MHP Kongresi
Hasan Celâl GÜZEL 01 Ocak 1970
Geçtiğimiz hafta sonu MHP'nin 8. Olağan Kongresi yapıldı. İyi organize edilmiş, heyecanlı bir kongrede tekrar genel başkanlığa seçilen Devlet Bahçeli'yi ve MYK üyelerini tebrik ediyoruz.
MHP, yarım yüzyıla yakın bir dönemde Türk siyasî hayatına damgasını vuran, çok önemli bir partidir. 'Türk Milliyetçiliği'ni siyaset meydanında temsil eden MHP ve 'ülkücü hareket', 1960-1980 arası yıllarda, 'Soğuk Savaş'ın tetiklediği marksist şiddet eylemlerine karşı millî birliği ve toplumun güvenliğini sağlamaya çalışmış; bu yüzden haksız yere anarşinin taraflarından biri olarak gösterilmiş ve yıpratılarak oy sandıklarından netice alamamıştır. Merkez-sağ Demirel Hükûmetleri, bu dönemde hem 'milliyetçi hareket'i devletin güvenlik güçleri yerine kullanmış; hem de 'milliyetçiler bölünmesin' sloganıyla parsayı toplayarak iktidarını devam ettirmiştir.
MHP'nin 'başbuğ'u, siyasî ve manevî lideri Alpaslan Türkeş'tir Merhum Türkeş'in karizmatik liderliğine ve azimli mücadelesine rağmen, MHP uzun yıllar boyunca TBMM'de çok az milletvekili ile temsil edilebilmiştir. 1999 Genel Seçimlerinde, Türkeş'in yarım asırlık emeğini de arkasına alan, onun yetiştirdiği Devlet Bahçeli, MHP oylarını yüzde 8'den 18'e çıkararak TBMM'de ikinci parti durumuna getirmiştir. Ancak, başbakanlığa talip olmayışı, merhum Ecevit'in yanındaki duruşunun yeterince aktif bulunmaması ve ekibindeki bazı bakanların hataları yüzünden, 2002 Genel Seçimlerinde MHP eski oy oranına düşmüş ve parlamento dışında kalmıştır.
***
Son dört yıllık AK Parti İktidarı döneminde, PKK terör örgütünün saldırılarını arttırması, bölücü Kürtçü hareketin ABD ve AB'den cesaret alarak küstahlaşması, Türk askerinin kafasına çuval geçirilmesi, AB'nin Türkiye üzerinde haksız ve haysiyet kırıcı dayatmalarda bulunması ve Ermeni soykırımı iftiralarının tırmanış göstermesi neticesinde, Türkiye'de millî refleksin tezahürü olarak milliyetçi bir konjonktürün yükseldiği görülmektedir
Öyle ki, iktidarının ilk yıllarında milliyetçi söylemlerden kaçınan ve yanlış bir yönlendirmeyle zaman zaman gayrı millî odakların tesirinde kalan AK Parti yönetim kadrosu dahi, bu konjonktürün tabanı nasıl etkilediğinin farkına vararak milliyetçi mesajlar vermeye başlamıştır.
Hatta, Türkiye'de kırk yıllık milliyetçi karşıtı politikanın liderliğini yapan solcu CHP ve Baykal bile, altı oktan birisinin 'milliyetçilik' olduğunun farkına vararak hamasetle oy avcılığına çıkmıştır.
Yükselen 'Türk milliyetçiliği'nde, tabiatıyla en fazla MHP pay sahibi olacak ve yaklaşan genel seçimlerde oylarını arttırma imkânını yakalayacaktır. Görünen odur ki, 2007 Genel Seçimlerinde MHP'nin AK Parti'den sonra ikinci veya en kötü ihtimalle, CHP'nin bütünlüğünü muhafaza etmesi hâlinde, CHP'den sonra üçüncü parti olması muhtemeldir. Nitekim, Başbakan Erdoğan da bu gerçeği görerek konuşmalarında MHP'yi hedef almaya başlamıştır.
***
MHP Kongresi'nde Devlet Bahçeli'nin konuşması, bundan sonraki siyasî mücadeleyi etkileyecek ağırlıktadır. Bahçeli'nin konuşmasında, 'sağa-sola bakan' milliyetçi hareketi genişletme gayreti içinde olduğu görülmektedir. Bizce, Bahçeli'nin, 'Türk milliyetçiliği, Türk milletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesi Türk sayar. Kan bağına, soya bağlı ırkçı milliyetçilik Türk milliyetçiliğine aykırıdır. Bunu arayan Avrupa'ya baksın' sözü doğru bir tesbittir. Ayrıca, Türk milliyetçilerinin ve ülkücülerin sokak çatışmalarında yer almayacağını söylemesi de, MHP'de imaj değişikliğini tamamlayan olumlu bir hedeftir.
Buna mukabil, AK Parti İktidarı'nı vatana ihanetle suçlayan sert konuşması, Bahçeli'nin bilinen olgun tavrına uygun değildir. Hele, 'Dört yıldır inanç hortumculuğu yaptılar' ithamı, laikçilerin yersiz suçlamalarıyla karıştırılabilir ve MHP'ye zarar verebilir.
Diğer taraftan, daha önce 'onurlu üyelik' talebiyle karşı çıkmadığı AB'yi şimdi 'hain bir yıkım projesi' olarak nitelendirmesi, önümüzdeki genel seçimlerde MHP'nin ana stratejisi hakkında ipuçları vermektedir. 'Onurumuzun zedelendiği yerde al Kopenhag kriterlerini git' demek, şüphesiz millî heyecan sahibi herkesin hoşuna gidebilecek bir sözdür. Lâkin, Türk seçmeninin gerçekçiliğini de unutmamak lâzımdır.
***
MHP Kongresi'nde üzüldüğümüz bir nokta da, 'sağa-sola bakarken' bazı milliyetçi kadroların haksız bir şekilde tasfiye edilmesi oldu. Türkiye'nin yetiştirdiği en değerli beyinlerden Prof. Dr. Ümit Özdağ'ın, demokratik olmayan bir metodla engellenmesine üzüldük. Buna rağmen MHP lehine yazmaya devam eden Özdağ'a daha hoşgörülü davranılması gerekirdi.
Ayrıca, sadece Türkiye'nin değil, Türk Dünyası'nın da 'aksakalı' Namık Kemal Zeybek için de vefalı olmak lâzım gelirdi.
***
MHP'ye ve Devlet Bahçeli'ye başarılar diliyoruz.