Mehmed Feyzi Efendi (Mehmet Feyzi ŞALLIOĞLU – PAMUKÇU)*
01 Ocak 1970
Neseben seyyid; âlimler ve hâlis mü’minler yetiştiren bir ailenin evladıdır. Annesi, Hâfıze Âişe hanım, babası ise Pamukçuzâde İzzet Efendi’dir. Böyle bir âilenin ve ilim ortamı bakımından parlak bir beldenin çocuğu olarak küçük yaşlarda tahsile başlar. Kendisinde fevkalâde bir zeka ve ilim iştiyakı da mevcut olduğundan tahsili ve ilmî hayatı başından itibaren pek parlak geçer. İlk hocası Çerkez Hoca Hanımefendi’dir. Sonra, Yârabcı Mektebinde tahsiline devam eder. Gerek Evliya yurdu Kastamonu’nun gerekse son asırda adeta Asr-ı Saadet yıldızlarının tam kardeşlerini yetiştiren Risale-i Nur mekteb-i irfanının medâr-ı iftiharlarından; evlâd-ı Resul’den (a.s.m) büyük âlim, velî bir nur talebesi olan Mehmed Feyzi Efendi, 18 Mart 1912 senesinde Kastamonu’da, Hepkebirler Mahallesi Şamlıoğlu çıkmazındaki bereketli evde dünyaya gelir.
Yaşı altıyı bulduğunda, şehrin mühim ulemâsından, Kurra Hâfız Ömer Efendi’den hıfzını tamamlar. Kıraat-ı Seb’a’yı yine mühim bir âlim olan Yakamercanzâde Hafız Tevfik Efendi’den (Tevfik Efendi de Bediüzzaman’ın talebelerinden olmuştur), Arapça’yı Abdurrahman Efendi’den, fıkıh ilmini Abdurrahman Efendi ve Hoca Kâmil Efendilerden tahsil etmiştir. Kâmil Efendi’den ayrıca âdab ilmini almıştır.
Askerlik devresinde de (1935-38 yıllarında İstanbul’da) ilme devam etmiş; tefsir ve hadis ilmini ilerletmiştir. Buradaki hocaları; Nevşehirli Hacı Hayrullah Efendi, Seyyid Abdülhakim Arvasî ve Hüsrev Hocaefendi gibi âlimler olmuştur.
Feyzi Efendi, askerliğini tamamlayıp Kastamonu’ya döndüğünde; Bediüzzaman hazretleri de burada bulunmaktadır. İlim şevki zirvede olan Mehmed Feyzi Efendi, böyle asrın hârikası bir zâtın kendi memleketinde bulunmasından çok memnun olarak hemen Üstad’ın hizmetine girer ve Risale-i Nur ummanına dalar. Kalemiyle gerek te’lifte, gerek nüshaları çoğaltarak neşir hususunda sadakatle çalışmı, Çaycı Emin Efendi’yle ve diğer kahramanlarla birlikte Kur’an hizmetinde Kastamonu’nun Isparta ile omuz omuza gelmesine vesile olmuştur. Kendisi, Bediüzzaman’ın sır kâtibi olarak da bilinir. Fevzi olan adını da üstadı Feyzî yapmıştır.
İman ve Kur’an hizmeti sebebiyle arkadaşlarıyla ve Üstadıyla birlikte 1943 yılında Denizli, 1948 yılında da Afyon hapsine girmiştir. Buralarda harika müdafaaları Risalelerde mevcuttur. 1957 senesinde, kendisi gibi Seyyid bir aileden gelen Melek Hanımla evlenen Feyzi Efendi’nin ve bu evlilikten biri erkek beş çocuğu doğmuştur.
Feyzi Efendi, 4 Mart 1989 günü, Mi’rac gecesi öncesi dilinde “Allah Allah” zikriyle Rabb-i Rahîm’ine kavuşmuştur.
Mehmed Feyzî Efendi, çocukluğundan itibaren melek-misal bir hayat yaşadı. Muazzam bir ilim, muhteşem bir ahlâk sahibiydi. Gerek memleketinden, gerekse sair yerlerden kendisini ziyarete gelip de bir kerametine şahit olmayan neredeyse yoktur.
Feyzî Efendi, Bediüzzaman hazretlerine talebe olduktan sonra bambaşka bir mertebeye ulaşmış olarak, hayatının sonuna kadar Üstadından ve Nur Risalelerinden ayrılmadı. Öyle ki, Üstadının her hâlini kendine örnek aldı, Üstadının tabiriyle onu massetti. Hatta, evlerinin bahçesinde üstadının şereflendirdiği bölümü eve dâhil edip orada oturdu. İlmi, ahlakı ve Cenab-ı Hakk’ın kendisine verdiği çok yüksek manevi makamıyla daima ehl-i imandan hürmet gördü ve hürmetle yad edilmektedir. Evli olmadığı yıllarda evini medrese-i Nuriye olarak kullandı ve birçok kimsenin Risale-i Nur hizmetinden nasiplenmesine vesile oldu.
Hayatının uzunca bir kısmını yarı münzevî geçirdi. Gerekmedikçe evinden çıkmadı. Her gün dolup dolup boşalan, bir medrese hüviyetine büründürdüğü bereketli evinde gelenlere mizaçlarına, mesleklerine, meşreplerine, seviyelerine, ihtiyaçlarına münasip sohbetleri olurdu. Mühim bir âlim olarak ilminden istifade etmek isteyenlerin taleplerine uygun olarak dersler verdi. Daima, Üstadının düsturları doğrultusunda İzzetle, istiğna ile, iktisatla, ihlâsla, tevazû ile yaşadı; dağdağasız, siyasetsiz.. bir hayat sürdü.
*Asıl soy adı Pamukçu olmakla birlikte, sonradan kendisine tam bir şefkatle ikinci bir annelik yapan teyzesinin soy adını almış ve Şallıoğlu olmuştur.