TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ TUTANAKLARINDA CUMHURİYETİN İLÂNI İLE İLGİLİ GÖRÜŞMELER
Yrd. Doç. Dr. Osman AKANDERE 01 Ocak 1970
Bilindiği gibi 20 Ocak 1921 tarihli Teşkilât-ı Esasiye Kanunu’nun bazı maddelerinin tadiline dair kanun teklifi 29 Ekim 1923 günü önce Halk Fırkası Meclis Grubu’nda daha sonra da Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda görüşülerek kabul edilmiş ve aynı gün yürürlüğe girmişti. Bu kanunun Teşkilât-ı Esasiye Kanunu’nun birinci maddesine yaptığı bir eklentiyle yeni Türk Devleti’nin hükümet şeklinin Cumhuriyet olduğu belirtilmiş ve Cumhuriyet ilân edilmişti.
Bu tebliğimizde, 29 Ekim 1923 günü önce Halk Fırkası Grubunda ve daha sonrada TBMM’si Genel Kurulu’nda yapılan görüşmelerden dikkat çekici kesitler vererek o günkü ruh halini ortaya koymak istiyoruz.
I. CUMHURİYET’İN İLANINA KADAR OLAN GELİŞMELER
Millî Mücadele’nin kazanılmasından sonra bir dizi önemli siyasal gelişme yaşanmıştı. Lozan Antlaşması TBMM’de kabul edilmiş[1], İşgalci devletlerin askerleri İstanbul’u boşaltarak ülkemizi terk etmişler[2] ve ardından da yeni Türk Devleti’nin başkentinin Ankara olduğu TBMM’de görüşülerek onaylanmıştı[3]. Ancak diğer taraftan Meclis içerisinde bazı karışıklıklar yaşanmaya başlanmıştı. İkinci TBMM’nin ilk hükümeti Ali Fethi(Okyar) Bey’in başkanlığında kurulmuştu[4]. Yeni kurulan bu hükümet, ilk kurulduğu günlerden itibaren tenkit edilmeye başlanmış[5] ve bu tenkitlerin artmasıyla da 27 Ekim 1923’de Ali Fethi Bey başkanlığındaki hükümet istifa etmişti[6]. Yeni bir hükümetin kurulması konusunda Mecliste yaşanan kargaşa ve bunalım, öteden beri Cumhuriyetin ilânını sağlamak konusunda elverişli bir siyasi zemin arayan, Mustafa Kemal Paşa’ya, aradığı imkân ve fırsatı sağlayacaktı.
Mustafa Kemal Paşa, Mecliste yaşanan hükümet bunalımı üzerine, artık Cumhuriyetin ilânı zamanının geldiğine karar vermişti. Bu amaçla 28 Ekim 1923 günü akşamı İsmet Paşa, Ali Fethi Bey(Okyar), Kazım(Özalp) Paşa, Kemalettin Sami Paşa,Rize milletvekili Fuat (Bulca)Bey ve Afyon Karahisar Milletvekili Ruşen Eşref Beyi Çankaya’ya davet etmişti[7].
Şimdi o akşamki gelişmeleri bizzat bu toplantıda bulunmuş olan Ruşen Eşref Bey’in satırlarından izleyelim:
“O akşam, Tayyare Cemiyeti reisi Rize mebusu Fuat(Bulca) Bey’le birlikte Gazi Hazretlerini, ziyârete gitmiştik. Bizi lütfen yemeğe alıkoydu... Sofrada onun etrâfında İsmet Paşa, Kazım Paşa, Ali Fethi Bey, Kolordusundan mezun olarak gelmiş Kemâleddin Sami Paşa vardı... Gazi, Kemaleddin Sâmi Paşa’nın yanına geçti. Benim yerim, onun karşı tarafında, lâcivert giyimli, çetin yüzlü sivil bir zâtın yanındaydı. Bu zât da kolordu kumandanı Halit Paşa imiş...
Büyük atılganlıklarından önce, çoğu zaman, kendine has bir susma ve dinlenme devri geçiren Gazi, içinden kaynaşır bir dış sükûnla zırhlı idi.
Söz, İcra vekilleri Heyeti buhranına geçti; Görülüyordu ki kurulan hükûmet makinesi bir sedde dayanmış kalmış, daha ilerisine aşamıyor...engelin giderilmesi için herkes bir çâre düşünüyordu... O çârenin adını, yemekten sonra açıktan açığa ilkin O koydu:
---Yarın, Cumhuriyet ilân edeceğiz!, dedi,
Bu kararı sofrasında bulunanların hepsi memnunlukla tasvip ve kabul etti.”[8]
Atatürk o gecenin devamını Nutuk’ta şöyle anlatmaktadır:
“ O gece birlikte olduğumuz arkadaşlar erkenden ayrıldılar. Yalnız İsmet Paşa Çankaya’da misafirdi. Onunla yalnız kaldıktan sonra bir kanun tasarısı müsveddesi hazırladık .Bu müsveddede 20 Ocak 1921 tarihli Teşkilât-ı Esasiye Kanunu’nun devlet şeklini tespit eden maddelerini şu şekilde değiştirmiştim.: Birinci maddenin sonuna “ Türkiye Devleti’nin hükümet şekli Cumhuriyettir” cümlesini ekledim. Üçüncü maddeyi şu yolda değiştirdim:” Türkiye Devleti Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur. Meclis, hükümetin ayrıldığı idare kollarını bakanlar kurulu vasıtasıyla yönetir.”
Bundan başka Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun temel maddelerinden olan sekizinci ve dokuzuncu maddelerle de değiştirilerek ve açıklığa kavuşturularak şu maddeler yazıldı.
“Madde- Türkiye Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu tarafından ve kendi üyeleri arasından bir seçim dönemi için seçilir. Cumhurbaşkanlığı görevi yeni Cumhurbaşkanının seçilmesine kadar devam eder. Görev süresi biten Cumhurbaşkanı yeniden seçilebilir.”
“Madde- Türkiye Cumhurbaşkanı devletin başkanıdır. Bu sıfatla lüzum gördükçe Meclise ve bakanlar kuruluna başkanlık eder.”
“Madde- Başbakan, Cumhurbaşkanı tarafından ve Meclis üyeleri arasından seçildikten sonra Cumhurbaşkanı tarafından hepsi birden Meclisin onayına sunulur. Meclis toplantı halinde değilse onaylama, Meclisin toplantısına bırakılır.”
Bu maddelere, komisyonda din ve dil ile ilgili bildiğiniz bir madde eklendi.”[9]
II. CUMHURİYETİN İLÂNIYLA İLGİLİ OLARAK HALK FIRKASI GRUBUNDA YAPILAN GÖRÜŞMELER
Ertesi günü, yani 29 Ekim 1923 Pazartesi günü öğleden evvel saat 10’da Halk Fırkası Grubu Ali Fethi Bey’in başkanlığında toplanmış ve Vekiller Heyetini seçme konusundaki görüşmelere başlamıştı[10].
Ali Fethi Bey, Fırka İdare heyetinin bu hususta hazırlık mahiyetinde bir liste tertip ettiğini, kararın Gruba ait olduğunu söylemiş ve Ali Fuat Paşa’nın başkanlığında oluşturulması düşünülen Vekiller Heyeti listesini sunmuştur[11]. Bunun üzerine Listede İktisat Vekilliğine aday gösterilen İzmir Milletvekili Mahmut Celâl Bey söz alarak, kendisinin seçilmemesini rica ettikten sonra; “bu listede isimleri gözüken zatlar çekilenlerden daha kuvvetli değildir. Bizden refah ve ıslahat isteyen bir millet vardır. Herhalde yeniler eskillerden kuvvetli olmalıdır. Seçimde acele etmeyelim. Özellikle Bakanlar Kurulu başkanı seçimi için düşünelim” mütalaasında bulunmuştur.
Mahmut Celâl Bey’den sonra konuşan milletvekilleri de benzer görüşler ileri sürmüşlerdi[12]. Bunun üzerine Kemalettin Sami Paşa’nın verdiği bir önerge ile bu meselenin halli için, heyet tarafından Halk Fırkası genel Başkanı olan Mustafa Kemal Paşa’nın memur edilmesi kararlaştırılmıştı.[13] Nitekim Çankaya’da bulunan Mustafa Kemal Paşa, Halk fırkası Grubu toplantısına davet edilmişti. Toplantıya icabet eden Mustafa Kemal Paşa, doğrudan kürsüye çıkmış ve şu teklifte bulunmuştu:
“Vekiller heyetini seçme işinde fikirlerin dağıldığı anlaşılmıştır.Bana bir saat müsaade buyurun, bulacağım hal suretini arz ederim.”[14]
Başkan Fethi Bey bu teklifi oya sunmuş ve teklik kabul edilmişti. Bunu takip eden gelişmeyi Atatürk Nutuk’ta şöyle anlatmaktadır:
“Efendiler, bir saat içinde, gereken kimseleri Meclisteki odama davet ederek onlara 28/29 Ekim gecesi hazırladığım kanun tasarısını gösterdim ve kendileri ile görüştüm.”[15]
Saat 13.30’da Halk Fırkası Genel Kurulu yeniden Fethi Bey’in başkanlığında toplandı. İlk sözü alan Mustafa Kemal Paşa, kürsüye gelerek Hükümet kurmada yaşanan bunalımın nedeninin izlenilmekte olan usul ve şekilde olduğunu açıklamakla söze başladı. Bu usulün bazen büyük karışıklıklara neden olduğunu, Birinci Meclis’te de aynı güçlüklere tesadüf edildiğini söyledi ve devamla:
“Sayın heyetiniz bu güçlüğün halline beni memur kıldınız, ben de arzettiğim kanaatten ilham alarak düşündüğüm şekli tespit ettim, onu teklif edeceğim, teklifim kabulünüze mahzar olursa kuvvetli ve kendi içinde uyumlu bir hükümet kurmak mümkün olacaktır. Devletimizin şekil ve niteliğini tespit eden ve hepimiz için bir gaye olan Teşkilât-ı Esasiye Kanunumuzun bazı noktalarına açıklık kazandırmak gerekir.” diyerek elindeki teklifi okumak üzere katiplerden birisine vererek kürsüden inmişti[16].
Mustafa Kemal Paşa’nın teklif ettiği, devletin hakiki şekline, yani Cumhuriyete ait olarak esasını bir gece önce İsmet Paşa ile çalışarak son şeklini verdiği beş maddelik değişiklik tasarısıydı. Bu tasarı üzerinde Halk Fırkası Grubunda uzun görüşmeler yapıldı[17]. Bu görüşmelerden birkaç örnek vererek konuya açıklık kazandırmak istiyorum.
Adliye Vekili Seyit Bey’de yaptığı konuşmada özetle :[18]
“Teklif edilen şekil yeni bir şey değildir. Mevcut Anayasayı açıklamaktan ve tespitten ibarettir. Mevcut şekli daha açık ve sarih ifade edersek elbette millet ve memleketimizin menfaatine daha muvafık hareket etmiş oluruz.” demiştir.
İstanbul mebusu ve büyük tarihçi Abdurrahman Şeref Bey’in gerçeğin tam ifadesi olan şu sözleri üyeler üzerinde büyük bir etki yarattı:
”Hükümet şekillerini saymaya lüzum yoktur Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir dedikten sonra kime sorarsanız sorunuz, bu cumhuriyettir. Biz şimdi çoktan doğmuş olan bir çocuğun adını koyuyoruz. Ama bu ad bazılarına hoş gelmezmiş, varsın gelmesin.[19]”
Bu konuşmalardan sonra Halk Fırkası Grubunda oy birliği ile kabul edilen Teşkilât-ı Esasiye Kanunu’nun bazı maddelerini değiştirme tasarısı akşama doğru Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na intikal etti. Başkanlık hiç bekletmeden tasarıyı Anayasa Komisyonu’na yolladı. Anayasa Komisyonu üyeleri toplantı halindeydi ve tasarının gelmesini bekliyorlardı.
Yunus Nadi Bey’in başkanlığı altındaki Anayasa Komisyonu değiştirilmesi önerilen maddeler üzerinde bir değişikliğe gitmemiş, ancak komisyon olarak bu değişikliklere bir madde eklemişti. Bu eklenti, Anayasanın ikinci maddesine eklenecek olan “ devletin diline ve dinine ilişkin” maddeydi.
Anayasa Komisyonu tasarı üzerindeki çalışmalarını tamamlayarak, acele görüşülmesi dileğiyle değişiklik tasarısını Meclis Başkanlığına iade etmişti. Bu esnada saat de 18.00’ i bulmuştu.
III. CUMHURİYETİN İLÂNI İLE İLGİLİ OLARAK TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNDE YAPILAN GÖRÜŞMELER
TBMM’si tasarının ele alındığı 29 Ekim 1923 günü, İkinci Dönem’in ilk çalışma yılının 43’cü toplantısını yapıyordu. Yaşanan günün büyük anlamını bilen milletvekillerinin pek çoğu meclisteydiler. Diğer taraftan yeni Türk rejiminin adı konulacağını bilmeseler de önemli bazı olaylar yaşandığını ve Mustafa Kemal Paşa’nın önemli bir konuşma yapacağını duymuş olanlar, dinleyici localarını tamamıyle doldurmuşlardı[20].
Meclis’in başkanlık kürsüsünde başkan vekillerinden Çorum Milletvekili İsmet(Eker) Bey, katiplik yerlerinde de Denizli Mebusu Haydar Rüştü(Öktem) ve Afyon Mebusu Ruşen Eşref Bey vardı.
Görüşmelere saat tam 18.00’de geçilmişti. Anayasa Komisyonu’ndan gelen tasarı hakkında görüşmelere öncelikli olarak başlandı. Önce tasarının metni okundu .TBMM’ne anayasa Komisyonu Başkanı İzmir Mebusu Yunus Nadi Bey tarafından sunulan tasarıda:
“Riyaseti Celileye
Milletimizi refahiyet ve saadete îsal ve istiklâli tammeye mazhar eden Mücahede-i Hüdapesendanede hâkimiyeti milliye esası sureti katiyede kabul edilmiş ve daima buna riayet edilegelmişti. Bu usulün Türk Milleti necibesine ne azîm muvaffakiyet temin ettiği aşikardır. Hakimiyetin bilâkaydüşart millete aidiyeti ve idare usulünün mukadderatı milleti bizzat ve bilfiil idare etmek esasına müstenit bulunması zaten(Cumhuriyet) demek olduğundan saltanatı terdiyeyi katiyen dâfi olan bu kelimenin istimali ve Türkiye Devletinin şekl-i Hükûmeti Cumhurri olması hakkında Teşkilât-ı esasiye Kanununun maddei mahsusasının bir fıkta ile tavzih edilmesi hukuken ve maslahaten münasip görülmüştür” denilmekteydi[21]
Tasarının tümü üzerinde yapılan görüşmelere geçilmeden önce söz alan Anayasa Komisyonu Başkanı Yunus Nadi Bey yaptığı konuşmada:
“...Ankara’da selefi âliniz olan Büyük Millet Meclisi’ni, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni kurdu.-Eşkâlinin ehemmiyeti yoktur- Türk Milleti;(Ben varım) ve (Devletim) diye bütün dünyaya bunu ilân etti. İşte bu Teşkilâtı Esasiye: ve ve Türk Milletinin hareketinin ifadesidir, bu gördüğünüz zaferleri istihal ederek bugünkü mevcudiyeti gösteren heyet de; bu günkü Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne vücut vermiş olan Türk Milletidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi bu itibarla tarihimizde ve Türk tarihinde emsali nadir görülmüş bir harika ibda’ etmiştir. Kendisinin masdarı olan Milletin azim vehimmetiyle Teşkilâtı Esasiyemize bütün milletçe merbutuz.(...) diyerek Anayasada yapılacak değişiklik maddelerini sırayla açıklamıştır.[22]
TBMM’de cumhuriyetin ilân edildiği günün havasını iyice anlayabilmek için o günkü oturumda söz alarak konuşan milletvekillerinin konuşmalarından da birkaç örnek vermek istiyorum.
Saruhan(Manisa) Milletvekili Vasıf Çınar Bey yaptığı konuşmada “Kanunu esasi Encümeninin bugün karşımıza getirdiği esas bu maksadı tamamen ihtiva ve temin etmektedir. Encümen Reisi Muhteremi Yunus Nadi Bey arkadaşımızın pek güzel ifade buyurdukları veçhile zaten mevcut ve müesses olan şekil, Cumhuriyetten başka bir şey değildir. Millet kendi mukadderatına vazıulyed olmuştur demek, hiç şüphesiz Cumhuriyetle idare olunur demektir....
Arkadaşlar! Ben, Meclisi Âlinizin timsali olduğu Büyük Milletimin seciyelerine, ruhlarına, arzu ve emellerine tercüman olarak haykırıyor ve bütün cihana ilân ediyorum ki: Bundan sonra bu devletin şekli doğrudan doğruya Cumhuriyettir. Millet; mukadderatına doğrudan doğruya hâkim vazıulyeddedir...”demiştir[23].
İkinci Dönem Büyük Millet Meclisi’nin aydın din adamlarından Konya Milletvekili Eyüp Sabri Efendi’de tasarının kabul edilmesinden yana olduğunu belirttiği konuşmasında ; “Arkadaşlar! Bizim hükümetimiz bugün cumhuriyet olmuyor, teşekkül ettiği günden beri cumhuriyet olmuştur. Yalnız benden önce söz söyleyen arkadaşlarımın işaret ettikleri veçhile i, bazı ihtiras ocaklarını alevlendirmemek için, unvanını açıkça verememiştir. Bugün tamamen unvan-ı hakikisini alacak devre hulul etmiştir ve verilmek lazımdır.(...) Binaenaleyh bu kanun bizim esasen sureti meşrua ve mâkulede teşekkül eden ve zaten mevcudolan Hükümetimize ilmî kisve veriyor, giydiriyor. O da “Cumhuriyet” kelimesidir. Eyüp Sabri Efendi, konuşmasının sonunda yasanın öncelikli olarak kabul edilmesini ve kabul edildikten sonra da Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılmasını ve bunun ardından da 101 pare top atılmasını öneriyorum diyerek kürsüden inmiştir[24].
Bazı milletvekilleri cumhuriyet rejimini milliyetçilik, bazıları da dincilik açısından bir kısmı da her iki açıdan değerlendiriyordu. Bunlar arasında Rasih Hoca adıyla anılan Rasih(Kaplan), yaptığı konuşmayla, kendi bakış açısından cumhuriyeti savunmuştur[25].
Daha sonra tasarı üzerindeki görüşmeler tamamlanarak, değişiklik tasarısının maddelerinin oylanmasına geçilmiştir.
Katip Ruşen Eşref Bey daha kalın ve gür bir sesle tasarının birinci maddesini okumaya başlamıştır:
“-Hakimiyet bilâ kayd-ü şart milletindir. İdare usûlü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etme esasına müsteniddir. Türkiye Devleti’nin şekli hükümeti Cumhuriyettir.”
Ruşen Eşref Bey’in daha da gür sesle ve üstüne basarak okuduğu “ Cumhuriyet” kelimesi bir anda büyük bir coşku yarattı ve adeta salonu ayağa kaldırdı. Şebin Karahisar Milletvekili Milli Şair Mehmet Emin Yurdakul yaptığı konuşmasının sonunda “Cumhuriyetin ruhu önünde büyük saygıyla ayağa kalkarak üç kez “Yaşasın Cumhuriyet” diye hükümetimizi sevgiyle anmalarını sayın arkadaşlarımdan temenni dilerim” temennisini dile getirdi[26].
Yüzüne ayrı bir sevimlilik veren kısa, beyaz sakalıyla Milli Şair Mehmet Emin Yurdakul’un bu daveti, zaten son derece coşku içerisinde olan milletvekillerini ve dinleyici localarını doldurmuş olan davetlileri bir anda ayağa fırlatmış ve var güçleriyle “Yaşasın Cumhuriyet” bağırmaya başlamışlardır.
Bu içten dilek aynı gürlükle üç kez tekrar edildi. Daha sonra Meclis başkanı tarafından tasarı oya konmuş ve Cumhuriyet rejimini getiren Anayasa değişikliği sürekli alkışlar arasında kabul edilmiştir.[27]
IV. MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN CUMHURBAŞKANLIĞINA SEÇİLMESİ
Yeni anayasa değişikliğinin doğal sonucu olarak 10. Maddenin gereğini yerine getirmek yani Cumhurbaşkanını seçmek gerekiyordu. Bu amaçla Bilecik Milletvekili Dr. Fikret derhal Cumhurbaşkanı seçimine geçilmesi için aşağıdaki önergeyi verdi.
“ Riyaseyi Celileye
Kabul bulunan mevaddı kanuniyeye tevfikan reisicumhurun hemen şimdi intihabını teklif ederim. Teşrinievvel 1330
Ertuğrul(Mebusu)Dr. Fikret”[28]
Ayrıca Konya milletvekili Eyüp Sabri Hoca, İstanbul Milletvekili Ali Rıza, Bolu Milletvekili Cevat Abbas, Çanakkale Milletvekili Mehmet Bey’ler verdikleri takrirlerle; Cumhurbaşkanı seçiminden sonra gerek Cumhuriyetin kabul edilişi ve gerekse Cumhurbaşkanı seçimi şerefine yurdun her yerinde 101’er pare top atılarak millete bu olayın müjdelenmesini istemişlerdi. Bu istek oybirliği ve alkışlarla kabul olunmuştu.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin yoklama sureti ile ve gizli oyla yapılacağı Meclis reisi tarafından milletvekillerine duyuruldu. Daha sonra Sivas seçim bölgesinden başlanarak oylama isim okunarak yapıldı. Gizli oyla yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi sona erince, oy tasnifi yapılmış[29] ve sayılan oyları gösteren mazbata Meclis başkanlığına verilmişti. Başkan Vekili İsmet (Eker) Bey sonucu şu sözlerle Meclis Genelkuruluna bildirmişti:
“Türkiye Cumhuriyeti için yapılan intihapta reye iştirak eden âzanın adedi 158’dir. Yüz elli sekiz aza müttefikan Ankara Mebusu Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerini Cumhuriyet Riyasetine intihab etmişlerdir”[30]
Bu açıklama milletvekillerinin ayakta sürekli alkışları ve yaşasın sesleriyle karşılanmıştı. Son derece coşkun tezahürler arasında kürsüye gelen Mustafa Kemal Paşa; Türkiye Devleti’nin ilk Cumhurbaşkanı olarak yaptığı ilk konuşmasında şunları söylemiştir:
“Muhterem arkadaşlar, mühim ve cihan şumul hadisatı fevkalâde karşısında muhterem milletimizin teyakkuz ve intibahı hakikisine bir vesikai kıymettar olan, teşkilâtı Esasiye Kanunumuzun bâzı maddelerini tavzih için encümeni mahsus tarafından Heyeti Celilenize teklif olunan kanun lâyihasının kabulü münasebetiyle yeni Türkiye Devleti’nin zaten cihanda malûm olan, malûm olması lazım gelen mahiyeti beynelmilel mâruf unvanı ile yadedildi. Bunun icabı tabiisi olmak üzere, bugüne kadar doğrudan doğruya Meclisinizin Riyasetinde bulundurduğunuz arkadaşınıza ifa ettirdiğiniz vazifeyi Reisicumhur unvanı ile yine aynı arkadaşınıza, bu aciz arkadaşınıza tevcih buyurdunuz.
Bu münasebetle şimdiye kadar mükerreren hakkımda izhar buyurmuş olduğunuz muhabbet ve samimiyet ve itimadı bir defa daha göstermekle yüksek kadirşinaslığınızı isbat etmiş oluyorsunuz. Bundan dolayı Heyeti celilenize bütün samimiyeti ruhiyemle arzı teşekkürat ederim.
Efendiler! Asırlardan beri Şarkda mağdur ve mazlum olan milletimiz, Türk Milleti, hakikatte meftur olduğu hasailden muarra telakki ediliyordu. Son senelerde milletimizin fiilen gösterdiği kabiliyet, istidat, idrak kendi hakkında suizanda bulunanların ne kadar gafil ve ne kadar tetkikten uzak, zevahir perest inanlar olduğunu pek güzel ispat etti. Milletimiz haiz olduğu evsaf ve liyakatini Hükûmetinin yeni ismiyle cihanı medeniyete daha çok suhuletle izhara muvaffak olacaktır.Türkiye Cumhuriyeti cihanda işgal ettiği mevkie lâyık olduğunu âsarıyla ispat edecektir(...)ancak bu sayede ve Allahın inayetiyle, şahsıma tevcih buyurduğunuz ve buyuracağınız vezaifi hüsnü ifaya muvaffak olabileceğimi ümidederim. Daima muhterem arkadaşlarımın ellerine, çok samimî ve sıkı bir surette yapışarak onların şahıslarından kendimi bir an bile müstağni görmiyerek çalışacağım. Milletimin teveccühünü daima noktai istinat telâkki ederek, hep beraber ileriye gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır.”[31]
Mustafa Kemal Paşa’nın bu konuşmasından sonra Afyon Karahisar Milletvekili Kamil Efendi kürsüye gelerek bir dua okumuştur. Bu nedenle Meclis Başkan Vekili İsmet Bey tarafından celse yarın öğleden sonra 1.30’da içtimaa etmek üzere tatil edilmişti. TBMM’nin 29 Ekim 1923 günü yaptığı oturum saat 21.00’de son bulmuştur.
TBMM’nin almış olduğu bu kararla Anayasa değişikliği kabul olunmuş ve Türkiye’nin hayatında yepyeni ve ileri bir dönemin başlamıştı. Mecliste alınan karar gereği bu mutlu olay bütün valiliklere telgraflarla duyurulmuş ve valilerde bunu kendi görev alanlarındaki en küçük idari birimlere kadar ulaştırmaya çalışmışlardı.
Nitekim 101’ pare top atışları yapılarak Cumhuriyetin ilân edildiği her yerde duyurulmaya çalışılmıştı.
V: İLK CUMHURİYET HÜKÜMETİNİN KURULMASI
29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanlığına seçilen Mustafa Kemal Paşa, Teşkilâtı esasiye Kanunu’nun 12’ci maddesi gereğince Heyet-i Vekile’yi kurmak için bir görevlendirme yapmalıydı[32]. Nitekim bir gün sonra yani 30 Ekim 1923’te Türkiye Reisicumhuru Gazi Mustafa Kemal imzasıyla TBMM Riyaseti Celilesine bir tezkere gönderilmişti. Gönderilen bu tezkerenin mahiyeti şöyleydi:
“T.B.M.M.. Riyaseti Celilesine
Teşkilâtı Esasiye Kanununun maddei mahsusası mucibince Başvekâlete Malatya Mebusu İsmet Pş. Hazretleri intihabolunmuştur. Müşarünileyhin intihabeylediği diğer vekillerin esamisi berveçhi âtidir. Heyeti Umumiyesi Meclisi Âlinin tasvibine arz olunur.
Başvekil ve Hariciye Vekili(Malatya Mebusu) İsmet Paşa
Şer’iye Vekili(Saruhan Mebusu) Mustafa Fevzi Efendi
Erkânı Harbiyei Umumiye Vekili(İstanbul Mebusu) Fevzi Paşa
Dahiliye Vekili(Kütahya Mebusu) Ferid Paşa
Maliye Vekili(Gümüşhane Mebusu) Hasan Fehmi Bey
Müdafaai Milliye Vekili(Karesi Mebusu) Kâzım Paşa
İktisat Vekili(Trabzon Mebusu) Hasan Bey
Adliye Vekili(İzmir Mebusu) Seyid Bey
Maarif Vekili(Adana Mebusu) Safa Bey
Nafıa Vekili(Trabzon Mebusu) Muhtar Bey
Sıhhıye Vekili(İstanbul Mebusu) Dr.Refik Bey
Mübadele, İmar ve İskân Vekili(İzmir Mebusu) Necati Bey
30 teşrinievvel 1339
Türkiye Reisicumhuru
Gazi Mustafa Kemal”[33]
Bu tezkerenin okunmasından sonra Meclis reisi tarafından ad okunmak suretiyle Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Başvekili ve ilk Cumhuriyet Hükümeti için oylama yapılmış ve oylama tamamlandıktan sonra da neticesi açıklanmıştı. Buna göre; Oylamaya katılan yüz altmış altı mebusun tamamı hükûmete güven oyu vermişlerdir[34].daha sonra kürsüye gelem Başvekil İsmet Paşa aşağıdaki teşekkür konuşmasını yapmıştı:
“ Muhterem arkadaşlar! Reisicumhur Hazretleri tarafından intihabı uhdei âcizaneme tevdi buyurulan Vekilleri Meclisi Âlice tasvip buyurmak suretiyle izhar buyurduğunuz teveccühe Hükümet namına arzı teşekkür ederim. Hükümet, muvaffakiyetini daima Meclisi Âlinin müzaharet ve itimadında istinat bularak ve ondan kuvvet alarak arıyacaktır.
Arkadaşlar takip edeceğimiz hareket, hututu esasiyesi itibarıyla bütün dünyaca malûmdur. Mevkii iktidarda ve mevkii mesuliyette bulunan ekseriyet fırkasının millete arzettiği ve milletin tasvibettiği umdeler ve Meclisi Âlinin inkişaf ve terakki için, huzur müsalemet için öteden beri musırran iltizam ettiği esaslar; Cumhuriyet Hükûmetinin hattı hareketi olacaktır. Dahilde huzur ve emniyeti ve terakki ve inkişafı temin etmek için Cumhuriyet Hükûmeti, kemâli azim ve metanetle, kemali ısrar ve takip ile hareket edecektir.
Cumhuriyet Hükûmetinin münasebatı hariciyede üssülesası Türkiye Cumhuriyeti’nin mevcudiyetini ve tamamiyetini sağlam tutarak menafii hayatiyesini gözden ayırmamak esası dahilinde mülasemeti, huzuru, hüsnümünasebatı mümkün olduğu kadar tevsi ve teyidetmekten ibarettir....
Muhterem arkadaşlar! Meclisi Âlinin daima izhar ettiği temenni ve arzu neticede sözden ziyade iş yapılmasıdır. Cumhuriyet Hükûmeti sözden ziyade iş yapmak, fiiliyat ve tatbikat ile size ve milletimize emniyetbahş olmak için bütün kuvvetini sarf edecektir. Şiarımız faaliyet,gayret, iş yapmak arzusudur. Sizin müzaharetinizi istirham ederim ki bu müzaharet tevfiki ilâhiye de vesilei tecelli olacaktır.”[35]
SONUÇ
TBMM’nde 29 Ekim 1923 günü 1921 tarihli Teşkilâtı Esasiye Kanunu’nun bazı maddelerinin değiştirilmesine dair kanun teklifi ele alınış ve üzerinde yapılan müzakerelerden sonra kabul edilmişti. Teşkilâtı Esasiye Kanunu’nda yapılan en önemli değişiklik 1’nci maddede yapılanı olmuştur. Birinci madde “ Hakimiyet; bilâkaydüşart milletindir. İdare usulü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir” hükmünü içermekteydi. Yapılan değişiklikle bu cümlenin sonuna “ Türkiye Devleti’nin şekli Hükûmeti Cumhuriyettir” ifadesi eklenmişti. Böylece yeni kurulan Türk Devleti’nin siyasî rejiminin “ Cumhuriyet” olduğu resmileştirilmişti.
Aslında 23 Nisan 1920’den bu yana fiili olarak uygulanagelmekte olan rejim Cumhuriyetti. Ancak şartların olgunlaşmaması nedeniyle o günlerde rejimin adı konmamıştı. Millî Mücadele’nin kazanılması ve saltanatlığın kaldırılması gibi hadiseler cumhuriyetin önünü açmış ve şartlar olgulaştığında da bu gerçekleştirilmişti.
Atatürk’ün de ifade ettiği gibi bu değişikle “yeni Türkiye Devletinin zaten dünyada bilinen ve bilinmesi gereken niteliği, milletler arasında yerleşmiş unvanla “ adlandırılmıştı.
Cumhuriyet rejiminin kabul edilmesinin yanı sıra, Teşkilâtı Esasiye Kanunu’nda yapılan diğer değişikliklerle de, cumhurbaşkanlığı makamı ihdas edilerek Mustafa Kemal Paşa, oy birliği ile bu makamın başına getirilmişti. Ayrıca Millî Mücadele yılları boyunca uygulanan Hükümet oluşturma yöntemi de değişmiş, TBMM hükümeti yerine artık, Cumhurbaşkanının atadığı bir Başbakanın başkanlığında oluşturulan yeni bir hükümet modeli benimsenmişti. Artık hükümetler “Meclis Hükümetleri” olarak değil, “Cumhuriyet Hükûmetleri” olarak anılacaktı.
Teşkilâtı Esasiye Kanunu’nda yapılan bu değişiklikle yani Cumhuriyetin ilânıyla, siyasî alanda büyük bir inkılâp gerçekleştirilmişti.
--------------------------------------------------------------------------------
* Selçuk Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından 26.10.2001 tarihinde düzenlenen “ Atatürk ve Cumhuriyet” konulu panelde tebliğ olarak sunulmuştur.
** Selçuk Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Öğretim Üyesi
[1] Lozan Antlaşması ve bu antlaşmalara ek on yedi ve diğer vesika mektuplar 24 Temmuz 1923’te imzalanmıştır. Daha sonra bu antlaşma TBMM’de ele alınarak görüşülmüş, yapılan görüşmeler sonunda Lozan Antlaşması 23 Ağustos 1923’te TBMM’ ce kabul edilerek tasdik edilmişti. Bu görüşmeler için bkz. Türkiye Büyük Millet Meclisi Zabıt Ceridesi(bundan sonraki atıflarda TBMM ZC olarak kısaltılacaktır. Devre:2, İçtima Senesi:1, Cilt:1, İçtima:1-4, s. 69, 111, 242-245, 261-264, 291.
[2] Lozan Antlaşması’nın imzalanması ve TBMM’ce tasdik edilmesinden sonra İstanbul ve Çanakkale bölgelerinde bulunan işgal güçleri Türk topraklarını boşaltmaya başlamışlar ve 1 Ekim 1923 tarihi itibarıyla Türkiye’deki bütün kuvvetlerini tahliye etmişlerdi. Salâhi, R. Sonyel, Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika II, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1986, s. 356.
[3] İsmet Paşa ve arkadaşlarınca 9 Ekim 1923 tarihinde TBMM’ne verilen “Türkiye Devleti’nin makarrı idaresi Ankara şehridir” hakkındaki kanun teklifi yapılan görüşmelerden sonra 13 Ekim 1923 günü kabul edilmiştir. TBMM ZC,. Devre:2, İçtima Senesi:1, Cilt:2, İçtima:35 s.188, 598, 665-670.
[4] TBMM, 14 Ağustos 1923 günü yaptığı dördüncü toplantısında Heyet-i Vekile seçimini gerçekleştirmiştir. Yapılan seçimler sonucunda daha önceki seçimlerde olduğu gibi Halk Fırkası’nın belirlediği adaylar büyük oy farkıyla seçimi kazanmışlardır. 190 mebusun katıldığı oylamada Heyet-i Vekile reisliğine 183 oyla İstanbul milletvekili Ali Fethi Bey seçilmiştir. Faruk Alpkaya, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurulması(1923-1924), İletişim Yayınları, İstanbul 1998, s.36-37.
[5] Bu tenkitler ve basında çıkan yazılar için bkz.Ramazan Tosun, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi(Kuruluş Dönemi), 2. Baskı, Kayseri 1997, s.50-51.; Alpkaya a.g.e., s.54-74;
[6] 26 Ekim Cuma Günü Heyet-i Vekile uzun bir toplantı yapmış, daha sonra Çankaya’ya giderek Mustafa Kemal Paşa’nın da katılımıyla toplantıya devam etmiş ve nihayet topluca istifa etmeye karar vermişlerdir. Alpkaya, a.g.e., s.79-80.
[7] Mustafa Kemal Paşa bu olayı Nutuk’ta şöyle anlatmaktadır:
,” Çankaya’ya gitmek üzere Meclis binasını terkederken koridorlarda bana intizar etmekte olan, Kemalettin Sami ve Halit Paşa’lara tesadüf ettim.(...) Benimle mülâkat için geç vakte kadar orada intizarda bulunduklarını anlayınca akşam yemeğine gelmelerini Müdafaa-i Milliye Vekili Kazım Paşa vasıtasıyla tebliğ ettim. İsmet Paşa ile Kazım Paşa’ya ve Fethi Bey’e Çankaya’ya gelmelerini söyledim Çankaya’ya gittiğim zaman orada, beni görmek için gelmiş olan Rize Meb’usu Fuat, Afyon Karahisar Meb’usu Ruşen Eşref beylere tesadüf ettim. Onları da yemeğe alıkoydum.” Kemal Atatürk, Nutuk(1919-1927), Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1989, s.533.
[8] Ruşen Eşref Bey’in bu anlatımları için bkz. Ruşen Eşref Ünaydın, İstiklâl Yolunda, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1969, 105-106.
[9] Nutuk, s.533-534.
[10] İstifa eden Heyet-i Vekile üyeleri ve Halk Fırkası İdare Heyeti Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığında “ hususi” bir toplantı yapmışlar ve yeni Heyet-i Vekile hakkında konuşmuşlardır. Bu toplantıda Mustafa Kemal Paşa tarafsız olduğunu açıklamış, istifa eden Heyet-i Vekile üyeleri ise kurulacak olan hükûmette yer almayacaklarını belirtmişlerdir. Bkz. Alpkaya, a.g.e., s.86-87.
[11] Fırka İdare Heyetinin hazırladığı yeni hükümet listesi bir gün önce Mustafa Kemal’in de katıldığı toplantıda belirlenmişti. O toplantıda alınan karara göre yeni hükûmet listesi 29 Ekim 1923’te toplanacak Halk Fırkası Grubu’nun onayına sunulacaktı. Alpkaya, a.g.e., s.87.
[12] Kürsüye gelen İzmir Celâl ve Necati Beyler ile Trabzon mebusu Muhtar Bey, “Biz de listede kabine azalığına namzed gösteriliyoruz. Kabinenin heyet-i umumiyesini zayıf bulduğumuz için vekâletlere intihab edilsek bile kabul etmeyeceğiz” demişlerdir. Alpkaya, a.g.e., s.88. Mustafa Kemal Paşa, Nutuk’ta o gün halk Fırkası Grubu toplantısında söz alan milletvekillerinin konuşmalarından kısa bölümlere yer vermiştir. Nutuk, s.534-536.
[13] Niyazi Zeki Gençosmanoğlu, Devleti Kuran Meclis, Hürriyet Yayınları, Ankara 1981, s.181.
[14] Nutuk, s.537.
[15] Nutuk, s.537.
[16] Nutuk, s.537.
[17] Halk Fırkası Meclis Grubunda yapılan görüşmelerde Erzincan Mebusu Sabit Bey, Niğde Mebusu Hazım Bey, Karesi Mebusu Vehbi Bey, İstanbul Mebusu Hamdullah Suphi Bey, Kütahya Mebusu Rağıb Bey ve diğer bazı mebusların söz alarak konuştuklarını Nutuk’tan öğrenmekteyiz. Bkz. Nutuk, s.537-540.
[18] Nutuk, s.539; Mahmut Goloğlu, Türkiye Cumhuriyeti(1923) Ankara 1971, s.308.
[19] Nutuk, s.539; Goloğlu, a.g.e.,s. 308.
[20] Gençosmanoğlu, a.g.e., s.182-183.
[21] TBMM ZC, Devre: 2, İçtima Senesi: 1, Cilt: 3, İçtima: 43,s.89.
[22] TBMM ZC, Devre: 2, İçtima Senesi: 1, Cilt: 3, İçtima: 43,s.90-93.
[23] TBMM ZC, Devre: 2, İçtima Senesi: 1, Cilt: 3, İçtima: 43,s.93-94.
[24] TBMM ZC, Devre: 2, İçtima Senesi: 1, Cilt: 3, İçtima: 43,s.94-95.
[25] TBMM ZC, Devre: 2, İçtima Senesi: 1, Cilt: 3, İçtima: 43,s.95.
[26] TBMM ZC, Devre: 2, İçtima Senesi: 1, Cilt: 3, İçtima: 43,s.96..
[27] Meclis genel Kurulunda yapılan görüşmelerin sonunda oturuma başkanlık eden reis tarafından “ Kanunun heyeti umumiyesini kabul edenler el kaldırsın” demişse de Müttefikan sesleri yükselmiş ve bunun üzerine reis “ Müttefikan kabul edilmiştir” demiştir. TBMM ZC, Devre: 2, İçtima Senesi: 1, Cilt: 3, İçtima: 43,s.98..
[28] TBMM ZC, Devre: 2, İçtima Senesi: 1, Cilt: 3, İçtima: 43,s.99..
[29] Oyların tasnifiyle ilgili komisyona İstanbul Mebusu Fethi Bey, Diyarbakır Mebusu Fevzi Bey, Kırşehir Mebusu Yahya Galib Bey seçilmişlerdi. Bkz. TBMM ZC, Devre: 2, İçtima Senesi: 1, Cilt: 3, İçtima: 43,s.99..
[30] TBMM ZC, Devre: 2, İçtima Senesi: 1, Cilt: 3, İçtima: 43,s.99..
[31] TBMM ZC, Devre: 2, İçtima Senesi: 1, Cilt: 3, İçtima: 43, s.99-100.
[32] 29 Ekim 1923 günü Teşkilâtı Esasiye Kanunu’nda yapılan değişikliklerden birisi de bu 12’ci maddeydi. Bu madde “ Başvekil, Reisicumhur tarafından ve Meclis âzası meyanından intihabolunur. Diğer vekiller, Başvekil tarafından yine Meclis âzası arasından intihabolunduktan sonra heyeti umumiyesi Reisicumhur tarafından Meclisin tasvibine arz olunur. Meclis hali içtimada değilse keyfiyeti tasvip Meclisin içtimaına talik olunur.” demekteydi. TBMM ZC, Devre: 2, İçtima Senesi: 1, Cilt: 3, İçtima: 43, s.98..
[33] TBMM ZC, Devre: 2, İçtima Senesi: 1, Cilt: 3, İçtima: 44, s.103...
[34] Güven oylamasına katılan milletvekillerinin isimleri için bkz. TBMM ZC, Devre: 2, İçtima Senesi: 1, Cilt: 3, İçtima: 44, s.110.
[35] TBMM ZC, Devre: 2, İçtima Senesi: 1, Cilt: 3, İçtima: 44, s.103-104.