Sadettin Nüzhet Ergun
Alim Kahraman 01 Ocak 1970
1936’da ayda iki defa birer formalık fasiküller halinde yayımlanmaya başlanmış, 1945 yılına kadar ilk üç ciltle IV. cildin iki formasını içine alan doksan sekiz fasikül çıkmıştır. “Âbâdî” (saz şairi) maddesiyle başlayıp “Fâizî (Kafzâde)” maddesine kadar gelen ansiklopedi Sadettin Nüzhet’in 1946’da ölümü üzerine yarım kalmıştır. Yayımı büyük sıkıntılar içinde gerçekleşmiş, müellif hastalığının iyice ilerlediği son yıl içinde matbaa işlerini yeterince takip edememiş, hatta sahipsiz kalan eserin hurda kâğıt olarak bakkallara satıldığı da olmuştur.
I. cildin başında bulunan kısaltmalar cetveli eserin yazma halindeki kaynaklarını da içerir. Kaynakları arasında şuarâ tezkireleri, şiir mecmuaları, divanlarla eş-Şe?a?i?u’n-nu?mâniyye ve zeyilleri, Bursalı Mehmed Tâhir’in Osmanlı Müellifleri, İbnülemin Mahmud Kemal’in Son Asır Türk Şairleri ve müellifin kendi hazırladığı Bektaşî Şairleri gibi biyografi kitapları bulunmaktadır. “Türk Şairleri” başlıklı mukaddimede eserin hazırlanışı ve özellikleri hakkında bilgi verilmektedir. Buna göre daha önceki şair biyografilerinden farklı şekilde, kapsamı bir hayli geniş tutulan eserde eski ve yeni -yaşayanlar dahil- bütün Türk şairleri yer alacak, eskilerden sadece klasik şairlerle yetinilmeyip abdallar, Hurûfîler, Bektaşîler, Kızılbaşlar gibi muhtelif tasavvuf zümrelerine mensup şairlerle saz şairleri de alınacaktır. Bunlara Çağatay ve Âzerî lehçesiyle şiir yazan önemli şairlerle Türkçe şiirler yazmış bazı yabancı şahsiyetler de eklenecektir. Madde başları belirlenirken sadece estetik değer ölçüsü gözetilmeyecek, manzum eser yazanların birçoğu ansiklopediye girecektir. Şairler için verilen hükümlerde tarafsız kalmaya çalışılarak bunlar mensup oldukları ekolün estetik anlayışına göre değerlendirilecektir. Eserin bir özelliği de antoloji niteliği taşımasıdır. Biyografisi yazılmış 1074 şairin şiirlerinden verilen örnekler ansiklopedide önemli yer tutmaktadır. Bu şekilde hem şiirlerine bakılarak onların sanattaki durumunun tesbitine imkân hazırlanmış hem de bir Türk şiir antolojisinin ortaya çıkması sağlanmıştır.
Biyografilerde kaynaklardaki bilgilerin aynen aktarılması ve ardından bu bilgilerin karşılaştırılarak eleştirilmesi yolu izlenmiş, bazı durumlarda ise sadece bunların aktarılmasıyla yetinilmiştir. Her maddenin sonunda asıl kaynakların kısaltmalar halinde belirtildiği bibliyografyalar vardır. Bir kısım maddelerde şairlerin resmi de konmuştur. Eserin sonuna yüzyıllara, zümrelere, tarikatlara, memleketlere göre hazırlanmış çeşitli dizinler eklenmesi planlanmışsa da gerçekleştirilememiştir.
Türk edebiyatı tarihçiliğinin geleneksel tezkirecilik anlayışından tam kurtulamadığı, henüz ansiklopedik biyografi geleneğinin oluşmadığı bir dönemde hazırlanan eser yarım kalmasına rağmen önemli bir adım sayılmıştır. Hazırlık sırasında eski ve yeni bütün biyografik kaynakların taranması, bunların tenkide tâbi tutulması, ele alınan şairler hakkında değerlendirme yapılırken şahsî duyguların karıştırılmaması gibi bilimsel metotlara uygunluk eseri modern biyografi anlayışına bir hayli yaklaştırmıştır. Bu özellikleriyle devrinde dikkat çekmiş, Ali Nihad Tarlan, Reşat Ekrem Koçu ve İbrahim Alâeddin Gövsa gibi şahsiyetler tarafından beğenilmiş, ancak yararlanılan kaynaklardaki bilgilerin aynen aktarılması yöntemi eleştirilmiştir. Ansiklopedi maddesi yazımında dil birliğinin ve teknik bütünlüğün sağlanmasını engelleyen bu durum, müellifi dönemin biyografi yazıcılığındaki ortak bir sorunla karşı karşıya bırakmıştır. Bir diğer husus, henüz araştırma alt yapısı tamamlanmamış bir ortamda eserin hazırlık ve yazım yükünü tek bir kişinin üstlenmiş olmasıdır. Maddelerin hacminde müellifin her zaman ölçüyü tutturamamış olması da eserin eleştirilen yanlarından biridir. Türk Şairleri, o günden beri ansiklopedi yazarlığında bir hayli ilerleme kaydedilmiş olmasına rağmen hâlâ alanının vazgeçilmez başvuru eserlerinden biridir.