« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

12 Oca

2019

Şehit Adil Şerif

Ömer Terzi 01 Ocak 1970

1930 da Kerkuk’te doğdu, serbest meslek ve ticaretle uğraşarak, en büyük iş adamlarından biri oldu. Cesur ve girişken olduğu için Türkmenler arasında çok iyi tanınıyordu. Şehit Abdullah Abdurrahman, Adil Şerif’in idam edilmeden ?nce ziyaretine gittikten sonra demişti ki, Adil gibi adil ve şerefli biri bu dünyada tektir. Çünkü bu kadar işkence edilmesine rağmen, tek bir Türkmen yoldaşının ismini bile vermemişti.

Altmışlı yılları kacak olarak yaşamıştı, 1970’te Baas partisinin tutuklama kararı üzerine, kaçarak Türkiye de bir kaç yıl yaşadı. Daha sonra ve Cemal Halil Ağa’nın kefaletiyle Irak’a d?ndü. Bağdat’a Reşit Caddesi üzerinde (Orozdi Bag Market) yanındaki sahibi olduğu Şatul Arab Otelini işleterek 1976ya kadar yaşadı.

Daha sonra Kerkük’e d?nerek adı Cebbar İaşe olan müteahhitle 1979’a kadar çalıştı.

23-02-1979’da, emniyetten bazı memurlar kendisine ait olan ve Hamdi Muhiddin adındaki mudur tarafından idare edilen tatlıcı dükkânına gelerek Adil’i sordular, ve orada olmadığı için, en kısa zamanda emniyete gelerek bir kaç soruya cevap vermesi gerektiğini s?ylediler. Ama bunu duyunca, arkadaşlarından işin aslını ?ğrenmek için Bağdat’a gitti. Müteahhit arkadaşı rahmetli İzzeddin Kocava o zamanlarda Ahmet Hasan Bekir’in bir akrabasıyla ortaktı. Onun aracılığıyla tehlikeli bir durumun olmadığını ?ğrendi. 28-02-1979 tarihinde Kerkük’e d?nmüş olan şehidimizin tatlıcı dükkânına tekrar gelen emniyet g?revlileri Kuran’a yemin ederek bir problemin olmadığını ve sadece bir kaç soru soracaklarını bildirir. Bu sırada kendisi Korya Bazlarındaki Omeri Bakkal’ın dükkânındaydı. Haberi alınca emniyet g?revlilerini g?rmeye giden şehidimiz, saat akşam beşi olduğunu ve mesai saatinin bittiğini s?yleyerek ertesi gün sabah dokuzda gelmesini rica ederler. Ertesi sabah kardeşiyle birlikte emniyete giden ve yarım saat bekledikten sonra, kardeşinin dışarıda beklemesini istediler. Saat 12:00’ye kadar orada bekleyen kardeşi daha sonra tatlıcı dükkânına d?ner. Bir saat sonra tatlıcı dükkânına iki emniyet g?revlisiyle birlikte gelen şehidimiz, Bağdat emniyet müdürlüğüne gitmesi gerektiğini s?yleyerek, emniyet g?revlileri tarafından 6368Bagdat-Irak plakalı Land Cross marka arabayla yola çıktılar. Şehidimizi kardeşi ve vefalı bir arkadaşı olan Hüseyin Hıdır emniyete ait arabayı Bağdat Emniyet Genel Müdürlüğü’ne kadar takip ederek orada, eğer işi erken bitirse Kuveyt Oteli’ne gelmesi s?yleyerek vedalaşırlar.

Bir kaç saat sonra şehidimiz otele gelince herkes çok sevindi, ve bayram havası esti orada. Ama şehidimizin s?ylediğine g?re ertesi günü Genel istihbarat müdürlüğüne gitmek için emniyetten birileri gelip kendisini alacak.

Orada bulunan herkes ve ?zellikle arkadaşı olan Necat Hurşit terzi(Nehreyin terzihanesi sahibi), hemen Irak’ı terk etmek lazım, çünkü İstihbaratta çalışanların ne dini nede imanı olmadığını s?yledi. Ama şehidimiz herhangi bir sucu olmadığını ve doğup büyüdüğü Kerkük’ü bedeli ne olursa olsun bırakmayacağını s?yleyerek yarını beklemeye başladı. Ertesi gün emniyet g?revlileri, bizim vedalaştıktan sonra, onu alarak gittiler.

Şehidimizle birlikte tutulan şehitlerimiz: Necdet Koçak, Abdullah Abdülrahman ve Rıza Demirci 11 ay Genel İstihbarat binasında en acı işkencelere dayandılar. 15-01-1980’de şehidimizin kardeşine gelen bir bildiri deniyordu ki; “Abu Garib hapishanesine çarşamba günü(yarın) sabah gecikmeden gelmen gerekiyor”.

Bildirimi alır almaz Abu Garib hapishanesine gittik ve işkenceden dolayı iskeletler haline gelen şehitlerimizle g?rüştük. Şehidimizin vücuduna elektrikli havya yazılmış “yaşasın baas” yazısı g?rünüyordu. Bu kadar işkence izini g?rdükten sonra, kendimize hakim olamayarak ağlamaya başladık. Bunun üzerine şehidimiz ş?yle dedi; ”ağlama, eğer erkeksen, benim durduğum bu yerde milletimiz içinde başın kalkık olarak bir gün duracaksın, ve bunu da bil ki, koçlar kesilmek için yaratılmıştır... Allah şahittir suçsuzluğuma, ve düşmanlar bilsinler ki biz yaratanımıza temiz yüreklilikle kavuşacağız, ve haklı olan bu dava tüm haklarımızı alıncaya kadar devam edecektir”.

Ziyaret vaktinin bittiğini bize s?ylediklerinde, gitmek için kalkmıştık ki şehidimiz rahmetli Amoş Çaycıya adının soruşturmalarda geçtiğini s?yledi ve dikkatli olmasını istedi...

Vedalaşıp ayrıldıktan sonra, çıkışta bize, yârin adli tıbba uğrayıp cenazeleri almamızı bildirdiler. Ertesi gün Adli Tıbba geldiğimizde, bizi bir sürpriz daha bekliyordu, Genel İstihbaratın emirine g?re, cenazelerimizi Kerkük’e g?türüp g?mmenin yasak olduğu, Gazali’ye diye bir kabristana, Kerkük’ten çok uzakta, Genel İstihbarat tarafından g?müleceklerini ve bizim onları takip etmemiz istendiler.

Acaba cenazeleri neden Kerkük’e gitmesini yasakladılar??? Bunun cevabini okuyucu biliyor.

Şehitlerimizin mekânı cennet olur Allah’ın izniyle.

Not:

Şehit Abdullah Abdülrahman vasiyeti üzerine Kerbala’da gömüldü.

Şehit Necdet Koçak Kerkük Musalla kabristanında g?ömülmüştür.

Şehit Adil Şerif Bağdat Al-Gazali’ye makbarasında kardeşi Kader Şerif ile Genel istihbarat’ın gö?zetiminde gömülmüştür.

Şehit Rıza Demirci cenazesi şimdiye kadar bulunamadı

Ziyaret -> Toplam : 125,36 M - Bugn : 118357

ulkucudunya@ulkucudunya.com