« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

31 Ara

2018

ABD'nin zaman kazanma stratejisi

Servet Avcı 01 Ocak 1970

Trump'ın Suriye'den çekilme kararı üzerine okuduğum en ilginç analiz yazılarından birisini stratejist Ahmet Türk kaleme aldı... Köşemizin yettiği kadarını paylaşıyor ve sizlerin de okumanızı tavsiye ediyorum:

1) Türkiye nasıl ki İdlib'de; Rusya ve Suriye tarafından girişilecek bir operasyonu ertelemek ve operasyonun sivil ölümleri ve göç gibi dramatik sonuçlarıyla yüzleşmemek adına "müddet kazanma stratejisi" izliyorsa, şu anda ABD de aynısını yapıyor!

ABD, Türkiye'nin Fırat'ın doğusunda operasyona girişmesine mani olmak için "müddet ve direnç kazanma" stratejisini devreye sokmuştur. ABD, manevra alanı daraldığında sıkça bu taktiksel hamleye başvurur.

Öncelikli amacı, ABD askerilerini ve bölgesel yatırımlarını müstakbel Türkiye-YPG çatışmalarındaki risklerden korumaktır.

2) "İllüzyon" amaçlı apar topar dünya kamuoyuna servis edilen "Suriye'den ayrılan ilk parti TIR konvoyu" haberlerine konu olan TIR'ların ve taşınan personelin bir kısmı, Irak tarafına geçmeye başlamıştır.

Malumunuz ABD, Erbil'de yaklaşık 1 milyar dolar maliyetle 51 dönüm üzerinde Pentagon mimarisi ve işlevinde yeni bir konsolosluk binası inşa etmeye başlamıştı. Bu konuyla alakalı daha önce Temmuz 2018'de bir analiz yapmış, ABD'nin Irak'ta Erbil merkezli bir takım hesaplar içinde olduğunu ve bu çapta inşa edilen bir kompleks yapının "konsolosluk" binası olmaktan ziyade "büyükelçilik" statüsüne daha uygun olduğunu vurgulamıştık.

Erbil'de inşa edilen bu "büyükelçilik" görünümlü çok amaçlı kampüs, ABD/CENTCOM'un müstakbel Suriye ve Irak hedeflemesiyle alakalı önemli ipuçları sunmaktadır!

3) B geri çekilme "tam" bir geri çekilme olmayacak...

Amerika'nın "kayıt dışı", "karanlık" ve "derin" askerî ve istihbarî organizasyonlarının mimarı ve idare edeni CENTCOM bölgeden ayrılmayacaktır. Üstüne üstlük, göreceksiniz eskisinden daha fazla bölgeye kazık çakacaktır! Bundan herkes emin olabilir.

Bölgede resmî olarak ABD varlığı bitecek ancak gayriresmî olarak ABD orada var olmaya devam edecektir. Bu durum, önümüzdeki dönemde ABD'nin daha da kaidesiz olacağı anlamına gelir!

4) Türkiye bu saatten sonra ABD askerlerinin bölgeden çekilme safhalarını izleyecektir. Sadece askerlerini çekmesi Türkiye için kâfi değil; ABD'nin geride bırakacağı muazzam silah ve mühimmat kapasitesinin YPG'den alınıp bölge dışına çıkarılmasıyla alakalı bir komisyon kurulmasını teklif edecektir. Daha da önemlisi çekilme kararının saha gerçekleri ile örtüşüp örtüşmediğine bakacaktır.

Terör örgütleri zorunlu olarak Suriye ile temasa geçecektir. Bu dolaylı olarak Rusya ile de temasa geçmek demektir aynı zamanda... Önümüzdeki süreçte Türkiye ile Rusya arasında YPG orijinli sorunlar çıkabilir. CENTCOM da bu doğrultuda ortaya çıkabilecek anlaşmazlıkları körükleyerek yeni problem alanları üretebilir.

Şurası kesin ki, Türkiye Menbiç'e girerse, Menbiç'ten sonra doğu-güney ekseninde ilerlemesine izin vermezler... Çünkü Türkiye'nin bu bölgelere girmesi demek, beraberinde Rusya ve İran'ı da bu bölgelere taşıması demektir. ABD bu statüye maksimum seviyede direnir. Aynı zamanda orta ve uzun vadeli olarak da bölgeyi İran nüfuzuna daha fazla terk etmeyi de göze alamaz.

5) Bana göre ABD taktiksel olarak Suriye'den çekilince her şey bitmeyecek. Bizzat bölgede bıraktığı CENTCOM, önceki zamanlardan farklı olarak "operatif" moda geçecek ve farklı bir levelde performans sergileyecek. İstihbarî kapasitesiyle bölgedeki iç savaşın şiddetini daha da artıracak, masabaşı süreci ve barış imkânını sabote edecek her şeyi yapacak.

Peki, bundan sonra ne olur? ABD, DAEŞ sayesinde Suriye'de meşrûiyet, bahane ve rıza üretiyordu... Bundan sonra Körfez ülkelerinin de fonlamasıyla Taliban ve el Kaide gibi kendi elleriyle kurduğu bu örgütler ve diğer sekter örgütler üzerinden, yoğun bir şekilde vekâlet savaşı yürütecektir!

YPG bile hapishanelerde tutuklu bulunan DAEŞ militanları üzerinden "daha fazla içeride tutamayabiliriz" beyanlarıyla bölgeye rest çekmeye başladı.

Çok ilginçtir, henüz yeni, Uluslararası Polis Teşkilatı (INTERPOL) Genel Sekreteri'nin, DAEŞ terör örgütü savaşçılarının Orta Doğu'daki savaş meydanlarına geri dönmeleri sonrasında radikallerin dünyayı saran ikinci bir terör dalgası başlatabileceği konusundaki açıklamaları tesadüfî olmasa gerek!

Trump şimdiden Suriye'de sahada olan ülkelere ve Batı başkentlerine, DAEŞ merkezli müstakbel problem alanlarına atıf yaparak, "ne kaybettiğinizi görün/göreceksiniz" demeye başladı bile!

ABD hem göstermelik bir şekilde gider, hem de gittiği yeri vekâlet savaşları üzerinden rahat bırakmaz. Bölgeyi istikrarsız hâle getirmek için elinden geleni yapar. Nihayetinde NATO şemsiyesi altında çok daha güçlü bir güvenlik doktrini ile bölgeye dönmenin ve istediğini almanın fırsatını kollar!

Ziyaret -> Toplam : 125,38 M - Bugn : 141289

ulkucudunya@ulkucudunya.com