in- NATO'ya alinmasini istemeye baslamisti. Kisa zaman icinde diger muttefiklerini de ikna edebilecegini dusunmekteydi.
ABD'nin ilimli yaklasiminin sebebi, Soguk Savas'in idrak ettigi ciddi ortamdi. Sovyet gudumundeki Dogu Avrupa hizla silahlanmaktaydi. NATO Baskomutani Gen. Eisenhower, emrindeki kuvvetlerin guneydogu kanadinin guclendirilmesini gerekli goruyordu. Ayrica, Amerikali hava uzmanlari da Turkiye'nin ittifaka alinmasini arzuluyorlardi. Turkiye'de kurulacak hava usleri onemliydi. Nihayet, Ortadogu ve Akdeniz bolgesinin guvenligi ile ilgili bir cok toplantidan, Amerikan Akdeniz Filosu Komutani Amiral Carrey'in ve Hava Bakani Finletter'in Turkiye'yi ziyaretlerinden sonra ABD, 15 Mayis 1951'de diger NATO uyelerine Turkiye ve Yunanistan'in NATO'ya tam uye olarak alinmalarini resmen teklif etti.
Bu Amerikan teklifi bir cok itirazla karsilasmistir. NATO'nun Iskandinav uyeleri, Danimarka ile Norvec, ve Belcika, antlasma alaninin genisletilmesi halinde, kendilerinin ilisigi ve cikarlari disinda kalan Akdeniz bolgesinde bir savasa suruklenebileceklerinden endise duymuslardi.Turkiye'nin NATO'ya alinmasina en buyuk itiraz İngiltere'den geldi. Bu itiraz ozellikle Ortadogu'nun savunulmasi konusundaki degisik goruslerden ortaya cikmisti. İngiltere İngiliz Ortadogu Kumandanligina bagli ayri bir Ortadogu Kumandanligi kurulmasi gorusunu savunuyordu. NATO Avrupa Kumandanliginin Kafkaslar'a kadar uzatilmsinin tehlikeli olabilecegini; Turkiye ve Yunanistan'in dogrudan dogruya Avrupa yerine Ortadogu'nun savunulmasi plani icine alinmasi gerektigini ileri surdu. İngiltere'nin itirazi Temmuz 1951'e kadar devam etti. Ortadogudaki siyasi havanin bulanmasi ve İran buhraninin dogurdugu endiseler NATO'nun genisletilmesi konusundaki direnmeleri onemli olcude azaltti.
NATO Bakanlar Konseyi 16-20 Eylul 1951 tarihlerinde Ottawa'da yaptigi toplantinin sonundaki ozel bir oturumunda, Turkiye ile Yunanistan'in NATO'ya uye olarak cagrilmalarina oybirligi ile karar verdi. TC'nin Atlantik Pakti'na katilmasina iliskin davet hukumete geldikten sonra hazirlana kanun tasarisi Meclis'e sevkedildi ve Disisleri Komiyonu'nca incelenip oybirligi ile onaylandiktan sonra TBMM'ne sunuldu. 18 Subat 1952 gunku bilesiminde yasa TBMM'nin gundemindeydi. Yapilan oylamada Turkiye'nin NATO'ya katilimi meclisten gecti. Artik TC, NATO'daydi. Basin, DP Hukumeti'ni kutlamaktaydi. İktidara ya da muhalefete yakin olsun butun gazeteler, Turkiye'nin NATO'ya girisini Ankara'nin "inkar edilmez zaferi" olarak tanimlamaktaydilar.
Sonuc
Kore Olayi, 1950-53; hem bolgesel, hem de global boyuttaki etkileriyle dunya tarihinde bir "donum noktasi"dir.
Askeri acidan, gorunurdeki sonuc; Guney'in Kuzey tarafindan yutulmasina engel olundugudur. Ancak, Kore'ye mudahale, Kuzey'in planlarini engellemis ve komunistlerin emellerini bosa cikarmissa da; ote yandan BM'in deklare ettigi hedefe-birlesme- ulasamadigi gercektir.
Kore Olayi, "Soguk Savas"in ilk sicak catismasi olarak tarihe gececektir.
Kore mudahalesi, Uzakdogu'daki guc iliskilerini de yeni bir yorungeye oturtmustur. Uzmanlar, 1945 ile 1953 yillari arasinda Amerika'nin Uzakdogu siyasetinde koklu degisimler oldugu inancindadirlar. Ikinci Dunya Savasi sonunda, Washington'un bolgeye bakis acisinda, milliyetci Cin ile dostluk, Japonya ile mesafe ve Kore ile Hindicini ile sinirli tutulan bir ilgi politikasi hakimdi. Ancak, Kore Olayi ile ABD, Kizil Cin'I artik dusman olarak gormeye baslayacak, Uzakdogu'da Japonya'yi muttefigi seviyesine getirecek ve giderek Kore ile Hindicini nufuz altina alacaktir.
Uzakdogu'daki Soguk Savas'in Avrupa'ya yonelik ABD dis politikasindaki tesirleri de inkar edilemez. Uzmanlar, Kore Savasi'nin NATO'nun olusumunda onemli bir "durtu" rolu oynadiginda fikir birligi icindedirler.
Kisacasi, Kore Savasi, mevcut soguk savasi alevlendirerek, uluslararasi sistemde muhasim kutuplarin kemiklesmesinde belki de en onemli etken olmustur.
Kore Olayi, Soguk Savas'ta Turkiye'nin de muhtemel rolunu daha belirinlestirecektir. Kore Savasi, ABD'ye komunist yayilmaciligina karsi nukleer caydiriciligin yeterli olmadigi ve bundan sonra da yeryuzunde sinirli savaslarin cikabilecegini, bu nedenle de NATO'nun ileri savunma stratejisi ile hazirlikli olmasi gerektigini ogretecektir. Global duzeyde bu komunist tehdidine karsi, gerek Dogu Akdeniz'de, gerek is Ortadogu'da Turkiye'nin "Hur Dunya"nin yakin bir muttefigi olarak, ABD'nin ve BM'in safinda yer almasi bu cercevede giderek arzulanan bir huviyet kazanacaktir. Rusya'ya gelince, Sovyetler Birligi Hukumeti, 30 Mayis 1953 tarihinde yaptigi beyanla Turkiye'den toprak talebinde bulunmaktan vazgecmistir. Ayni beyanda anlasilmasi guc bir ifade ile Montreux Sozlesmesi'nin degismesi ve Bogazlar'in ortak savunmasi hakkinda evvelce belirttigi goruslerini degistirdigini bildirmistir.
Kore Olayi, Turk'e karsi sadece Bati'da degil, Dogu'da da olumlu bir hava yaratacaktir. Ozellikle, Turk-Guney Kore dostlugu bu vesileyle baslayacakti.